Kader Motifi ve Babanıza Benzer/Zıt İnsanlara Meyletmemiz Hakkında

Siz de devamlı babanıza benzer/zıt insanlara meyleder misiniz?

  • Vallahi ben de öyle

  • Yoo hiç alakası yok


Oylama sonuçları oy kullanıldıktan sonra görülebilir.
Yaaa ne güzel, verimli bir sohbet yapmışsınız psikologunuzla. Kendi terapistimi seviyorum ama henüz daha bana böyle akıl dolu betimlemelerde bulunmadı. Peki sizin psikologunuzun önerileri ne oldu mesela? Dış gorusunusuze karşı aşırı özenin altına yatan nedenleri bulmanızı mi sağladı, size neler önerdi? Basitçe, hatırladığım kadarıyla yazabilir misiniz?
Annem bana 13 yaşımdan beri, sen hanımefendisin, kadın gibi ol, kadın gibi davran diye baskı uygulardı. İstemezdim zorla makyaj yap, böyle çirkinsin derdi. Kıyafetlerim uyumsuz olsa kızardı, evden çıkarmazdı. Beni süsler püsler yanında gezdirirdi, bu benim kızım diye için için çevresinde ve arkadaşlarının yanında gurur duyardı. Yürüyüşüme bile karışırdı hatta bir seferinde elbiselerimdeki renkler uymadı diye, yanımdan gelme, senden utanıyorum demişti.
Ben de yıllar geçtikçe makyajsız evden çıkmayan, güzellik merkezlerinde vakit geçiren, kılık kıyafet takıntılı, işveli, cilveli tam bir hanımefendi olmuştum. Spor ayakkabım bile yoktu, her şeyim klasik, baştan aşağı kalem gibi kusursuz giyinip çıkardım.
Hal böyle olunca etrafımda hep, beni ailesine yakıştıran, yanına yakıştıran adamlar olmaya başladı. Dış görünüşüme önem veren, ruhuma incelik göstermeyen adamlar.
Bu sefer de hayatımdaki insan beni alıp yanında süslü püslü gezdiriyordu, aynı annem gibi. Sadece yanımdaki kişi değişmişti ve ben bundan nefret etsem de doğru olanın bu olduğunu düşünürdüm. Ben bir kadınım, kadın gibi olmalıyım derdim. Halbuki sadece 17 yaşındaydım, ya da 20, 22...
Ben etrafımdan böyle insanları kovdukça, yine böyle insanları hayatıma almaya devam ettim çok uzun bir süre. Psikoloğa başladığımda beni pohpohlamasını bekledim. Ama her çıktığımda moralim bozuk ve ağlamaklı oluyordum, çkınca kendime gelemiyordum. Gerçekleri yüzüme vurması hoşuma gitmiyordu ama bu durumun beni zamanla rahatlattığını hissettim. Velhasıl düşünmediğim şeyleri fark ettim ve üstüne gittim.
Bildiğim tek şey, kendi çocuğuma bu kadar baskı yapmayacağımdır...
 
Merhaba KK
Dün , bir arkadaşımla uzun uzun konustuk. Konu kızın kendini bildi bileli, belki 12-13 yıldır tüm ilişkilerinde aynı şeyi yaşamasıyla ilgiliydi. İstisnası bile yok, tüm ilişkilerinde önce erkek bu kızın peşinden koşuyor, evlilik vaatleri veriyor (arkadaşım biraz ev kızı modundadir) , kız ikna olup sevmeye baslayinca erkek soğuk duruyor, ilgisizlik kavgaları çıkıyor, hayatındaki istisnasız tüm erkeklerin bir gözü dışarıda, afresif, bu yüzden kavgalar ediyorlar. Ve işin sonunda istisnasiz her sevgilisi 'erkekler evlilikten korkarlar' gibi cümleler duyuyor. Ve yine istisnasız her ilişkisinde kız terkediliyor. Terkedile terkedile terkedilme manyağı olmuş😅 İlişki kötü bile gitse, asla kendisi ayrılamiyor...
Bu kız benim çocukluktan arkadaşım, yani cidden her ilişkisine hakimim ve bu tarzdan başka bir insanla merhabalasmiyor bile. Bu tarzdan başka bir insan da bu kıza yazmıyor. Tip bu yani, değişmez.
Ben de ona kader motifinden bahsettim, kadının babası neyse (iyi ya da kötü) onun enerjisine sahip erkeklere meyletmesi, hoşnut olmasa bile o tarz erkeklerin/ya da tam zıttı ona daha tanıdık ve güvenilir gelmesi üzerine. Sonra birkaç video izledik, benzer şeyleri söyleyen...
Gerçekten de bu kızın babası 'var ile yok arası' babalardan. Arasıra aniden parlayıp evde otoriteyi böyle sağlasa da öyle vurması, kırması,hakareti vs yok, işten gelip yemek yiyip kahveye gider. Haftasonu erken uyanıp evden çıkar, akşam eve gec gelir... Ben uzaktan izleyen biri olarak açıkçası babası ve kızın sevgilileri arasında çok bağlantı kuruyorum . Bence bu kız hep kendisine ilgi göstermeyecek, kıza(evine) değil de dış dünyaya daha çok bağlı ekreklere meylediyor. Ve öyle erkekler bu kızın pesinde dolaşıyor
Sonunda da hep mutsuz oluyor...

Aynı şekilde KK'da da sık sık okuyorum, evde şiddete aşina olan ve çocukken 'erkek rol model' olarak gördüğü babasından bunu görüp normalleştiren kızlar , evlilik seçiminde babaları gibi agresif, babaları gibi kıskanç insanlari eş diye seçiyorlar, onları daha korunaklı buluyorlar, daha zıt karakterli, daha sakin mizaçlı erkeklerle olan ilişkilerini sabote ediyorlar...
Konunun özü bu arkadaşlar, aşağıda yazdıklarım kendi kader motifimle ilgili kısa tutamadigim bir muhabbet. Vakti olmayanların buraya kadar olan kismi okuması da yeterli :))
sizin de buna benzer hikayeleriniz var mi?
Varsa nasıl aştiniz?
Kader motofiyle ilgili Okuduğunuz,izlediğiniz ya da kendi terapistinizden işittiğiniz bir şeyler var mı?
Paylaşırsanız sevinirim...


UYARI : Buradan sonrası sokağa çıkma yasağında olduğumuz bu cumartesi günü, yapacak daha iyi bir şeyi olmayıp uzun yazı okumaktan rahatsız olmayanlar içindir;


Benim konum da yine aynı ...
Aslında çok şanslıyım, çünkü dünya iyisi bir babam var. Otuz yaşındayım, bunca sene gördüğüm; evdeki birini incitecek kelime kullanmaktan imtina eder, kalp kırmaktan kaçınır, evini sever, ev ahalisiyle sohbet eder, yemek yapar, çamaşır asar, alışveriş yapar, bizi sevdiğini dile getirmekten kacinmaz, balkonda tüm sandalyeler doluysa kucağına falan oturtur. Böyle minnoş bir baba. Ama evdeki tümm sorumluluk anneme aittir. Her iki tarafın akrabalarıyla ilgili tüm iletisimi annem yürütür (bayramda seyranda babamın kardeşlerini bile annem arar, sonra 'x de seni istiyor' der,babama verir. İki cümle konuşurlar). Babamın Miras davasıyla annem ilgilenir, babamın yeğeninin düğününe, akrabasının cenazesine şehir dışına annem çıkar, çocukların tüm sorumluluğu annemdedir,babam asla 'hayir' demez, 'annenize sorun' der. Şu mu alınacak, makina mı bozuldu, çocuklar hangi dersaneye gidecek... Her türlü ev yükü annemin omzundadir, babam sadece onun kararlarına saygı duyup destek olur. Ama yüz yılda bir kere 'hadi bu haftasonu da pikniğe gidelim' bile demez. Biz gidelim dersek plan yapıp ona saatini söylersek gelir...
İşte , benim de istisnasız bulduğum her tip böyle...
Yani bu benzerliği ben de son yıllarda üstüne düşünce farkettim..
Bunca yıldir hayatıma giren erkekler hep çok minnoş insanlar olmuştur (ilişki içindeyken bu saydıklarım. Terkedilince cirkinlesip minnosluk çizgisinden cikanlar da var).
Hepsi hoşsohbet insanlardir. Hiç sevdigini gizleyen -sever ama belli etmez- tarzı biri hayatıma girmemiştir. Ya da kıskanç , şunu neden ekledin,bunu niye giydin diyen (en son bir çürük yumurta çıktı gerçi, kıskanç bir iliskim oldu ama iki aylık bir şeydi).
Hayatıma aldığım (öylesine takilmalik insanlar bile) inanilmazzz sakin insanlardır. Kavga edilecekse ben tek basima ederim.
(Şu yaptıklarımi kesinlikle savunmuyorum,hatta böyle biri olmamak için öfke yönetimi için yoga-nefes eğitimi almıştım. Şimdi de terapistimle bu konuya egiliyoruz) ayrılık anında ben sinirlenip telefonlarıni kirmişsam, kızdığım bir an yanağını cırmalamışsam, itip kakmişsam, evinin camını kirmişsam, yağmurlu bir ormanda gecenin bir yarısı eşyalarını dışarıya atıp çadırdan kovmuşsam, evindeki tüm kagitlari sobaya atmıssam bile karşımdaki insanın tepkisi sakince kalıp benim enerjimi atıp sakinlesmemi beklemek olur. Bu bir, iki, üç falan degil, gerçekten çok kere yaşanan bir durumdu ve karşındaki insanlarin hepsinin tepkisi sakince beni beklemek olmuştu.
Benim sesim çok çirkindir , gerçekten çok ince ve tiz. Ama sevgililerim bana şarkı söyletip durur, aynı sekilde telefonum hayatıma giren insanların bana şarkı söyledikleri ses kayıtlarıyla doludur , sevgililerim saçlarımı boyarlar, benim sacimi yapmak için YouTube'dan saç örme videoları izlerler, yokuş falan çıkacakken 'bin istersen sirtima' cumlesini kaç kişiden duydum,Allah bilir...
Bunlar bana minnoş gelen, benim meylettigim şeyler (evet bazilari cringe, tabii ki farkındayım)
Ama şöyle de bir şey var, bugüne kadar asssslaaaaaaa ama asssslaaaaaa duymadım ki şöyle bir cümle ; "suprizz, bize bilet aldım"
O biletin yapılacağı etkinliği mutlaka ben bulmuş,hakkında yorumları ben okumuş, kendi kartımla ben almış, adresini ben ogrenmisimdir .
Hadi konseri geç, 'bu pazar kemerburgaz ormanına gidelim' bile demezler. Çok çok 'mangal yaksak mi?' derler (mangal da benim bu arada) , ben hava durumuna bakarım, toplu taşımayla gidecek yer ararım, telefon açıp mangalın yasak olup olmadığını sorarım, yol güzergahını belirlerim, çantama mangallik malzemeleri,tabağı çanağı örtüyü atarım, o da ne yiyeceğimizi bana sorar!
Bunu ilkten sona, tüm ilişkilerinizde yaşadığınızı düşünsenize😱😱
Geçen aylarda bir ex bana mesaj atmış 'hayati guzel yaşamayı öğrettin, güzel mekanlar öğrettin. Senin beni götürdüğün her yere ben hala arada gidiyorum' diye .
Okuyunca sevinmedim,sinirlendim. Çünkü kimse beni güzel mekanlara götürmüyor, kimse yüzünden yeni yerler görmüyorum. Çocugun da dediği gibi her yeri ben keşfedip ben buluyorum, ben öneriyorum, ben güzel tekliflerle geliyorum...
Bir süre sonra bıkıyorum tabii ki, çünkü ben bir adım atmazsam hiç bir şey yapılmıyor.
Etrafıma , milletin ilişkisine bakıyorum, hiç de benim gibi değil. Genelde sevgilileri yapıyor planları, ya da şuraya gidelim mi diye soruyor falan çocuklar. İnanın ki ben bu cümleyi ömrümde duymadım bir sevgilimden 😅😅
Üniversitede çok ciddi, az kaldı evleneceğim (ki şükür evlenmedigim) bir sevgilim vardı,babamla falan tanişmıştı,devamlı beni evlilik fikriyle manipüle ederdi. Uzak bir şehre atanmıştı. Benim elimde takvim '29 Ekim saliya denk geliyor, o zaman cumadan bilet al gel,ötesi izin al,sali dön' falan, plan yapardım, ben ucuz bilet bulurdum, alırdı. Şuraya buraya gidelim derdim, giderdik. İkimizde de internet varken tüm biletleri hep ben araştırirdim.
Sonra ondan ayrıldım, arap bir erkekle sevgili oldum. Çocuk elaleme parayla turist rehberliği yapardı, bilmediği yer yoktu. Ama söz konusu ben olunca 'ben İstanbul'u bilmiyroum ki Habibi,sen bul' derdi. Kendi doğumgünümde bile benim bulduğum yere gittik. Onu geç, bir kere benle Antalya'ya gittiğini sanıyordu, uygun saatte bilet bulamadığım için başka yere bilet almıştım, söylemeyi unutmuşum,gidince anladi. Umrunda bile olmadı. Ha antalyaaaa ha Malatya... Adamın umru değil ki... Biletler benden, gideceğimiz yere ulaşım benden, o mevsimde minibüs yok diye araba bulamazsak strese girmesi benden, kalacak yer bulma benden, yeme içme ayarlama benden,tüm para hesabı kitabı benden... Bütün stres , bütün plan hep benim üzerimde.
Ne zaman 'nereye gitsek?' desem, duyduğum tek cevap 'sen nereye istersen habibi'
Ya, Allah hakkı için , bir gün de sen bul bir yer...
En sonunda ayrıldım,sonra
eşi dostu, arkadaş çevresi kalabalık adam buldum. Adam benle tanıştığı gibi herkesle arasına mesafe koyup ev kuşu oldu. Anca ben çektim,oraya buraya geldi. 'hangi filmi izleyelim?' sorusuna bile 'farketmez,sen ne istersin?' cevabı aldım. Beni bilmedigim bir yere bile götürmedi, tüm sinemaalra,tiyatrolara biletleri ben aldım. Onunla da bir senelik bir ilişkimiz oldu, bir kere bile 'bugun planlar benden' cümlesini duymadım. Benim plan yapmayip ondan beklediğim her gün ya eve gidip yemek yapıp tavla oynadık, ya da o bir şeyler hazirlayip benim ilçeme geldi, benim daha önce ona gösterdiğim yeşillik alanda piknik yaptık..
Sonuç olaak ondan da ayrıldım...
Sonra ABD'li bir adamla tanistim. Adam dünyadaki neredeyse tüm kitalara ayak basmış, tek başına, küçücük sırt çantasıyla diyar diyar gezmiş.
Ama böyle bir adam bile söz konusu ben olduğumda 'hic farketmez,sen ne istersen' e bağladı. Hadi o Türkiye'deyken ben biliyorum, ben gezdirdim, ona da kabul. Ama onun daha önce de gezdiği bir başka ülkede bile tüm planları bana yaptırdı. Haritada ben buldum,ben işaretledim,ben gezdim. Dondurma yiyelim mi dedim,dondurma yedik, şurada oturalım mi dedim,orada oturduk. İnsanmazsiniz onun bilmem nereden bilmemnereye biletini bile ben aldım. Ve bu adam dünyayı kendi başına gezen bir özgür ruh. O bile benim yanimdayken herşeyi benden bekleyen bir insana dönüştü.
Sonra bambaşka bir ırktan bir adama aşık oldum. Adam geçtiğimiz sene, kendi ülkesinden başka bir kitada- Asya'da 5 ay bir başına yaşayıp birkaç aylığına yanıma geldi. Dünyanın her yerinde kendisi başının çaresine bakabilecek- zamanında bakmış bir insan. Ama benim yanimdayken evini bana tutturttu, aylarca ona kiralık ev bulacam diye iş cikisi gezip durdum , tüm menülerini bana çevirtirdi, normalde gittiği ülkelerde translateden rahatlıkla çevirip Google'dan bakabilirken benim ulkemdeyken hep bana mesaj atardi 'bu ne? İçinde ne var? Hamsiyle istavritin farkı ne? Kebapla köfte arasındaki fark ne? Nereden peynir alabilirim, oraya nasıl gidebilirim? Beğendiğim kıyafetin bedeni kalmamış/kodunu çektim, sen telefon açar mısın diğer şubelere ,orada var mi....
Beraber olduğumuz her an tüm angaryalara ben koştum (sonra donunce ayrıldım)... en son bu arkadaş geçenlerde bir supriz yapıp yanıma geldi. Hem çok özlediğimi farkettim hem de aynı şeylere hız kesmeden devam etti, kaldığı günler boyunca her şeyi bana sorup, benden yardım isteyip durdu.
Eki Görüntüle 2777617
Hatta dayanamayip şöyle bir mesaj attım / kendimi turist uygulaması gibi hissediyorum diye .
Ona yazınca daha bir tanıdık geldi his.
Gerçekten de hayatıma aldığım insanlar bir uygulama, application gibi kullanıyor beni. Tüm angaryalari, tüm planlari hep benim üzerimden yapıyorlar.
Bu saydıklarım sadece ciddi ciddi ilişki yaşadığım insanlar ,ama flortlerim, tatil aşklarım, başladığı ay biten ilişkilerim, öylesine takildigim insanlar falan da tam olarak bu stereotipe sahipler.
hepsi asla sesini yükseltmeyen, saygisizlik yapmayan, kıskançlık yapmayan,kırmaktan üzmekten çekinen, bana saygı duyan, yokuşlarda 'gel seni tasiyayim' diyen, sevgisini dile getirmekten çekinmeyen , öpmeyi koklamaya seven insanlar.
Ama hepsi de 'ben bilmem, sen karar ver' diyen insanlar...
Uzun olduğu için özür dilerim ama yengenc konusu nasıl kısa olabilir???
Sizin de böyle kader Motifi örnekleriniz var mı?
Ben bu döngüyü nasıl kirabilirim??
terapiye de gidiyorum aslında, ama benim terapistim öyle kader motifi falan diyen bir insan değil, hatta bence inanmiyor buna:)
Yaşım bu sene otuz olacak, ve hep aynı insanlarla tanışmaktan sıkıldım. İnanın hepsiyle tanışmam bambaşka şekillerde , hepsinin görünüşü bambaşka, hepsi bambaşka ulkeden-ya da bizim ülkenin bambaşka yörelerinden. Hepsinin aile yapısı birbirinden farklı...ama iş benimle sevgili olmaya gelince hepsi birbirinin laciverti.
Neden boyle oluyor???
Bu döngüyü nasıl bozabilirim????
Her yeni başlayan iliskimde bu gerçeği farkedip 'yine mı başlıyoruz 🤦🤦🤦' demekten çok sıkıldım.
Umarım çok taşlanmadan, güzel yorumlar gelir
En Büyük KK En Büyük KK
Açıkçası hepsini okuyamadım, birazdan işimi halledip okuyacağım üzgünüm ama okuduğum kadarına yorum yapamadan geçemeyeceğim. Hayatı yeniden keşfedin kitabından bu motifler, neden oluştukları, nasıl kurtulabileceğimiz yazıyor. Orda bu konuyla ilgili şunları söylüyor; küçükken nasıl bir çevrede büyüdüysek ona benzer çevreyi bilinçaltında istiyoruz ve o tür erkeklere karşı ekstra çekim duyuyoruz. Mesela şiddet uygulayan bir baba varsa ilerde o tür erkeklere çekim duymamız aslında o ortama, yaşama alışık olmamızdan dolayı oluyor. Bilinçaltı tanıdığı duyguya gidiyor her ne kadar kötü hissettiriyorsa da.

O kitapta tehlike sinyallerinden biri olarak çok çekim duyduğumuz kişileri söylüyor ve az çekim duyduğumuz kişilere yönelmemizi öneriyor. Tam açıklayamamış olabilirim ancak kitapta hangi örüntüsü olanlar için partnerlerdeki hangi işaretler uzak durmamız ve şemamızı tekrar ettirdiğini detaylıca yazıyor. Arkadaşınıza ve size öneriyorum kesinlikle.
 
Konuyu sonuna kadar okumadım ama ben karşılaştığı erkeklerin arkadaşınızı tanıyınca sevmemiş olabileceklerini düşündüm. Babasıyla, kaderle pek bağdaştıramadım. Çevremde başlığa uyacak sadece bir kadın var. O da 21 yaşında atanır atanmaz eşini bulup derhal evlendiği için tecrübesizliğine verilebilecek bir durumun içinde.
Sanki benim babamı anlatmışsınız🤭 ama yok benim eşim böyle değil. Acaba siz mi karşı tarafa böyle yansıtıyorsunuz kendinizi? Yani karşı tarafa ben herşeye yeterim, herşeyi yaparım modunda gidince sonuç olarak herşey o kişinin üstüne kalıyor bence.

Ek olarak arkadaşınız için şu geldi aklıma, acaba ilişkiye başladıktan sonra çok mu sıkıyor karşı tarafı? Benim arkadaşım da böyleydi. Yürümedi çoğu ilişkisi.
Arkadaşımın yanlış çok fazla davranışı var zaten ilişkisi içinde, o bambaşka bir konu.
İyi bir şey yaptım diye anlattığı bazı şeylerde ağzım açık dinliyorum, 'oha, özel alana nasıl bir müdahaledir yigidim bu😅' diye, onun da doğru olmayan davranışı çok.
Ama işte mesele, -istisnasiz hep- aynı tarz erkekleri çekiyor. Yaşadığı sorunlar hep aynı tarz şeyler, ayrilik sebepleri hep aynı cümleler.
Mesela benim kolayca hayatıma giren tipler onun flört için bile karşısına çıkmamıştır. Ya da agresif, kodum mu oturturum tiplerle hiç işi olmamistir.
İşte insanların her seferinde , durmadan usanmadan aynı tarz insanlara meyletmesinin sebebi ne, ben de onu merak ediyorum. Ve bunu nasıl çözebiliriz🙄🙄
 
Yillarca babam cok fevridir kizdiginda sinirlenir bagirir cagirir alkol alir diye heo en buyuk zaafim alkol oldu konustuklarim gorustuklerime ilk sordugum soru alkol oluyosan olmazdi. Denedim eledim sevdim evlendim adam alkol kullanmiyor ama ruhu hasta. Ofke kontrolu yok bir kere. Ozman anladim ki babami mumla ariyorum merhameti yeter. Yine senin dedigine geldi olay haklisin bence. Senin durumuna gelince onlari cok rahata alistiriyosun bence biraz miymiy ol naza cek bende bilmemki istanbulu de kedi gibi mrrrrr😂 vallahi oylesi yaraniyor. Gozu kapali bes cesit yemek tatli cikaririm koca evi temizlerim fatiralar gelirler giderler ayni zamanda iş hastalar dugunler hepsi bende. Bir tesekkur eden yok vallahi. Kuzenime bakiyorum masallah yerinden kalkmadan hem marketi hallettiriyor cani isterse yemek yapar temizlik ne zman kafasi eserse. Eve misafir gelir esine soyler yardim et diye ne adamda masallah dibine dusuyor. Şans bence birazda
Çünkü babada ki olumsuz özelliğe odaklanıyoruz baba alkol alıyor o yüzden alkol almasın yeter diyerek diğer özelliklerini es geçiyoruz benim de babam bizi terketmişti bende o yüzden hep beni sevecek iyi bir aile babası olacak insan profili arıyordum diğer özellikleri hiç düşünmedim aklıma gelmedi yani nitekim eşim beni oğlunu çok seviyor ailesine çok bağlı ama hiç uyumlu degilmisiz bunu evlendikten sonra anladım sanki bir insanın iyi bir baba olması evlilik için yeterli diye düşündüm ama öyle değilmiş maalesef
 
Bence sorun karsiniza cikan insanlar degil, sorun sizin kendinizi iliskide hemen belli etmeniz. Fazla sosyal oldugunuzu karsidaki kisi anlayinca butun sorumlulugu size birakiyor. Boyle bir adam istedigi kadar kibar centilmen saygili vs olsun bana hicbisey ifade etmez. Karsimdakinin bilet parasina kadar ben mi dusunucem, ne munasebet? Bu iliski degil benim gozumde, resmen kullanilmak.
 
Hayatı yeniden keşfedin kitabından bu motifler, neden oluştukları, nasıl kurtulabileceğimiz yazıyor
***
Arkadaşınıza ve size öneriyorum kesinlikle
IMG_20210206_170456~2.jpg

Seni dinledim, siparis ettim ,çok teşekkür ederimEn Büyük KK En Büyük KK
Sevgili KK, varsa bu konuda güzel kitap, video önerileriniz , hepsine açığım vallahi :)
 
Tamamını bir çırpıda okudum, güzel bir anlatım tarzın var senin de.

Ebeveynlerimizden çok etkileniyoruz. Onlar bizim büyürken kadın erkek ilişkileri üzerinde rol modellerimiz. Kimimiz içinden "aynı babam gibi birini bulacağım" diyor babasıyla arası iyiyse, kötüyse de "babamla alakası olmayan birini" diyor. Sanırım burada önemli olan anne ve babalarımızı detaylıca analiz edebilmek. Yani mesela benim babam kök ailesine düşkün, cömert, yardımsever, fedakar birisi. Ben ev işlerine yardım edip etmemesinden, annemle birebir iletişimine, bizimle vaktini nasıl geçirdiğinden yalnızken nasıl olduğuna dair hayatım boyunca veri topladım. Tek bir yönüyle analiz etmek yanlış sonuçlara yol açar. Farkında olmadan yaptım bunları da. Cinsiyet rollerini de onlardan öğreniyoruz. Çocukken benim de babamla aram çok iyi sayılmazdı. Çoğunlukla babam gibi biriyle evlenmeyeceğim derdim. Ancak içten içe de hep bir babam beni sevsin, benimle gurur duysun, bana sevgisini göstersin çabam vardı.

Sevgilimde şu an annemin ve babamın en iyi özellikleri var. Babamın kötü özellikleri de vardı ama ben hem kendi davranışlarımla hem de erkek arkadaşımı uyararak bu özelliklerden kurtulmasını sağladığımı düşünüyorum. Bazen tartıştığımızda annem gibi davrandığımı fark ediyorum ve kendimi uyarıyorum, bu davranışlarımı düzeltmeye törpülemeye çalışıyorum sürekli. Sevgisini dile getiremeyen, sadece fiziksel olarak ve beni düşünerek belli eden sevgilim, her gece seni seviyorum demeden uyumayan biri oldu şu an mesela. Babam sevgisini dile getiremeyenlerden. Ona da iki kere dedirttim yetişkinlik hayatımda.

Ben senin kontrolü ele alan davranışların olduğunu düşünüyorum yenGEnC yenGEnC . 1-2 kere bile olsa hayatındaki erkeklere "ben hallederim" mesajı verirsen nasılsa hallediliyor düşüncesiyle kontrolü sana bırakmalarına sen sebep oluyorsun. Anlattığın bu kadar farklı profilde, hatta maceracı kişilerin bile babana dönmesinin sebebi, senin davranışların. Çok suçlama gibi geldi şu an kulağa ama amacım o değil :KK70:.

Daha önce hiç tüm bunları yaparken şikayet ettin mi? Ya da "bana ne ya, ben mi alıcam bilmem nereden bilmem nereye biletini, kendi alsın, almazsa da olduğu yerde kalsın" diye düşündün mü? Film izleyelim dendiğinde fikrin sorulduğunda "fark etmez sen seç" dedin mi hiç? Bence biraz boş vermeye ihtiyacın var. Karar vermemeye, müdahale etmemeye ihtiyacın var. İnsanları, onların kendilerini düşündüğünden daha çok düşünüyorsun ve bence bundan kaynaklanıyor bu halin. Sevgili değil de sevgililerinin annesi moduna bürünüyorsun gibi. Benzerleri bende de olduğu için görüyorum. Mağdur olmasın, sıkıntı yaşamasın diye didiniyorsun, karşılıklı olduğunda çok da güzel bir huydur bu. Otobüsünü, minibüsünü, konser biletini ayarlamaların çocuğu yesin diye elinde tabakla çocuğunun peşinden koşan anneler gibi.
 
Selam Yengeçim 😍 bayıla bayıla okudum yazını. Klavyene sağlık.

Benim eşim babamın tam zıttıydı. Ablamın iki eşi de babamın aynısı.

Senin enerjin sürekli "ben hallederim" "aman ne büyüttünüz" "ne var canım bunda" şeklinde. Yaşam tarzımız da sıradan değil. Ha dedin mi yurtdisina kacabiliriz ikimizde mesela. Buna bu kadar alisik olmayan kisiler icin bu büyük bir sey. Halbuki 200 liralik pegasus bilete, couchsurfing, bir kac paketli hazir gidaya bakar 😄😄

Ben bir kere planlarim, ikinciyi birakirim. Tek kisilik planlarim, baska bir arkadasimla planlarim. Ikinci kez benle gitmek isteyen kisi kendi gelsin. Sen biraz buna izin vermiyor gibisin, veya karsina cikanlarin ikinci kez gitmeye hevesi yok gibi. Kızma ama senle ben de bir yere gitsem birakirim sana plani. Sürekli toparlamaya hazir bekliyor gibisin 😍 ben ne didineyim ya yengeç 2 dakkada yapar plani diyebilirim.

Yaşıtmışız, bunu da ögrendim 🥰🥰
 
Hiiii:KK35::KK35::KK35:
Anneme benzemek miii
Ay Allahim, lütfen olmasin öyle bir şey 😅😅
İşte ben zaten ona benzemek istemiyorum, o halinden çok mutlu, tam kendine göre bir eş buluşmuş.
Ama ben bu tarz ilişkilerde mutlu olamıyorum, bir yerden sonra bunalıp bitiriyorum :KK43:
Nasıl anlatsam, yanlış anlaşılmak da istemiyorum ama acaba nasıl bir adamla olmak istediğiniz konusunda kafanız mı karışık yenGEnC?

Yani ne bileyim sonu evlilik olmasa bile erkek arkadaşımızın karakteri önemli, sırf aşk yaşamak için gelişigüzel seçimler yapmak belki 15-20 yaş arası olabilir ama 20 yaşından sonra kumar bence.

Uyuşmadığın biriyle devam etmek de normal gelmiyor, babama benzer yanları olan bir adamla evliyim ama bunun kaderimle hiç ilgisi yok, tamamıyla kendi seçimim çünkü her şeyi sen bilirsin, yaparsın aşkım modunda aşırı mülayim, elinden hiçbir iş gelmeyen ampul değiştirmeyi bile beceremeyen, karakteri oturmamış, kendi kararları zevkleri olmayan erkek modelini sevmiyorum, kendi işini yapabilecek yeti ve beceriye sahibim, hakkımı savunurken de dişliyimdir, isterim ki eşim de becerikli olsun, sus pus vur kafasına al lokmasını tiplerden olmasın, he bu demek değildir ki bana da dişini geçirsin kırsın döksün, her daim sinir küpü gezip nereye saldıracağını şaşırsın, yerine göre davranan adamları seviyorum, bile isteye seçimim de bu yönde oldu.

Velhasıl bence kader motifi vs değil, seçimlerimizi nasıl yapacağımıza kendimiz karar veririz, yeter ki ne istediğimizi bilelim.
 
Son düzenleme:
Ben motif falan bilmiyorum açıkçası o yüzden ikili ilişkilerdeki rolüyle ilgili yorum yapamam ama sizin yaşadığınız durumu ben de çevremle çok yaşadım.

Genel olarak araştırmayı seviyorum ya da fazla abartıyorum bu durumu bilemem. Mesela alacağım en ufak şeyde bile yorumları okur, başka sitelerle kıyaslar iyice emin olduktan sonra alırım. Böyle olunca ailem de dahil olmak üzere insanlar ne alacak olsa en iyisi neredeymiş bul öğren diye bana gelir. Sadece alışveriş ile ilgili de değil araştırılarak öğrenilecek ne varsa benim üstüme kalır.

Arkadaşlarımla buluşma olacaksa ben 'şurada şunu yapalım' diye plan oluşturana kadar genelde 'bilmem ne yapalım' diye sorular gelir, bir kere de olsa biz planı yapalım gatsby de bize katılsın olayı olmaz. Her şeyi ben ayarladığım için kendimi tur rehberi gibi hissettiğim oldu. Sanırım bu durum hep kendimizi ön plana atmaktan kaynaklanıyor.

Yakın zamanda çevrem tümüyle değişecek, gideceğim yerde kendimi insanlara 'sorumluluğu ben alırım' tarzı her şeyi tek başına halletmeye çalışan insan tipi şeklinde tanıtmayı düşünmüyorum. Umarım becerebilirim 😅
 
Ben de babama benzer insanlara çekiliyorum. Bunun sebebi insanın bildiği tanıdığı yoldan gitmek istemesi. Atasözündeki gibi, en kısa yol en iyi bildiğim yoldur psikolojisi. Diğer adamlar belki daha iyidir daha güzeldir ama işte bilinmezlik korkutur, insana deneyimlediği daha yakın gelir. Terapistim de böyle açıklıyor bu arada
 
Hepsini okuyamadım üzgünüm.
Kader motifi olayının doğru tarafları vardır mutlaka ama bunun sebebi "babam kötü/iyi, o yüzden onun gibi adamlara aşık oluyorum" değil sadece. Yetiştiğiniz ortamın normaliniz olması normal ama o ortam sizin karakterinizi de şekillendiriyor sonuçta.
Siz yetiştiren kim? Anne ve babanız. Karakteriniz, doğrularınız, yanlışlarınız az çok onlara benziyor. O yüzden onların seçtiği eş gibi eşler seçmeniz çok normal.
O yüzden sizin annenize benziyor olabileceğinizi söyleyen yorumlara katılıyorum.
Ve benzemeyen başka bir çok yönünüz de vardır ama algıda seçicilik nedeniyle en çok bu soruna odaklanıyorsunuzdur.

Benim babam höt zöt bir adam değil. Evle, bizimle ilgilidir. Olumsuz özelliği olarak eleştirmeyi sevdiğini söyleyebilirim. Bunu bağıra çağıra kıra döke yapmaz ama sinir eder yani insanı.
Bu özelliği beni baskılamadı ama. O eleştiriyor diye sinik biri olmadım. Belki annem de sinen biri olmadığı içindir bilemiyorum.
Ama maalesef bu huya sahip oldum.
Sevgililerimi acımasızca eleştirdiğim zamanlar çok oldu. Onlar babam gibi eleştirmeyi seven adamlar değillerdi ama ben öyleydim. O yüzden bir süre sonra ilişki hep benim kontrolümde yaşanıyor hale geliyordu. Çünkü eleştirilmek yerine kararları bana bırakmak daha kolay geliyordu sanırım. Öyle olunca da ben ilişkiye karşı inancımı kaybediyordum Kutsi gibi :)
Hala da törpülemeye çalışıyorum bu yönümü.
Ama başka bir açıdan bakınca höt höt adamlar da değillerdi. Bu özellikleri de babama benziyordu.
Yani siz hangi özelliği görmek istiyorsanız onu görüyorsunuz aslında.

Belki siz de farkında olmadan anneniz gibi her şeyi kontrol altında tutmak istiyorsunuzdur. Öyle olunca da adamlar salıyordur kendini.
Ya da her şeyi eleştiren yapıdaysanız, benim yaşadığım gibi "aman çene çekeceğime bırakayım o karar versin" durumuna geliyordur adamlar.
 
Cano, hayır demeyi bileceksin. Hazır lopçu bu erkek milleti.
Havamda değilim. Sen ayarla bana sürpriz olsun bu sefer gibi...
2 kere sordu 3. Ye ask google, think twice demeli.

Senin zaten kendi işini kendin halleden biri olduğun belli oluyordur. Ee her talebe de evet dersen canına minnet bunların.
 
iyi de sen her şeyi yaparsan bir süre sonra görevin olur zaten.
ilişki başında planları gidilecek yerleri sen organize ettiysen. bir de yani tanıyoruz seni. gezme işi senden sorulur.
şimdi ben seninle tanışsam ufak bir tatil yapalım desek ben de derim yengeç sen ayarla.
anlatabildim umarım.
yani çekme meselesi değil bu seninle evrilen bir durum bence.
 
Sığınacak kale arama , kendini o kalenin bekçisi olarak buluverirsin.
İnsanlar karşısındakini keşfettikleri anda ona göre tavır alıyorlar.
Şimdi o beyefendilere sorsan neden herşeyi hep ben yaptım diye,
Sesli olarak ne derler bilmiyorum ama içlerinden geçen, ‘ çünkü yapabiliyorsun’ olacaktır eminim.
Yani canım herşeyi yapamamanı ve karşındakinden fikir ve yardım talep etmeni tavsiye ediyorum.
Verdikleri fikir ve yardımı beğenmesen yada yeterli bulmasan bile, eleştirmeden teşekkürle kabul edersen motive etmiş olursun. Öbür türlü daha iyisini biliyorsan sen yap moduna girerler.
 
Geçenlerde okuduğum bir kitap (bilinçaltınizdan gelen ebeveyn) kader motifine ek olarak şöyle diyordu: tekrarlayan bu tarz döngüler veya seçimler, beynimizin ya da bilinçaltının bir nevi onarım yoludur. Geçmiş şeylerin benzerini karşımıza çıkarır ki bu sefer farklı davranıp o döngüyü kıralım, o eski yaraları tedavi edelim. Çocukluk travmalariyla ilgili olarak da önermişti. Hiç fena fikir değil
 
X