Feridun Düzağaç çalıyor... Geçen sene melankolik olduğum anlarda dinlerdim... Ben bir başkası için dinlerdim, sense benim yanımdaydın. Her gün mesaj atardın, halimi hatrımı sorardın. Bense 'o'nu anlatırdım sana... Her şeyi bilirdin, bilirdin de yine de susardın... Onun yüzünden en dibe vurmuşken, yerlerde sürünürken, sen beni hiç bırakmadın. 'İyi olacaksın' derdin... Baya bir vakit geçti sonra... Sonra, buluştuk. Benim kalbimde 'o', senin kalbinde 'ben'... Gözümün içine bakardın evet... Aşıktın basbaya... Bense onu unutamamıştım hala... Bu yüzden teklifini kabul edemeyeceğimi söyledim. İyi de yaptığımı sanıyordum... Seninle gezdiğimiz yerler bile bana onu hatırlatırken (evet hatırlıyorum oturduğumuz cafe onun mekanıydı, gözlerimin her yerde onu aradığını hatırlıyorum...) nasıl sana evet derdim ki...
Sonra... Geçti. Bir gün bir baktım, o yoktu... Sonra, sen geldin... Ben yine beni sevdiğini düşünüyordum her ne kadar başka biri olsa da hayatında. Ama gerçeği anlamam uzun sürmedi. Her şey gözlerde gizlidir K., bana eskisi gibi bakmıyordun. Seninle 4 yıllık bir arkadaşlığımız var ve sen sadece bu sene unuttun doğum günümü... İlk kez kutlamadın...
Bana msjındaki kelimeleri özenle seçen sen, artık beni kırmaktan da korkmuyordun...
Şimdi de 'o' bana mesaj atıyor K. biliyor musun? Her gün halimi hatrımı o soruyor... Arar mı diye gecelerce beklediğim adam artık hiç sektirmeden arıyor... Bense, çok özledim seni şimdiden... Tenini özledim... Hayır beklediğin itirafı etmeyeceğim çünkü ben bile bilemiyorum kendi duygularımı. Sadece eminim ki 'o' benim için artık yok... Ama biliyorum ki, artık bunun senin için önemi de yok mafoldumben
Sensizlikten kalan en acı gerçeğim hiçliğim
Ucuz basit ve sıradan
Pazara çıkmış gibi sanki ipliğim
Hayat beni unutsa da, sen unutma,
Adımı unutacak kadar kaybettim kendimi.
Olsun!
Beni unutma… Beni unutma.