Johnny Depp - Orlando Bloom Fanatikleri

johnny depp ile karayip korsanları 2 ile ilgili yapılan röportajdan:

--------------------------------------------------------------------------------

“pirates of the caribbean: dead man’s chest” filmi sonrası 8 temmuz 2006 tarihli roportajından bikaç ayrıntı:

-bugüne kadar yıllarca çok fazla ticari olmayan filmlerde oynamayı seçtiğinize bakılırsa sizin için alışılmadık bir adım gibi görünüyor…

j: neden evet dediğimi ben de bilmiyorum. o kararı verirken, “ticari bir film yapmalıyım” diye hiç düşünmedim. “Şu filmin gişe hasılatı göklere çıkar” veya “bu film kesinlikle batar” şeklinde tahmin yapmayı hiçbir zaman beceremedim. birinci “pirates”in çekimlerinin yarısına geldiğimizde disney yetkilileri de dahil olmak üzere herkeste “bu filmin gişesi hayal kırıklığı olacak” şeklinde bir inançsızlık vardı. açıkçası çekimler sürerken hiç kimse ticari başarı beklemiyordu.
daha sonra kahvaltılık tahıl kutularının üstüne resmimin konulması için onay vermem gerektiğini söylediler. kendimi hiç o kadar şaşkın hissetmemiştim. buradaki sorun imajımı satıp satmamak değildi. kendimi düşman kampına sızmış, bayrağımı dikmiş gibi hissediyordum. Şimdi artık düşman kampında kök salma zamanıydı. yepyeni bir yolculuğa çıkmıştım. bakalım daha neler göreceğiz diye düşündüm. bu tavrım karşısında arkadaşlarım da şaşırmıştı. “kendini biraz küçük düşmüş gibi hissetmiyor musun?” diye soruyorlardı. onlara verdiğim cevap hep aynı oldu: “hayır! bence bu harika. ayrıca çok da eğlenceli…”

-korsanlara karşı özel bir ilginiz var mıydı?

j: rolüme hazırlanırken bol miktarda kitap okudum. araştırma safhasını her zaman çok eğlenceli bulurum. tarih sınavına çalışmak gibidir. korsan gemilerindeki beslenme düzenini okuduğumda gözlerim faltaşı gibi açıldı. yemeklerini yerken masa altında bir mum bulundurduklarını öğrendim. yemeklerin berbat olması durumunda kusmak zorunda kalırlarsa mumun üstüne kusarak söndürüyorlardı. böylece kusmukları görme durumunda kalmıyorlardı. korsan gemileri aslında yüzen hapishanelerdi. korsanların ötesinde o çağa ilgi duymaya başladım.

-jack sparrow’u oynarken öğrendiklerinizden bazılarını kullandınız mı?

j:“pirates i”in son sahnelerini çekerken bu araştırmalarım inanılmaz yardımcı oldu. o film için kapanış repliği aradığımız günlerdi. elimizdeki repliklerden hiçbirimiz mutlu değildik. filmdeki son repliğin jack sparrow karakteri için anlam ifade etmesi gerekiyordu. bir fransız denizcinin hayatını anlatan kitapta okuduğum bir pasajı hatırladım. denizciliğe devam etmesine yol açan sebepler konusundaki fikirlerini anlattığı bölümde, “denizciliğe devam ediyorum, çünkü ufuklar her zaman orada… onları almak istiyorum ama asla başaramayacağımı biliyorum. onlar ulaşılamaz” şeklinde bir cümle vardı.

-o filmin final repliği neydi?

j:çok kısa bir an düşündükten sonra kaptan jack sparrow’un ses tonuyla) “bana o ufukları getirin” bu söz benim için herşeyi ifade eden bir sözdü.
portresini çizdiğiniz jack sparrow karakterinden söz edilirken akıllara rolling stones grubunun gitaristi keith richards geliyor ama gizliden gizliye gay havasının hakim olduğuna işaret ediliyor. bu konuda ne diyorsunuz?
okuduğum çok iyi bir kitap vardı. “sodomy and the pirate tradition: oğlancılık ve korsan gelenekleri” adını taşıyan bu kitabı çok ilginç buldum. jack sparrow karakterini yaratırken birebir yararlandım diyemem ama dikkatle okudum. keith richards’a gelince, tüm hareketlerinde gösterişli ve tantanalı olduğu söylenemez. sıradışı şeyler yapıyorsa bunu gizliden gizliye yapma eğilimi vardır. jack sparrow’da ise daha belirsiz/muğlak ve daha sorgulanabilir bir karakter olması fikrini sevdim. bilindiği gibi gemilerde kadına hemen hiç rastlanmaz. bu korsanların kimi zaman yıllarca gemide kaldığını düşünecek olursak, her iki

yöne eğilim göstermeleri olasılığı vardır.
mümkündür mü diyorsunuz…
gemide yalnızsınız. bol miktarda rom içerek kafayı bulmuşsunuz. “kamarot çocuk!” diye seslenen çıkabilir.....
“Pirates of the Caribbean – Karayip Korsanları”nın ulaştığı efsanevi başarının boyutlarını, Johnny Depp’in kendisi bile zaman zaman tam olarak kavramakta zorlanıyor.
2003 yılında gösterime giren o filmde portresini çizdiği sevimli korsan Jack Sparrow karakterinin, izleyicinin gönlünde taht kurduğunu, maceralarını yeniden izlemek isteyen milyonlarca hayranı bulunduğunun farkında ama kimi zaman olup bitene kendisi bile inanamıyor.
“O filmde oynadığım karakterin, birçok insanın kalbinde böylesine büyük yer etmesini bazen anlayamıyorum” diyor ünlü aktör, “Bu beni hala şok ediyor. Çünkü bu karakteri oynama fırsatı bana verildiğinde korsanların nasıl insanlar olduğu konusunda belli bir fikrim yoktu. Neye benzediklerini de tam olarak bilemiyordum. Hatta o filmde oynadım diye aklımı oynattığımı düşünenler vardı.”
2003’te gösterime giren “Pirates of the Caribbean: The Curse of the Black Pearl”, eleştirmenlerin beğenisini kazanmakla yetinmeyip olağanüstü gişe başarısı elde edince o filme karamsar gözle bakanların ne kadar yanıldığı net olarak ortaya çıktı.
Johnny Depp’in portresini çizdiği Kaptan Jack Sparrow karakteri, sevgili gemisinin kontrolünü ele geçirmeye çalışan kötü güçlerden kurtulmaya çalışan bir korsandı. O filmdeki rolüyle Oscar adaylığı aldı. Ayrıca eleştirmenler tarafından mizah, macera ve aşk öyküsü gibi unsurları başarıyla birleştiren son derece keyifli bir film olarak nitelendi. Elizabeth Swann rolündeki Keira Knightley ile Will Turner rolündeki Orlando Bloom o filmdeki rolleriyle yıldızlaştılar.
Ve şimdi o filmin yönetmeni Gore Verbinski ile başrol oyuncuları Johnny Depp, Keira Knightley ve Orlando Bloom, “Pirates of the Caribbean: Dead Man’s Chest”i yapmak için yeniden bir araya geldiler. Aslında ikinci filmle beraber üçüncüsünün de aynı günlerde çekilmesi nedeniyle Johnny Depp bir yıldan daha uzun süre boyunca Jack Sparrow’u oynamış oldu.
Aynı rolü tekrar oynamaktan büyük keyif aldığını belirten Johnny Depp, “Kaptan Jack’i yeniden oynamak istedim. Çünkü olağanüstü keyifli bir karakter olmasının yanısıra keşfedilecek çok yönü vardı. Eğer isterlerse Pirates 4 ve Pirates 5’i de oynarım. Niye olmasın ki?” diyor.
Portresini çizdiği Kaptan Jack karakterinin klasik Disney karakterlerinden birisi olmasını istediğini belirten ünlü aktör sözlerine şöyle devam ediyor:
“Pirates 2 ve Pirates 3’te Kaptan Jack’in yepyeni boyutlarını göreceksiniz. Onu farklı koşullar altında izleme fırsatı bulacaksınız. Aslında ben bu karakterin genciyle yaşlısıyla her yaştan insanın sevdiği kalıcı Disney karakterlerinden birisi olmasını istiyorum. Disney’in animasyon klasiklerini yıllardır seyretmiş birisi olarak, o karakterlerin büyüsünün nereden geldiğini keşfettiğimi düşünüyorum. Üç yaşındayken izlemeye başladığınız bir animasyon karakteri 20 yaşında da, 50 yaşında da, 75 yaşına geldiğinizde de izleyince aynı keyfi alabiliyorsunuz. İnsanlar o karakterlere her yaşta aynı tepkiyi veriyor, aynı keyfi almayı başarıyorlar. Jack Sparrow için de bunu başarmak istiyorum. Bu karakteri küçük çocuklar kadar en sıkı entelektüellere de cazip gelmesini amaçlıyorum. Tek isteğim budur. Umarım amacıma ulaşabilirim.”
Kentucy’de dünyaya gelen Johnny Depp’in çocukluk yılları Florida’da geçti. Küçük yaşlardayken arkadaşlarının çoğunun müzisyen olması sebebiyle müziğe ilgi duydu. Şu anda da müziğe ilgisi devam eden Johnny Depp, oyunculuğunun yanısıra yetenekli bir gitarist olarak da tanınıyor. Küçükken kurduğu Kids adlı müzik grubunun başarı kazanması üzerine Los Angeles’a taşındı. Grubun dağılmasından sonra şansını oyunculuk alanında denemeye karar verdi.
İlk oyunculuk çalışmaları arasında “Nightmare on Elm Street” ve “Platoon”da üstlendiği küçük roller vardı. “21th Jump Street” adlı televizyon dizisinde portresini çizdiği gizli dedektif Ted Hanson rolüyle popülerliğe ulaşmayı başardı. Sinema filmlerine geçiş yapmadan önce dört bölümde oynadıktan sonra John Walters’ın yönettiği “Cry Baby”de boy gösterdi.
Jenerasyonunun en saygın ve şaşırtıcı aktörlerinden birisi olarak kendisini kanıtlayan Johnny Depp, genellikle Tim Burton ile yaptığı çalışmalarla adını duyurdu. Bunlar arasında “Edward Scissorhands”, “Ed Wood”, “Sleepy Hollow” ve “Charlie and the Chocolate Factory” yer alıyordu.
Eleştirmenlerin beğenisini kazanan “Donnie Brasco” adlı filmde gizli FBI ajanının portresini çizerken Al Pacino’ya karşı oynadı. “Don Juan DeMarco” adlı filmde bir başka efsanevi Hollywood yıldızına, Marlon Brando’ya karşı oynayarak başarısını kanıtladı. Son dönem filmleri arasında ünlü yazar J.M. Barrie’nin portresini çizdiği “Finding Neverland” ve 17. yüzyıl şairi The Earl of Rochester’i oynadığı “The Libertine” adlı yapımlar yer aldı.
Bir dönemin ünlü kadın oyuncusu Vanessa Paradis ile evli olan Johnny Depp’in 7 yaşında Lily Rose adlı bir kızı ve Jack adlı 4 yaşında bir oğlu var. Ünlü çiftin yaşamları Fransa’nın Provence bölgesi ile Amerika’nın Kaliforniya eyaletleri arasında bölünmüş durumda…

Kaptan Jack için Siyah İnci gemisinin anlamı nedir?
Siyah İnci gemisi özgürlüğü temsil eder. Kaptan Jack’in tek gerçek aşkıdır.
Jack bir korsandır. Buna rağmen bağlı olduğu birtakım kurallar var mıdır?
Sanırım Jack’in kendine özgü kurallar dizini var. O dönemdeki gerçek kuralların tabi olduğu belirli kanunlar çerçevesinde hareket eder. O dönemin korsanları bu kanunlar konusunda çok katıydılar. Sanırım Jack’in de kendine göre belirlediği birtakım parametreler var.
“Ölü Adamın Sandığı”nda Jack’in başına ne gibi belalar gelir?
Jack’in aklında finansal kazancın çok ötesinde birşeyler vardır. Çıktığı bu yolculuk için bir çeşit spiritüel yolculuk diyebiliriz. Az bulunur birşeylerin peşindedir.
Filmin iki temel unsuru olan sandık ve kalp unsurlarının öyküdeki yeri nedir?
Filmin başlangıcında Jack’in ‘kara nokta’ aldığını görürüz. Bir korsan eğer kara nokta almışsa sonu gelmiş demektir. Hayatınızı denizden kazanan bir korsan iseniz ve birisi size kara nokta yollamışsa işiniz bitmiş anlamına gelir. Artık Davy Jones’a aitsiniz / Davy Jones’in malısınız demektir. Jack bu kara noktayı aldığı andan itibaren tehlikenin kapıya geldiğini anlar. Kara noktanın gelmesi, Jack’in belki biraz panik modunda da olsa spiritüel yolculuğa çıkmasına yol açar.
Kısacası parayı verenin düdüğü çalma vakti gelmiştir ve bu öyküde parayı veren Davy Jones’tur diyorsunuz…
Evet aynen öyle… Jack yıllar önce Davy Jones ile bir sözleşme yapmıştır. Artık Jack’in borcunu ödeme zamanıdır. Elbette Jack borcunu ödemekten kaçınmaya çalışır. Bunun bedeli ağır olsa da, her ne pahasına olursa olsun ödemek istemez. Ancak sonuçta karşısında Davy Jones vardır. O hayatın ve ölümün ta kendisidir. Özellikle de ölümün…

Davy Jones’un dışında Jack’in daha dünyevi düşmanları da var mı?
Evet, örneğin Tom Hollander’ın portresini çizdiği Lord Cutler Beckett vardır. Çok büyük bir finans kuruluşu olan, o dönemin korsanları için büyük tehdit oluşturan Doğu Hindistan Ticaret Şirketi’ni temsil eder. Davy Jones ve Beckett’in ikisi de Jack için olağanüstü tehlike anlamına gelir.
Bu hiç kuşkusuz büyük bütçeli bir film… Portresini çizdiğiniz karakterin bütünlüğünü sağlamaya çalışırken bu düzeyde bir filmde oynamanın getirdiği dikkat dağıtıcı unsurlardan nasıl uzak kalabildiniz?
İlk filmi çektiğimiz günleri hatırlıyorum da, herşey bana sanki küçük bütçeli bir film yapıyormuşuz gibi gelmişti. Yönetmenimizle beraber oraya gittik, trençkotlarımızı giydik, viskilerimizi içerken herşey olup bitti. Böyle bir düşünce bağlamında çalıştığınız zaman o çerçevenin sınırları içinde kalıyorsunuz. Aslında bende sonradan şafak attı diyebilirim. Ne kadar büyük bir film yaptığımızın farkına sonradan varabildim. Filmin ilk fragmanının kurgulanmamış halini izlediğimde çekimlerin yarısına gelmiştik. Fragmanı izleyince şok olduğumu, “Bu harika!” diye bağırdığımı hatırlıyorum.
Şimdi “Ölü Adamın Sandığı”nı yaparken elimde belirli bir karakter yapısı var. Jack Sparrow karakterini artık çok iyi tanıyorum. Bu yüzden ikincisinde oynarken tek isteğim, ilk filmdeki karakteri fazlasıyla aşmak, çok daha büyüğünü yapmak şeklinde oldu. Öyküsel ve yapısal açılardan daha karmaşık bir çekim tekniği uygulandı. Yapımcılar ikinci filmde çıtayı çok fazla yükseltti diyebilirim.
Filmin çekimlerini birtakım egzotik mekanlarda yaptınız. Bu çekimlerde hava koşulları önemli rol oynadı mı?
Hava koşulları açısından olabilecek her türlü zorlukla karşılaştık. St. Vincent ve Dominique’da çekime başladığımızda bunaltıcı nem ve cehennem gibi sıcaklar sözkonusuydu. Ardından Bahama adalarına geçtiğimizde o bölgeleri adeta silip süpüren kasırgalarla karşılaştık.
Egzotik mekanlarda ardarda iki film çekmek, özellikle de bunu su üzerinde yapmak, bir yönetmen için çok zorlu bir görev olmalı? Yönetmeniniz bunu nasıl başardı?
Gore Verbinski’ye çok büyük saygı duyuyorum. İlk filmde beraber çalıştığımız günlerden beri bu saygı hep var. Gore’nin ne kadar deneyimli bir yönetmen olduğunu bir kez daha gördüm. Sadece onun yakınlarında bulunup, çalışmasını seyrederken bile çok şeyler öğrendim. En zor koşullar altındayken bile vizyonunu asla kaybetmediğini, sinirlerinin bir an bile bozulmadığını gördüm. Her türlü zorlukla mücadele etmesini bildi.
Bir Jerry Bruckheimer setindeyken farklı duygular hissettiniz mi?
Daha önce söylediğim gibi birinci film bana ilk etapta küçük bir film gibi gelmişti. Aslında ne kadar büyük bir prodüksiyon olduğunu zaman geçtikçe anladım. Bu yeni film de her yönüyle bir Jerry Bruckheimer filmi oldu. Herşey inanılmaz bir keyifle yapıldı. Filmin çekimi için en iyi ekipleri getirdi. Herşey büyüleyiciydi. Evet, bir Jerry Bruckheimer prodüksiyonunda çalışmak tamamen farklı bir deneyim oldu.
Kaptan Jack’in olağanüstü etkileyici egzotik bir kostümü var. Onu nereden buldunuz?
Bu karakterin oluşumunda çok önemli esin kaynağı olan Keith Richards ile beraber hayli zaman geçirdim. Kaptan Jack karakterini bir çorbaya benzetecek olursak, bu çorbanın ana katkı maddesi Keith Richards’tı. Onunla konuşmak için ne zaman buluşsam her defasında saçına yeni bir şey taktığını görüyordum. “Bunu nereden buldun?” diye sorduğumda “Ah evet, bunu Bermuda’dan almıştım” gibilerinden yanıtlar veriyordu.
Jack Sparrow karakterini kafamda yapılandırırken aklıma hep Keith Richards geldi. Jack karakteri de yolculukları sırasında birşeyler görüp beğenebilir ve, “Şunu alayım” diye düşünebilirdi. Ayrıca korsan kostümüne taktığı her yeni takının kendine özgü bir hikayesi olabilirdi.
Devam filmleri için ana kadronun yeniden bir araya gelmesi nasıl bir duygu?
Aynı kadronun tekrar toplanması her açıdan harikaydı. İlk filmin teknik ekibinin büyük kısmının da bir araya getirilmesi aynı derecede önemliydi. İlk filmdeki oyuncu kadrosu ve teknik ekiple çok uzun süre beraber çalıştığımız için gezici sirklerdeki çingene aileler gibi adeta bütünleşmiştik. Bu nedenle herkesin “Pirates 2” ve “Pirates 3” için yeniden toplanması gerçek anlamda bir lütuf oldu. Teknik ekipteki arkadaşlar da Kaptan Jack Sparrow karakterini en az benim kadar iyi tanıyorlardı. Hatta diyebilirim ki, izin verilse Kaptan Jack’i onlar da benim gibi oynayabilirdi.
Keira Knightley ve Orlando Bloom’un kariyerinde birinci “Pirates”ten beri önemli sıçrama oldu. İkisi de artık büyük star kategorisinde… Bu birşeyleri değiştirdi mi?

Hayır, onlar yine aynı insanlar… Sete gelip işlerine son derece bağlı şekilde çok sıkı çalışma yapmaya devam ediyorlar. Keira çok tatlı bir kız… Orlando da çok tatlı bir insan… Herkesin bu seriye ilk başladığımız noktadaki aynı koşullara geri dönmesinden dolayı gerçekten çok mutluyum.
Bill Nighy ve Stellan Skarsgard gibi ilginç yeni oyuncular da var…
İkisi de harikaydı. Bill ve Stellan’a karşı oynarken adeta sporcuların birbirine pas atması gibi paslaşıp durduk. Bundan daha fazla ne isteyebilirsiniz ki? Ayrıca Naomi Harris de müthişti. Portresini çizdiği karakter zaten ilginçti. Kendisinden birşeyler katarak daha da ilginç hale getirmesini bildi.
Ortaya nasıl bir film çıkacağını ben de merakla bekliyorum. Özellikle de kendimi seyrederken heyecanlanacağım. Ekranda göründüğüm anlarda gözlerimi kapatacağım. Ekrandan kaybolduğum anlarda birisinin beni dürtmesi gerekecek.

“Pirates 2”de Jack Sparrow’u yamyamların kovaladığı bir sahne var. O sahnenin nasıl çekildiğini anlatabilir misiniz?
Olağanüstü yorucuydu. Peşimde yamyam kıyafeti giymiş 200 kişi vardı. Hepsi birden sahilde beni kovalıyordu. Onlar açısından mükemmel bir ziyafettim. Ayak bileklerime kalın bir halat bağlıydı ve su içerisinde koşuyordum. Bu sahneyi çekmek çok zor oldu. Günlerce devam etti diyebilirim. Çekildiği sırada çok keyifli olduğunu söyleyemem ama sonuca bakarsak değdi doğrusu…

--------------------------------------------------------------------------------]​
Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı! Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı! Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı! Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı! Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı! Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!
 
gelmem mi cnm artık her gün rahatsız etcem seninaniknanik
 
Johnny Depp ile ilgili kısa kısa bilgiler :

--------------------------------------------------------------------------------

-johnny idollerinden biri olan Iggy Pop'la tanıştığında 17 yaşındaymış.. florida da bi konserde ön grup olarak çıkıyolarmış.. ama Iggy Pop'la tanışırken yaptığın müziği çok seviyorum tarzında sıradan şeyler söyleyen insanlardan olmak istememiş ve bi hayli alkollüyken Iggy pop'un olduğu tarafa doğru müstehcen laflar atmaya baslamış.Iggy Pop'da johnnynin üstüne yürüyerek 'seni küçük pislik!' demiş..
johnny çok mutlu olmuş çünkü onun için çok ilginç bi karşılasmaymış..

-jack sparrow karakterini canlandırırken ilk filmin son sahnesinde vurucu bi kapaış cümlesi bulmaya calışmışlar ellerindeki kapanış onları mutlu etmemiş; devreye johnny girmiş ve bir fransız denizci kitabında okuduğu bi bölümü anımsamış kitapta anlatılan neden denizci olmak istegymiş amaç ufuk çizgisine ulaşmak.. sonuçç kaptan jack'in son cümlesi 'bana ufku getirin'..


-johnny'nin gitarist olmasındaki en büyük etken kilisede vaizlik yapan amcasıymış,sürekli gitar çalarmış...

-ilk gitarı annesinin ona aldığı ucuz ve küçük bi electro gitarmış.. öğrendiği ilk şarkı 'Stairway to Heaven' oolmuş..

-20yaşındayken grubuyla albüm yapmak üzereymişler.. ama bi o kadar da parasız durumdydılar.. sürekli başka işler denemişler bunların arasında telefonla dolma kalem satmak bile warmış..

-arkadaşı nicholas cage sayesinde film dünyasına adım attıgında müzik grubundaki arkadasları ona kendi deyimiyle kıl olmuşlar.ama sadece grubu tekrar biraraya gelene dek (o zaman kısa bı süreliğine dagılmış) yada johnny baska bi grup bulana dek johnnynin faturalarını ödemenin bi yoluymus filmlerde oynamak..

-yine ilk filmi olan Nightmare on elm street'te bi sahnede göleğini çıkarması gerekiyomuş ve johnnynin kızılderili dövmesini gören herkes '' dövmesi var bu çocuğun'' diye bağrışıp dehşete düşmüşler.

-johnny film çekimleri bitince bi trene atlayıp gezermiş.. bunun nedeni çekim sonrasını atlatabilmekmiş ona göre bu zaman oldukça depresif oluyormuş..

-"eşi vanessa paradisin seslendirdiği johnny'nin de gitarıyla eşlik ettiği kızları lily rose için yapılmış bi şarkıları war ismi 'the ballad of lily rose' çok şirin bi şarkı ninni gibi"

(bu bilgiler için teşekkürler-ismini unuttum)

# 15 yaşında okulu bıraktığında rock müzisyeni olma hayalleri vardı.

# Los Angeles’a yaptığı ziyaret sonrasında aktör olmaya karar verdi.

# İlk rol aldığı film, Wes Craven’ın 1984 yapımı A Nightmare On Elm Street idi.

# 21 Jump Street (1987) adlı TV dizisinde gizli polis Tommy Hanson rolü ile tanındı.

# Çeşitli gençlik filmlerinde rol aldıktan sonra, 1990 yılında yönetmen Tim Burton ile birlikte çalıştığı Edward Scissorhands adlı filmde canlandırdığı ana karakter başarıya ulaşınca kendini
de kanıtlamış oldu.

# Rol aldığı yedi filmde gerçek yaşamdan alınmış karakterleri canlandırdı: Edward D. Wood Jr. – Ed Wood (1994), Lt. Victor/Pon Pon – Before Night Falls (2000), Hunter S. Thompson – Fear and Loathing in Las Vegas (1998), Insp. Fred Abberline – From Hell (2001), Joseph Pistone/Donnie Brasco – Donnie Brasco (1997), George Jung – Blow (2001) ve J.M. Barrie – Finding Neverland (2004).

# Bir Disney filminde canlandırdığı karakter ile başrol oyuncu kategorisinde Oscar’a aday olan tek aktör (Pirates of the Caribbean: The Curse of the Black Pearl).

# 2006 yılında, Edward Scissorhands (1990) filminde Edward Scissorhands olarak gösterdiği performans Premiere dergisinin "Tüm Zamanların En İyi 100 Performansı" listesinde 22. sırada yer aldı.

# 2006 yılında, Pirates of the Caribbean: The Curse of the Black Pearl (2003) filminde Kaptan Jack Sparrow olarak gösterdiği performans ise Premiere dergisinin "Tüm Zamanların En İyi 100 Performansı" listesinde 79. sırada yer aldı.

# Marlon Brando’nun çok büyük bir hayranı.

# 2003 yılında People Magazine tarafından "Yaşayan En Seksi Erkek" seçildi.

# Uzun süredir birlikte olduğu sevgilisi Vanessa Paradis, aktris ve kendi ülkesi Fransa’da oldukça popüler olan bir şarkıcı. 1998 yılından beri beraber olan Depp ve Paradis’in bir kız, bir erkek çocukları var.

bu bilgiler de (itü sözlükten)

- en sevdiği sesin çocuklarının nefes alışı

- en nefret ettiğinin ise süpürge sesi

(kendisi inside the actor's studio programında söylemiş)

- böcek koleksiyonu vardır

- eski eşyalarını atamama hastalığı da mevcuttur


---*Depp, sevgilisi Vanessa Paradis, dört yaşındaki kızı Lily-Rose ve bir yaşındaki oğlu Jack ile birlikte Güney Fransa'da yaşıyor. Tipik bir günü şöyle geçiyormuş: Sabah beşte ya da altıda kalkıyor, kahvesini koyduktan sonra oğlanın mamasını hazırlıyor. Haberler çok iç sıkıcı değilse biraz CNN'e bakıyor. Sonra gece boyunca bir değişiklik olmuş mu diye sebze bahçesini teftiş ediyor. Aşağı yukarı bu kadar. Eğer kendini çok enerjik hissederse maaile kasabaya iniyorlar, bir bardak şarap içip köylülerle sohbet ediyorlar. Daha sonra da evde kitap okuyup, resim yapıyor.
Bu ideal hayatta yeri olmayan tek şey gibi görünüyor sinema. Zaten hiç de merakı yokmuş. Evinin en yakınında sinema var mı diye sorulduğunda da altın dişlerini göstererek gülüyor ve hiçbir fikri olmadığını söylüyor.


---*Fear and Loathing in Las Vegas'ın yazarı Hunter Thompson'la ilk tanıştıklarında birbirlerinden o kadar hoşlanıyorlar ki Thompson'ın evinin bodrumunda bomba imal edip Aspen'de bir gece sabaha kadar bomba patlatıyorlar. Film kesinleşince Depp, Thompson'ın evinden bir ay boyunca hiç çıkmıyor, her hareketini, yüzünün her ifadesini ezberliyor yazarın. Sonra bir kış gecesi, tipi sırasında yazarın üstü açık arabasına atlayıp, o soğukta Las Vegas'a kadar (yaklaşık 900 km.lik yolun yarısı kar kıyametle geçmiş olmalı) araba kullanıyor. Benicio Del Toro'nun da çekimlerden bir anısı var: Çölün ortasında, en sıcak günlerden birinde camları kapalı arabanın içinde oturan Depp'in yanına oturmaya yelteniyor. Arabada air -condition vardır da, o sıcakta nefes alır diye. Ne gezer? Johnny Depp, air-condition'ı olmayan arabada üstüne üstlük kaloriferi de çalıştırarak, sıcaktan son nefesini vermek üzere oturmaktadır. Birazdan çekeceği sahnede canlandıracağı uyuşturucu müptelası gazetecinin kan ter içinde ve çılgın görünümü gerçeğe yakın olsun diye.


---*Depp, Pirates of the Caribbean'ın kazandığı başarıya hâlâ tam olarak inanamıyor gibi. Zaten filmdeki oyunculuğuna ilişkin tartışmalar da son bulmuş değil. Yapımcılar önce Depp'in bol maskaralı bir Keith Richards'ı andıran görüntüsünü yadırgamış ve karakteri gay
gibi canlandırdığını düşünmüşler. Depp, "Sizi anlıyorum, ama benim daha önce yaptıklarım belli. Güvenin bana, eğer güvenmiyorsanız da, değiştirin beni," demiş onlara. Pirates, gişede önce 100, sonra 200, sonra da 250 milyon dolar sınırını geçince, başlangıçta onu eleştirenlerin hepsi teker teker tebrik telefonlarını etmişler tabii.


---*Once upon a Time in Mexico'nun son çekim günü. Depp, öğleden sonra gün ışığı kaybolmadan filmdeki son sahnesini bitirmeye uğraşıyor. Rodriguez'in her "Action!" diye bağırışında, setteki beyaz köpek kendini kameranın önüne atarak havlamaya başlıyor. Bir, üç, beş... Sonunda Johnny Depp silahını çekiyor ve havlayan köpeğin gözüne gözünü dikerek, bir yandan silahını sallıyor bir yandan da ondan çok daha güçlü bir sesle havlıyor. Köpeğin gidişi o gidiş.
İyi de tüm bu hikâyeleri niye anlattık? Şunun için: Johnny Depp, bu işe ilk başladığı günlerden beri gözünü yıldızlığa diktiğini kanıtlamış, ayrıca kendi jenerasyonunun en garip, -belki de en iyi- oyuncusu olmuş.
 
cedom kankim emeğine sağlık uğraşmışsın bayağı bi.
 
Link Silinmiştir.
Shot

Link Silinmiştir.
Shot

Link Silinmiştir.
Shot

Link Silinmiştir.
Shot

Link Silinmiştir.
Shot

Link Silinmiştir.
Shot
 
Link Silinmiştir.
Shot

Link Silinmiştir.
Shot

Link Silinmiştir.
Shot

Link Silinmiştir.
Shot

Link Silinmiştir.
Shot

Link Silinmiştir.
Shot
 
Link Silinmiştir.


Link Silinmiştir.
Shot


Link Silinmiştir.
Shot

Link Silinmiştir.
Shot

Link Silinmiştir.
Shot

Link Silinmiştir.
Shot

Link Silinmiştir.
Shot

Link Silinmiştir.
Shot
 
Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!
 
Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!
 
Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!
 
Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!
 
Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!
 
pamukelf çok teşekkür ederim ablacım asicim sende sağol biricik kankim+asmira çok sağolun
 
Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!
 
Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!
 
Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…