yok yok annelik böyle bir şey değil.. çocuğu ağlata ağlata,korkuta korkuta,acı çektire çektire adam etmeye çalışmak ruhu ölmüş,tüm duyarlılığını yitirmiş bir insan olmasından başka ne işe yarayabilir.. oysa minicik yavru daha dünyayı tanımıyor,annesine muhtaç,onu arıyor,onda güven bekliyor.. düşünsenize hali ruhiyetini ne acımasız bir dünyaya geldim ben diyor,anne şevkati ararken yalnz bırakmalar alışsın diye,ağlatmalar kendi uyusun diye,kucağa almamalar alışmasın diye,sürekli bir horlanma,bir kopma,bağlanmamak için anne ve yavru, parçalarcasına can acıtmaya.. yahu insaf insaf,seni bıraksınlar bakalım kitlesinler bir odaya ağlasnda zırlasanda bakmasınlar,koysunlar buz gibi soğukta dışarı ne yapıyorsun,konuşamıyor diye,kalkıp gidemiyor diye mi bu zalimlik.. gelsin gidebileceği günede bak görürsün nasıl çarpılıyor kapılar.. ah ah duyarsızlaşmış,ruhunu yitirmiş,hissetmeyi bilmeyen,insan görünen canavar nasıl yetiştirilir işte böyle.. hayır hayır ben hissedebilen bir insan yetiştirmek istiyorum,duyabilen bir incinmiş yüreği,ağlayabilen acısına.. bir kelebeğe kıyamayan dokunmaya incinecek diye.. hissedebilen hiç can acıtırmı,kalp kırabilirmi, bugun hangi firavunu anıyoruz Allah aşkına, biz yunusları yad ediyoruz,gönlü deniz gibi mevlanalar dillerde yüzyıllardan beri.. neden? niçin?
nasıl incindim okurken yorumları,uzatmışım o çıkışla kusura bakmayın.. ah ki ahh yarın sorulur elbet "size verdiğim emanetlere ne yaptınız ?? " diye..