Türkiye toplumunun basireti, demokrasi bilinci bu ülkeye nefret tohumları ekmeye çalışan, milletin mahremiyetine tecavüz eden, ekmeğine göz diken, toplumun geleceğini çalmak için şeytanla bile ittifak kuran "nefret kulübü"nün topunu birden sandığa gömdü.
Siyasi tarihimizin bütün dönemlerini iyi analiz ettiğimizde, ülkeye ve millete yönelen bütün tehdit dönemlerinde toplumun nasıl bir basiret örneği sergilediğini, sandık düşmanlarına nasıl bir demokrasi dersi verdiğini çok iyi görürüz.
Artık elimizde zengin bir tecrübe var… Tarihimizde darbe kokusunun alındığı, korkunun zirve yaptığı bütün dönemlerde sessiz yığınlar kenara çekilir ve sandıkta sırasının gelmesini bekler.
Malum 17 Aralık'taki karanlık saldırının ardından Pensilvanya'nın öncülüğünde aynı nefret havuzunda bir araya gelen mahfiller topluma inanılmaz hakaretler yaptılar, kasetlerle tapelerle kişilerin yatak odasına kadar girme cüretinde bulundular, şantaj ve montaj kasetleriyle herkesi tehdit ettiler. Beddua seanslarıyla İslam medeniyetinin hiçbir döneminde görülmeyen bir utanca imza attılar. Karanlık bir istihbaratçı mantığıyla tek tek bütün toplum bireylerinin içine korku saldılar.
Ta Gezi'deki demokrasiye karşı yapılan kalkışmadan bu yana toplum yakıp yıkanları hafızasına nakşetti…
Kendisini makarnacı diye aşağılayan liberal züppelere, başı sıkışınca cuntacılara koşan, darbe çağrısı yapan devrimci faşistlere sabretti…
Hiçbir ahlaki değer tanımadan, Başbakan'a, ailesine küfreden, millete hakaret eden ağzı bozuk sahte aydınlara sabretti ama bir yere not etti…
Beddua seanslarıyla din bezirganlığı yapanlara sabretti ama onları çok iyi tanıdı…
Kıyafet değiştirerek demokrasiyi hedef alan yeni cunta taşeronları gördü ve hafızasına kaydetti…
Bıkmadan, usanmadan "diktatör masalları" üreten demokrat kılıklı avanak liberalleri en süfli halleriyle tanıdı ve bir yere not etti…
Ve 30 Mart'ta konuşma sırası kendisine gelince o konuştu… Türk'üyle, Kürt'üyle, Alevi'siyle, Sünni'siyle, azınlıklarıyla sabır ve ferasetle 30 Mart'ı bekleyen sessiz yığınlar sandıkta, "Darbeyi, demokrasiye uzanan elleri görüyoruz. Biz on iki yıldır yaşadığımız demokrasi ortamından, özgürlüklerden, barıştan, ekonomik kalkınmadan ve de istikrardan memnunuz" diyerek güçlü bir demokrasi sesi yükseltti.
Şimdi bu sarsılmaz demokrasi iradesi ve Tayyip Erdoğan'ın benzersiz seçim zaferi karşısında Fethullah Gülen ve darbe rüyası gören ortakları için muhasebe zamanı… Bundan sonra ya millet iradesine teslim olacaklar ya da şantajlı, montajlı darbe rüyaları görmeye devam edecekler.
Ama unutmayalım ki geçmişte askeri ve yargısal vesayeti, Balyoz'lu, Ergenekon'lu darbe girişimlerini bitiren bu toplum Pensilvanya markasıyla sunulan kılık değiştirmiş yeni darbe girişimini de 30 Mart'ta sandıkta püskürtmüştür.
Kabul edin artık kaybettiniz. Bu millet o çok güvendiğiniz tape cumhuriyetini de, paralel yapının resmi yayın organı gibi çalışan medyayı da sandığa gömdü. Ve unutmayın bu toplumun umudu vesayette değil, demokrasidedir…
http://www.aksam.com.tr/yazarlar/mehmet-ocaktan/halki-asagilayan-zuppelere-kapak-olsun/haber-296380
Siyasi tarihimizin bütün dönemlerini iyi analiz ettiğimizde, ülkeye ve millete yönelen bütün tehdit dönemlerinde toplumun nasıl bir basiret örneği sergilediğini, sandık düşmanlarına nasıl bir demokrasi dersi verdiğini çok iyi görürüz.
Artık elimizde zengin bir tecrübe var… Tarihimizde darbe kokusunun alındığı, korkunun zirve yaptığı bütün dönemlerde sessiz yığınlar kenara çekilir ve sandıkta sırasının gelmesini bekler.
Malum 17 Aralık'taki karanlık saldırının ardından Pensilvanya'nın öncülüğünde aynı nefret havuzunda bir araya gelen mahfiller topluma inanılmaz hakaretler yaptılar, kasetlerle tapelerle kişilerin yatak odasına kadar girme cüretinde bulundular, şantaj ve montaj kasetleriyle herkesi tehdit ettiler. Beddua seanslarıyla İslam medeniyetinin hiçbir döneminde görülmeyen bir utanca imza attılar. Karanlık bir istihbaratçı mantığıyla tek tek bütün toplum bireylerinin içine korku saldılar.
Ta Gezi'deki demokrasiye karşı yapılan kalkışmadan bu yana toplum yakıp yıkanları hafızasına nakşetti…
Kendisini makarnacı diye aşağılayan liberal züppelere, başı sıkışınca cuntacılara koşan, darbe çağrısı yapan devrimci faşistlere sabretti…
Hiçbir ahlaki değer tanımadan, Başbakan'a, ailesine küfreden, millete hakaret eden ağzı bozuk sahte aydınlara sabretti ama bir yere not etti…
Beddua seanslarıyla din bezirganlığı yapanlara sabretti ama onları çok iyi tanıdı…
Kıyafet değiştirerek demokrasiyi hedef alan yeni cunta taşeronları gördü ve hafızasına kaydetti…
Bıkmadan, usanmadan "diktatör masalları" üreten demokrat kılıklı avanak liberalleri en süfli halleriyle tanıdı ve bir yere not etti…
Ve 30 Mart'ta konuşma sırası kendisine gelince o konuştu… Türk'üyle, Kürt'üyle, Alevi'siyle, Sünni'siyle, azınlıklarıyla sabır ve ferasetle 30 Mart'ı bekleyen sessiz yığınlar sandıkta, "Darbeyi, demokrasiye uzanan elleri görüyoruz. Biz on iki yıldır yaşadığımız demokrasi ortamından, özgürlüklerden, barıştan, ekonomik kalkınmadan ve de istikrardan memnunuz" diyerek güçlü bir demokrasi sesi yükseltti.
Şimdi bu sarsılmaz demokrasi iradesi ve Tayyip Erdoğan'ın benzersiz seçim zaferi karşısında Fethullah Gülen ve darbe rüyası gören ortakları için muhasebe zamanı… Bundan sonra ya millet iradesine teslim olacaklar ya da şantajlı, montajlı darbe rüyaları görmeye devam edecekler.
Ama unutmayalım ki geçmişte askeri ve yargısal vesayeti, Balyoz'lu, Ergenekon'lu darbe girişimlerini bitiren bu toplum Pensilvanya markasıyla sunulan kılık değiştirmiş yeni darbe girişimini de 30 Mart'ta sandıkta püskürtmüştür.
Kabul edin artık kaybettiniz. Bu millet o çok güvendiğiniz tape cumhuriyetini de, paralel yapının resmi yayın organı gibi çalışan medyayı da sandığa gömdü. Ve unutmayın bu toplumun umudu vesayette değil, demokrasidedir…
http://www.aksam.com.tr/yazarlar/mehmet-ocaktan/halki-asagilayan-zuppelere-kapak-olsun/haber-296380
)
