hazırcevaplar hünerlerinizi görelim

harikasınız kızlar. alkisalkisalkis
dün gece baştan sona hepsini okudum ve çook güldüm.
bayılırım böyle hazır cevaplara. benim hep sonradan aklıma gelir keşke şunu söyleseydim diye. ama iş işten geçmiş oluyo işte :nazar:
 
Çenem,nabersin.
Kıbrısta yaşanan bir olayın birebir canlandırmasıdır bu:
Yolda trafik,iki araba arka arkaya ..Öndeki durmuş niyeyse..Arkadaki arabadaki şoför var gücüyle kornaya basmakta.Öndeki arabanın şoförü başını çıkarmış:
-Ne basarsın boruya ?(boru=korna)
Arkadaki araç şoföründen cevap:
-Basarım,basarım,sana mı basarım naniknanik
 
Çenem,nabersin.
Kıbrısta yaşanan bir olayın birebir canlandırmasıdır bu:
Yolda trafik,iki araba arka arkaya ..Öndeki durmuş niyeyse..Arkadaki arabadaki şoför var gücüyle kornaya basmakta.Öndeki arabanın şoförü başını çıkarmış:
-Ne basarsın boruya ?(boru=korna)
Arkadaki araç şoföründen cevap:
-Basarım,basarım,sana mı basarım naniknanik

aman napan sen dilarem kaydirigubbakcemile3 çok iyiymiş ya çok şeker konuşuyolar kaydirigubbakcemile3
 
bu arada iyiyim kızlar... biliyorum bu aralar çok ayrı gayrı kaldık :gitme:
hem işyerindeki yeni düzenlemeler hem bayram telaşı hem evdeki curcuna bu aralar pek uğrayamaz oldum
görüşeceğimiz günü iple çekiyorum delikafadulden
 
bayram031.jpg
 
herkeslere mutlu, gülen yüzlü, dostlu, muhabbetli, çocuklu, nineli, dedeli, şekerli, baklavalı kısacası bayram gibi bayramlar opuyorumnanaktan
 
ah ablacım ah... günaydın :gitme: iyi geceler :gitme:
bundan sonra gündüzleri kkya giremicem, işyerinde yasaklandı :gitme:
 
hazır bulmuşum bu konuyu hayatta kaçırmam yazarım... hepsi tarafımdan yaşanmış gerçek olaylardır..

görev yaptığım özel okulda bi müdürüm vardı. herifte boy 1.90 falan ben 1.60 sürekli boyumla ilgili espriler yapıyor ve her seferinde susuyorum.. bir gün müfettişler geldi okula beni de çağırdı müdür.. gittim gene aynı boy esprilerini havalarda uçurmaya çalışıyor..
döndüm müdüre "insanların doğuştan getirdiği özellikleriyle dalga geçmeyin ben sizin zekanızla dalga geçiyormuyum?"

ikincisi bayram alışverişi için marketteyiz.. annemle hazır baklava yufkalarından yapılan baklavayı beğenmemişiz onu konuşuyoruz, ya beceremedik yada iyi değil diye..araya giren firma elemanı "aaa valla çok güzel oluyor, biz sürekli yapıp yiyoruz,siz becerememişsiniz" diyor.. adama dönüp en relax halde "yaaa beceriksizliğimize verin, bilseydik bayıla bayıla yediğinizi çöpe atmaz size verirdik"

ablam doğum yaptığı zaman alt komşusu sürekli evine geliyordu.. ablam da bende ve hatta ablamın kayınvalidesi de kadını çok sevemedik.. sürekli sütü varmı sütü varmı diye soruyor.. en sonunda dayanamadım "otunu yeni yedi akşama gelip sağarsın" kadın bir daha ablama gelmedi..

üniversitede okurken hakemlik yapıyordum. birgün hakem paramı almışım arkadaşlarla yemeğe gidecez. ben paramı aldım hadi gidelim dedim. parayı da masanın üzerine bıraktım. arkasından arkadaşım hapşırdı benden gelen cevap "ne o paraya alerjin mi var"

birde para üstü yerine sakız verirdi kantincimiz okulda..(genelde 50 kuruş için) çiğnemeden biriktirdim 5 tane sakız gittim kantinciye önüne bıraktım sakızları 1 tane çay dedim. sakızla çay alındığı nerde görülmüş dedi. "sizin verdiklerinizin para üstü diye geçtiği yerlerde,verin çayımı" diyip çay almışlığım bile var..

yine çalıştığım okulda çocuklara maç kazandıkları için tatile götürdük antalyaya. benimle gelen görevli arkadaşı gece barda turist ablamızın birinin omuzunu yalarken gördüm.. ertesi gün tamamlanması gereken belgeleri olduğundan bahsediyordu.. "hiç acele etme dedim yalayarak tamamlarsın"

ay gece gece anca bu kadarı geldi aklıma..
aklıma geldikçe yazarım
 
Süleyman Nazif ve Abdülhak Şinasi birlikte yemek yerken, Şinasi garsonu çağırır ve su ister. Şinasinin kirden ve mikroptan eldivenle el sıkacak derecede korktuğunu bilen Süleyman Nazif garsona seslenmeden edemez:
-Oğlum, beyefendinin suyunu yıka da öyle getir.
 
Hristiyan din adamlarından biri, Ülkemize gelerek küçük bir çocuktan kendisine o şehirdeki kiliseyi göstermesini ister. Kiliseye ulaştıklarında, papaz:
-Aferin çocuğum, der. Yarın buraya gel de, sana cennetin yolunu göstereyim.
Çocuk, papazın niyetini sezerek:
- Siz, kilisenin yolunu dahi bilmiyorsunuz, diye cevap verir. Cennetin yolunu nasıl bileceksiniz ki?
 
Çok değerli olan kütüphanesini millete vakfeden Koca Ragıp Paşa, onların bakımı için tanıdıklarından birini memur tayin eder.
Bir gün ansızın kütüphanesini ziyarete giden Paşa, etrafı ve kitapları toz, toprak içinde bulunca canı çok sıkılır ve belli etmemeye çalışarak:
-Seni tebrik ederim yavrum, der. Gerçekten de gerçekten de emniyetli bir adammışsın. Teslim edilen şeylere hiç el sürmemişsin, âferin!
 
Fatih Sultan Mehmet, adamları ile gezerken, yanına sokulan dilenciye bir altın vermiş. Dilenci parayı alınca:
-Aman Sultanım, demiş. Koskoca bir padişah, kardeşine bu kadar para verir mi?
Fatih Sultan Mehmet, nereden kardeş olduğunu sorunca, dilenci:
-ıkimiz de Hazreti Ademin çocukları değil miyiz? demiş. Elbette kardeşiz.
Sultan Fatih:
-Bu keşfini sakın başkasına söyleme, diye gülümsemiş. Diğer kardeşlerimiz de pay isterse, sana zırnık bile düşmez.
 
X