• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Gezi Parkı eyleminin sonuçları ;

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Esimde az once tv ye soyleniyOrdu gezi niye gostermediniz bippppler diyodu
Belkide meydanlari karistirmislardir dedim bende
Tahriri taksim sanmislardir

Söylenilmeyecek gibi değil ki Taksimi inatla görmezden gelen kanallar Tahrirden canlı yayın yapıyor!!!

Haftalardır taksimi bulamamıştı bizim medya:6:

Yayınların amacı var da ondan, parmak sallayacaklar bize.
Mısırdaki direnişle bağdaştıracaklar ama hiç ovuşturulmasın eller.

Türk halkının direnişi darbe değil demokrasi çağrısıdır.
Amacına ulaşmadı hala o ayrı.

Mısır halkı amacına ulaştı ve faşizme darbeyi vurdu. (Darısı başımıza.)
Şimdi bu devrime sahip çıkmak isteyen orduya karşı da direnme vaktidir onlar için.
 
8 MART’I KUTLAMAYI HAKETMİYORUZ

Şafak Pavey, Bursa’ya 30 bin kilometre kat ederek ve kimi görevleri nedeniyle Suriye, Malatya, Hatay ve İstanbul’u ziyaret ettikten sonra gelebildiğini ifade ederek,”Sürç-ü lisan edersek affola” diyerek başladı.

Bursa Gazeteciler Cemiyeti’ne, Nilüfer Belediyesi’ne ve Uludağ Üniversitesi’ne Yüz Yüze söyleşilerini organize ederek Türkiye’nin temel öneme sahip konularının tartışılmasını sağladıkları için teşekkür eden Pavey, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bundan 156 yıl önce dünyanın başka bir köşesinde haklarına sahip olmak isteyen kadınların verdiği mücadele sonucunda ilan edilen Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla bu akşam burada salt kadınların sorunları üzerine konuşmak istemem. Çünkü zaten günün 24 saati gündemimizde bulunan ve konuştuğumuz konulardan biri olmak durumundadır kadınların sorunları. Biz yalnızca bugün değil her gür kadınların sorunlarının çözümlenebilmesi için mücadele ediyoruz. Eminim Bursa Gazeteciler Cemiyetimiz de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla çok güzel bir mesaj yayımlamıştır, eminim belediyemiz, üniversitemiz ve başka kurumlarımız da yayımlamışlardır en güzel mesajları. Ama açık konuşmak gerekirse, sanırım en güzel mesajı ulusal sanatçımız Tarkan verdi: 8 Mart kutlanacak bir gün değildir, diyerek.

Sanatçımız bu sözleriyle çok doğru bir yere parmak bastı. Ben, bütün sorunlarımızı, kadınlarımıza ilişkin sorunlarımızı çözmeden 8 Mart’ı kutlamayı hak etmediğimizi düşünüyorum. Bir toplumun bir yarısı hüzünlü, mutsuz, mağdur olduğunda; diğer yarısı da hüzünlü, mutsuz ve mağdur olmak zorunda. Sadece, bunu fark etmeyebilir belki, ama fark etmese de mutsuz, hüzünlü ve mağdurdur. Ben, Türkiye’nin daha mutlu, daha neşeli daha güler yüzlü bir toplum haline gelmesinde bunun son derece önemli olduğuna inanıyorum. Kadının sıkıntılarından, toplum içindeki ikinci sınıf konumundan ve gerekse kadına karşı uygulanan şiddetten kurtarılmasının, Türkiye’nin arzuladığımız toplum olmasına katkısı çok büyük olacaktır.

Bize maalesef önceki nesillerimizden kadına karşı ayırımcılıklar, utanç verici bazı yargılar kaldı; bize düşen görev bizden sonraki nesillere bu sorunları olduğu gibi değil çözmüş olarak bırakmaktır. Bunu yapabilirsek, Türkiye’nin geleceğine en olumlu katkıyı yapmış olacağız.

ÇITA: KATILIMCI DEMOKRASİ

Toplumsal gelişmeye bağlı olarak insanların demokrasiden beklentilerinin değiştiğini, buna bağlı olarak demokrasiye ait “çıta”ların da değişmek durumunda kaldığını ifade eden Pavey, şöyle devam etti:

Kadın ve Demokrasiye gelince, Mesela bundan 160 yıl önce köleliğe karşı bir mücadele verildi Amerika’da; ve mecliste, işte bir Kongre üyesi çıkıp diyor ki: “Ben köleliğin kaldırılmasına karşıyım”.Bütün arkadaşları onu ikna etmek için başına toplanıyorlar, sonunda adam diyor ki: “Aslında ben köleliğin kaldırılmasına karşı değilim, ama kölelik kaldırıldığında köleler oy kullanacaklar, onlar kullandığında kadınlar da oy kullanacak; işte ben asıl buna karşıyım” diyor.

Bugün Türkiye’de bir ilkokula gidip çocuklara kadınlar oy kullanabilir mi diye sorsanız, “ne saçmalıyor bu kadın” diye bakacaklardır yüzünüze. Çünkü dünyanın bir yerinde bir hak elde edildiğinde, bu öteki ülkelerdeki demokrasi mücadelesinde bir çıta olur. Hiç kimse orada gerçekleşenden daha azı ile yetinmek istemez. Bütün dünyada da, bizde de böyle oldu ve o çıta geçildi. Artık kadınların seçimlerde oy kullanıp kullanamayacağını kimse tartışmıyor. O çıta geçildi, şimdi başka bir çıtaya “katılmıcı demokrasi”ye bakıyoruz. Bu konuda da bir sürü model oluşuyor. İşte, Finlandiya da bir model, Japonya’da başka bir model. Önceden yalnızca oy kullanmak olarak görülen demokrasi şimdi daha farklı kabul ediliyor ve yeni arayışlara giriliyor. Kısacası bu alandaki mücadele sürüyor. Çünkü demokrasi mücadelesinin çıtasını dünyanın başka bölgelerindeki kazanımlar belirliyor. Bu Arjantin’de de, Meksika’da da, Türkiye’de de böyledir. Bugün toplumsal gelişme kadının yalnızca oy kullanmasıyla yetinecek aşamaları geçmiştir. Çünkü kadın sosyal hayatın her yerindedir, olması da zorunluluktur. O halde demokraside de daha atken, daha katılımcı olmak durumundadır. Olamıyorsa bunun nedenlerini ortadan kaldırılması gerekir. Pozitif ayırımcılık yapmak dahil, demokrasinin bu eksikliğini gidermenin yollarının bulunması gerekir. Elbette kadınlar, ellerini bağlayıp pozitif ayırımcılık yoluyla bazı hakları elde etmeyi bekleyecek değiller. Bunun için mücadeleye katılmaları, toplumun bir yarısı olarak öteki yarısıyla birlikte demokrasi içinde yer almaları gerekir…

KADINA ŞİDDET AZALMIYOR, ARTIYOR

Üzülerek ifade etmek gerekiyor ki, Türkiye’de kadına karşı şiddet uygulaması azalmıyor artıyor. Örneğin son yedi yılın verileri, kadınlara karşı şiddet uygulamasının yüzde yüz, iki yüz değil tam yüzde 1400 oranında arttığını gösteriyor. “Neden böyle oluyor?” diye baktığımızda şu çıkıyor ortaya: Kadın haklarına saygılı olduğumuzu söylüyor, yasalarımızda kadınları koruyacak önlemler alıyoruz ama kadına karşı şiddeti de hoş görüyoruz! Yasada kadına şiddet uygulanmasını kesin olarak yasaklıyoruz ve bu yoldan kadınları koruduğumuzu sanıyoruz, ama bir taraftan da siyaset bakımından kullandığımız üslupla farklı bir mesaj verebiliyoruz. Bir yasayı modern toplum seviyesinde iyileştirmekle modern toplumu değerli kılmak aynı şeyler değil. Birincisi yalnızca bir kabuk, yalnızca bir metin; ama bunu sindirememişseniz hiçbir işe yaramıyor, amaca da hizmet etmiyor. Yasada çağdaş olmaya çalışmak, ama sokağa bambaşka bir mesaj vermek modern toplumu değerlerini çiğnemekten başka bir şey değildir.

Bir toplum, yarısını oluşturan kadınları ihmal ederek başarılı olabileceğini düşünmek mumkun değildir. Japonya’da kadınların yüzde 100 okuma yazma oranına yüz yıl önce ulaşmış, Türkiye’de ise 4 kadından biri hala okuma yazma bilmiyor. 2013 yılına ulaştık, “kız çocukları da okusun” diye kampanyalar yürütüyoruz. Bu aslında çok acıklı bir durum ve kadın meselesinde önümüzde daha ne kadar büyük güçlükler bulunduğunu ortaya koyan bir durum.

Türkiye’nin dünyanın 16’ncı büyük ekonomisi olduğunu söylüyoruz. İyi ama, her on kadından yedisi ekonomik yaşamın, iş yaşamının dışında. İşsizlikten değil, işsizlik ayrı bir sorun. Her on erkekten üçü de işsiz. Bu da ayrı bir gerçek, ama kadınları bilinçli olarak iş yaşamının dışında tutuyoruz. Kadınların sosyal hayata katılmalarını bilinçli olarak engelliyoruz. Ekonomik gelişmeye ve toplumsal gelişmeye ilişkin rakamsal verilerin, toplumun yarısını oluşturan kadınlara da yansıması gerekmez mi? Herhalde gerekir, değil mi? Bir uyumsuzluk varsa orada bir sorunun da bulunduğu kendiliğinden ortaya çıkar, zaten çıkıyor da. Örneğin Türkiye’de bir mülkün sahibi olan kadınların, toplam mülk sahibi olanlara oranı yalnızca yüzde dokuz! Demek ki ekonomik bakımdan gelişsek de, gelişmesek de kadınların durumunda bir ilerleme olmuyor. Diğer alanlarda da durum bundan daha farklı değil. Örneğin kamuda her on çalışandan yalnızca üçünün kadın olduğunu görüyoruz. Bizim hedefimiz, bu oranın eşit olmasıdır…

Kadın müsteşar neredeyse hiç yok. Devlet bürokrasiye kadını sokmalı. 81 ilde bir kadın valimiz var. 23 milyon ehliyet kullanandan 4 milyon kadın kullanıcı bulunuyor. Ama sevindirici bir gelişme olarak son yıllarda kadın sürücü sayısı artıyor. Efsanelerle yola çıkarsak yol alamayız. O yüzden kadın meselesini çözemiyoruz.
 
Son düzenleme:
8 Mart mı o da ne?
Kadınlar yılın 365 günü şiddet görürken, öldürülürken, taciz, tecavüzle ruhları paramparça edilirken, kadın töre mağduruyken, eğitim ve çalışma hakkı elinden alınmışken, 2. değil 3. sınıf vatandaş bile sayılmazken neyin kutlaması:50:
Yılda birgün bir iki mesaj verilse ne olur verilmese ne olur, icraat var mı? Yok, neymiş efendim kadınlar çiçekmiş, valla parktaki çiçeklere basmak yasak tabelasını okuduğumuz halde basıp çiğneyen bir zihniyetteyiz.
Kadınlar bir çiçektir demekle iş bitmiyor, insanın ağzı başka aklı başka olduktan sonra :ssz:
 
8 Mart mı o da ne?
Kadınlar yılın 365 günü şiddet görürken, öldürülürken, taciz, tecavüzle ruhları paramparça edilirken, kadın töre mağduruyken, eğitim ve çalışma hakkı elinden alınmışken, 2. değil 3. sınıf vatandaş bile sayılmazken neyin kutlaması:50:
Yılda birgün bir iki mesaj verilse ne olur verilmese ne olur, icraat var mı? Yok, neymiş efendim kadınlar çiçekmiş, valla parktaki çiçeklere basmak yasak tabelasını okuduğumuz halde basıp çiğneyen bir zihniyetteyiz.
Kadınlar bir çiçektir demekle iş bitmiyor, insanın ağzı başka aklı başka olduktan sonra :ssz:

:46::46::46::46::46::46::46::46::46::46::46::46::46::46:
 
Türkiye'nin nüfusunun yarısı yüzde (49,8 i) kadın.mecliste kadın sayısı meclisin yüzde 14'ü.baş örtülü kadınlar üniversiteye gidemedi ama erkekler için böyle bir şey olmadı.onlar inansalar da inanmasalar da her zaman eğitim hakkına kavuştu.üç çocuk meselesi gündeme geldi ama üreme zorluğu çeken kadınlara bedava fon vermek, tüp bebeği teşvik etmek erkeklerin aklına gelmedi.aksine bin türlü evrak isteniyor tüp bebek çok masraflı.kürtaj konusu gündeme geldi ama korunmak sadece kadının göreviymiş gibi davranıldı.adam evde karısını dövüp tecavüz edip gidiyor o kadın nereden bulsun parayı da gidip doğum kontrol hapı alsın.eğer yanlış bilmiyorsam sağlık ocağı hapı artık ücretsiz vermiyormuş.bu konuda bilgi sahibi olan kızlar belirtsin buraya.kadınlar şiddet görüyor çözüm yok,doğuda çocuk gelinler var çözüm yok,kız çocukları işçi oluyor çözüm yok.evlilik zamanı sen bu adamı seviyor musun diye sorulmayan bir sürü şehir var.bıktım.erkeklerin kadınları siyasette kullanmasını istemiyorum.kadın siyasetçilerin,milletvekillerinin,bakanların artmasını istiyorum.


Aynen katılıyorum.Yazdıklarınızın tümü insan olduğumuzun hatırlanması.Erkek egemen toplum olduk söz hakkımız sıfır.Bizi temsil eden kadın yok.Olanda azınlık ses getirmiyor.
Birilerinin dediğini savunmak yada yermek bize ne kazandırıyor.Niye bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın tavrındayız.
:kkk: kocaman bir topluluğuz.Aynı dili konuşuyoruz
Niye birlik olamıyoruz.
 
bu zararlar benim paramla ödenmesin.bunları tek tek tespit etsinler zararı tanzim etsinler....ben den harcanacak 1 kuruş bile bu eylemi yapanlara haram olsun zehir olsun zıkkım olsun.....
 
Gezi parkındaki provokatörlerin verdiği maddi zararlardan bahsediliyor ya devamlı.. Bir de polisler için cebimizden çıkacak tutarlara da bakalım :

Deniz Zeyrek'in radikal gazetesinde ki 'Polis destanının faturası' isimli köşe yazısından alıntı :

Polis memurlarının "Elim kaydı", "Kendimden geçmişim" gibi 'destansı' savunmalarının AİHM nezdindeki faturasını mağdurlar ödeyecek.

Hastanelere başvuran yaralıların sayısı, travmalar, uzuv kayıpları, kalıcı hasarlar ve hepsinden önemlisi ölümler, kısacası polis destanının sonuçlarını resmi ağızlardan hiç duymadık ama iyi ki sivil toplum var.
Türk Tabipleri Birliği’nin açıklamasından biliyoruz ki sadece 13 ilde bugüne dek polis müdahalelerinde 60’ı ağır 7832 kişi yaralandı ve hastanelere başvurdu. 11 kişi sıkılan biber gazı fişeğinin isabet etmesi sonucu gözünü kaybetti. 20 kişi kafa travması geçirdi. 1 kişinin dalağı alındı.

İnsan hakları kuruluşlarının derlediği ‘polis şiddeti’ videolarından birkaç örnek vereceğim:

-31 Mayıs günü İstanbul Taksim’de 4 polis bir genci köşeye sıkıştırıp öldüresiye dövmüş. Beyaz gömlekli, sakallı bir sivil polis o kadar hırslanmıştı ki sanırsınız Stallone’nin canlandırdığı boksör Rocky. Kroşeler kesmiyor, eylemci gence kikboks yapar gibi akrobatik tekmeler atıyor. Bu arada başka polisler de gazetecilere hücum ediyor: “Çekmeyin u..”

-
Bodrum’da 2 Haziran günü elleri sopalı, coplu, üniformalı ve sivil polislerden oluşan bir grup; yakaladıkları herkesi bir güzel pataklamış. Görüntülerde “Direnme ulan” naralarıyla “Direnmiyorum abi” yakarmaları, yumruk ve tekme sesleriyle birlikte yankılanıyor.

-İzmir sahilindeki olayı anlatmama gerek yok. 3 Çevik Kuvvet polisinin sahildeki gençleri copla dövdüğü, saçlarını yolduğu o ünlü görüntüler.

-Yine İzmir’de elleri sopalı sivillerin “Karımın yanında yapmayın” diyen vatandaşa uyguladığı şiddetin sesi kulaklardan silinmiyor.

- Antalya’da üç gencin otoparkta yediği dayağı da hatırlarsınız. Mağdurlardan biri polis çocuğu çıktı üstelik.

AİHM, kararlarının dayandığı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) konuyla ilgili iki kritik maddesi şöyle:


Madde 2 (Yaşam hakkı): Herkesin yaşam hakkı yasayla korunur. Yasanın ölüm cezası ile cezalandırdığı bir suçtan dolayı hakkında mahkemece hükmedilen bu cezanın infaz edilmesi dışında, hiç kimsenin yaşamına kasten son verilemez.

Madde 3 (İşkence yasağı): Hiç kimse işkenceye veya insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele veya cezaya tabi tutulamaz.

Polis memurlarının “Elim kaydı”, “Kendimden geçmişim, hatırlamıyorum” gibi savunmaları AİHM nezdinde Türkiye’yi kurtarmayacak ve uluslararası mahkeme 100 bin euroyu bulacak tazminat kararlarına imza atacak. Belki de en geç 5 yıl içinde biz, vergi mükellefi vatandaşlar olarak, ‘polis destanı’nın faturalarını ödemeye başlayacağız.
Nereden mi biliyorum? Bugün barış umudunun yeşerdiği, kalıcılaşmasını umduğumuz o topraklarda yapılan benzer müdahaleler nedeniyle AİHM’nin kestiği faturalardan...

yazının tam hali için :
'Polis Destanı'nın faturası - DENİZ ZEYREK - Radikal
 
bu zararlar benim paramla ödenmesin.bunları tek tek tespit etsinler zararı tanzim etsinler....ben den harcanacak 1 kuruş bile bu eylemi yapanlara haram olsun zehir olsun zıkkım olsun.....

Allah Allah yaaa... Her agzini actiginizda bir beddua. bir kötü dilek..Islam dini sevgi dini degil mi??? Hic mi Mevlana okumadiniz??? Allah Allahh...
 
bu zararlar benim paramla ödenmesin.bunları tek tek tespit etsinler zararı tanzim etsinler....ben den harcanacak 1 kuruş bile bu eylemi yapanlara haram olsun zehir olsun zıkkım olsun.....

olaylarla ölen insanların kör kalan gençlerin haklarını kim ödeyecek ölenlere geri kim can verecek kim kör kalanlara gözünü çıkarıp verecek KİMM?
Aklınız fikriniz maddiyat millet canını koymuş ortaya bu olaylarda siz ve sizin gibiler hala para para para diye dolaşıyo ortalıkta
 
olaylarla ölen insanların kör kalan gençlerin haklarını kim ödeyecek ölenlere geri kim can verecek kim kör kalanlara gözünü çıkarıp verecek KİMM?
Aklınız fikriniz maddiyat millet canını koymuş ortaya bu olaylarda siz ve sizin gibiler hala para para para diye dolaşıyo ortalıkta

Para lafini etmelerine alistim da, su zehirli sözleri beni cok üzüyor..Bu kin bu nefret beni cok korkutuyor.. Özellikle kadinlarin icinde böylesine kin-nefret olunca daha cok korkuyorum. Cünkü kadinlar hep yapici,fedakar ve yufka yürekli olmuslardir. Ama bu topikteki kadinlar eylem yapan insalara etmedikleri beddua kalmadi. Ama derler ki, beddu dönüp dolasik sahibini bulurmus...Dikkat etmek lazim..
 
bu zararlar benim paramla ödenmesin.bunları tek tek tespit etsinler zararı tanzim etsinler....ben den harcanacak 1 kuruş bile bu eylemi yapanlara haram olsun zehir olsun zıkkım olsun.....

sizin paranızla gemicik alınmasına ne diyorsunuz:34::34:

bir kaç sayfa önce hayrunisa hanımefendi hazretlerinin 49bin lira kiraya evde(!) oturduğu yazıldı ona ne diyorsunuz
 
Son düzenleme:
Para lafini etmelerine alistim da, su zehirli sözleri beni cok üzüyor..Bu kin bu nefret beni cok korkutuyor.. Özellikle kadinlarin icinde böylesine kin-nefret olunca daha cok korkuyorum. Cünkü kadinlar hep yapici,fedakar ve yufka yürekli olmuslardir. Ama bu topikteki kadinlar eylem yapan insalara etmedikleri beddua kalmadi. Ama derler ki, beddu dönüp dolasik sahibini bulurmus...Dikkat etmek lazim..

ya iyide günah ya bu insanlar günlerce bizber gazı jop yiyerek mücadele ettiler hala para hala beddua yuh yani
 
sizin paranızla gemicik alınmasına ne diyorsunuz:34::34:

bir kaç sayfa önce hayrunisa hanımefendi hazretlerinin 49bin lira kiraya evde(!) oturduğu yazıldı ona ne diyorsunuz

Ahhhh ahhh tam da bu konu hakkinda söylemek istediklerim var kii, söyleyemiyorum... Ama söyle bir örnek vereyim tam uymaz ama en azindan olan bir olay... Bir kac yil önce Antalya da bir dolandirici cete ele gecirildi, avukatlar, doktorlar, hakimler dolandirilmisti... Nasil mi? Bu insanlara bu cete cennetten arsa sattilar....Bu kültürlü insanlar dünyaaaa kadar para verdiler hicccc acimadan, cünkü cennetten arsa aldiklarina inandilar.. artik düsün gerisini...
 
Ahhhh ahhh tam da bu konu hakkinda söylemek istediklerim var kii, söyleyemiyorum... Ama söyle bir örnek vereyim tam uymaz ama en azindan olan bir olay... Bir kac yil önce Antalya da bir dolandirici cete ele gecirildi, avukatlar, doktorlar, hakimler dolandirilmisti... Nasil mi? Bu insanlara bu cete cennetten arsa sattilar....Bu kültürlü insanlar dünyaaaa kadar para verdiler hicccc acimadan, cünkü cennetten arsa aldiklarina inandilar.. artik düsün gerisini...
orta çağ avrupasında olduğu gibi:))) kendi hallerine yansınlar açıp iki sayfa sahih kitap okusalardı bu duruma düşmezlerdi:)))))
 
zehirzıkkımcı arkadaş nerdesin bedduanı edip tüydün
beddualar öyle şıp diye tutsaydı şuna emin ol bu halkı hortumlayan şahıslar çoktan boyunlarının altında yatıyolardı
 
gene konu dönmüş dolaşmış akp chp olayına dönmüş...

merak ediyorum bu partiler sizin karnınızı mı doyuruyor ? Çok ciddi soruyorum ? Menfaatler mi var bu işin ucunda ?
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Back