içimden geldi

pentagram

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
24 Ekim 2009
62
0
86
İzmir
med cezirler inat kal diyorum

Bir Çocuk Taşıyorum Göğsümde,

O İncinmesin Diye, Kaç Çocuk Düşürüyorum Ruhumdan?

Başı Olmayan, Sonu Bildik Masallar Yazılıyor Gecelerime

Okurken Üstünü Çizdiğim Satırlar Dikiliyor Karşıma,

Bir Daha Çiziyorum!

Gece Benden, Masallar Çizgilerden Bıkmış..

Ben Hepsinden

İçimi Karıştırıyorum, Düşüncemi Yakan Cümleler Eşliğinde..

Yüzüm Soluyor, Kanı Çekiliyor Günahlarımın

Bir Çığ Olup Aksam,

Kaç Masum Can Verir Toprağımda

Zaman Aleyhimde,

Gün Nezaman Başlayıp Nezaman Bitiyor Bilmiyorum

Farkındalıklarım

Derin Susmalarda Öylesine Uzağım ki Kendimden

Hayatla Arama Ben Girdi

Yaklaşamıyorum

Düştüm Suçluyum,

Öznesi Kayıp Cümlelerime,
Kalbimi Pazarlıyorum...

Kimse Anlamasın Diye, Gözyaşlarımı satıyorum Şiirlerde..

Uykuları Haram Ediyorum Kendime,

Adı Konmamış Sabahlara Açıyorum Ellerimi..

Tenim, Gölgeler Arasında Anlamsız Bir Bekleyişte

Renginden Utanıp, Yaralıyor Kendini..

Adını Heceleyerek Söylüyorum,

Her Harfe Yeni Anlamlar Yükleyerek

Med-Cezirlere İnat KAL Diyorum İçimde,

Sesim Kan Damlıyor, Bir Çocuk Küsüyor Bana..

Bütün Şehirden Duyulur mu Kalbimin Atışı?

Korkuyorum....

Bir Kelebeğe Takılıp Sürükleniyor Gözlerim

Vakti Az Biliyorum,

Bırakıyorum Kendimi Gözlerime

Bir Çocuk Daha Düşüyor Ruhumdan
 
Yüzleri aklıma kazıdım

bütün yüzsüzlüklerine rağmen ..

Sığındığım her limanda reddedildim,

eskimiş filikalarımla..

Çıkarı için birbirini yiyenler arasında çıkmazlardayım..

Dudaklarımda yeniden başladığım sigaram,

bi duman daha aldım ölüme inat ..

Payıma düşeni aldım hayattan biraz hüzün,

birazcık gözyaşı..

Acıyı tattı hücrelerimin herbiri,

tek tanığım fersiz bi sokak lambası ..

Soruların muhattabı olmaktan bıkmışken,

içimde volta atan soru işaretleriyle doluyum..

Aynada baktığım çökmüş bu yüz benim mi.. ?

Bu kaçıncı eziyet ettiğim kül tablası.. ?

Sigaramdan çektiğim kaçıncı nefes.. ?

Kaçıncı kendime küsüşüm..?

Avucumu kanattığım kaçıncı kalem..?

Saçmaladığım kaçıncı kelam..?

Kaçıncı intihar provam..?




Yüksek dozda yalnızlık aldım bu gece..

Sessizce ölmek istiyorum ..!
 
Asi esiyor yine rüzgarlar yüreğimde.


Yüreğimin sokaklarında yine sis var..


ve yüreğimin duvarları nem kokuyor...


Alışamadım bu kentin sahteliklerine ve gözlerim görmek istemiyor


silkelenerek kaldırımlara dökülen sevgileri...


Anlamı boş olan cümleler gökkuşağı renklerine boyanmış ve karşı

tarafın yüreğine usulca bırakılmış aynı bir hediye paketi gibi.


yürekler yabancı, gözler uzaklara bakıyor karşındaki insanın

gözlerinin içine bakması gerekirken.


susuyorum iyice şiddetleniyor rüzgarlarım.


yalanlar duymaya alıştırmışız galiba kendimizi


alıştırmışız ki


gerçekleri duymak pekte hoşumuza gitmiyor....


Kahretsin odam yine hüzün kokuyor.


neye yarar gözlerimiz başka gözlerin içine bakamazken

ve

neye yarar yüreğimizin bestesini dinleyemezken.


ben bu kenti sana bırakıyorum


ey güneş


biliyorum ki güneşin olduğu yerde rüzgarlar esemez.


Giderken bavulumda götürecek birşeyim yok aslında.


belki yazılmaya bekleyen kağıtlarımı alırım yanıma.


yüreğimden başka götürecek bir şeyim yok.


bir parçam burada kalmak isterse.


ister gelir ister gelmez


burada kalmak istiyorsa eyvallah.


Rüzgarlarım nereye götürürse giderim.


ama yüreklerin renkli ışıklarla süslenip içi boş olduğu yere sürüklerse




beni geldiğim gibi giderim............


alıntı

 
Tükenmeyen yollarda, bitmeyen geleceklere
Yürüyerek geçiyor yaşam.
Uyandığımda bitecek bir rüya gibi.
Hiç durmadan,koştururcasına yürüyorum,
Durursam uyanacağım,
Yaşam bitecek sanki...


Ardıma bakmadan gidiyorum
Bir daha geçmeyeceğimi bildiğim yollardan.
Her adımda dağılıyorum.
Bir parçam,ellerimden düşer gibi,
Kayıp gidiyor benden...
Bir köşede gülüşümü bırakıyorum.
Bir gece yıldızlara bakarken,gözlerimi.
Sokak lambalarında, sessiz gölgelerimi.
Günbatımının kızıllıklarında çocukluğumu,
Gündoğumlarında,sabah çiğlerine karışan gözyaşlarımı...

Siyah beyaz bir fotoğrafta düşlerimi...

Oysa düşlemek ne güzeldi çocukken.

Nerden bilirdim yaşamın

Böyle parçalanarak süreceğini

Ve ömrümün,kendimi toplamakla geçeceğini...

Bir yap-bozum sanki,

Tek parçamı bile bulamadan,

Yeniden dağılıveriyorum.

Nerede başladı bu...

Hatırlamadığım kadar uzakta kaldı ilk kırıntılarım.

Her yiten parçada sessiz bir çığlık attı yüreğim,

Sel olup aktı da,kimseler görmedi.

Sessizce gelip toplamasını bekledim

O hep beklenen,ama hiç gelmeyenin...

Yüreğimde bir telaş,bir heyecan;

-Beni tamamla artık ! -der gibi çırpınan...

O değil miydi daha yolun en başında

Bin parçaya bölünüp dağılan...

İstesem de bulamam yüreğim.

Bir daha geçmeyeceğim bir yolda,

Bir eskiciye bıraktım seni,paramparça...

Çığlıkların paçalarımdan süzülüyor,

Kimseler görmüyor...

İşte böyle sürüyor yaşam

Yolun birinde eksilip,

Bir başkasında biraz artan...

Kim geri getirebilir,

Bir daha geçmeyeceğim bir yolda,

Bir eskicide kalan ,

O bir parçası hep eksik yüreği..
 
Uyku gibidir yaşam;
rüyalar görürsün kabuslara terlersin..
Bilirsin rüyadır kabustur;
görmeye devam edersin.


Elbet uyanırsın.....
Mahmurluğun geçene kadar gitmez
serden etkisi..
Düş de olsa kabus da..
Gitmez yüzünü yıkayıncaya kadar sersemliği..


Sonra uyuyamazsın.....
Her uykusuzluk bi düş kırığı hikayesidir.
Geceler bilir bunu bir tek;
bi de içindeki velet..
Senin rüyan kabusudur onların.
Onlardan yana olmak düşer payına..
Çeker gidersin rüyandan valizini bile almadan..


Birden sirenler öter.... .
Bütün kıyıların bombalanmaktadır..
Sığınaklar kitlenmiştir yirmibeş kere..
Haklı çıkmaktan usanmışsındır..
Haklarını teslim eder haksız kalırsın..


Susarsın....
Yeniden bi daha en baştan susarsın...
Konuştukça haklısındır;
sustukça haksız..
Haklı olmak kanatır..
Kendini bağışlamak her zaman daha kolaydır..
Susarsın.. Haksızsındır..
Suçlar eline ayağına dolanır..
Sus'arsın.. Susar'sın sustukça..
Dilin damağın kurur..


Gidersin....
Uçuruma itersin kendini..
Sevdanın adı kördüğüm olur..
Cevaplar sorulara bir beden küçük gelir..
İkmale kalırsın..
İkmal deposu vedalarla doludur..
İtaat edersin..
Gidersin her yerden..


Geberirsin....
Gene açar kuşlar..
Gene öter çiçekler..
Gene solar böcekler..
Denklem yanılır..
Ama baştan yazılır:
kuşlar uçar çiçekler açar böcekler öter..
Sensiz de döner devran her nasılsa..
Lanet olasıca...


O sıra.....
Elbet uyanırsın.....
Sonra uyuyamazsın.....
Birden sirenler öter.....
susarsın.....
Gidersin.....
Geberirsin.....


Anan bile ağlamaz !
 
oysa herkes öldürür sevdiğini
kulak verin bu dediklerime


kimi bir bakışıyla yapar bunu
kimi dalkavukça sözlerle

korkaklar öpücük ile öldürür,
yürekliler kılıç darbeleriyle...

kimi gençken öldürür sevdiğini, kimi yaşlı iken.
şehvetli ellerle boğar kimi, kimi altından ellerle


merhametli kişi bıçak kullanır çünkü bıçakla ölen çabuk soğur.
kimi yeterince sevmez kimi fazla sever
kimi satar, kimi de satın alır
kimi gözyaşı döker öldürürken
kimi kılı kıpırdamadan


çünkü herkes öldürür sevdiğini

ama herkes öldürdü diye ölmez...



oscar wilde
 
/... an gelir...
öyle derin bir çığlık atar ki yokluğum
... kederinden benim olursun ... /


ah can,
sahip çıktın yıldızsızlığına,
oysa sana ait değildi bu kapkara geceler
diz boyu gece sinerken saçlarına
bugünü duydum sessizliğinde, yarını ölmüştü...
kimsesizliğe saçıldı umutlarım...
gördün mü?


/..ağlamak ne basit bir eylem oluyor şimdi
bacası tütmeyen bir evde emanetken sıcaklığın../


gittim mi geldim mi hiç bilmedim
iki şarkı arası, bir dudak payı çelimsiz bir sızı içimde
bir varmış bir yokmuşlar da ziyan oluyorum
mavi mavi susuyorum sana,
yine de siyaha hasret kalıyor özlemin....
bir yara daha açıyorum içimde,
sana değmeden......


çok sesli bir sakinlik sardı (h)içimi
aldığım hiçbir nefes "sen" değil, "senden" değil
yanılgılarıma teğet geçiyor sensizlik
tenime dokunuyor,
ama ben hep "sen" kokuyorum..
anlasana!
en büyüğü içimdeyken,
senin yalanların beni neylesin?...
bilmediğim bir gözyaşına, sesimi düşürdüm ben!
benim olmadığın kadar "senindim",
duymadın...


firarım cana..
bozulan,
kırılıp dökülmenin mecazi anlamıolmuyor zaman!
asiliğini soyun üstünden!
inan ki hiç doğru değil zamanlaman....


........................üzerime
..................çığ
.........düştü............
dudağımda bir ÇIĞLIK!



/... an gelir..
öyle derin bir "es" verir ki yokluğun
... kederimden sonum olursun .../


alıntı
 
Hiç oldu mu sana da böyle?
Eğer yaşadıysan, bana yardım et ne olursun...
İçimde koskoca bir çark var sanki..
Tam göğsümde durduramadığım...
Bazen hızlanan, bazen yavaşlayan,
hiç ama hiç durmayan...

Canım yanıyor,

o döndükçe sanki çevresindeki her bir şeyi koparıp götürüyor beni,
içimi parçalıyor...
Nedenini bilemediğim bir şekilde parça parça içime yayılıyorum...

Üşüyorum,

İçimde bir uçurum var sanki onunu göremediğim..
Sanki her şeyin saçmalığını almışım da içime,
Sanki dünyadaki her şeyin en uç noktası gelip sığmış da içime,
Bana yer kalmamış çıkmak istiyorum...
Her şey bitsin istiyorum,
Ne varsa olan...

En çok da neyi düşünüyorum biliyor musun?

Öyle bir şey yazmalıyım ki,
öyle bir şekilde anlatmalıyım ki Yaşadıklarımı,
kağıda döküldüğünde teker teker bitsinler..

Teker teker yok olup huzurumu geri getirsinler...

Ama olmuyor işte yazamıyorum..

Her yazının sonunda koskoca bir boşluk görüyorum kağıtta..
Bütün yazılarım siliniyor,
içindeki hersey gelip yine içime yerleşiyor..
Çarkım dönmeye başlıyor...
Uçurumum derinleşiyor...


alıntı
 
Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.

Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!

Desem ki...
İnan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.

Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen,
Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.

Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.​



Cahit SITKI TARANCI
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…