BENİMKİ DE BUNA BENZER BİR HİKAYE, ÖLÜMÜNDEN SONRA BABAMA YAZDIĞIM MEKTUPLARDAN BİRİNDE ANLATMIŞTIM
ŞİMDİDE AŞAĞIYA EKLEYİVERDİM HEMEN:))))
Ve babam sana dönüyorum sana anlatmaya o kadar çok ihtiyacım var ki!
Ölmeden önce gizlice ve ölümü davet edercesine yazdığın vasiyetinde benim için karaladığın ve defalarca tekrarladığın istemlerini şimdi yerine getirebiliyorum, ne acı ki.
Bunca sene sonra sana layık olmaya çalışarak.... okuyorum!!!
Biliyor musun? Güzel bir işimde var şu anda ama kalbim hala başka yerlerde başka arzularımda atar canım babam...
Müzik tutkumun temelini sen oluşturmuştun, sanatcı ruhunu sen vermiştin bana.
Kızım derdin ‘’büyü ve benim grurum ol’’ derdin ve öyle doktor ol, mühendis ol diye beni hiç sıkmadın, küçücük benliğime kanalize etmedin , çünkü sen benim derinlerimi bilirdin, ruhumdaki açlığı bilirdin... Sanata olan susuzluğumu bilirdin ve her zaman bir bardak daha vererek suzuluğumu gidermek için çaba sarfederdin.
Konservatuara girmem için çabaladığın günleri aldırdığın özel dersleri hatırladıkça içimdeki sızı daha bir artıyor zamanla, boşuna çabalarmış onlar. Aldığın enstürümanlar, okul müsamerelerin de gururla döktüğün gözyaşların bir hayalmiş, boşuna akan . Sen ölünce tıpkı senin yok oluşun gibi teker teker uçup gitti o hayallerim de, beklentilerim de.
Sen yokken, beni bırakıp gitmene rağmen bundan vazgeçmedim, senin de istediğin gibi liseden sonra sınavlara girdim ve kazandım.
Ama göndermediler, sana da bana da kıydılar canım babam hem de hiç acımadan.
Okuma hakkımı elimden aldılar acımzasızca.. Oysa ne çok istemiştik birlikte bunu bile görmediler, çabalarımın hakkını almam gerektiğini anlayamadılar.. Şimdi anlasalar da zamanı geriye almak mümkün olmuyor maalesef.. nitekim de öyle oldu babacığım, annem yanlışlarını çok sonra gördü ama benim hayatımın yeniden başlama şansı olamadı!
‘’Konservatuar neymiş? karın mı doyururmuş? hem o okulu bitirenler şarkıcı olurmuş,!!!.’’
Şimdi gülüyorum, ama o zaman çok incittiler beni ve senin yokluğunla kanamaya başlayan yüreğimi.
Yaa işte babam; böylece tükendi gitti umutlarım. On yedi yaşında bir kız çocuğunun çabaları yetmedi bu devranın değişmesine, dinletemedi kendini duyuramadı sesini. Beni anlamak istemeyen tüm kulaklar sanki pamukla kapatılmışcasına tepkisizdi.
Sen olsaydın duyardın değil mi? Duyardın elbette çünkü sen isterdin beni o yerlerde görmeyi.
Belki çok iyi bir müzisyen olabilirdim, belki bir üniversite hocası akademik kariyerli hem de....
Müzik öğretmeni bile olabilirdim; bu bile yeterdi bana.
Çocuklar ve müzik; işte en çok sevdiğim iki şey olurdu tüm hayatımı kapsayan.
Ama mahrum kaldım babam, içime sindiremedim bu ezikliği.
Sana kızdım, lütfen kızma ama senelerce arkandan istemeyerek ne sitemler ettim, belki bencilce ama beni terk edip gidişinin sorumlusu saydım seni.
Ve dedim ki!
‘’Gidecektin madem 3 yıl sonra gitseydin, beni hayallerime kavuşturup da gitseydin yaaa!!!’’
Hayatımın tüm modelleri değişti senin yok oluşunla ve elime aldığım hiçbir puzzle yerine oturamadı bir türlü be babam.
Hala da oturmuyor ya!!