ve gün geldi, sen kabuk tutan yaralarını tekrar kanattın.
Tekrar güvendin,
tekrar inandın,
ve tekrar kırıldın.
Herkesi kendin gibi sandın, senin için atmayan kalplerine kandın. Tek bir yaraya daha yer kalmayan yüreğini, paramparça edecek insanlara açtın. Kapattın gözlerini, darbe aldıkça kanadın, seni öldürenin en yakının olduğuna inanamadın.
Sevdin,
çok sevdin, yeri geldi canını verecek kadar sevdin.
Verdiğin sevginin karşılığını bekledin, bekledikçe daha da sevdin. Ruhunda bıraktığı izleri, arkasında götürdüğü hayalleri, tebessümlerini, silmediği göz yaşlarını bile sevdin. Karşılığında yalnızca “yanında olsunlar” istedin.
Sen çok sevdin, ama hiçbir zaman sevilmedin.
Kendi sevginin altında, kendin ezildin.
ve öğrendin. Yanındayım diyen kimsenin orada olmadığını, sevdiğini söyleyenlerin aklında bile olmadığını, yalanlar duyduğunu ve yalanlar yaşadığını öğrendin. Kaçmak istedin, uzaklaşmak, kaybolmak istedin. Yalnızlığında buldun kurtuluşu bazen, bazense gecenin en karanlık saatlerinde.
Gözlerini kapattığında bile gördün o yüzleri. O kadar çok biriktirdin ki içinde, ruhun ne kadar acıyorsa bedeninde acısın istedin.O kadar çok özledin ki, kendine bile itiraf edemedin. Utandın, direndin ve güçlendin.
İnandıkça sevdin, sevdikçe güvendin.
ve güvendikçe kırıldın.
ama hiç aklına getirmedin.
Aslında sen kırıldıkça güçlendin.