- 15 Şubat 2008
- 998
- 87
- Konu Sahibi xxxCanKizxxx
- #1
Ben Erhan, burada sizlere hayatımın bir dönüm noktası olan hatta hayatımın bir anda nasıl değiştiğini anlatan hikâyeyi, daha doğrusu hikâyemizi anlatıyorum. Şu an daha yirmi bir yaşındayım, ama eminim ki bir yirmi yıl daha geçtiğinde ben yine aynı ben olacağım. Şöyle bir etrafımıza baktığımızda gördüğümüz o kadar insan var ki, bazıları çok iyi bazıları çok kötü ve bazılarının kelimelerle anlatılamayacak hayalleri var. Güzel hayaller veya kötü hayaller, ben güzel olanı seçiyorum, tabiî ki bu hayat bizlerin! Herkes nasıl hayal kuruyorsa, nasıl yaşamak istiyorsa öyle yaşar. Benim de hayalimde bir tek insan var, bir tek onunla mutlu olacağıma, bir tek onunla hayatın güzelliklerini görebileceğime inandığım. Her ne kadar istediğimiz, düşlediğimiz şeyler olmasa da, sevdiğimiz, değer verdiğimiz kişiden olumsuz şeyler duysak da yinede yaşamak güzel. Yaşamak, onun hayaliyle dolu bir güne başlamak, onun için düşlerde kaybolmak, güzel bence. Arkadaşlarımızla, dostlarımızla, sevdiğimiz kişiyle güzel günler, güzel anlar, güzel şeyler paylaşmak varken neden kırarız onları, neden hep kendimizi düşünürüz, neden olumsuz bakarız onlara. Ben bunların cevabını bulamıyorum. Benim için yaşamak; arkadaşlarımla, dostlarımla unutulmaz, hep akıllarda kalacak, hep bir yerlerde anlatılacak günler geçirmek. Elimde kalan tek şey asla unutamayacağım sevgim…
Ve tertemiz bir yüreğin gerçek hikâyesi…
O’nu ilk olarak bir cafede görmüştüm. Sanki O’nu gördüğümde kendimi hayal dünyasına bıraktım. Beni etkileyen şey kapıyı açıp içeri girmesi ve birkaç şey sorması… Öylesine dalmıştım ki ayağa kalktığımda bir boşluğa yavaş yavaş düşer gibi hissettim kendimi. Akşamları geliyordu cafeye, birkaç kez konuşmalarımız oldu, ben kendimi iyice kaptırmıştım, canımı istese verecektim. Artık O’nun evine dönüş saatlerini bile ezberlemiştim, gizlice O’na bakıyordum, onu izliyordum. Bana her baktığında ölecek gibi oluyordum, yeşil gözlerine baktığımda dalıp gidiyordum. Allah’ım bana yardım et diyordum, geceleri artık uyuyamıyordum, sadece O, sadece O’nu düşünüyordum. Hayal kuruyordum içinde O’nun olduğu. Şiirler, yazılar yazıyordum O’nun için. Artık böyle olmayacaktı. Daha da yakından tanımak istiyordum onu.
O’na mail göndermiştim birkaç kez. Bir süre böyle sürdü. O’na telefon numaramı yazmıştım. Akşam saatleriydi hatırladığım kadarıyla bir mesaj geldi. Mesajda “ ben kimim 20 saniyen var” çok hoşuma gitmişti, birazda komikti. Aklıma ilk gelen O’ydu, zaten aklımda başka kimse yoktu ki. Çok düşünmüştüm O’nun da benden hoşlanabileceğini sanmıştım. Ve bir mesaj yazdım O’nu sevdiğimi söyledim sonunda! Sanki çok büyük bir dertten kurtulmuştum sevdiğimi söyleyerek, ama bu kadar çok acı çekeceğimi bilmiyordum. Yanıtı farklı olmuştu düşünmüyormuş kimseyi, zaman diyordu, sadece zaman…
Çok kötü olmuştum o gün. Hatta yatağıma uzandığımda gözlerimden yaşlar geldiğini hatırlıyorum. Düşünmekten uyku girmedi gözlerime, saatlerce, günlerce düşündüm. Görüşmeye başlamıştık, onunla beraber yürümeyi seviyordum. Neredeyse üç ay kadar zaman geçmişti aradan, ben her gün O’nun yanındaydım. Alışmıştım artık, sanki her zaman yanımdaydı, uzun zamandan beri yanımdaydı sanki. Bana aşka inanmadığını söylüyordu. Ne zaman O’na aşktan, O’nu ne kadar sevdiğimden bahsetsem konuyu değiştiriyordu. Ben O’na o kadar alışmıştım ki, benimle olamayacağını ve hayatında kimseyi istemediğini söylüyordu. Bahaneler yarattı, adeta yıkılmıştım. Akşam saatleriydi eve doğru beraber yürüyorduk. Bana o kadar şey söyledi ki, unutmak kolay değil. Kendisini sevmemi, âşık olmamı istemiyormuş. Ve o an dünyam yıkılmıştı sanki O’ndan ayrılırken ağlayacak gibi olmuştum ve bir sigara yaktım…
■ Akşam saatlerinde bir burukluk adamın içinde. Dışına yansıtmış biraz, iyiyim diyor soranlara, hayat güzel diyor. Ama yinede aklında unutamadığı bir şeyler var. Düşünceli bakışlar, tavırlar o biçim serpilmiş. Sanki hayatından büyük bir parça yok olmuş gibi bir izlenim var, bakışları masum duruyor, içini dökecek birilerini arıyor sanki kusmak istiyor düşüncelerini. Ve yazıyor yine, boş sayfaları dolduruyor, hayatında yarım kalan dizeleri tamamlar gibi. Adam bir kadına iyi kaptırmış kendini, bir şeyler beklemiş küçükte olsa sevgi... Adeta parçalanmış, savurmuş kendini, saçlarını bırakmış rüzgâra, kıyafetlerine eskisi kadar önem vermiyor.
Aşkını anlatmış kadına, bir karşılık beklemiş, kadından. Kadının tepkisi farklı olmuş, düşünmüyorum demiş adama. Bahaneler bırakmış cümlelerinde, yaş demiş, olgun düşünmüş adam, kendini yetiştirmiş hayata, hazırlanmış her şeye artık. Kadın olmaz demiş zaman demiş ya, gelip geçiyor o da. Kadın hiç kimseyi istemiyorum demiş. Kadın, tamamlayamıyormuş cümlelerini hep virgüllerle geçiştirmiş. Bir türlü noktayı katamamış oracıkta, iyi ya da kötü. Ne kal ne de git diyebilmiş. Arkadaş kalalım demiş aşkın kör kurşunlarına gelen adama. Adam böyle daha çok acı çekeceğini anlamış. Ayrılmışlar en son hafta sonu akşam saatlerinde. Adam, bir sigara yakıp ağır ağır düşünerek biraz dolaşmış kentin cıvıl cıvıl bölgelerinde. El ele tutuşup dolaşanlara imrenmiş, aklından çıkarmak istemiş ama başkalarını görünce yine o gecemsi gözlü sevdiği aklını ılıman rüzgârlar gibi estiriyormuş.
Gözleri dolu dolu, aklı yine o kadında unutamam diyormuş adam, yapamam bu kötülüğü kendime. Yine gece oluyor, daha çok düşünüyor sevdalı adam. Birkaç şarkı mırıldanıyor, gecenin sessizliğinde, aklında sevdiği, elinde sigarası dalıp gitmiş onsuzluklara. Ne olurdu diyor adam kendi kendine, ne olurdu sevseydi biraz, uykularını bölüyor adam, belki boş sayfalar beni sever diyor. Yazıyor anlatıyor yaşadıklarını. Eve gittiğinde, sessiz bir şekilde çekiliyor odasına. Duvarlar üstüne geliyor adamın. Penceresini açıp sesleniyor sevdiğine, isyan ediyor adam, görmeseydim diyor, sevmeseydim… İlk kez böyle oluyor adam. Hiç kimseye anlatmak istemiyor derdini, çaresi olmadığı için. Belki kınarlar diyor adam, içinde büyütüyor sevgisini. Kadının kendisini hafife aldığını düşünüyor adam. Hayat bu kadar mıydı? Diyor adam kendi kendine aşk, sevgi bu kadar hafif miydi? Hayat bitmiyor ama aşk bitiyor beklide... Uzanıyor yatağına adam, uyuyamıyor bir türlü yapamıyor, hala aklında o kadın. Belki benim kadar seveni olmadı diyor adam, belki diyor adam belki… Belki beni sever diyor adam, ama yine içinde kalan sözler var, unutamıyor. Kadının sözleri ağır geliyor adama. Neden ben, neden ben diyor adam. Saçma buluyor adam bazı şeyleri, aşk bu diyor, yine o diyor donup kalıyor sessizlikte. Hiç kimseyi istemiyorum diyor adam, hiç kimseyi bundan sonra. Aşkı yine içinde, aklını estiriyor adamın. Ben yinede seviyorum diyor adam, her şeye rağmen seviyorum diyor. Unutmanın zor olduğunu kanıtlıyor kendisine, imkânsız diyor. Sevdiğine beklide son yazısı bu adamın, okumasını istiyor kadının bunları, sevmese de okumasını istiyor.
Ve tertemiz bir yüreğin gerçek hikâyesi…
O’nu ilk olarak bir cafede görmüştüm. Sanki O’nu gördüğümde kendimi hayal dünyasına bıraktım. Beni etkileyen şey kapıyı açıp içeri girmesi ve birkaç şey sorması… Öylesine dalmıştım ki ayağa kalktığımda bir boşluğa yavaş yavaş düşer gibi hissettim kendimi. Akşamları geliyordu cafeye, birkaç kez konuşmalarımız oldu, ben kendimi iyice kaptırmıştım, canımı istese verecektim. Artık O’nun evine dönüş saatlerini bile ezberlemiştim, gizlice O’na bakıyordum, onu izliyordum. Bana her baktığında ölecek gibi oluyordum, yeşil gözlerine baktığımda dalıp gidiyordum. Allah’ım bana yardım et diyordum, geceleri artık uyuyamıyordum, sadece O, sadece O’nu düşünüyordum. Hayal kuruyordum içinde O’nun olduğu. Şiirler, yazılar yazıyordum O’nun için. Artık böyle olmayacaktı. Daha da yakından tanımak istiyordum onu.
O’na mail göndermiştim birkaç kez. Bir süre böyle sürdü. O’na telefon numaramı yazmıştım. Akşam saatleriydi hatırladığım kadarıyla bir mesaj geldi. Mesajda “ ben kimim 20 saniyen var” çok hoşuma gitmişti, birazda komikti. Aklıma ilk gelen O’ydu, zaten aklımda başka kimse yoktu ki. Çok düşünmüştüm O’nun da benden hoşlanabileceğini sanmıştım. Ve bir mesaj yazdım O’nu sevdiğimi söyledim sonunda! Sanki çok büyük bir dertten kurtulmuştum sevdiğimi söyleyerek, ama bu kadar çok acı çekeceğimi bilmiyordum. Yanıtı farklı olmuştu düşünmüyormuş kimseyi, zaman diyordu, sadece zaman…
Çok kötü olmuştum o gün. Hatta yatağıma uzandığımda gözlerimden yaşlar geldiğini hatırlıyorum. Düşünmekten uyku girmedi gözlerime, saatlerce, günlerce düşündüm. Görüşmeye başlamıştık, onunla beraber yürümeyi seviyordum. Neredeyse üç ay kadar zaman geçmişti aradan, ben her gün O’nun yanındaydım. Alışmıştım artık, sanki her zaman yanımdaydı, uzun zamandan beri yanımdaydı sanki. Bana aşka inanmadığını söylüyordu. Ne zaman O’na aşktan, O’nu ne kadar sevdiğimden bahsetsem konuyu değiştiriyordu. Ben O’na o kadar alışmıştım ki, benimle olamayacağını ve hayatında kimseyi istemediğini söylüyordu. Bahaneler yarattı, adeta yıkılmıştım. Akşam saatleriydi eve doğru beraber yürüyorduk. Bana o kadar şey söyledi ki, unutmak kolay değil. Kendisini sevmemi, âşık olmamı istemiyormuş. Ve o an dünyam yıkılmıştı sanki O’ndan ayrılırken ağlayacak gibi olmuştum ve bir sigara yaktım…
■ Akşam saatlerinde bir burukluk adamın içinde. Dışına yansıtmış biraz, iyiyim diyor soranlara, hayat güzel diyor. Ama yinede aklında unutamadığı bir şeyler var. Düşünceli bakışlar, tavırlar o biçim serpilmiş. Sanki hayatından büyük bir parça yok olmuş gibi bir izlenim var, bakışları masum duruyor, içini dökecek birilerini arıyor sanki kusmak istiyor düşüncelerini. Ve yazıyor yine, boş sayfaları dolduruyor, hayatında yarım kalan dizeleri tamamlar gibi. Adam bir kadına iyi kaptırmış kendini, bir şeyler beklemiş küçükte olsa sevgi... Adeta parçalanmış, savurmuş kendini, saçlarını bırakmış rüzgâra, kıyafetlerine eskisi kadar önem vermiyor.
Aşkını anlatmış kadına, bir karşılık beklemiş, kadından. Kadının tepkisi farklı olmuş, düşünmüyorum demiş adama. Bahaneler bırakmış cümlelerinde, yaş demiş, olgun düşünmüş adam, kendini yetiştirmiş hayata, hazırlanmış her şeye artık. Kadın olmaz demiş zaman demiş ya, gelip geçiyor o da. Kadın hiç kimseyi istemiyorum demiş. Kadın, tamamlayamıyormuş cümlelerini hep virgüllerle geçiştirmiş. Bir türlü noktayı katamamış oracıkta, iyi ya da kötü. Ne kal ne de git diyebilmiş. Arkadaş kalalım demiş aşkın kör kurşunlarına gelen adama. Adam böyle daha çok acı çekeceğini anlamış. Ayrılmışlar en son hafta sonu akşam saatlerinde. Adam, bir sigara yakıp ağır ağır düşünerek biraz dolaşmış kentin cıvıl cıvıl bölgelerinde. El ele tutuşup dolaşanlara imrenmiş, aklından çıkarmak istemiş ama başkalarını görünce yine o gecemsi gözlü sevdiği aklını ılıman rüzgârlar gibi estiriyormuş.
Gözleri dolu dolu, aklı yine o kadında unutamam diyormuş adam, yapamam bu kötülüğü kendime. Yine gece oluyor, daha çok düşünüyor sevdalı adam. Birkaç şarkı mırıldanıyor, gecenin sessizliğinde, aklında sevdiği, elinde sigarası dalıp gitmiş onsuzluklara. Ne olurdu diyor adam kendi kendine, ne olurdu sevseydi biraz, uykularını bölüyor adam, belki boş sayfalar beni sever diyor. Yazıyor anlatıyor yaşadıklarını. Eve gittiğinde, sessiz bir şekilde çekiliyor odasına. Duvarlar üstüne geliyor adamın. Penceresini açıp sesleniyor sevdiğine, isyan ediyor adam, görmeseydim diyor, sevmeseydim… İlk kez böyle oluyor adam. Hiç kimseye anlatmak istemiyor derdini, çaresi olmadığı için. Belki kınarlar diyor adam, içinde büyütüyor sevgisini. Kadının kendisini hafife aldığını düşünüyor adam. Hayat bu kadar mıydı? Diyor adam kendi kendine aşk, sevgi bu kadar hafif miydi? Hayat bitmiyor ama aşk bitiyor beklide... Uzanıyor yatağına adam, uyuyamıyor bir türlü yapamıyor, hala aklında o kadın. Belki benim kadar seveni olmadı diyor adam, belki diyor adam belki… Belki beni sever diyor adam, ama yine içinde kalan sözler var, unutamıyor. Kadının sözleri ağır geliyor adama. Neden ben, neden ben diyor adam. Saçma buluyor adam bazı şeyleri, aşk bu diyor, yine o diyor donup kalıyor sessizlikte. Hiç kimseyi istemiyorum diyor adam, hiç kimseyi bundan sonra. Aşkı yine içinde, aklını estiriyor adamın. Ben yinede seviyorum diyor adam, her şeye rağmen seviyorum diyor. Unutmanın zor olduğunu kanıtlıyor kendisine, imkânsız diyor. Sevdiğine beklide son yazısı bu adamın, okumasını istiyor kadının bunları, sevmese de okumasını istiyor.