İngilizce pratik yapalım diyenler burası sizin mekanınız artık

his burda bişey dikkatimi çekti shall i ben gelecek zaman olark kullanmışım öyle aklımda kalmış herhalde will ve shall den sen e- bilmek olarak kullanmışsın olasılık ve umut anlamlı demek böyle bir kullanımı var.

“The Simple Future Tense” gelecekte yapılacak eylemleri anlatmak için kullanılır. Bu türlü söz dizilerinde hiçbir zaman yapılacağı önceden kesin olarak kararlaştırılmış eylemlerden bahsedilmez. Buna İngilizcede “Pure Future” denir. Basit bir geleceği anlatırken birinci tekil ve çoğul şahıslar için “SHALL”, diğer ikinci, üçüncü tekil ve çoğul şahıslar için “WILL” kullanılır.

I shall take my sister to the ballet tomorrow.

Kız kardeşimi yarın baleye götüreceğim.

*We shall learn the results of the examination next week.

Sınav sonucunu gelecek hafta öğreneceğiz.

*My son will be fifteen years old next month.

Oğlum gelecek ay onbeş yaşında olacak.

*The students will have their holidays at the end of this month.

Öğrenciler bu ayın sonunda tatil yapacaklar.


2. “The Simple Future Tense” tahmin, şüphe ve umut belirten söz dizilerinde kullanılır. Birinci

tekil ve çoğul şahıslar için “SHALL”, diğer ikinci, üçüncü tekil ve çoğul şahıslar için “WILL” kullanılır.


*Where shall I be next year?

Gelecek yıl nerede olacağım?

*You will probably catch the train.

Belki trene yetişirsin.

*I think we shall have a picnic next week.

Zannedersem gelecek hafta piknik yapacağız.

*I hope I shall learn English within six months.

Altı ay içinde İngilizce öğreneceğimi ümit ediyorum.
 
The best way to forget all your troubles is to wear tight shoes.

Anonymous

Bütün dertlerinizi unutmanın en iyi yolu, ayağınızı sıkan ayakkabılar giymek... (tight = sıkı)
 
thats a good idea sila, to weaing a tight shoes will be a big torture for us, so we will forget all of other problems..............hehe i like the idea, i will try soon as possible.
 
thats a good idea sila, to weaing a tight shoes will be a big torture for us, so we will forget all of other problems..............hehe i like the idea, i will try soon as possible.

yes kurbet very funny. a.s.:roflol::roflol::roflol:
 
I 'm also here to talk ,to share ,to help you.it's nice to be here .maybe in future we have english chat room.


bende buradayım. konuşmak paylaşmak,ve yardım etmek için.burada olmak hoş.belki ilerde ingizce sohbet odası acarız..
 
I 'm also here to talk ,to share ,to help you.it's nice to be here .maybe in future we have english chat room.


bende buradayım. konuşmak paylaşmak,ve yardım etmek için.burada olmak hoş.belki ilerde ingizce sohbet odası acarız..
 
this is women club.let's talk about women.
woman is good because she is mother.
woman is beautiful because she is wife.
woman is kind.bc......................


burası kadınlar klubü.hadi kadınlar hakkında konuşalım
kadın iyidirçünkü annedir
kadın güzeldir çünkü eştir
kadın nazikdir çünkü tamamlarmısınız.....
 
MAY



"May" şu andaki ya da gelecekteki olabilirliği ya da kibar bir şekilde izin istemeyi ifade etmek için kullanılır. İzin isteme konusunda can'den daha resmidir. Dolayısıyla kurallı İngilizcede ve yazı dilinde izin “MAY” ile anlatılır. Might ile arasında anlam açısından çok fazla bir fark yoktur.

Örneğin:

“It may rain tomorrow” (Yarın yağmur yağabilir) cümlesi ile;

“It might rain tomorrow” cümlesi aynı anlama sahiptir.

Negative şekilleri "may not" ve "might not" şeklinde yapılır ve istenen izni reddetmek yani "hayır"anlamına gelir. May ve might "not" ile birleşmezler, ayrı yazılırlar.


Bu modal’da dikkat edilmesi gereken hususlardan biri "maybe" ile "may be" nin karıştırılmamasıdır. Maybe (birleşik yazılan) bir edattır ve “ belki ” anlamına gelir.


‘Maybe it will rain tomorrow’ (Belki yarın yağmur yağar) cümlesinde olduğu gibi.


Fakat “may be” (ayrı yazılan) ise yardımcı fiil olan “may” ile esas fiil olan be'nin yanyana gelmesidir.

“Olga may be ill” (Olga hasta olabilir) cümlesinde olduğu gibi.


Diğer bir husus ise, kibarca bir şey isterken özne ‘I‘dır, kesinlikle ‘you ‘olmaz. Örneğin:


CORRECT : May I please open the door ? (Doğru)

INCORRECT : May you please open the door ? (Yanlış)


“MAY” ile ilgili yukarıdaki açıklamalardan sonra şimdide aşağıda bu modal ile ilgili örnekleri görelim:

1- Permission (present or future) (İzin isteme):

- You may turn on the radio if you want to.
- İsterseniz radyoyu açabilirsiniz.


- May I sit next to you?
- Yanınıza oturabilir miyim?


2- Doubt and possibility (Şüphe ya da ihtimal):



- I may get a good mark in the English exam, but I am not sure.
- İngilizce sınavından iyi not alabilirim, fakat emin değilim.


- The road is wet. Our car may slip.
- Yol ıslak, arabamız kayabilir.


3- Purpose (Amaç):


- I buy a ticket for the theatre beforehand so that I may sit near the stage.
- Sahneye yakın oturabileyim diye bileti önceden alırım.


4- Expresses past possibility and a little present possibility with “may have + past participle” (Geçmişdeki ihtimal):


A

-You may have forgotten to lock the door (=It is possible that you have forgotten to lock the door.)
-Kapıyı kilitlemeyi unutmuş olabilirsin.

B

- Your father may have seen you smoking just now (=It is possible that your father has seen you smoking just now.)
- Az önce baban senin sigara içtiğini görmüş olabilir.

C

- They may have moved to another house YESTERDAY (=It is possible that they moved to another house yesterday.)
- Onlar dün başka bir eve taşınmış olabilirler.

D

- They may have bought a house last year.
- Geçen yıl bir ev satın almış olabilirler.


Örneklerde görüldüğü gibi “may have + past participle” geçmişle ilgili bir olasılık belirtir. Bu tür anlatımlarda zaman zarfı kullanılabilir (B,C,D), ya da kullanılmayabilir (A). Present perfect tens’de kesinlikle kullanılmayan yesterday, last year, vb. gibi zaman zarfları bu anlatımlarda kullanılabilir.
 
1. Massacre /me:sıkı/
Anlamı:
(n) toptan öldürme, katliam, kıyım
(v) Toptan öldürmek, kesmek

Örnek:

A young man who has a mental problem massacred a lot of students on the college campus.
Zihinsel özürlü genç bir adam kolej kampüsünde bir çok öğrenciyi katletti.

2. Spend-spent-spent ( /spend-spent-spent/)
Anlamı:KK43:v) (para) harcamak, (zaman) geçirmek, harcamak

Örnek:

Where did you spend your holliday.
Tatilini nerede geçirdin?

I spent a lot of money yesterday.
Dün çok para harcadım.

3. Clothe( /kılot/)
Anlamı:KK43:n) elbise, giysi

Örnek:

He washes his clothes every week.
Her hafta elbiselerini yıkar.

4. Roommate( /rummeyt/)
Anlamı:KK43:n) Oda arkadaşı, ev arkadaşı

Örnek:

I live with my two roommates.
İki ev arkadaşımla beraber yaşıyorum.

5. opposite( /opızit/)
Anlamı:KK43:a) Karşısında

Örnek:

The post office is opposite the market.
Postane marketin karşısında.
 
this is women club.let's talk about women.
woman is good because she is mother.
woman is beautiful because she is wife.
woman is kind.bc......................


burası kadınlar klubü.hadi kadınlar hakkında konuşalım
kadın iyidirçünkü annedir
kadın güzeldir çünkü eştir
kadın nazikdir çünkü tamamlarmısınız.....

Woman is like a jewel because she is a present to the world....a.sa.s.
 
The best way to forget all your troubles is to wear tight shoes.

Anonymous

Bütün dertlerinizi unutmanın en iyi yolu, ayağınızı sıkan ayakkabılar giymek... (tight = sıkı)

So then the only trouble will be the tight shoes...

:roflol::roflol::roflol:
 
Arkadaşlar günaydın.sizleri takip ediyorum.yoğunlukdan birşeyler yazamıyorum.
en kısa zamanda aranızdayım..Şeniz

see you.girls.:a015:
 
washing machine ( voşing mışin): çamaşır makinası
sewing machine( seving mışin): dikiş makinası
vacuum cleaner(vekyuim klinır): elektrik süpürgesi
hair dryer( heır drayır): saç kurutma makinası
refrigerator(refricireyta):buzdolabı

burdan telaffuzları kendiniz dinleyin isterseniz. hem telaffuzu dinleyince akılda daha ii kalıyor
http://www.seslisozluk.com/?word=sewing+
üye olucaksınız yanlız
 
SWALLOW AND SPARROW

Swallow and sparrow became close friends. They started walking around in together. Other swallows said nothing at the beginning about this circumstance. However, the things changed when the swallow started bringing the sparrow to its nest. Nest of the swallow was under the eaves of an empty wooden house and there were many nests of swallow next to it. Going there from and thereto made swallows disturbed.

Swallows held a meeting and they appointed a spokesman. This spokesman told about this circumstance with it in a suitable time and said it not to bring this sparrow to its nest.

Although the swallow showed some obstinacy, it finally was obliged to obey by this requirement.
One night the sparrow suddenly wakened while it was sleeping. Tree on which it built up its nest among its branches was swinging. It flied away and had a look-see round the environment. Thereupon, it recognised that it was an earthquake.

Its close friend, the swallow, came to its mind. It arrived at its nest and it weakened its close friend. It said the swallow to weaken other swallows and the wooden house may be fallen onto the ground. The swallow fulfilled what it said. Once the last swallow flied away there, the wooden house was fallen onto the ground. Later, swallows set up new nests under eaves of another house and they did make no rejection for the sparrow to go from and to the nest of the swallow for the reason that they were owed their life to it.
 
SWALLOW AND SPARROW

Swallow and sparrow became close friends.--- Kırlangıç ve serçe yakın arkadaş oldular.
They started walking around in together.------onlar beraber etrafta yürümeye başladılar.
Other swallows said nothing at the beginning about this circumstance.-------diğer kırlangıçlar başlangıçta bu durum bişey söylemediler.
However, the things changed when the swallow started bringing the sparrow to its nest. ----ancak, kırlangıç serçeyi yuvasına getirmeye başladığında işler değişti.
Nest of the swallow was under the eaves of an empty wooden house and there were many nests of swallow next to it.------kırlangıçın yuvası saçağın altında boş tahtadan bir evdi ve orada biçok kırlangıç yuvasının yanındaydı.
Going there from and there to made swallows disturbed. ------oraya gidiyorken ve orada kırlangıçları rahatsız etti.

Swallows held a meeting and they appointed a spokesman.----kırlangıçlar görüşme için bir sözcü kararlaştırdılar.
This spokesman told about this circumstance with it in a suitable time and said it not to bring this sparrow to its nest.---------bu sözcü bu durumu uygun bir zamanda anlattı ve dedi ki bu serçeyiyi yuvana getirme.

Although the swallow showed some obstinacy, it finally was obliged to obey by this requirement. ------kırlangıç biraz inatçılık göstermesine rağmen o sonunda bu talebe itaat etmeye mecbur kaldı.
One night the sparrow suddenly wakened while it was sleeping.----bir gece serçe ansızın uyuyorken uyandı
Tree on which it built up its nest among its branches was swinging. -----yuvasının yapılı olduğu ağacın dalları sallanıyordu.
It flied away and had a look-see round the environment. ----o buradan uçtu ve çevrede bakındı.
Thereupon, it recognised that it was an earthquake. -----bunun bir deprem olduğunu anladı.

Its close friend, the swallow, came to its mind.-------yakın arkadaşı kırlangıç aklına geldi.
It arrived at its nest and it weakened its close friend.----yuvasına vardı ve yakın arkadaşının takati kesildi.
It said the swallow to weaken other swallows and the wooden house may be fallen onto the ground. --------kırlangıç dedi ki tahtadan ev dayanıksız . Ve tahtadan ev yere düşebilir.
The swallow fulfilled what it said.--------kırlangıç dediğini yerine getirdi.
Once the last swallow flied away there, the wooden house was fallen onto the ground.--------bir zamanlar son kırlangıç buradan gitti. Tahtadan ev yere düştü
Later, swallows set up new nests under eaves of another house-------sonra kırlangıçlar diğer evlerin saçaklarının altına yeni yuvalar kurarlar.
and they did make no rejection for the sparrow t go from---------ve onlar serçein gitmesini kabul etmediler.
and to the nest of the swallow for the reason that they were owed their life to it.---------ve kırlangıçın yuvasının kurtulmasına sebep oldu. onlar hayatlarını ona borçluydular.


çok zormuş uzun cümleler filan.kafamçokkarıştı
 
X