Kim beş yüz bela ister?
Orta yaşlı, kır saçlı, karizmatik öğretmen, televizyondaki bilgi yarışması koltuğunda başarıyla ilerliyordu. Doğru cevaplarla dokuzuncu soruyu ve dört milyar lira ödülü bulmuştu. Dokuzuncu soru şöyle geldi:
“Trakya’da kaç ilin toprağı vardır?”
A) 3) B) 4 C) 5 D) 6
Öğretmen bir ekrana, bir tavana bakıp, dudaklarıyla mır mır sayarak sunucuya döndü:
- C, 5 diyorum.
Bu doğru cevapla ödül 8 milyara yükseldi. Sunucu, ekrana gelen onuncu soruyu seslendirdi:
“Aşağıdakilerden hangisi bir yemek ismidir?”
A) Fava B) Liva C) Miza D) Kava
Öğretmen soruyu bir kez daha kendi kendine yarı sesli tekrarladı. Çaresiz bir gülümseme ile sunucuya döndü. “Miza ile Fava arasında kaldım, bilemezsem ayıp olacak.” Sunucu kalan son jokerini hatırlattı, yani telefonla yardım isteyebileceğini...
“Nurhayat Sönmez’i arayalım” dedi, “Hem öğretmen, hem kadın olduğu için yemek işini daha iyi bilir.”
Telefonla bağlanan Nurhayat öğretmen heyecanla sorunun bitmesini bile beklemedi:
“A, Fava, eminim hayatım!”
Öğretmen, Nurhayat’a teşekkür edip sunucuya döndü:
- Nurhayat Hanıma güveniyorum; A, Fava diyorum!
Fava doğru cevaptı ve öğretmen on altı milyarı garantilemişti. On birinci soru ile birlikte heyecan iyice yükselmişti:
“Aşağıdaki Formula-1 pilotlarından hangisi ıstanbul Park’ta yarış kazanmamıştır?”
A) Massa B) Raikonen C) Vettel D) Alonso
Hiç düşünmedi:
- D, Alonso diyorum.
Emin misiniz?
- Eminim ve son kararım.
Cevabı doğruydu ve ödül 32 milyara çıkmıştı.
Öğretmen altmış dört milyarlık sorunun şıklarını doğru okumayı bile beceremedi ve yarışmadan çekildi. (Vahşi Orkide filminin kadın baş rol oyuncusu sorulmuştu.)
***
Bant olarak çekilen yarışmanın yayın akşamı öğretmenin evi kalabalıktı. Ağabeyi, yeğenleri, baldızı, okuldan iki meslektaşı, bir iki meraklı komşu...
Karısı, bilgisini satarak 32 milyar lira kazanmış kocasından duyduğu gururu, zayıf ve kemikli suratına emaneten iliştirmiş, habire misafirlere çay taşıyordu.
Yayın başladı. Akşamın ikinci yarışmacısı olarak öğretmenin yarıştığı bölüm, evdekilerin “Hocam kravatın da güzelmiş”, “Adam çok ciddi, hiç kopya vermiyor”, “Yarışmacı yakını olarak yengeyi niye götürmedin?” türü hoş ve boş konuşmalar arasında yayınlandı ve herkes evine dağıldı.
Karı koca baş başa kalınca kaçınılmaz hesaplaşma başladı:
- O kadın sana yayında neden “hayatım” dedi?
“Otuz iki milyarlık” öğretmen değil, dünyanın en yetenekli yalancısı veya en mahir söz üstadı da olsa cevabı asla tatmin edici olmayacak bu soru, pandoranın kutusunu açtı.
Çünkü “yenge” ertesi gün soluğu okulda aldı. Geveze kadın öğretmenlerden bazıları fazla direnmedi, “Senden başka herkes biliyordu bacım, yine de bizden duymuş olma” diyerek öğretmenin yasak meslektaş aşkını fısıldadılar “yen-ge”nin kulağına...
Alıntıdır....
Orta yaşlı, kır saçlı, karizmatik öğretmen, televizyondaki bilgi yarışması koltuğunda başarıyla ilerliyordu. Doğru cevaplarla dokuzuncu soruyu ve dört milyar lira ödülü bulmuştu. Dokuzuncu soru şöyle geldi:
“Trakya’da kaç ilin toprağı vardır?”
A) 3) B) 4 C) 5 D) 6
Öğretmen bir ekrana, bir tavana bakıp, dudaklarıyla mır mır sayarak sunucuya döndü:
- C, 5 diyorum.
Bu doğru cevapla ödül 8 milyara yükseldi. Sunucu, ekrana gelen onuncu soruyu seslendirdi:
“Aşağıdakilerden hangisi bir yemek ismidir?”
A) Fava B) Liva C) Miza D) Kava
Öğretmen soruyu bir kez daha kendi kendine yarı sesli tekrarladı. Çaresiz bir gülümseme ile sunucuya döndü. “Miza ile Fava arasında kaldım, bilemezsem ayıp olacak.” Sunucu kalan son jokerini hatırlattı, yani telefonla yardım isteyebileceğini...
“Nurhayat Sönmez’i arayalım” dedi, “Hem öğretmen, hem kadın olduğu için yemek işini daha iyi bilir.”
Telefonla bağlanan Nurhayat öğretmen heyecanla sorunun bitmesini bile beklemedi:
“A, Fava, eminim hayatım!”
Öğretmen, Nurhayat’a teşekkür edip sunucuya döndü:
- Nurhayat Hanıma güveniyorum; A, Fava diyorum!
Fava doğru cevaptı ve öğretmen on altı milyarı garantilemişti. On birinci soru ile birlikte heyecan iyice yükselmişti:
“Aşağıdaki Formula-1 pilotlarından hangisi ıstanbul Park’ta yarış kazanmamıştır?”
A) Massa B) Raikonen C) Vettel D) Alonso
Hiç düşünmedi:
- D, Alonso diyorum.
Emin misiniz?
- Eminim ve son kararım.
Cevabı doğruydu ve ödül 32 milyara çıkmıştı.
Öğretmen altmış dört milyarlık sorunun şıklarını doğru okumayı bile beceremedi ve yarışmadan çekildi. (Vahşi Orkide filminin kadın baş rol oyuncusu sorulmuştu.)
***
Bant olarak çekilen yarışmanın yayın akşamı öğretmenin evi kalabalıktı. Ağabeyi, yeğenleri, baldızı, okuldan iki meslektaşı, bir iki meraklı komşu...
Karısı, bilgisini satarak 32 milyar lira kazanmış kocasından duyduğu gururu, zayıf ve kemikli suratına emaneten iliştirmiş, habire misafirlere çay taşıyordu.
Yayın başladı. Akşamın ikinci yarışmacısı olarak öğretmenin yarıştığı bölüm, evdekilerin “Hocam kravatın da güzelmiş”, “Adam çok ciddi, hiç kopya vermiyor”, “Yarışmacı yakını olarak yengeyi niye götürmedin?” türü hoş ve boş konuşmalar arasında yayınlandı ve herkes evine dağıldı.
Karı koca baş başa kalınca kaçınılmaz hesaplaşma başladı:
- O kadın sana yayında neden “hayatım” dedi?
“Otuz iki milyarlık” öğretmen değil, dünyanın en yetenekli yalancısı veya en mahir söz üstadı da olsa cevabı asla tatmin edici olmayacak bu soru, pandoranın kutusunu açtı.
Çünkü “yenge” ertesi gün soluğu okulda aldı. Geveze kadın öğretmenlerden bazıları fazla direnmedi, “Senden başka herkes biliyordu bacım, yine de bizden duymuş olma” diyerek öğretmenin yasak meslektaş aşkını fısıldadılar “yen-ge”nin kulağına...
Alıntıdır....
Son düzenleyen: Moderatör: