Siz de bizlerin bir “toplum sağlığı sorunu” olduğumuzu düşünüyorsunuz ya ister istemez? Bakın ne güzel dediniz, “siz öyle misiniz bilmiyorum”. Sırf böyle yazdığınız için size çok samimi ve “içeriden” bir cevap vereceğim. Savunmaları, topları tüfekleri bir kenara bırakıp kız kardeş bir noktadan yazacağım.
Yazdıklarınız noktasından virgülüne kadar doğru ve düşüncelerinize harfiyen katılıyorum. Otuzlarımın başına kadar da aynen sizin gibi düşünüyordum. Eşimle çocuk sahibi olmamayı şart koşarak evlendim. Hayatımda böyle bir şeye yer olduğunu düşünmüyordum.
Pandemide işimi kaybettim ve uzunca bir kendimi sorgulama sürecine girdim. İlişkiler, aile, çocuk yapmak veya yapmamak, hayatın yaşamaya değer olup olmadığı… Ailemle her konuda süper anlaştığımızı söyleyemem ama o dönemde onları o kadar özledim ve bana karşı olan samimi sevgileri, ilgileri, merakları öyle içimi kapladı ki. Hayatta işten, eğitimden, paradan başka şeyler de var ve belki ben de anne olursam içimde başka kapılar açılabilir diye düşündüm, hissettim. Yirmiler çoktan geride kalmıştı, güvenilir ve iyi bir eşe sahiptim. Maddi anlamda bir çocuğa yetebilecek durumdaydım ve kendimi genel olarak sevmeyi bilen, güzel sevebilen biri olarak görürüm. Ayıracak vaktim, ilgim, sevgim ve param vardı ve bir tane bebeğim olsun istedim. Aylarca kan ter içinde bunun sorgulamasını yaptım kafamda, vicdanımda.
İlk iki gebeliğim düşükle sonuçlandı. O duyguyu bir kez tattıktan sonra artık kesinlikle bir bebek istediğime emin oldum. Deprem olduğunda iki düşük yapmış bir kadındım. Evlat edinmeye karar verdim. On gün sonra da tekrar (üçüncü kez) hamile olduğumu öğrendim.
Benim hikayem böyle. Bebek istiyor olmamın aslında okey olmasını kabul etmem 1 yılımı aldı. Şimdi de onu güzellikle, sevgiyle, merak duygusunu köreltmeden yaşatmak için elimden geleni yapacağım. Gelgelelim sık sık eski halimle kafamın içinde yaşadığım diyaloglar, çevremde zamanında benim gibi çocuksuz olmayı seçmiş bir çok arkadaşımın bana karşı değişen tavırları, yargılayıcı bakışları… Bebeğimin ve benim sağlığımdan ve iyiliğimden çok bunun bir “kadın deneyimi”, bir “olgu” olarak değerlendirilmesi o kadar sinirime dokunuyor ki. Bu da benim hayatım ve benim tercihimdi. Bunca yıl çocuksuzluğu tercih etmiş, şimdi otuzlarını, kırklarını süren arkadaşlarımın hepsi benden uzaklaştı maalesef. Artık ben göbüş bebiş diyen low life bir yaşam formuna dönüştüm ve onlar bana yukarıdan bakıyorlar. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?