Çok haklısın. Ama dedim ya,ben kutlamasını geçtim,tavrı yanlıştı. Sadece bugün değil. Son zamanlarda ayrı düştüğümüz her konuda anlayıp dinlemeden asıp kesiyor... Konuşmaya çalıştığımda sorunumuz yok bizim konu kapandı diyor... Oysa asıl sorun bu işte. Konuşamama. Bu kadar da ön yargılı olunmazki :44:
kadınlar günü senin patlama noktan olmuş sanırım..bardak dolmuş dolmuş bugün taşmış artık..
bence eşine sorunun bugünü kutlayıp kutlamamak olmadığını daha önce ki tavırlarıyla ilgili rahatsız olduğun şeyler bulunduğunu söyle..
gerçekten bu tarz günler için huzur bozmaya değmez.
ha evlilik yıl dönümünüzü unutur o zaman olay çıkarırsın gönül rahatlığıyla :))
8 mart 1857 tarihinden bihaber, Clara Zetkin diye bir kişiyi ömründe duymamış, "ya arkadaş kimdir bu tekstil işçileri, ne yapmışlar? dememiş kadınların dört elle sarıldığı gündür bugün.
Gün tek taş alma günüdür, gün kırmızı güller ile restaurantta yemek yeme günüdür, gün aşkım, aşkitom deme günüdür öyle mi?
Şöyle ifade etmişti bir arkadaşım;
'8 mart kadınlar günü değildir.
Emekten bi haber, tek derdi mağaza, mağaza dolaşıp elbisesine uygun çizme bulmak olan kadının günü değildir mesala.
Her ostrojen yüklü insanın günü değildir.
Sanki kendisi içecekmiş gibi fabrikada tütün saran kadının günüdür.
Kendisinin belki de asla sahip olamayacağı mobilyayı, onunmuş gibi hayaller kurarak silen cefakar gündelikçinin günüdür; elinde törpüyle onu izleyen kadının değil.
Çalışan, yorulan, gözlerinln altı uykusuzluktan mosmor olmuş ve hala şarabını vermesi için üzüm gibi ezilen kadının günüdür.
Sofradaki yeri öküzümüzden sonra gelen kadının günüdür.
Çalıkuşu feride'lerin, dayaktan uslanalı hiçbir şey sormayan ünzile'lerin, uçurtması vurulan inci'lerin günüdür.
Ama hepsinden çok, korkmayan, yılmayan, direnen kadınların günüdür.
Pahalı hediye, çiçek, mesaj beklemeyen kadınların günüdür.
Bari bugün pis ellerimizi üzerlerinden çekelim.
Bari şu bir tek günlerini kirletmeyelim.
Her ne varsa onlara ait tecavüz ettik.
Bari bugün susup utanalım.'
8 mart 1857 tarihinden bihaber, Clara Zetkin diye bir kişiyi ömründe duymamış, "ya arkadaş kimdir bu tekstil işçileri, ne yapmışlar? dememiş kadınların dört elle sarıldığı gündür bugün.
Gün tek taş alma günüdür, gün kırmızı güller ile restaurantta yemek yeme günüdür, gün aşkım, aşkitom deme günüdür öyle mi?
Şöyle ifade etmişti bir arkadaşım;
'8 mart kadınlar günü değildir.
Emekten bi haber, tek derdi mağaza, mağaza dolaşıp elbisesine uygun çizme bulmak olan kadının günü değildir mesala.
Her ostrojen yüklü insanın günü değildir.
Sanki kendisi içecekmiş gibi fabrikada tütün saran kadının günüdür.
Kendisinin belki de asla sahip olamayacağı mobilyayı, onunmuş gibi hayaller kurarak silen cefakar gündelikçinin günüdür; elinde törpüyle onu izleyen kadının değil.
Çalışan, yorulan, gözlerinln altı uykusuzluktan mosmor olmuş ve hala şarabını vermesi için üzüm gibi ezilen kadının günüdür.
Sofradaki yeri öküzümüzden sonra gelen kadının günüdür.
Çalıkuşu feride'lerin, dayaktan uslanalı hiçbir şey sormayan ünzile'lerin, uçurtması vurulan inci'lerin günüdür.
Ama hepsinden çok, korkmayan, yılmayan, direnen kadınların günüdür.
Pahalı hediye, çiçek, mesaj beklemeyen kadınların günüdür.
Bari bugün pis ellerimizi üzerlerinden çekelim.
Bari şu bir tek günlerini kirletmeyelim.
Her ne varsa onlara ait tecavüz ettik.
Bari bugün susup utanalım.'
8 mart 1857 tarihinden bihaber, Clara Zetkin diye bir kişiyi ömründe duymamış, "ya arkadaş kimdir bu tekstil işçileri, ne yapmışlar? dememiş kadınların dört elle sarıldığı gündür bugün.
Gün tek taş alma günüdür, gün kırmızı güller ile restaurantta yemek yeme günüdür, gün aşkım, aşkitom deme günüdür öyle mi?
Şöyle ifade etmişti bir arkadaşım;
'8 mart kadınlar günü değildir.
Emekten bi haber, tek derdi mağaza, mağaza dolaşıp elbisesine uygun çizme bulmak olan kadının günü değildir mesala.
Her ostrojen yüklü insanın günü değildir.
Sanki kendisi içecekmiş gibi fabrikada tütün saran kadının günüdür.
Kendisinin belki de asla sahip olamayacağı mobilyayı, onunmuş gibi hayaller kurarak silen cefakar gündelikçinin günüdür; elinde törpüyle onu izleyen kadının değil.
Çalışan, yorulan, gözlerinln altı uykusuzluktan mosmor olmuş ve hala şarabını vermesi için üzüm gibi ezilen kadının günüdür.
Sofradaki yeri öküzümüzden sonra gelen kadının günüdür.
Çalıkuşu feride'lerin, dayaktan uslanalı hiçbir şey sormayan ünzile'lerin, uçurtması vurulan inci'lerin günüdür.
Ama hepsinden çok, korkmayan, yılmayan, direnen kadınların günüdür.
Pahalı hediye, çiçek, mesaj beklemeyen kadınların günüdür.
Bari bugün pis ellerimizi üzerlerinden çekelim.
Bari şu bir tek günlerini kirletmeyelim.
Her ne varsa onlara ait tecavüz ettik.
Bari bugün susup utanalım.'
bu tarz günlere o kadar fazla anlamlar yüklüyoruz ki kutlanmayınca da böyle kırgınlıklar yaşıyoruz..eşinin tepkisi daha yumuşak olabilirdi tabii orası ayrı.
senin eşin yine de kibar sayılır..bugün bir arkadaş güya kadınlar günümüzü kutlayacak gelmiş yanımıza aynen şöyle diyor..
"karılar gününüz kutlu olsun"..
öküz mü desem odun mu desem bu insana ne desem bilemedim..
Okuz bile daha kibar kalir bu tiplerin yaninda. Yontulmamis odun nasil?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?