Ben de bu bakış açısını anlamıyorum, anlayamayacağım.
Yani bir işte devam etmek için kriter işini iyi yapmak değil de müşkül durumda olmaksa kimse bir işte yetkinleşmeye çalışmasın, işverenler ilan verirken en az 10 çocuğu olan, eşi çalışmayan birini arıyoruz işi bilip bilmemesi, yapıp yapmaması hiç önemli değil diye yazsınlar.
O adam kendi işine sahip çıkmıyor, kaytarmak için yer arıyorken böyle cansiparane savunulmasını hayretle karşılıyorum.
Orası bir muhasebeci değil de mesela hastanede provizyon veren bir birim olsaydı; siz de muayene olmaya giden bir vatandaş olsaydınız, işini savsaklayan biri yüzünden saatleriniz heba olsaydı ve muayene sırası size gelene kadar ağrı içinde oturmaya devam etmeniz gerekseydi yine de adamın çoluğu çocuğu var tüm gün video izlese de çay molasından dönmese de sorun değil ben beklerim der miydiniz?
Ya da mesela bir telefon operatöründe müşteri temsilcisi ve sorununuzla ilgili bir türlü ulaşamıyorsunuz çünkü 3'ten sonra beni idare edin diye çay içmeye gitmiş ve kalanlar telefonlara yetişemiyorsa "o zaman işini yapan birisini alın" mı dersiniz yoksa "ama çocukları varsa benim işim ne zaman hallolursa hallolsun" mu dersiniz?
Örnekler arttırılabilir, ama kendinizi bir kez de çocuğu olup çalışması gereken değil hizmet alan ve aldığı hizmet aksayan birinin yerine koyun. Sonra bütün ülkede her işte böyle olduğunu düşünün.
Şimdi burada uzun uzun yazmayacağım, ama lütfen internette "işi ehline vermek" diye aratınız, o zaman konuyla ilgili ayeti de görürsünüz, peygamber efendimizin sözünü de. o zaman belki kadının vebal altına girmeyeyim diye işi ehline vermemeyi seçerek nasıl bir vebal altına girdiğine dair bir fikriniz oluşur.
Yalnizkelebek haklı, o kadın kelebekin hakkını teslim edememiş, bu duruşundan dolayı da ileride belki o çekecek kim bilir.
Hakkında hayırlısı olsun kardeşim.