- 16 Ağustos 2010
- 293.104
- 603.056
- 43
İlk önce “Öyle Bir Geçer Zaman ki” dizisinde Jale, ardından “Kurt Seyit ve Şura”da Güzide karakterleriyle karşımıza çıkan Elçin Sangu, şöhreti “Kiralık Aşk”la yakaladı. Dizinin ‘kızılötesi’ güzeli, hakkında merak edilenleri Elele dergisine anlattı.
Hayat nasıl gidiyor? Her şey istediğiniz gibi mi?
- Çok mutluyum. Sadece yoğunluktan dolayı beziyorum bazen ama onun dışındaki her şeyden çok memnunum.
* Kızıl saçlarınıza ithafen soruyorum, memleket neresi?
- İzmir’de doğdum büyüdüm ama esasen Çerkezim. Yakın geçmişimdeki ailemde kızıl saç yok ama epey eskilere gittiğimizde sülalede çok varmış.
* Kaç yıl önce geldiniz İstanbul’a?
- Üniversiteye kadar İzmir’deydim. Sonra üniversite için Mersin’e gittim. Orada da altı yıl okuduktan sonra İstanbul’a 5-6 yıl önce geldim. Geliş nedenim de “Öyle Bir Geçer Zaman ki” için gelen tekliftir.
* Sizi hiç tanımayan birine kendinizi nasıl anlatırdınız?
- Kısaca biraz kırık diyebiliriz. Pek normal değilim.
* Nasıl başladı oyunculuk serüveniniz?
- Tamamen tesadüfler ve koşullar doğrultusunda işin içine girdim. Mersin Üniversitesi’nde opera okudum. O dönemlerden beri oyunculuğu çok seviyorum, hatta sevgimin operanın bile önüne geçtiği zamanlar oluyordu ama meslek olarak hiç düşünmemiştim. Etrafımdaki birçok insanın teşvikine rağmen. Bugün ise biliyorum ki ben başka bir iş yapamam.
GÜZEL KADIN YERİNE İYİ OYUNCU DESİNLER
* Sizi ilk izlediğimiz günden bu yana beş yıl içinde neler değişti hayatınızda?
- Yepyeni bir hayata geçiş yaptım. Karakter olarak çok fazla değiştim. Eskiden daha kapalı, sakin, dingin ama yine eğlenceli ve enerjiktim. Artık farklı hissediyorum. Özgürleştim. Artık bir şeyleri konuşmaktan korkmuyorum. Bendeki en büyük değişim bu oldu.
* Defne karakteriyle birlikte kendinize dair neler keşfediyorsunuz?
- Defne’yle benziyoruz aslında. O da havai ve eğlenceli bir karakter. Hatta beni tanıyan arkadaşlarım; “Sen bildiğin kendini oynuyorsun” diyorlar.
* Bir anda gelen şöhretle ilgili neler hissediyorsunuz?
- Aslında çok hoşlanmadığım bir durum bu. Sanki daha önce yokmuşsun gibi hissettiriyor. Halbuki ben zaten bu işi yapıyordum, benim için bir şey değişmedi, sadece işin geri dönüşü farklı oldu. Benim en çok dikkat ettiğim şu; bana güzel kadın yerine “İşini çok iyi yapar, iyi oyuncudur, çok da iyi insandır” desinler; iltifat etmekten çok daha mutlu ederler beni.
* Oyunculuk adına kurallarınız var mı? Rolünüz neyi gerektirirse yapar mısınız?
- Rolü dikkatle seçiyorum. Yapamayacağım bir durum varsa ya bunu konuşup çözmenin yoluna bakarım ya da “Ben yapamayacağım” derim.
* Ne çok zorlar mesela sizi?
- Çıplaklık zorlar.
ERKEK ARKADAŞIMIN ZEKASINA HAYRANIM
* Oyunculuk anlamında rol modelleriniz var mı?
- Yok. Herkesi izleyip oyunculuk adına alabileceklerimi almaya çalışıyorum.
* Hayran olduğunuz bir erkek var mı?
- Erkek arkadaşımın zekasına hayranım.
* Nasıl yorumluyorsunuz bu hayranlığı?
- Yaptığı işin, okuduğu bölümün hiçbir önemi yok; ki çok güzel bir üniversitede siyasal bilimler okumuş, master’ını yapmış. O da İzmirli ama İstanbul’da tanıştık. Her şeyden önce sıkıcı bir adam değil, komedi unsurları hayatının içinde hep var. Ben gülmek istiyorum, gülemeyeceğim insanlarla birlikte olmak istemiyorum. “Çirkin ama komik, beni güldürüyor” da demiyorum. O çok zeki, esprili, bana hitap eden, hayatımı geçirebileceğim biri. Tüm samimiyetimle söylüyorum ki, benim evrilmeme ve gelişmeme sebep oluyor.
* Nasıl tanıştınız?
- Ortak arkadaşımız Türkü Turan sayesinde. Türkü’yle sette arkadaş olmuştuk. Tesadüf eseri o da Türkü’nün arkadaşıymış.
* Oyuncu mu o da?
- Sektörle hiç ilgisi yok. Perakende sektöründe direktör.
* Onu gördüğünüzde sizi ilk ne etkiledi?
- Saçmalıyor olması. Çünkü o kadar zeki bir adamın bir o kadar umutsuzca saçmalıyor olması çok komik bir sahneydi. Beni benden aldı ve bir an kendime dönüp; “Sana ne oluyor?” diye sordurttu.
Âşık olduğunuzda nasıl bir kadın olursunuz?
- Odun. (Gülüyor) Şaka bir yana, âşıksam çok eğlenceli, sadık, fazla korumacı oluyorum. Sabahları huzurla uyanıyorum. Ama genelde âşık da olsam sabahları kimsenin bana çok yaklaşmamasını tavsiye ediyorum.
BARIŞ’LA ÇOK GÜLÜYORUZ
* Barış Arduç’la nasıl bir uyum içindesiniz?
- Barış çok eğlenceli, birlikte çok gülüyoruz. Her seferinde söylüyorum, iş sette kazanılır, sette kaybedilir. Set ortamın ve set arkadaşlıkların iyiyse, kendi içinizde bir uyum varsa o işin mutlaka enerjisi karşıya geçiyor ve o iş başarılı oluyor. Ama set kötüyse o iş patlıyor. Ekranlara set içindeki denge olduğu gibi yansıyor.
SEKSİ DEĞİL SEVİMLİYİM
* Kendinizi seksi mi masum mu buluyorsunuz?
- Herkes yer yer seksi, yer yer masum hisseder kendini ama ben ağırlıklı olarak sevimli hissediyorum. Erkekler de sırf seksi değil daha masum, sevimli ama seksapeli de olan bir kadın istiyor.
* Sizce bir kadını seksi kılan ne?
- Zeka benim için çok önemli olduğundan bana ne sorsan zeka cevabını verebilirim. Bir de hâl, tavır bir kadını çok seksi kılabiliyor. Aşırı güzel olmaya gerek yok, aurası ve enerjisiyle kendine baktırabilir bir kadın. Sırf yüz ve vücut güzelliğiyle alakalı
değil.
Kaynak:hürriyet
Hayat nasıl gidiyor? Her şey istediğiniz gibi mi?
- Çok mutluyum. Sadece yoğunluktan dolayı beziyorum bazen ama onun dışındaki her şeyden çok memnunum.
* Kızıl saçlarınıza ithafen soruyorum, memleket neresi?
- İzmir’de doğdum büyüdüm ama esasen Çerkezim. Yakın geçmişimdeki ailemde kızıl saç yok ama epey eskilere gittiğimizde sülalede çok varmış.
* Kaç yıl önce geldiniz İstanbul’a?
- Üniversiteye kadar İzmir’deydim. Sonra üniversite için Mersin’e gittim. Orada da altı yıl okuduktan sonra İstanbul’a 5-6 yıl önce geldim. Geliş nedenim de “Öyle Bir Geçer Zaman ki” için gelen tekliftir.
* Sizi hiç tanımayan birine kendinizi nasıl anlatırdınız?
- Kısaca biraz kırık diyebiliriz. Pek normal değilim.
* Nasıl başladı oyunculuk serüveniniz?
- Tamamen tesadüfler ve koşullar doğrultusunda işin içine girdim. Mersin Üniversitesi’nde opera okudum. O dönemlerden beri oyunculuğu çok seviyorum, hatta sevgimin operanın bile önüne geçtiği zamanlar oluyordu ama meslek olarak hiç düşünmemiştim. Etrafımdaki birçok insanın teşvikine rağmen. Bugün ise biliyorum ki ben başka bir iş yapamam.
GÜZEL KADIN YERİNE İYİ OYUNCU DESİNLER
* Sizi ilk izlediğimiz günden bu yana beş yıl içinde neler değişti hayatınızda?
- Yepyeni bir hayata geçiş yaptım. Karakter olarak çok fazla değiştim. Eskiden daha kapalı, sakin, dingin ama yine eğlenceli ve enerjiktim. Artık farklı hissediyorum. Özgürleştim. Artık bir şeyleri konuşmaktan korkmuyorum. Bendeki en büyük değişim bu oldu.
* Defne karakteriyle birlikte kendinize dair neler keşfediyorsunuz?
- Defne’yle benziyoruz aslında. O da havai ve eğlenceli bir karakter. Hatta beni tanıyan arkadaşlarım; “Sen bildiğin kendini oynuyorsun” diyorlar.
* Bir anda gelen şöhretle ilgili neler hissediyorsunuz?
- Aslında çok hoşlanmadığım bir durum bu. Sanki daha önce yokmuşsun gibi hissettiriyor. Halbuki ben zaten bu işi yapıyordum, benim için bir şey değişmedi, sadece işin geri dönüşü farklı oldu. Benim en çok dikkat ettiğim şu; bana güzel kadın yerine “İşini çok iyi yapar, iyi oyuncudur, çok da iyi insandır” desinler; iltifat etmekten çok daha mutlu ederler beni.
* Oyunculuk adına kurallarınız var mı? Rolünüz neyi gerektirirse yapar mısınız?
- Rolü dikkatle seçiyorum. Yapamayacağım bir durum varsa ya bunu konuşup çözmenin yoluna bakarım ya da “Ben yapamayacağım” derim.
* Ne çok zorlar mesela sizi?
- Çıplaklık zorlar.
ERKEK ARKADAŞIMIN ZEKASINA HAYRANIM
* Oyunculuk anlamında rol modelleriniz var mı?
- Yok. Herkesi izleyip oyunculuk adına alabileceklerimi almaya çalışıyorum.
* Hayran olduğunuz bir erkek var mı?
- Erkek arkadaşımın zekasına hayranım.
* Nasıl yorumluyorsunuz bu hayranlığı?
- Yaptığı işin, okuduğu bölümün hiçbir önemi yok; ki çok güzel bir üniversitede siyasal bilimler okumuş, master’ını yapmış. O da İzmirli ama İstanbul’da tanıştık. Her şeyden önce sıkıcı bir adam değil, komedi unsurları hayatının içinde hep var. Ben gülmek istiyorum, gülemeyeceğim insanlarla birlikte olmak istemiyorum. “Çirkin ama komik, beni güldürüyor” da demiyorum. O çok zeki, esprili, bana hitap eden, hayatımı geçirebileceğim biri. Tüm samimiyetimle söylüyorum ki, benim evrilmeme ve gelişmeme sebep oluyor.
* Nasıl tanıştınız?
- Ortak arkadaşımız Türkü Turan sayesinde. Türkü’yle sette arkadaş olmuştuk. Tesadüf eseri o da Türkü’nün arkadaşıymış.
* Oyuncu mu o da?
- Sektörle hiç ilgisi yok. Perakende sektöründe direktör.
* Onu gördüğünüzde sizi ilk ne etkiledi?
- Saçmalıyor olması. Çünkü o kadar zeki bir adamın bir o kadar umutsuzca saçmalıyor olması çok komik bir sahneydi. Beni benden aldı ve bir an kendime dönüp; “Sana ne oluyor?” diye sordurttu.
Âşık olduğunuzda nasıl bir kadın olursunuz?
- Odun. (Gülüyor) Şaka bir yana, âşıksam çok eğlenceli, sadık, fazla korumacı oluyorum. Sabahları huzurla uyanıyorum. Ama genelde âşık da olsam sabahları kimsenin bana çok yaklaşmamasını tavsiye ediyorum.
BARIŞ’LA ÇOK GÜLÜYORUZ
* Barış Arduç’la nasıl bir uyum içindesiniz?
- Barış çok eğlenceli, birlikte çok gülüyoruz. Her seferinde söylüyorum, iş sette kazanılır, sette kaybedilir. Set ortamın ve set arkadaşlıkların iyiyse, kendi içinizde bir uyum varsa o işin mutlaka enerjisi karşıya geçiyor ve o iş başarılı oluyor. Ama set kötüyse o iş patlıyor. Ekranlara set içindeki denge olduğu gibi yansıyor.
SEKSİ DEĞİL SEVİMLİYİM
* Kendinizi seksi mi masum mu buluyorsunuz?
- Herkes yer yer seksi, yer yer masum hisseder kendini ama ben ağırlıklı olarak sevimli hissediyorum. Erkekler de sırf seksi değil daha masum, sevimli ama seksapeli de olan bir kadın istiyor.
* Sizce bir kadını seksi kılan ne?
- Zeka benim için çok önemli olduğundan bana ne sorsan zeka cevabını verebilirim. Bir de hâl, tavır bir kadını çok seksi kılabiliyor. Aşırı güzel olmaya gerek yok, aurası ve enerjisiyle kendine baktırabilir bir kadın. Sırf yüz ve vücut güzelliğiyle alakalı
değil.
Kaynak:hürriyet