• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

İşte sevgi bu olsa gerek...

Meryemce

dost istersen ALLAH yeter
Kayıtlı Üye
10 Haziran 2008
1.249
3
116
Malatya
İŞTE SEVGİ BU OLSA GEREK........

>>Bir otobüs durağında karşılaşmışlardı ilk kez.... Biri
>>tıpta okuyordu, öbürü mimarlıkta. O ilk karşılaşmadan
>>sonra, bir kere, bir kere, bir kere daha
>>karşılaşabilmek için, hep aynı saatte, aynı duraktan,
>>aynı otobüse bindiler. Gençtiler, çok genç...
>>Birbirileriyle konuşacak cesareti bulmaları biraz
>>zaman aldı ama sonunda başardılar. İkisi de her sabah
>>otobüse bindikleri semtte oturmuyorlardı aslında.
>>Delikanlı arkadaşında kaldığı için o duraktan
>>binmişti otobüse, kız ise ablasında.... Sırf
>>birbirilerini görebilmek için, her sabah erkenden
>>evlerinden çıkıp, şehrin öbür ucundaki o durağa,
>>onların durağına geldiklerini, gülerek itiraf ettiler
>>bir süre sonra...
>>
>>Okullarını bitirince hemen evlendiler. Mutluydular hem
>>de çok mutlu... Bazen işsiz, bazen parasız kaldılar
>>ama öylesine sıkı kenetlenmişti ki yürekleri ve
>>elleri hiçbir şeyi umursamadılar. Ayın sonunu zor
>>getirdikleri günlerde de ünlü bir doktor ve ünlü bir
>>mimar olduklarında da hep mutluydular. Zaman aşımına
>>uğrayan, alışkanlıklara yenik düşen, banka hesabında
>>para kalmadığı için ya da tam tersine o hesabı daha da
>>kabarık hale getirmek uğuruna bitip-tükeniveren
>>sevgilerden değildi onlarınki... Günler günleri,
>>yıllar yılları kovaladıkça sevgileri de büyüdü,
>>büyüdü... Tek eksikleri çocuklarının olmamasıydı.
>>Zorlu bir tedavi sürecine rağmen çocuk sahibi
>>olmayınca, 'bütün mutlulukların bizim olmasını
>>beklemek, bencillik olur' diyerek devam ettiler
>>hayatlarına. Çocuk yerine, sevgilerini büyüttüler...
>>'Senin için ölürüm' derdi kadın, sımsıkı sarılıp
>>adama ve 'Hayır, ben senin için ölürüm' diye yanıt
>>verirdi hep...
>>
>>Bazen eve geldiğinde, aynanın üzerinde bir not görürdü
>>kadın, 'Bir tanem, kütüphanenin ikinci rafına bak....'
>>Kütüphanenin ikinci rafında başka bir not olurdu,
>>'Mutfaktaki masanın üzerine bak ve seni çok sevdiğimi
>>sakın unutma' Mutfaktaki masadan, salondaki dolaba
>>sevgi dolu notları okuya okuya koşturan kadın, sonunda
>>kimi zaman bir demet çiçek, kimi zaman en sevdiği
>>çikolatalar, kimi zaman da pahalı armağanlarla
>>karşılaşırdı... Aldığı hediyenin ne olduğu önemli
>>değildi zaten....
>>
>>Hayat ne kadar hızlı akarsa aksın, işleri ne kadar
>>yoğun olursa olsun hep birbirlerine ayıracak zaman
>>buluyorlardı bulmasına ama kırklı yaşların ortalarına
>>geldiklerinde, daha az çalışmaya karar verdiler. Adam,
>>hastaneden ayrıldı ve muayenehanesinde hasta kabul
>>etmeye başladı. Kadın da mimarlık bürosunu kapadı ve
>>sadece özel projelerde görev aldı. Artık daha fazla
>>beraber olabiliyorlardı. Bir gün sahilde dolaşırken,
>>harap durumda bir ev gördü kadın, üzerinde 'satılık'
>>levhası asılı olan. 'Ne dersin, bu evi alalım mı?'
>>dedi adama. 'Bu viraneyi yıktırır, harika bir ev
>>yaparız. Projeyi kafamda çizdim bile. Kocaman terası
>>olan, martıları kahvaltıya davet edeceğimiz bir deniz
>>evi yapalım burayı...' 'Sen istersin de ben hiç hayır
>>diyebilirmiyim?' diye yanıt verdi adam. 'Amerika'daki
>>tıp kongresinden döner dönmez ararım emlakçıyı... Kaç
>>para olursa olsun, burası bizimdir artık....'
>>
>>Sadece bir hafta ayrı kalacaklarını bildikleri halde,
>>ayrılmaları zor oldu adam Amerika'ya giderken. Her
>>gün, her saat konuştular telefonla. Gözyaşları içinde
>>kucaklaştılar havaalanında. Fakat birkaç gün sonra,
>>kocasında bir tuhaflık olduğunu fark etti kadın.
>>Eskisi kadar mutlu görünmüyor, konuşmaktan
>>kaçınıyordu. Onu neşelendirmek için, sahildeki evi
>>hatırlattı ve çizdiği projeyi verdi kadın ama hiç
>>beklemediği bir cevap aldı: 'Canım, o ev bizim
>>bütçemizi aşıyor. Sen en iyisi o evi unut...'
>>
>>Mutsuzluk, mutluluğun tadına alışmış insanlara daha da
>>acı, daha da çekilmez gelir. Kadın, hiç sevmedi bu
>>beklenmedik misafiri. Derdini söylemesi için yalvardı
>>adama, 'Senin için ölürüm, biliyorsun, ne olur anlat'
>>diye dil döktü boş yere... Yıllardır sevdiği adam,
>>duyarsız ve sevgisiz biriyle yer değiştirmişti sanki.
>>Ona ulaşmaya çalıştıkça, beton duvarlara çarpıyordu
>>kadın, her çarpmada daha fazla kanıyordu yüreği...
>>
>>Bir gün, çocukluğunun, gençliğinin ve bütün hayatının
>>birlikte geçtiği arkadaşına dert yanarken, 'Artık
>>dayanamıyorum, sana söylemek zorundayım' diye sözünü
>>kesti arkadaşı. 'O, seni aldatıyor. İş yerimin tam
>>karşısındaki restoranda genç bir kadınla yemek yiyiyor
>>her öğlen. Sonra sarmaş dolaş biniyorlar arabaya....'
>>'Sus, sus çabuk, duymak istemiyorum bu yalanları' diye
>>bağırdı kadın. Onca yıllık arkadaşını, kendisini
>>kıskanmakla suçladı.... Ertesi gün, öğle vakti o
>>restoranın hemen karşısında bir köşeye sindi sessizce
>>ve peri masallarının sadece masal olduğunu anladı...
>>Kocasının eskiden aynı hastanede çalıştığı genç çocuk
>>doktorunu tanıdı hemen. Bazen evlerinde ağırladıkları
>>kadına nasıl sarıldığını gördü adamın...
>>
>>Akşam kocası eve gelir gelmez, bazen bağırıp, bazen
>>ağlayarak, bazen ona sımsıkı sarılıp bazen de
>>yumruklayarak haykırdı suratına her şeyi. İnkar etmedi
>>adam. Zamanla duyguların değişebildiği, insanların
>>orta yaşa geldiklerinde farklılık aradığı gibi bir
>>şeyler geveledi ağzında ve bavulunu alıp gitti evden.
>>Kapıdan çıkarken, 'son bir kez kucaklamak isterim
>>seni' diyecek oldu ama kadın, 'defol' dedi nefretle...
>>
>>İlk celsede boşandılar... Modern bir aşk hikayesinin
>>böyle son bulmasına kimse inanamadı. Arkadaşlarının
>>desteğiyle ayakta kalmaya çalıştı kadın. Adamın,
>>sevgilisiyle birlikte Amerika'ya yerleştiğini öğrendi.
>>Bazen yalnız kaldığında, onu hala sevdiğini
>>hissedince, ağlama nöbetleri geçiriyor, aşkın yerini,
>>en az onun kadar yoğun bir duygu olan nefretin alması
>>için dua ediyordu.
>>
>>Aradan bir yıl geçti... Her şeyin ilacı olduğu
>>söylenen zaman bile, kadının derdine çare olamamıştı.
>>Bir sabah, ısrarla çalan zilin sesiyle uyandı. Kapıyı
>>açtığında, karşısında o kadını gördü. 'Sen, buraya ne
>>yüzle geliyorsun' diye bağırmak istedi ama sesi
>>çıkmadı. 'Lütfen, içeri girmeme izin ver, mutlaka
>>konuşmamız gerekiyor.' dedi genç kadın. Kanepeye
>>ilişti ve zor duyulan bir sesle konuşmaya başladı:
>>'Hiçbir şey göründüğü gibi değil aslında. Çok üzgünüm
>>ama o bir saat önce öldü. Geçen yıl Amerika'daki
>>kongre sırasında öğrendi hastalığını ve yaklaşık bir
>>senelik ömrü kaldığını. Buna dayanamayacağını, hep
>>söylediğin gibi onunla birlikte ölmek isteyeceğini
>>biliyordu. Seni kendinden uzaklaştırmak için, benden
>>sevgilisi rolünü oynamamı istedi. Ailesine de haber
>>vermedi. Birlikte Amerika'ya yerleştiğimiz yalanını
>>yaydı. Oysa ilk karşılaştığınız otobüs durağının
>>karşısında bir ev tutmuştu. Tedavi görüyor ve
>>kurtulacağına inanıyordu ama olmadı. Gece fenalaşmış,
>>bakıcısı beni aradı, son anda yetiştim. Sana bu
>>kutuyu vermemi istedi...'
>>
>>Gözlerinden akan yaşları durduramayacağını biliyordu
>>kadın. Hemen oracıkta ölmek istiyordu. Eline
>>tutuşturulan kutuyu açmayı neden sonra akıl edebildi.
>>İtinayla katlanmış bir sürü kağıt duruyordu kutuda.
>>İlk kağıtta, 'Lütfen bütün notları sırayla oku bir
>>tanem' diyordu... Sırayla okudu; 'Seni çok sevdim',
>>'Seni sevmekten hiç vazgeçmedim', 'Senin için ölürüm
>>derdin hep, doğru söylediğini bilirdim.' 'Fakat benim
>>için ölmeni istemedim' 'Şimdi bana söz vermeni
>>istiyorum.' 'Benim için yaşayacaksın, anlaştık mı?'
>>son kağıdı eline alırken, kutuda bir anahtar olduğunu
>>gördü kadın...

Ve son kağıtta şunlar yazılıydı:
>>'Sahildeki evimizi senin çizdiğin projeye göre
>>yaptırdım. Kocaman terasta martılarla kahvaltı
>>ederken, ben hep seni izliyor olacağım..
 
oofff kıyılırmı böyle bir sevgiye...senağlama senağlama

keşke söyleseymiş adam,,son yıllarını olsun acıyla gecirmenin ne alemi vardı .
ne güzel olurdu herşey başlangıcta olduğu gibi kalsa,

teşekkürler canım okumuştuöm ama yine okudum.çok sevmiştim çünküopuyorumnanaktan
 
payalasım ıcn sagol once okurken askın meyvesını bekeldım hemn cocuk snadım sonra adam aldatınca sevmedı dedım ve sonunda okurken duygulandım ne sakmıs be boyle ask varmı hala acba
 
:teselli:irnakaydirigubbakcemile3

:1hug:KapicininBitliKizikaydirigubbakcemile3


alkisalkisalkis alkisalkisalkis alkisalkisalkis
 
Herşey çok güzelde neden böyle bir son ?

Bu mudur olması gereken?

1 yıl boyunca sevdiğinin yaşadığı acı, aldatılmışlık sancısı?

Sonra herşeyi bir kutu içine sığdırmak?

Gerçekleri öğrendikten sonra, sevdiğini son bir kez görebilme şansının olmaması ?

Çok insafsızca...

Sadece 1 günüm kaldığını bilsem doya doya yaşamak isterim sevdiğimle...

O kutuda yazanları, yüzüne söyleyip kollarının arasında teslim etmek isterim ruhumu...

Benim için yaşa, bol bol dua et. Ben seni orada bekliyor olacağım...

Sevmedim bu sonu. Sevmedim :sinifsinif:
 
katılıyorum mucizeye hem kendi hayatını hem sevdiğinin hayatını mahvetti...
Nasıl olsa öldüğünü duyup içi acıyacaktı yanında ölmesi bence çok daha ii olurdu...
 
Back