• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

kimse bebeğine kıymasın

gocmenkuslar

Üç silahşör & anne baba
Kayıtlı Üye
21 Ocak 2011
1.033
12
318
5 Ekim: Bugün var edildim. Buradayım. Varım. Müthiş bir duygu bu. Var olduğumu henüz annem ve babam bilmiyor. Bir elma çekirdeğinden bile küçüğüm. Ama ne de olsa, ben benim. Varım ya! Bu bana yetiyor. Henüz bedenim belli belirsiz, yüzüm yok ama, varlığımı ve benliğimi hissedebiliyorum. Bir kız olacağım ve baharda çiçekleri seveceğim.

19 Ekim: Biraz büyüdüm. Kımıldamam mümkün değil. Annem henüz farkında değil ama onun kanıyla besleniyorum. Kalbini dolaşıp gelen sımsıcak kan bana geliyor. Beni sevecek bir kalbin kıpırtılarını şimdiden hissediyorum. Annem beni çok sevecek. Annem için güzel bir sürpriz olacağım.

23 Ekim: Hiç göremediğim bir el ağzımı biçimlendirmeye başladı. Dudaklarımda onun dokunuşunu hissediyorum. Bu "el"in dokunduğu yerler dudağım damağım oluyor. Düşünün bir yıl sonra bu elin dokunduğu yerde tebessümler açacak, güleceğim. Dudağımdan ve dilimden sözler dökülecek. Herhalde önce "Anne!" diyeceğim. Anne duyuyor musun beni? Seninle konuşacağım. Sana güleceğim. Kimilerine göre hâlâ daha var değilmişim… Nasıl olur? Varım ve gülücükler sunacak dudaklarım da olmak üzere ya… Hem sonra bir ekmek kırıntısı ne kadar küçük olursa olsun yine ekmektir. Öyle değil mi anneciğim? Ah bir konuşabilsem!

27 Ekim: Bugün pek mutluyum. İçimde tatlı bir kıpırtı başladı. Artık bir kalbim var. Kalbim atmaya başladı. Hayatım boyunca böyle atıp duracak. Sevgilerle dolduracağım kalbimi. Tıpkı anneminki gibi... Annem bedeninde iki kalbin birden atmaya başladığını bilseydi ne kadar sevinirdi! Duyuyor musun anne?

2 Kasım: Her gün biraz daha büyüyorum. Kollarım ve bacaklarım da biçimlenmeye başladı. Hele bir büyüsün kollarım bak nasıl kucaklayacağım seni anneciğim. Şu ayaklarım da tamamlansın da, beraber çiçekli bahçemizde yürürüz. Belki birlikte okula gideriz.

12 Kasım: Ah evet… Bunlar, bunlar ne kadar sevimli ve küçük şeyler. Aman Allah'ım parmaklarım da çıkmaya başladı. Bunlarla çiçek toplayacağım, annemin elini tutacağım, kalem tutacağım. Belki de güzel bir şiir yazacağım. Anneciğim, orada mısın? Ellerimi ellerinin arasına koymak için sabırsızlanıyorum.

20 Kasım: Oh, nihayet.. Annem doktora gitti. Burada olduğumu öğrendi.. Yaşasın! Doktor teyze özel bir cihazla gördü beni. Ultrason diyorlarmış. Resmimi bile çekti. Sevinmiyor musun anneciğim? Seneye kalmaz kollarının arasında olacağım…

25 Kasım: Artık babam da burada olduğumu biliyor. Fakat henüz kız olduğumun farkında değiller. Onlara sürpriz yapacağım..

10 Aralık: Bugün yüzüm tamamlandı. Artık iki güzel gözüm, bir küçük burnum, dudaklarım ve yanağım var… Anneme benziyorum galiba…

13 Aralık: Artık çevreme bakabiliyorum. Etrafım çok karanlık ama olsun. Yine de mutluyum. Yaşıyorum ve varım. Kısa bir süre sonra gün ışığını görebileceğim, renkleri ve çiçekleri tanıyacağım. Rüyamda gördüm. Dünyada gökkuşağı diye bir şey varmış.. Onu çok merak ediyorum.. Anneciğim, babacığım sizin yüzünüzü de göreceğim. Tanışacağız…. Mutlu olacağız. Gülüşeceğiz..

24 Aralık: Kulaklarım daha iyi duyuyor artık. Anneciğim, senin kalbinin seslerini duyuyorum. Benim kalbimin atışlarını da sen duyabiliyor musun? Hatta sesini bile tanıyabiliyorum. Sesin ne kadar tatlı… Hiç duymadığım bir şey bu… Güzel ve sağlıklı bir kız olacağım. Kollarında uyuyacağım, yüzüne bakacağım, o tatlı sesini dinleyeceğim. Benim için ninni de söyleyecek misin anneciğim? Sen de beni özlüyorsundur mutlaka… Beni koklayacaksın.. Çok seveceksin, değil mi?

28 Aralık: Anne burada bir şeyler oluyor. Doktor abla neden mutsuz bakıyor böyle... Sen acı çekiyor gibisin. Kalp seslerin değişti... Sustun. Benimle niye konuşmuyorsun anne? Anne… Anne… Anneciğim… Yüzümde soğuk bir şey hissediyorum. Anne, yüzümü parçalıyorlar... Anne bir şeyler yap… Anne… Kolumu çekiyorlar anne… Canım yanıyor anne... Anne… Ayaklarımı parçalıyor bu şey anne... Beni sana bağlayan damarı kopardılar anne… Anne kalbimi parçalıyorlar… Anneciğim… Anne… Anne… An…

Kürtajınız tamamlandı hanımefendi. Geçmiş olsun !..
:14:
 
kürtajın katil olmaktan farkı nedir
ha kocaman bir adamı kesip parcalamışsın ha günahsız bir bebeği
insanların dikkatsizliklerinin günahını minicik bir bebek çekmek zorundamı
yok kendimi anne olmaya hazır hissetmiyorum yok vücudum bozuluyo bidaha doğuramam yok yaşın büyük millet neder gibi saçma salak nedenlerle kürtaj olan katillere lanet olsun
 
daha öncede okumuştum.çok acıklı:59:büyük konuşmak istemiyorum ama yazmadanda geçemedim.her şeyi biliriz, herşeyden haberimiz var maşallah ama 'kazayla'bebek yapmaktada üstümüze yok:20:yaa kardeşim ya önlemini al yada bi halt yediysen cezasını o melekten çıkarma:20:tabi sağlık durumu söz konusu olursa o ayrı ama ben bi anne olarak 'kürtaj' kelimesini duyunca ürperiyorum.
 
Bu meleğin anlattıklarından,annesini sevdiğinden çok ama çok daha fazla seviyorum bebeğimi,daha gelmesine kokusunu duymama aylar var,ama onun kalbinin attığını bilmek benim de kalbimin atma sebebi,Hergün şükrediyorum Rabbime,ne kadar şanslıyım ki o beni seçti,canım yavrum onu şimdiden çok özledim:nazar:
 
5 Ekim: Bugün var edildim. Buradayım. Varım. Müthiş bir duygu bu. Var olduğumu henüz annem ve babam bilmiyor. Bir elma çekirdeğinden bile küçüğüm. Ama ne de olsa, ben benim. Varım ya! Bu bana yetiyor. Henüz bedenim belli belirsiz, yüzüm yok ama, varlığımı ve benliğimi hissedebiliyorum. Bir kız olacağım ve baharda çiçekleri seveceğim.

19 Ekim: Biraz büyüdüm. Kımıldamam mümkün değil. Annem henüz farkında değil ama onun kanıyla besleniyorum. Kalbini dolaşıp gelen sımsıcak kan bana geliyor. Beni sevecek bir kalbin kıpırtılarını şimdiden hissediyorum. Annem beni çok sevecek. Annem için güzel bir sürpriz olacağım.

23 Ekim: Hiç göremediğim bir el ağzımı biçimlendirmeye başladı. Dudaklarımda onun dokunuşunu hissediyorum. Bu "el"in dokunduğu yerler dudağım damağım oluyor. Düşünün bir yıl sonra bu elin dokunduğu yerde tebessümler açacak, güleceğim. Dudağımdan ve dilimden sözler dökülecek. Herhalde önce "Anne!" diyeceğim. Anne duyuyor musun beni? Seninle konuşacağım. Sana güleceğim. Kimilerine göre hâlâ daha var değilmişim… Nasıl olur? Varım ve gülücükler sunacak dudaklarım da olmak üzere ya… Hem sonra bir ekmek kırıntısı ne kadar küçük olursa olsun yine ekmektir. Öyle değil mi anneciğim? Ah bir konuşabilsem!

27 Ekim: Bugün pek mutluyum. İçimde tatlı bir kıpırtı başladı. Artık bir kalbim var. Kalbim atmaya başladı. Hayatım boyunca böyle atıp duracak. Sevgilerle dolduracağım kalbimi. Tıpkı anneminki gibi... Annem bedeninde iki kalbin birden atmaya başladığını bilseydi ne kadar sevinirdi! Duyuyor musun anne?

2 Kasım: Her gün biraz daha büyüyorum. Kollarım ve bacaklarım da biçimlenmeye başladı. Hele bir büyüsün kollarım bak nasıl kucaklayacağım seni anneciğim. Şu ayaklarım da tamamlansın da, beraber çiçekli bahçemizde yürürüz. Belki birlikte okula gideriz.

12 Kasım: Ah evet… Bunlar, bunlar ne kadar sevimli ve küçük şeyler. Aman Allah'ım parmaklarım da çıkmaya başladı. Bunlarla çiçek toplayacağım, annemin elini tutacağım, kalem tutacağım. Belki de güzel bir şiir yazacağım. Anneciğim, orada mısın? Ellerimi ellerinin arasına koymak için sabırsızlanıyorum.

20 Kasım: Oh, nihayet.. Annem doktora gitti. Burada olduğumu öğrendi.. Yaşasın! Doktor teyze özel bir cihazla gördü beni. Ultrason diyorlarmış. Resmimi bile çekti. Sevinmiyor musun anneciğim? Seneye kalmaz kollarının arasında olacağım…

25 Kasım: Artık babam da burada olduğumu biliyor. Fakat henüz kız olduğumun farkında değiller. Onlara sürpriz yapacağım..

10 Aralık: Bugün yüzüm tamamlandı. Artık iki güzel gözüm, bir küçük burnum, dudaklarım ve yanağım var… Anneme benziyorum galiba…

13 Aralık: Artık çevreme bakabiliyorum. Etrafım çok karanlık ama olsun. Yine de mutluyum. Yaşıyorum ve varım. Kısa bir süre sonra gün ışığını görebileceğim, renkleri ve çiçekleri tanıyacağım. Rüyamda gördüm. Dünyada gökkuşağı diye bir şey varmış.. Onu çok merak ediyorum.. Anneciğim, babacığım sizin yüzünüzü de göreceğim. Tanışacağız…. Mutlu olacağız. Gülüşeceğiz..

24 Aralık: Kulaklarım daha iyi duyuyor artık. Anneciğim, senin kalbinin seslerini duyuyorum. Benim kalbimin atışlarını da sen duyabiliyor musun? Hatta sesini bile tanıyabiliyorum. Sesin ne kadar tatlı… Hiç duymadığım bir şey bu… Güzel ve sağlıklı bir kız olacağım. Kollarında uyuyacağım, yüzüne bakacağım, o tatlı sesini dinleyeceğim. Benim için ninni de söyleyecek misin anneciğim? Sen de beni özlüyorsundur mutlaka… Beni koklayacaksın.. Çok seveceksin, değil mi?

28 Aralık: Anne burada bir şeyler oluyor. Doktor abla neden mutsuz bakıyor böyle... Sen acı çekiyor gibisin. Kalp seslerin değişti... Sustun. Benimle niye konuşmuyorsun anne? Anne… Anne… Anneciğim… Yüzümde soğuk bir şey hissediyorum. Anne, yüzümü parçalıyorlar... Anne bir şeyler yap… Anne… Kolumu çekiyorlar anne… Canım yanıyor anne... Anne… Ayaklarımı parçalıyor bu şey anne... Beni sana bağlayan damarı kopardılar anne… Anne kalbimi parçalıyorlar… Anneciğim… Anne… Anne… An…

Kürtajınız tamamlandı hanımefendi. Geçmiş olsun !..
:14:

okadar içm acıdıki okurken benimde bebeğim öldü karnımda kürtaj oldum benim yavrumda ağlamışmıdır anne bırakma beni diye şimdi 15günlük aneyim prensesim var ama ben hala oğlumu unutamadım melek oğlum benim seni çok istemiştim ama rabbim aldı seni yanına benden daha çok seviyormuş seni
 
Son düzenleme:
okadar içm acıdıki okurken benimde bebeğim öldü karnımda kürtaj oldum benim yavrumda ağlamışmıdır anne bırakma beni diye şimdi 15günlük aneyim prensesim var ama ben hala oğlumu unutamadım melek oğlum benim seni çok istemiştim ama rabbim aldı seni yanına benden daha çok seviyormuş seni

bebeğiniz için çok üzüldüm ama ömrü o kadarmış bebek karnında öldüğü zaman kürtaj olmak mecburiyetten oluyor siz üzülmeyin Allah'ın takdiri o. ama şunu unutmayın bebeğiniz cennette sizi bekliyor ve İnşallah şefaatçiniz olur. bebek olarak ölenler (anne karnındada olsa) cennette sizin yanınızda sürekli çocuk olarak kalıyorlarmış. yinede çok üzüldüm. Allah size sabır versin. :85:
 
bebeğiniz için çok üzüldüm ama ömrü o kadarmış bebek karnında öldüğü zaman kürtaj olmak mecburiyetten oluyor siz üzülmeyin Allah'ın takdiri o. ama şunu unutmayın bebeğiniz cennette sizi bekliyor ve İnşallah şefaatçiniz olur. bebek olarak ölenler (anne karnındada olsa) cennette sizin yanınızda sürekli çocuk olarak kalıyorlarmış. yinede çok üzüldüm. Allah size sabır versin. :85:

bende melek annesiyim biliyorumki oğlum beni cennetin kapısında bekleyecek peygamberimizle irlikte şefaatçi olur inşallah ben onu çok istemiştim rabbim benden daha çok sevmiştim
 
5 Ekim: Bugün var edildim. Buradayım. Varım. Müthiş bir duygu bu. Var olduğumu henüz annem ve babam bilmiyor. Bir elma çekirdeğinden bile küçüğüm. Ama ne de olsa, ben benim. Varım ya! Bu bana yetiyor. Henüz bedenim belli belirsiz, yüzüm yok ama, varlığımı ve benliğimi hissedebiliyorum. Bir kız olacağım ve baharda çiçekleri seveceğim.

19 Ekim: Biraz büyüdüm. Kımıldamam mümkün değil. Annem henüz farkında değil ama onun kanıyla besleniyorum. Kalbini dolaşıp gelen sımsıcak kan bana geliyor. Beni sevecek bir kalbin kıpırtılarını şimdiden hissediyorum. Annem beni çok sevecek. Annem için güzel bir sürpriz olacağım.

23 Ekim: Hiç göremediğim bir el ağzımı biçimlendirmeye başladı. Dudaklarımda onun dokunuşunu hissediyorum. Bu "el"in dokunduğu yerler dudağım damağım oluyor. Düşünün bir yıl sonra bu elin dokunduğu yerde tebessümler açacak, güleceğim. Dudağımdan ve dilimden sözler dökülecek. Herhalde önce "Anne!" diyeceğim. Anne duyuyor musun beni? Seninle konuşacağım. Sana güleceğim. Kimilerine göre hâlâ daha var değilmişim… Nasıl olur? Varım ve gülücükler sunacak dudaklarım da olmak üzere ya… Hem sonra bir ekmek kırıntısı ne kadar küçük olursa olsun yine ekmektir. Öyle değil mi anneciğim? Ah bir konuşabilsem!

27 Ekim: Bugün pek mutluyum. İçimde tatlı bir kıpırtı başladı. Artık bir kalbim var. Kalbim atmaya başladı. Hayatım boyunca böyle atıp duracak. Sevgilerle dolduracağım kalbimi. Tıpkı anneminki gibi... Annem bedeninde iki kalbin birden atmaya başladığını bilseydi ne kadar sevinirdi! Duyuyor musun anne?

2 Kasım: Her gün biraz daha büyüyorum. Kollarım ve bacaklarım da biçimlenmeye başladı. Hele bir büyüsün kollarım bak nasıl kucaklayacağım seni anneciğim. Şu ayaklarım da tamamlansın da, beraber çiçekli bahçemizde yürürüz. Belki birlikte okula gideriz.

12 Kasım: Ah evet… Bunlar, bunlar ne kadar sevimli ve küçük şeyler. Aman Allah'ım parmaklarım da çıkmaya başladı. Bunlarla çiçek toplayacağım, annemin elini tutacağım, kalem tutacağım. Belki de güzel bir şiir yazacağım. Anneciğim, orada mısın? Ellerimi ellerinin arasına koymak için sabırsızlanıyorum.

20 Kasım: Oh, nihayet.. Annem doktora gitti. Burada olduğumu öğrendi.. Yaşasın! Doktor teyze özel bir cihazla gördü beni. Ultrason diyorlarmış. Resmimi bile çekti. Sevinmiyor musun anneciğim? Seneye kalmaz kollarının arasında olacağım…

25 Kasım: Artık babam da burada olduğumu biliyor. Fakat henüz kız olduğumun farkında değiller. Onlara sürpriz yapacağım..

10 Aralık: Bugün yüzüm tamamlandı. Artık iki güzel gözüm, bir küçük burnum, dudaklarım ve yanağım var… Anneme benziyorum galiba…

13 Aralık: Artık çevreme bakabiliyorum. Etrafım çok karanlık ama olsun. Yine de mutluyum. Yaşıyorum ve varım. Kısa bir süre sonra gün ışığını görebileceğim, renkleri ve çiçekleri tanıyacağım. Rüyamda gördüm. Dünyada gökkuşağı diye bir şey varmış.. Onu çok merak ediyorum.. Anneciğim, babacığım sizin yüzünüzü de göreceğim. Tanışacağız…. Mutlu olacağız. Gülüşeceğiz..

24 Aralık: Kulaklarım daha iyi duyuyor artık. Anneciğim, senin kalbinin seslerini duyuyorum. Benim kalbimin atışlarını da sen duyabiliyor musun? Hatta sesini bile tanıyabiliyorum. Sesin ne kadar tatlı… Hiç duymadığım bir şey bu… Güzel ve sağlıklı bir kız olacağım. Kollarında uyuyacağım, yüzüne bakacağım, o tatlı sesini dinleyeceğim. Benim için ninni de söyleyecek misin anneciğim? Sen de beni özlüyorsundur mutlaka… Beni koklayacaksın.. Çok seveceksin, değil mi?

28 Aralık: Anne burada bir şeyler oluyor. Doktor abla neden mutsuz bakıyor böyle... Sen acı çekiyor gibisin. Kalp seslerin değişti... Sustun. Benimle niye konuşmuyorsun anne? Anne… Anne… Anneciğim… Yüzümde soğuk bir şey hissediyorum. Anne, yüzümü parçalıyorlar... Anne bir şeyler yap… Anne… Kolumu çekiyorlar anne… Canım yanıyor anne... Anne… Ayaklarımı parçalıyor bu şey anne... Beni sana bağlayan damarı kopardılar anne… Anne kalbimi parçalıyorlar… Anneciğim… Anne… Anne… An…

Kürtajınız tamamlandı hanımefendi. Geçmiş olsun !..
:14:

Bayılıyoruz milletçe böyle ajitasyon yapmaya! Yazıyı yazan ayrı bir psikopat, tutup buraya koyan ayrı, okuyup da ayy çok güzel bir yazı, ağladım diyenler ayrı! Lütfen böyle şeylere prim vermeyin! Evet, kürtaj bir doğum kontrol yöntemi değildir ancak hiç istemediği halde mecburen kürtaj olan, bunun ağırlıgını bir ömür boyu üstünde taşıyan, tekrardan evlat sahibi olsa dahi, hala ilk günkü gibi içi yanan insanlar, anneler var. Onlar, bu yazıyı okuyunca ne hissedecekler hiç düşünüyor musunuz? Yoksa düşünüyor ve "ohh olsun onlara, sen miydin kürtaj yaptıran, al sana kürtaj!" diyerek bu yazıları yayınlıyor ve bundan garip bir haz mı duyuyorsunuz?.. Lütfen, böyle yazılar yayınlarken, paylaşırken ve yorum yaparken bir daha düşünün.. ve unutmayın, "hayatta her şey bizim için..."

Not: Sizler sormadan ben söyleyeyim, hiç kürtaj olmadım ve bir anneyim.
 
bu yazıda mecburen kürtaj olanlara seslenmiyorum kesin doktor annenin hayatını tehlikede gördüyse yapılmalı.keyfi korunmayıp olursada aldırırım diyen o kadar çok insan tanıyorumki keyfi kürtaj yapmak isteyenler belki bu yazıyı okuyup vazgeçerler ayrıca Kuran-ı Kerim'de "açlık korkusuyla evlatlarınıza öldürmeyin."(Enam suresi 151)deniyor herkes kendi günahını çeker biz psikopat değiliz o bebeklere kıyanlar bence psikopattır kıyılan bebekleri değilde o kişileri savunanı ilk defa görüyorum kusura bakmayın :44:
 
Bayılıyoruz milletçe böyle ajitasyon yapmaya! Yazıyı yazan ayrı bir psikopat, tutup buraya koyan ayrı, okuyup da ayy çok güzel bir yazı, ağladım diyenler ayrı! Lütfen böyle şeylere prim vermeyin! Evet, kürtaj bir doğum kontrol yöntemi değildir ancak hiç istemediği halde mecburen kürtaj olan, bunun ağırlıgını bir ömür boyu üstünde taşıyan, tekrardan evlat sahibi olsa dahi, hala ilk günkü gibi içi yanan insanlar, anneler var. Onlar, bu yazıyı okuyunca ne hissedecekler hiç düşünüyor musunuz? Yoksa düşünüyor ve "ohh olsun onlara, sen miydin kürtaj yaptıran, al sana kürtaj!" diyerek bu yazıları yayınlıyor ve bundan garip bir haz mı duyuyorsunuz?.. Lütfen, böyle yazılar yayınlarken, paylaşırken ve yorum yaparken bir daha düşünün.. ve unutmayın, "hayatta her şey bizim için..."

Not: Sizler sormadan ben söyleyeyim, hiç kürtaj olmadım ve bir anneyim.

ne saçma sapan bir cevap bu ya böyle
hemde utanmadan insanları psikopatlıkla yargılamak nasıl bir ahlaka sığar bunuda düşünmek lazım
buradaki yorumlar kötü yazılan her şey bebeğini keyfi yere öldürenleredir,
kimse mecbur kaldığı için kürtaj olan yaralı bir anneyi rencide etmemiş ama siz farkında bile değilsiniz
bebeğimin poposuna vurdum diyen anneye binlarca msj yağıyor kadına bela bile okuyorlar
ama keyfi yapılan kürtaja bile bu kadar az ve tuaf tepkiler almak çok enteresan
tabiki bebeğine vuran anneyi savunmuyorum ama sırf kendi keyfi için kürtaj olan anneyide tabrik edecek değilim
benim içim keyfi kürtaj katilliktir yapanda yaptıranda katilidir ben bunu bilir bunu söylerim
isteyen okur istemeyen yazdıklarımızı okumaz kimsenin gözüne zorla sokmuyoruz
hayatta herşey tabiki bizim için ölümde hayatta insana bahşedilmiş
bir annenim bebeği karnında öldüyse tabiki kürtaj olacak, zaten o artık kalbi atmayan bir yavru bir melek,doğal olarak yaşamadığı için canıda acımayacaktır
ama kalbi kütküt atan can kan taşıyan bir sebiyi parça parça koparmak hangi vicdana sığar
kolaysa kendi parmağınızı koparın bakalım ne oluyor
kendini savunamayan bir bebeği öldürmek kolay tabi........
bende bir anneyim ve bende hiç kürtaj olmadım hamileyken 2li 3lü testleri bile yaptırmadım bebeğinde bir sorun olacaksa bu Allahın takdiridir dedim
sağlıklı evlatlarımızın başına bir şey gelse va sakat kalsalar onları öldürüyormuyuzda doğacak bebeğimizin yüzde elli sakat doğma yada down sendron riski var diye öldürelim
ben olaya bu mantıkla bakıyorum isteyen kızar isteyen onaylar
bu herkesin vicdanına kalmış
 
Back