- 25 Eylül 2011
- 7.395
- 11.075
- Konu Sahibi ManzaramDeniz
- #1
"Hayal kurmak" toplumumuzda bazen olumsuz karşılanır ,"gerçeğe dön,yok artık uçma...denilip hayallerimiz nasılda bölünür değil mi?
Hayal kurmak belkide biz zaman sonra içinde bulunacağımız,yaşayacağıımız olaylar bütünü.Başlamak bitirmenin yarısı denir hep.Ben yeni birşeye başlamak istediğim anda
önce "hayal"kurarım.Kurduğum anda bana katacağı değerleri düşünürüm.O hayali kurduğum anda içimde bi kıpırtı hissettiğim an şunu düşünürüm."Hayal kurarken bu kadar gülümsüyorsam,o hayali gerçekleştirdiğim an ne kadar mutlu olurum"diye güzelde bir motivasyon katarım kendime ve işe başlarım.
Başladığım andan itibaren içimi bir huzur kaplar,kendime verdiğim bir söz vardır, "hayalimi başarıcağım!"
Ve bu sözü tutuyor olmanın içimde verdiği bir huzur,güven vardır.Zaten hayatımda yer alan insanlarıda çoğu kez böyle değerlendirir ve seçerim..İnsanlar kendilerine verdikleri söze sadık kalmıyorsa,onu gerçekleştirmek için çalışıp didinmiyorsa,başkalarına verdikleri sözde pamuk ipliğine bağlıdır o zaman.Hayalime kavuşabilmek için attığım her adım, kendime olan güven yapıma hergün bir tuğla atıp dahada sağlamlaştırmama yararken,diğer yandan upuzun bir yolu her gün attığım adımlarla giderek kısaltmamı sağlıyor.
Bir merdiven basamağı gibi.Hergün bir basamak çıkabilmek....Zirveye çıkmak çok uzaktır,insanları yıldıracak kadar,seni yoracak kadar basamaklar yüksektir ama o zirvede olabilmek ,hayal ettiğin yerde olabilmek hiçbirzaman imkansız halde değildir.İmkansızlığı hayallerimizi sınırlayarak,inanacımızı azaltarak bizler yaratıyoruz aslında.Çocukken hayalini kurduğumu mesleğe kaçımız kavuşabildik mesela?
Ve bizim zamanında olmak istediğimiz yerde ,yani hayalimize bir başkasının sahip olduğunu gördüğümüz anda kopar bişeyler içimizden
Bizim "imkansız" sandığımız aslında "imkansız" olmadığı biraz geç farkederiz.Ve tamda bu zamanlarda "keşkelerimiz" devreye girer.Ve o "keşkeler"susmaz uzun bi süre...Ve kendimizce bir dizi nedenler sıralamaya başlarız.Ararsak vicdanımızı rahatlatacak birçok sepepte buluruz.Hiç olmadı herkesin yaptığı,suçu "kadere" e atarız.Ve artık "keşkelerimiz" susumuştur.Başardık!
Sene 2001 ve lisye yazıldım.Bilinçsiz bir şekilde işaretlediğim o bölümü kazanabilceğimi hiç düşünemedim.Kız meslek lisesi ve "hazır giyim" bölümü.Ama ben istemiyordum.
Yazıldığım gün akşama kadar ağladığım,duygu patlaması yaşadığım anlar....Aslında tamda o anlar da kişiliğim,ne istediklerim şekilleniyor.Ben "hazır giyimci"olmak istemiyordum!!
Ama yapacak hiçbirşeyimde yoktu.Gittim okudum tam 4 yılım geçti sanayi makinaları,ütü sesleri,beyaz önlükler içinde,dikiş makinasında patiskadan etek diken,küçük teypten tamda konfeksyon atölyelerinde çalan "arebesk müzkler.."
Olmak istediğim yer orası değildi.Peki ya ben ne olacaktım!!
Kimlik kargaşası yaşadığım dönemlerde kimseyi model almadım.Ben bana sorulan "kim olmak isterdin?" soruların hep "kendim olmak isterdim" cevabını verenlerden oldum.
Meslek lisesiydim ve o zamanlarda meslek lisesi mezunlarının önü kapalı.Bölüm dışı tercih verebilmek için derece yapmak gerekiyor nerdeyse.Özel okula gitmek içinde para...
Tercih formunu inceliyorum,meslekler kitaplarını okuyup dahada detaylı bilgi sahibi olmaya çalışıyorum ama yok....
Şu hayattaki en zor dönem olsa gerek,kendini aramak,ne olmak istediğini bilmek....
Sınava girdim öss'ye...Okulumuzdan dolayı 2 yıllık direk geçiş haklarımız vardı.Sağolsun okuldan 100 üzerinden 91 puan gelmiş ve 2 yıllık çok rahat tüm okullara girebiliyordum.Ailemde öyle yapmamı istedi.Tercih formunuda sırf yerleşememek ve bunun tamamen şanssızlık olduğunu onlara ıspatlamak için,alakasız bölümleri işaretlediğimi çookkk sonra öğrendiler tabi=)
Balikesir'in hayatımda çok önemli bir yeri vardır.Kimlik oluşturmaya başlamaya ilk orada adım attım.Yıllarca ne olmak istediğimi düşünüp duruken,düşünmeyi bıraktığım anda ordayken bi işaret geldi elime.Basit bir gazede,reklam ilanarında gözüme çarpan "güzel sanatlar fakültesine hazırlık kursu" ve fitursuzca yırtıp,çantama attığım bir ilan.
İstanbul'a evimize döndüğümüzde aklıma gelmişti,yazı boş geçirmemk için yazılmak istiyordum resim kursuna.Ve kursa yazılmak,adres almak için ilk aradığım,hayatıma yön veren hocamla tanıştığım andan sonra babam ve abimle kadıköy bahariye yollarını tutuyoruz.Kurs tarihi eski ahşap bir bina.Kapıyı açıyorum,anlatırken bile içime yer etmiş o "tarih" kokusunu yine anımsıyorum.Garip olmuştu içim ve adım adım kimliğime yaklaştığımı bilmeden "sadece hobi amaçlı" yazıldım o kursa...
Oysa hiçbirşey çizmedim ben,çizmeyede çalışmadım.Yeteneğimin olup olmadığını bilmiyordum,ve kursun ilk günü garip bi tedirginlik sarmıştı içimi.Yeteneğimde yok,ne diye yazıldım,ah durumaya başına iş aldın serzenişleri...=)Kursa erken gittim,sınıfa girdim kimse yoktu.Duvarda asılı olan öğrencilerin yapmış oldukları resimleri inceliyordum.O kadar güzellerdeki...Bende bu aşamaya gelebilcekmiydim sorusunu bile sormadım hala.Amacım belli,can sıkıntısından yazılmıştım o kursa.
Sonra hocam geldi ve tanıştık.Öğrencilerde geldi yavaş.Yıllardır içinde bulunduğum ve hiç memnun olmadığım,sevmediğim,arebesk müziklerden tiksindiğim halde 4 yıl dinlemek zorunda kaldığım konfeksyon tarzı sınıflardan çok farklıydı.Atmosferde bambaşka.
Bir amaçları,hayalleri var olan ve onun için çabalayanları izledim uzun süre;radyoda çalan modern müzikler eşliğinde...
Ve önüme eski bir çömlek kondu.Hocam onu olduğu gibi çizmemi istedi.Çizimi bitirdikten sonra,hoca şöyle bir baktı ve şu cümleyi kurdu "detayları görüyorsun,senden iyi şeyler çıkar,"dedi.Ve o an düşündüm resim öğretmeni olmayı.Evet içim kıpır kıpır oldu ve binbür türlü hayale kapıldım.Kurstan çıktım,öyle mutlu öyle huzurluydumki,kimliğimi,ne olmak istediğimi bulmuş olmanın vermiş olduğu sevinçle eve geldim."Ben resim öğretmeni olacağım."dedim.Abim başladı ilk hevesimi kırmaya,sonra arkadaşlarım güldüler,sonra akrabalarım...
"Sen meslek lisesinde dikiş okumuyormuydun? O kadar güzel sanatlar lisesi okuyanlar varken sen mi kazanacaksın?"lafları..
Evet haklılardı...Kontenjanlarda çok düşüktü o dönemlerde...Tüm arkadaşlarım bir bir 2 yıllık bölümlere yerleştiler.Sınıfta tek "üniversiteye yerleşemeyen" kişi olmuştum.Lise arkadaşlarım ballandıra ballandıra üniversite anılarını bana anlatırlarken,benim çok salak olduğumu,yetenek sınavlarının zor olduğunu,torpil olduğunu söyleyip hevesimi inancımı kırmayıda ihmal etmiyorlardı=)
Ama bilmiyorlardiki olmak istediğim mesleği bulmuştum.Bir hayalim vardı,kendime sözüm vardı ve bunu gerçekleştirmem için adım adım ilerliyordum.Herkesin "imkansız" gördüğünü ben benimsemiştim.Bu iş olacaktı,biliyordum.
Kursa gittikten 3 ay sonra,sınıfın en iyi çizeni oldum.Hocanın tabiriyle onun sağ koluydum,ve yeni gelen öğrencilere yardımcı öğretmenlikte yapıyordum aynı zamanda.Kursa ilk geldiğimde bakıp bakıp iç geçirdiğim duvarda asılı olan resimlerin bir kısmı artık bana ait resimlerdi.Yeni yazılan öğrenciler benim resimleri inceliyor,kursun internetteki sayfasının ana temasında benim imgesel çizimlerim bulunuyordu=)
Ve o yıl kazandım "resim iş öğretmenliği" bölümünü.4 yıla çok şey sığdırdım.Başarı belgeleri,onur belgeleri,ödüller,resim sergileri...vs.
Duvarımda bana ait yağlıboyalarım,şovalem,resim boyalarım......Evet ben şanslıydım,resim öğretmeni olduğum için değil,"olmak istediğim olduğu için,kendime verdiğim sözü gerçekleştirdiğim için,hayalimi artık yaşadığım için,kimliğimi bulduğum için..."
Resim sergilerim ve çalışmallarım nedeniyle,onlara çok vakit ayırmaktan dolayı Kpss hayatımda hep ikinci plandaydı bugüne dek.Mezun olur olmaz ücretli olarak başladım mesleğime ve 2 yılımı bitirdim.Ve bu yıl resim çalışmalarıma ara verdim,sistemin bize dayamış olduğu kadro olayı!:)
Şimdiki hayalim ve kendime verdiğim söz;kpssyi kazanıp atanabilmek.Ve akabinde güzel bir sanat atölyesi açıp çalışmalarıma sınavlara yeni hazırlayacağım öğrencilerimi hazırlayabilmek...Bu yıl hayatımda sevdiğim birçok şeyi eksik yaptım.Ve çekmecemde kokuları birbirleriyle bütünleşmiş bitki çaylarım ve çıkolatalarımla,en önemli unsur ders kitaplarım,çalışma notlarımla geçirdiğim koca bir 7 ay..Sıcaklarda dolayı biraz gücüm,sabrım sonlara gelsede yinede yılmadım,kendime söz verdim ve kurduğum hayali tam olarak gerçekleştireceğim artık.
Bu yüzden sonraki hayallerimde hep "yeni bir hayale sahip olabilmek"olacak...
Bir işe önce hayal kurmakla başlayın.Kendinizi iyi hissedeceksiniz.Ve orda olursanız size vereceği mutluluğu düşünün ve tüm imkansızları yerli bir edin,işe başlayın.Hayallerinizi gerçekleştirin,planlarınızı değil..Sizin sizden başka ilacınız yok...
Bu hikayemi buraya kazandıktan sonra yazmak isterdim ama bugüne kısmetmiş.Sıkılmadan okuyan herkese teşekkür ederim
DURUMAYA
Hayal kurmak belkide biz zaman sonra içinde bulunacağımız,yaşayacağıımız olaylar bütünü.Başlamak bitirmenin yarısı denir hep.Ben yeni birşeye başlamak istediğim anda
önce "hayal"kurarım.Kurduğum anda bana katacağı değerleri düşünürüm.O hayali kurduğum anda içimde bi kıpırtı hissettiğim an şunu düşünürüm."Hayal kurarken bu kadar gülümsüyorsam,o hayali gerçekleştirdiğim an ne kadar mutlu olurum"diye güzelde bir motivasyon katarım kendime ve işe başlarım.
Başladığım andan itibaren içimi bir huzur kaplar,kendime verdiğim bir söz vardır, "hayalimi başarıcağım!"
Ve bu sözü tutuyor olmanın içimde verdiği bir huzur,güven vardır.Zaten hayatımda yer alan insanlarıda çoğu kez böyle değerlendirir ve seçerim..İnsanlar kendilerine verdikleri söze sadık kalmıyorsa,onu gerçekleştirmek için çalışıp didinmiyorsa,başkalarına verdikleri sözde pamuk ipliğine bağlıdır o zaman.Hayalime kavuşabilmek için attığım her adım, kendime olan güven yapıma hergün bir tuğla atıp dahada sağlamlaştırmama yararken,diğer yandan upuzun bir yolu her gün attığım adımlarla giderek kısaltmamı sağlıyor.
Bir merdiven basamağı gibi.Hergün bir basamak çıkabilmek....Zirveye çıkmak çok uzaktır,insanları yıldıracak kadar,seni yoracak kadar basamaklar yüksektir ama o zirvede olabilmek ,hayal ettiğin yerde olabilmek hiçbirzaman imkansız halde değildir.İmkansızlığı hayallerimizi sınırlayarak,inanacımızı azaltarak bizler yaratıyoruz aslında.Çocukken hayalini kurduğumu mesleğe kaçımız kavuşabildik mesela?
Ve bizim zamanında olmak istediğimiz yerde ,yani hayalimize bir başkasının sahip olduğunu gördüğümüz anda kopar bişeyler içimizden
Bizim "imkansız" sandığımız aslında "imkansız" olmadığı biraz geç farkederiz.Ve tamda bu zamanlarda "keşkelerimiz" devreye girer.Ve o "keşkeler"susmaz uzun bi süre...Ve kendimizce bir dizi nedenler sıralamaya başlarız.Ararsak vicdanımızı rahatlatacak birçok sepepte buluruz.Hiç olmadı herkesin yaptığı,suçu "kadere" e atarız.Ve artık "keşkelerimiz" susumuştur.Başardık!
Sene 2001 ve lisye yazıldım.Bilinçsiz bir şekilde işaretlediğim o bölümü kazanabilceğimi hiç düşünemedim.Kız meslek lisesi ve "hazır giyim" bölümü.Ama ben istemiyordum.
Yazıldığım gün akşama kadar ağladığım,duygu patlaması yaşadığım anlar....Aslında tamda o anlar da kişiliğim,ne istediklerim şekilleniyor.Ben "hazır giyimci"olmak istemiyordum!!
Ama yapacak hiçbirşeyimde yoktu.Gittim okudum tam 4 yılım geçti sanayi makinaları,ütü sesleri,beyaz önlükler içinde,dikiş makinasında patiskadan etek diken,küçük teypten tamda konfeksyon atölyelerinde çalan "arebesk müzkler.."
Olmak istediğim yer orası değildi.Peki ya ben ne olacaktım!!
Kimlik kargaşası yaşadığım dönemlerde kimseyi model almadım.Ben bana sorulan "kim olmak isterdin?" soruların hep "kendim olmak isterdim" cevabını verenlerden oldum.
Meslek lisesiydim ve o zamanlarda meslek lisesi mezunlarının önü kapalı.Bölüm dışı tercih verebilmek için derece yapmak gerekiyor nerdeyse.Özel okula gitmek içinde para...
Tercih formunu inceliyorum,meslekler kitaplarını okuyup dahada detaylı bilgi sahibi olmaya çalışıyorum ama yok....
Şu hayattaki en zor dönem olsa gerek,kendini aramak,ne olmak istediğini bilmek....
Sınava girdim öss'ye...Okulumuzdan dolayı 2 yıllık direk geçiş haklarımız vardı.Sağolsun okuldan 100 üzerinden 91 puan gelmiş ve 2 yıllık çok rahat tüm okullara girebiliyordum.Ailemde öyle yapmamı istedi.Tercih formunuda sırf yerleşememek ve bunun tamamen şanssızlık olduğunu onlara ıspatlamak için,alakasız bölümleri işaretlediğimi çookkk sonra öğrendiler tabi=)
Balikesir'in hayatımda çok önemli bir yeri vardır.Kimlik oluşturmaya başlamaya ilk orada adım attım.Yıllarca ne olmak istediğimi düşünüp duruken,düşünmeyi bıraktığım anda ordayken bi işaret geldi elime.Basit bir gazede,reklam ilanarında gözüme çarpan "güzel sanatlar fakültesine hazırlık kursu" ve fitursuzca yırtıp,çantama attığım bir ilan.
İstanbul'a evimize döndüğümüzde aklıma gelmişti,yazı boş geçirmemk için yazılmak istiyordum resim kursuna.Ve kursa yazılmak,adres almak için ilk aradığım,hayatıma yön veren hocamla tanıştığım andan sonra babam ve abimle kadıköy bahariye yollarını tutuyoruz.Kurs tarihi eski ahşap bir bina.Kapıyı açıyorum,anlatırken bile içime yer etmiş o "tarih" kokusunu yine anımsıyorum.Garip olmuştu içim ve adım adım kimliğime yaklaştığımı bilmeden "sadece hobi amaçlı" yazıldım o kursa...
Oysa hiçbirşey çizmedim ben,çizmeyede çalışmadım.Yeteneğimin olup olmadığını bilmiyordum,ve kursun ilk günü garip bi tedirginlik sarmıştı içimi.Yeteneğimde yok,ne diye yazıldım,ah durumaya başına iş aldın serzenişleri...=)Kursa erken gittim,sınıfa girdim kimse yoktu.Duvarda asılı olan öğrencilerin yapmış oldukları resimleri inceliyordum.O kadar güzellerdeki...Bende bu aşamaya gelebilcekmiydim sorusunu bile sormadım hala.Amacım belli,can sıkıntısından yazılmıştım o kursa.
Sonra hocam geldi ve tanıştık.Öğrencilerde geldi yavaş.Yıllardır içinde bulunduğum ve hiç memnun olmadığım,sevmediğim,arebesk müziklerden tiksindiğim halde 4 yıl dinlemek zorunda kaldığım konfeksyon tarzı sınıflardan çok farklıydı.Atmosferde bambaşka.
Bir amaçları,hayalleri var olan ve onun için çabalayanları izledim uzun süre;radyoda çalan modern müzikler eşliğinde...
Ve önüme eski bir çömlek kondu.Hocam onu olduğu gibi çizmemi istedi.Çizimi bitirdikten sonra,hoca şöyle bir baktı ve şu cümleyi kurdu "detayları görüyorsun,senden iyi şeyler çıkar,"dedi.Ve o an düşündüm resim öğretmeni olmayı.Evet içim kıpır kıpır oldu ve binbür türlü hayale kapıldım.Kurstan çıktım,öyle mutlu öyle huzurluydumki,kimliğimi,ne olmak istediğimi bulmuş olmanın vermiş olduğu sevinçle eve geldim."Ben resim öğretmeni olacağım."dedim.Abim başladı ilk hevesimi kırmaya,sonra arkadaşlarım güldüler,sonra akrabalarım...
"Sen meslek lisesinde dikiş okumuyormuydun? O kadar güzel sanatlar lisesi okuyanlar varken sen mi kazanacaksın?"lafları..
Evet haklılardı...Kontenjanlarda çok düşüktü o dönemlerde...Tüm arkadaşlarım bir bir 2 yıllık bölümlere yerleştiler.Sınıfta tek "üniversiteye yerleşemeyen" kişi olmuştum.Lise arkadaşlarım ballandıra ballandıra üniversite anılarını bana anlatırlarken,benim çok salak olduğumu,yetenek sınavlarının zor olduğunu,torpil olduğunu söyleyip hevesimi inancımı kırmayıda ihmal etmiyorlardı=)
Ama bilmiyorlardiki olmak istediğim mesleği bulmuştum.Bir hayalim vardı,kendime sözüm vardı ve bunu gerçekleştirmem için adım adım ilerliyordum.Herkesin "imkansız" gördüğünü ben benimsemiştim.Bu iş olacaktı,biliyordum.
Kursa gittikten 3 ay sonra,sınıfın en iyi çizeni oldum.Hocanın tabiriyle onun sağ koluydum,ve yeni gelen öğrencilere yardımcı öğretmenlikte yapıyordum aynı zamanda.Kursa ilk geldiğimde bakıp bakıp iç geçirdiğim duvarda asılı olan resimlerin bir kısmı artık bana ait resimlerdi.Yeni yazılan öğrenciler benim resimleri inceliyor,kursun internetteki sayfasının ana temasında benim imgesel çizimlerim bulunuyordu=)
Ve o yıl kazandım "resim iş öğretmenliği" bölümünü.4 yıla çok şey sığdırdım.Başarı belgeleri,onur belgeleri,ödüller,resim sergileri...vs.
Duvarımda bana ait yağlıboyalarım,şovalem,resim boyalarım......Evet ben şanslıydım,resim öğretmeni olduğum için değil,"olmak istediğim olduğu için,kendime verdiğim sözü gerçekleştirdiğim için,hayalimi artık yaşadığım için,kimliğimi bulduğum için..."
Resim sergilerim ve çalışmallarım nedeniyle,onlara çok vakit ayırmaktan dolayı Kpss hayatımda hep ikinci plandaydı bugüne dek.Mezun olur olmaz ücretli olarak başladım mesleğime ve 2 yılımı bitirdim.Ve bu yıl resim çalışmalarıma ara verdim,sistemin bize dayamış olduğu kadro olayı!:)
Şimdiki hayalim ve kendime verdiğim söz;kpssyi kazanıp atanabilmek.Ve akabinde güzel bir sanat atölyesi açıp çalışmalarıma sınavlara yeni hazırlayacağım öğrencilerimi hazırlayabilmek...Bu yıl hayatımda sevdiğim birçok şeyi eksik yaptım.Ve çekmecemde kokuları birbirleriyle bütünleşmiş bitki çaylarım ve çıkolatalarımla,en önemli unsur ders kitaplarım,çalışma notlarımla geçirdiğim koca bir 7 ay..Sıcaklarda dolayı biraz gücüm,sabrım sonlara gelsede yinede yılmadım,kendime söz verdim ve kurduğum hayali tam olarak gerçekleştireceğim artık.
Bu yüzden sonraki hayallerimde hep "yeni bir hayale sahip olabilmek"olacak...
Bir işe önce hayal kurmakla başlayın.Kendinizi iyi hissedeceksiniz.Ve orda olursanız size vereceği mutluluğu düşünün ve tüm imkansızları yerli bir edin,işe başlayın.Hayallerinizi gerçekleştirin,planlarınızı değil..Sizin sizden başka ilacınız yok...
Bu hikayemi buraya kazandıktan sonra yazmak isterdim ama bugüne kısmetmiş.Sıkılmadan okuyan herkese teşekkür ederim
DURUMAYA