Genç kız aynanın karşısındaydı!..
Gülcan saçlarını taradıktan sonra kızının odasının önüne geldi. Dudaklarını hafifçe ısırarak kapıya vurdu iki kere, seslendi:
- Ebru, hazır mısın tatlım?
İçeriden genç kızın sesi duyuldu:
- Gel anne, hazırlanıyorum.
Usulca çevirdi kapının tokmağını. Başını içeriye uzattı. Genç kız aynanın karşısındaydı. Bütün tazeliği ve güzelliğiyle duruyordu. Pembe, yuvarlak yakalı bir bluz giymiş, ayağına da bir blue-jean geçirmişti. Gülümsedi Gülcan:
- Ne kadar güzel olmuşsun!
- Özel bir şey değil anne. Her zamanki kıyafetim. Özel bir şey yapmak ihtiyacını hissetmedim.
Gülcan kızının yatağının kenarına oturdu:
- Böyle düşünme Ebru, ben o kadar sevinçliyim ki... Bir çocuğun babası önemli bir kişidir hayatında. Bence bundan öncesini unut, arkana bakma... Bak sana her şeyi bütün gerçekliliğiyle anlatmıştım ben. Babanın bütün bu hatalarının tek sebebi içindeki intikam duygusu. Olanla ölene çare yok kızım. Bunu inkar edemezsin, o senin baban.
Durdu, derin bir nefes aldıktan sonra devam etti:
- Hatalarını telafi etmek istiyor, bir yerlerden başlamak istiyor.. Ona fırsat vermek lazım...
Ebru lakayt görünmeye çalışıyor ama aslında dikkatle dinliyordu annesini. Birden dönüp onun yüzüne baktı:
- Ya sen anne, gelse ve her şeye yeniden başlayalım Gülcan dese, şu bana söylediklerini kendi açından hayata geçirebilir misin?
Gülcan durakladı. Rengi bir anda kıpkırmızı olmuştu. Kekeledi:
- Biz... Biz farklıyız kızım...
Güldü Ebru, annesinin şaşkın hali üzmüştü genç kızı, yanına gelip ellerini tuttu:
- Haklısın anne... Kusura bakma... Ama şunu da inkâr edemem, sadece seni mutlu etmek için görüşüyorum onunla. Belki biraz da merak. Kim, neye benziyor gibi... Sanma ki diğer çocukların babalarıyla olan ilişkisi gibi bir ilişki kuracağım onunla. Asla... Sadece tanımak... O kadar. Çok da heyecanlı değilim, çünkü benim için özel değil, fazla bir anlamı yok!
Gülcan gözlerini kısarak baktı kızına:
- Ön yargılı değil misin sence?
Omuzlarını kaldırdı Ebru:
- Değilim veya öyleyim, neyi değiştirir?
Gülcan cevap vermedi. O götürecekti kızını. Erol’la tanıştırıp yanlarından ayrılacaktı. Onların baş başa görüşmelerinin daha doğru olacağına karar vermişti. Ana kız hazırlıklarını bitirip salona indiler. Mehmet Ali Bey gazetelerine gömülmüştü. Günlerden cumartesiydi. Yaşlı adam gözlüklerinin üstünden baktı onlara:
- Vay vaaay! Birbirinden güzel iki hanım ha...
Gülüştüler. Ebru sarıldı dedesine, her zaman yaptığı gibi öpücüklere boğdu yaşlı adamı.a