Aynı açıdan bakmıyorsun dans. Ben aldatma açısından verdim o örneği.Son paragrafa takıldım. İçki içen erkeği tercih etmeyen bir kadın bilmeden içki içen erkekle evlendiği zaman mutsuz olur zarar görür. Sonuçta alkol almıyodur evinde içilmesini istemiyodur tiksiniyodur. Evlilik hayatı işkenceye döner.
Ama kızlık zarı ameliyatı bazısı için mutluluktur. Erkek bilmediği sürece mutlu hayatına devam eder. Erkeğe zarar verecek bir durum değil. Kadın da pişmandır tövbe etmiştir. Veya tecavüzdür. Sırrını içinde tutar biter.
Peki başka örnek vereyim. BDVde de görüyoruz kocasının eski sevgilisine kafayı takanları. Adam evlenirken daha önce hiç sevgilisi olmadığını söylediği halde evlendikten sonra eski sevgili çıksa meydana ne deriz? Ne farkı var bunun diktirmekle?
O zaman karşı taraf bilmeyip mutlu olduğu sürece her yalan söylenebilir mi buradan yola çıkarak? Kadın kocasını bir defa aldatıp hata yapsa, pişman olup tövbe etse (sonuçta bu da hata?) kocası bilmediği için sorun yok mu deriz? Hayır değil mi, yukarıda yazdıklarım çok saçma. O zaman niye bu konuda yalan söylenmesini, kandırılmasını meşru kılıyoruz?
Tecavüz gibi olaylar zaten kapsam dışında.
Benim kastettiğim bile isteye, kendi rızasıyla, sonuçlarını bilerek birlikte olan, sonra hayatına giren erkek bekarete önem verince gidip diktiren kadınlar.