Burada, başka kaynaklarda, çoğu yerde 'Eşim Narsist' söylemini okuyorum.
Yazdıkça güncelleyerek gideceğim, bir anda bitiremem çünkü yazarken bazen benim de ataklarım tutuyor.
Bu teşhisi sonunda bir uzman koyduğu için rahatım. Bu süreç için 1 yıldır şüphem vardı. Sayısız kaynak okudum, araştırdım.
Ne buradaki özelliklerle teşhis koyun ne de yazacağım on şeyden biri
Bölüm 1
Geçenki bir konuda adını hatırlamadığım bir kullanıcı yazmamı istedi. Benim de aklımdaydı.
Ben gerçekten Narsistik Kişilik Bozukluğu olan biri ile sevgili oldum, yetmedi evlendim, boşanma konularım arşivde süreç devam ediyor.
Yazmak için biraz da iyi olmam gerekiyordu. Bilgilenmek isteyen için uzun bir konu olacak.
Birini unutmuş olup kırmamak için isim vermeyeceğim ama çok kullanıcıdan çok yorum okuyarak ben kendimi kurtardım. O yüzden elim, dilim döndüğünce size GERÇEK NARSİSTLİK nedir anlatacağım.
Arkadaşlar durun, NARSİSTİK KİŞİLİK BOZUKLUĞU inanın ki burda açılan konu sayısı oranında değil.
Şunu da gözardı etmemek gerek tabii, hiç teşhis edilmeyen de çok. Ki psikolog arkadaşlar beni düzeltsin ama onlar bile teşhis koyana kadar çok emin olmak istiyor, bu aşamada terapiyi bırakan da çoktur.
Gelelim konuya;
Hiç işaret vermedi mi; 4 yıl sevgililik, 1 yılı aşkın nişanlılık, 5 aylık evlilik.
Başlarda vermedi sanıyordum, vermiş.
Şimdi bu noktada herkesin bir eksikliği var, ben de empat kişilik olduğum ve ilişkilerimde naif yapılı olup bir yandan da sevgiye aç olduğum için anlamamışım.
Nasıl derseniz; ailem ve arkadaşlarım beni hep çok sevdi, çevrem vardı, iyi bir şirkette yöneticiydim, orta üstü denecek gelirim vardı, elim yüzüm düzgün bir tipim, Türk değilim. (Burada kendini övme yok, neden beni seçtiğini anlayacaksınız daha sonra, yoksa salağın tekiymişim.)
Ama ailemde hiç fiziksel sevme, yumuş yumuş sözler görmedim. Bizim aile sevgi dilimiz dostluk, destekler.
Love Booming konusu; bu konu narsistlik ile ilgili tüm kaynaklarda birkaç ay, bir yıl gibi aşırı ilgi, hediye, şatafat gibi geçiyor.
İşin aslı o değil. Love booming sizi elde ettiğinden emin olana kadar. İster inanın ister inanmayın 4 yıl tek kötü söz duymadım. Trafikte sinirlense şahit olduğum için özür dikerdi. 365 günden çarpsanız 1460 gecede 2 kez gece benle konuşmadan uyudu. Sesini duymadan uyuyamam diye.. Bu kısım da aklımızda kalsın, sonradan göreceğiz.
Romantizm benim tarzım değildi ama yüzlerce gece, bu sevgiye alıştım. Yetmezdi de ben uyurken defterler tutardı, her yılın sonunda verirdi.
Şimdi yine gelelim bu 4 yıla, birkaç haftasonu hariç (10'u geçmez) her haftasonu benle olmak ister, iş seyahatine gitse yanına çağırır, kaçamak tatil için gün sayardı.
Bu booming biz nişanlanana kadar sürdü.
Gün içinde en az iki kez arar, çişe gitse haber verirdi.
Evlilik yaklaştıkça 'sürekli telefonda mı konuşacağız, her dakika görüşelim mi' lafları başladı.
Günlük haberleşmeler kesilip, 'ben her yaptığımı sana söylemek zorunda mıyım'lar başladı. Ve tabii yalanlar; işe gidiyorum diye oraya buraya gitmeler.
Başkarda salak ben; 'ben de sana söylemem o zaman' diye ket vurmaya çalıştımsa da sonradan 'söyleme banane' demeye bağladı.
Ben konulara gire gire bunu asla bitiremem.
Maddelere döneyim;
Bendeki model atama sorunu, onun buhranı derken 2 yıl çalışmadı.
Tatil, harcama, araba vs. aklınıza ne gelirse ödedim.
Ben işten ayrıldığım anda (ki bu evliliğe denk geldi) anında gözünde söndüm ve hiçbir maddi/manevi destek görmedim.
Bazı maddeler çakışabilir ama Borderline Kişilik Bozukluğu özelliklerini de taşıdığı için bazı bulgular çakışabilir. Özellik diyorum çünkü herkes bazı kişilik bozukluğu özellikleri taşır. Buna bozukluk demek için çoğunu, sürkeli taşıması gerek.
-Kendisinde ne eksikse sizi onun için hayatında tutar. Yalnız dikkat, sizi asla bunla övmez.
Kendini över. Sadece sizden faydalanmak istiyorsa egonuzu okşar.
Örnek;
Anadil seviyesinde İngilizce biliyorum, kendisi o dönemde kursa gidiyordu. Yanında defalarca telefon görüşmesi yapmama rağmen hiç iyi olduğumu söylemedi. Kendisi işe başlayacakken benim çok iyi olduğumu, kendisiyle pratik yapmamı ve bazı işlerini yapmamı isteyene kadar.
Sonrasındaki süreçte kendisi bir seviyeye gelince İngilizce'den başka bir b*k bildiğin yok diye beni aşağılayacaktı...
Salaklığım burada, işsiz kaldığım arada öyle manipülasyonlar yedim ki dil bilgimi test ettim, onca diploma, sertifika, ödülü şansa aldığıma inanıp internetten al-sat işine başladım. Buraya manipülasyonlarda gireriz.
-Siz, ailesi, arkadaşları ve kimi tanıyorsa onun isteklerini yerine getirdikçe iyidir. Aksi durumda öfkelenir, aşağılar mümkünse zarar verir.
Yalnız bunu yaparken asla belli etmez. Çünkü gerçekten kim olduğu değil, nasıl görünüyor olduğu çok önemlidir.
Asla kimi gerçekten sevdiğini anlamadım sanıyordum, bizim anladığımız gibi bir sevgi ile kimseyi sevmiyormuş ki. Anlamamam normal.
Düşkün olması sevdiğini göstermiyor. Faydası olmadan sevdiği kimse yoktu. Bilenler ikincil faydayı da düşünsün burada..
Of bu kısım çok detaylı, örnekli.. Nasıl anlatsam..
Anne babasını ağzından düşürmez lafta sözde çok düşünür ama sadece bana inat olsun diye onlara para harcar, inatlaşmıyorsa nasıl sömüreceğini düşünürdü. Buraya da yine döneceğiz çünkü bir dönem adeta nefret ediyordu..
Bana gelince de sorsanız beni çok merak eder ama araba ve kendisi evde uyurken ben karda işe taksi ile gittiğimde beni aramaz, paran var mı demezdi.
Ailemin ve arkadaşlarımın yanında çilek canı isterse çalışır deyip yalnızken işsizliğimi aşağılardı.
-Ailesi baskın, amiri otoriter ise veya herhangi bir sebeple sizden önceleri palazlanmadıysa narsistik özelliklerini ortaya çıkaracağı ilk ortam sizseniz o da bu güçten hem haz alacak hem de bunu yadırgayacak. Narsistlik de seviyelere ayrılıyor. Bizimkinin ilk ortamı benmişim.
Bir süre sonra 'nasılsa gerçek yüzünü görmüş ve gitmemiş olduğunuz' için kavga ederken size küfretse 'senin yüzünden küfrettim, konu komşuya rezil olduk' diyecek, sizin gözünüzde kim olduğunu ASLA umursamayacaktır.
Hayır, onun vicdanı yok.
Onun tüm hatalarının sebebi sizsiniz.
Evet buna sığınıp rahatlıyor ve hiç üzülmeden devam ediyor. Sizi kullanabildiği sürece asla peşinizden koşmayacak.
Umut edenler bu noktada ayrılıkla adam etmeyi düşünmeyin, garantiye tekrar aldığında doz korkunç noktalara ulaşacak. Buraya da dönüp size boğazıma dayanan bıçakları anlatacağım..
Bölüm 2
Yorumlar geldikçe bende de anılar güncelleniyor tabii.
Çünkü zamanın sonunda o kadar garip şey yaşıyor ve kimisini normalleştiriyorsunuz ki, çok sonra anlıyorsunuz ne olduğunu.
-Sessiz muamele.
Kavga ettim, konuştum, ağladım, bir gün panik atak geçirdim, bir gün kavga ederken parmağımı kırdı..
Panik atak geçirdiğimde, parmağım kırıldığında beni söylene söylene hastaneye götürüp 'darp raporu almaya mı gidiyorsun, benim gibi birini ne hale getiriyorsun sana inanamıyorum ' , 'sen çok takıntılısın her şeyi takarsan atak geçirirsin' demişti. İnanır mısınız, onu teselli ederken buldum kendimi.
İletişime açık ve herkesle anlaşan biri için bu en dayanılmaz şey ve o bunu çok iyi biliyor!
İşaretler demiştik; ben yapı olarak sorun sevmeyen, çözen biriyim ve daha önceleri gerçek, makul tartışmaları adım atarak bitirmiştim. Şimdi görüyorum ki bunlar sizi tartmak üzerine. Yapınızı çözüyor ve sonra bunu kullanıyor.
Ben avaz avaz ağlarken o TV izleyip kahkaha atar, yemek yerdi.
Denildiği gibi beş karış suratla oturur, arkadaşı arayınca kahkahalar atar ve kapatır kapatmaz moduna dönerdi.
Ben bir tek bu sessiz muameleyi kırabildim. Başardım ve ilkinde 10 gün olmak üzere aynısını yaptım.
Bir evin içi dört duvar, işe gitmiyorum, ekonomik düzlemlerim sapmış sosyalleşmiyorun, eve geliyor ve yatakodasına kapanıyorum. Günlerce gördüğüm tek insan o...
Bunu ısrarla sürdürdüğümde sessiz muameleyi kesti.
Unutmayın narsist işe yaramayan yöntemi de sevmez, başarısız hisseder. Ama sanmayın ki iletişimi öğrendi.
Hiçbi şey yok gibi davrandı sadece.
-Yalan söylemesi. Şimdi görüyorum ki en büyük işaret bu. Evlenene kadar hiç anlamamıştım.
Cunku bir yandan yalandan nefret ettigini soylerdi.
Artik ne oldugunu anlayinca dogrusunu bildigim seyleri sorunca farkettim ki normal insanla gibi yalan soylerken bir huzursuz olma, burnunu kasima, goz temasi kurmama gibi aciklari vermiyor.
Yalani yakalaninca ve artik kiviramaz hale gelince de ofke nobetleri ve hakaretler...
Aldatma cok yayginmis, ben aldatildim mi bilmiyorum, hic yakalamadim.
Ama neden olmasin?
Bölüm 3
Yani icine girdikce karisiyorum... Yansitma
Bunu kac kez, kac sekilde yasadim bilmiyorum ama size soyledigi, caninizi yakan her seyi bir dusunun aslinda ayip diye, agir gelir diye ya da korkuyorsunuz diye ona soyleyemediginiz seyler degil mi?
-Cocuksun sen, el bebek buyumussun, zorluk nedir bilmiyorsun.
-Sen benim icin ne yaptin ki? Yapmasaydin.
-Gercek yuzunu evlenince gosterdin, keske evlenmeseydim.
-Ben ne bicim insanlara karistim.
-Asagiliksin, pisliksin, kotu kalplisin.
-Beceriksizsin, insan iliskilerin sorunlu, takintilsin ve daha nicesi...
Iste calisip, is cikisi onla gorusup veya evlenince evde temizlik, yemek yapip gunde 80 km ise giden gelen ben, evde yatarken soylenen veya gunde 1 saat fazla calissa, trafige takilsa ofkelenen o. Sizce kim zorluk gormeyen?
Gercek yuzunu evlenince gosteren..
Tek bir arkadasi var, 2-3 is arkadasi, iyi gecindigi tek akraba yok... Insan iliskisi sorunlu olan kim?
Ailesini merak edenler eski konularima bakabilir, bir kez "kimlere karistim ben" demedim ama cok dusundum.
Gunun sonunda sizin ona soylemediklerinizi/soyleyemediklerinizi o size soyluyor, evet.
Ofke konusu...
Bu konuda benim icin cok yaralayici.. Istedigini size yaptiramadiginda yani ustunuzdeki kontrolu yitirdiginde resmen deliriyor. Benimki Allah ile aramdaki bag kayboluyor demisti bir kez.
Ailemden degil dayak fiske gormemis insanim fiziksel olarak aramizda 40 kilo var. Bana ilk vurdugunda soka girmistim.
Gunlerce ben bunu gercekten yasadim mi diye uykumdan uyandim.
"Ben seni dovmedim ki cok ustume gelip beni bu hale getirdin, dovsem su an karsimda konusuyor olamazdin" diye beni bunun dayak olmadigina ve sebebin ben olduguma inandirmaya calisti.
Acik soyleyeyim ne kadar egitimli, farkinda ya da bilgili olsaniz da sizin de bazi kisilik zayifliklariniz varsa "ya bir insan acikca bunu inkar etmez, bir dinleyeyim" deyip karisabiliyorsunuz. Bu cok insani..
Sonra boyutlar artti zaten.
Parmak kirma, bicak cekme, yerde surukleme...
Bir gun oyle siddetle beni kaldirip yere atti ki felc oldugumu zannettim.
Her kavgada birakin ozur dilemeyi, dovdugumu mu birine soyleyeceksin bu mu tehditin? diye o beni suclardi da ben kimseye soylemedim ki diye inandirirdim.
Neden, cunku yazik.
Hasta o, ailesi dovmus. Ben iyilestirecektim, istemeden vuruyordu bana... Onun yerinde olmak ister miydim?... Ah kalbim ve salak ben.
Bölüm 4:
Nerede kaldığımı ben bile unutsam da gücümü topladıkça yazacağım.
Yorumlarda bir arkadaşım 'bacağımı kırdı, özür bile dilemedi. Ben kaza dedim herkese' demiş.
Pekçoğu da neden demiş haklı olarak.
Ben o ruh hastası adına özür dilerim senden. Maksat kalbin kırılmasın.
Bu kısım çok garip bir manipülasyon. Öyle çok yerde sizi suçlu olduğunuza inandırıyor ve arada sırada size iyi davrandığı için 'yeterince çabalarsam düzelir' diyorsunuz ki onun yerine utanmaktan, dayak yemekten utanmaktan söyleyemiyorsunuz.
O nokta kıyameti kopartmanız gereken yerken cesaretiniz kırılıyor. Bunu yaparsam her şeyin sonu gelecek kaygısı..
Manipülasyon öyle ezmiş ki sizi değerinizi ona özür diletip 'bak pişman oldu' diye biçmeye çalışıyorsunuz...
Gelelim yeni bir ara başlığa.
Samimiyetsizlik
Her şeyini bilirim sanıyordum. Hem öyle derdi hem de o kadar çok şey anlatırdı ki. Daha ne olabilirdi?
Bunu belki yazdım belki yazmadım bilmiyorum ama LÜTFEN biriyle evlenmeyi aklınızdan geçirdiğiniz an 3 kuşak ailesini, ilişkilerini inceleyin.
Ben dayak nedir bilmedim diyen eşimin annesi kendi ağzı ile 'O çocukken kayınvalideme kızardım, eşim de yanımda olmazdı, çocukları döverdim valla sonraları helallik istedim' dediğinde kanım dondu.
Bana ilk şiddet uyguladığında ağlaya ağlaya helallik istemişti. (Vermedim ama o rahatladı ve uyudu)
Öğretisi buydu çünkü.
Hayatında samimi olduğu tek bir insan dahi yok.
Tüm ilişkileri menfaat. O saplantılıca tutturduğu aile ilişkileri bile.
'Evlendi değişti demesinler diye arıyorum' derdi.
Kuzenler ile tatile giderdik, toplanırdık, yemek yerdik yalnız kaldığımız anda ne kadar şerefsiz olduklarını anlatırdı...
Derin derin nefes alıyorum bazen gerçekten, her birini milyonlarca örnekleyebilirim..
Çabalasam düzelir mi?
Bakın aklınızda narsist şüphesi var ya da yok mesele teşhisin ne olduğu değil. İster hastalık olsun ister olmasın. Size yaptığı bu davranışlar gerçek.
Teşhis etmeye uğraşmayın. Uzmanların bile en zor teşhis ettiği vakalardan biri bu.
Yine de merak edenler için,
Kavga ettim, sakince anlattım, yalvardım, küstüm, nişan attım, evi terkettim, babasıyla konuştum. Her iletişimi denedim.
Yetmedi. Okunabilecek tüm kitapları okudum. Tüm kaynaklardan tedaviyi araştırdım.
Bu aşamada düşünün; tedavisi varsa bile tedavi olup değişen biri olacak.
Siz onu olduğu gibi sevmediniz, sevemezdiniz. Siz katlanabiliyordunuz narsistik özelliklerine. Siz katlandıkça dozu arttı.
İşaretler hep vardı.
Hep hissediyordunuz bir problem olduğunu.
Ben terapiye başladım. 2 yıla yaklaşık zamanda sonuç almaya başladım. En hızlı ilerlemem ondan zihnen ayrıldıktan sonra oldu. Onla birlikte manipüle edilirken iyileşmek mehter takkmına çevirmişti beni..
O terapi alsa? Diyorsunuz.
Başardım, ikna ettim. Parasını bana ödetti başlarda, kabul ettim.
Tek amacı terapisti ikna etmek, rol yapmaktı. Köşeye sıkışınca agresifleşiyor, zaten senin yüzünden bu boş işlere vakit ayırdım diyordu.
Terapi işe yarasa kendi gitti, yaramasa sen ayarladın olsun diyeydi.
Çift terapisi diyeceksiniz, onu da başardım.
Bazen kaptırıp bana anlattığı ya da bir önceki seansta ağzından kaçırdığı şeyi sonraki seansta unutur reddederdi.
Bu da olmadı yani.
Bu rakamları aklınızda tutun sonra hesap yapacağız. Şu anın paritesi ile sanırım terapilere 40.000 lira harcadım.
Eş, dost, aile büyüğü de konuştu. Haftalarca milletin söylediği lafa takar beni rezil ettin derdi.
Herkesin anlayacağı bir hikayeyi öyle çevirirdi ki; karşı komşum ve eşi yani adamın kendisi öz annesinin kötülüğünü anlatır, evliliğini koruması gerektiği için üzülse de görüşmediğini söylerdi. Eşim, bak başaran ailesini koruyor der kendini asla görmezdi.
Terapiler bir yandan gidiyor bense bir yandan ilişki koçlarında taktik arıyordum. Çok bilinen iki ilişki koçu bir de kitapları olup narsistlere diz çöktüren, ilişki koçlarına aynı şeyleri anlatıp duruyordum.
Hele ki birine 2 saat için 25.000 ödedim.
Bu da çöp oldu.
Bunları niye anlatıyorum; ikna edemeyen, imkanı olmayan 'yapsam düzelir miydi' demesin diye.
Eleştirebilirsiniz am kafasında soru olanın kalmasın diye en saçma şeyleri bile yazacağım.
Az buçuk konuyu anlattığım herkes bir fikir veriyordu. 'Benimki de böyle, on senede düzeldi, sende sorun var, ay acaba büyü mü var, nazar mı oldu' diye diye diye..
Falcılar, tarotçular, hocalar derken burda da kaç saat vakit geçirdim bilmiyorum.
Adam o gün eve gülerek geliyor, diyorsun ki hoca işe yaradı. Ya o gün kendince bir menfaati var, sen bilmiyorsun.
Tuzlu suymuş, ritüelmiş, hocaymış inanan için söylüyorum bunlar çalışıyorsa bile 'NORMAL' insanlar için geçerli.
Ben bu işlerin içerisinde tabii ki Allah'a inanırım ve ne zaman 'Allah'ım ya bunu düzelt ya da benim gözümü aç, önüme düşür ki tiksineyim' diye dua edip salmakta buldum çareyi. Sonra gerçekten aslında ben elimi çektiğim için gerçekleri görmeye başladım.
Ben onun hayatında beşinci sırada falanım, yalan söylüyor, menfaati olunca her kötü şeyi yapabiliyor.
Ben astrolojiye ve tarota inanırım bu arada, tarot bence bir fal değil. Bilen elde bir yol gösterici.
Onca kötü olay, tedavi, terapi derken çok etkileyici bir tarot baktırdım. (Reklamdan uzağım, lütfen isim diye dm atmayın.)
O anki hissimle bana denk geldiğine inanıyorum.
'Bu evlilik çoktan bitmiş, sen hep çabalamışsın. Senin çabanla sürünmüş. Sen onun için bir şanstın ama sana eremedikçe sana saldırmış. Sorumluluk alamayan biri, yanlış insan. Neden bunca rezillikte kaybetme psikolojisi ile kazanma bilinçdışına geçiyorsun. Bu hırsından kurtul.' dedi. Doğruydu.
Ben kaybetmiyodum aslında, kendini öyle bir pazarlamıştı ki.
Narsist mağduriyetinin en çok ortaya çıktığı yer burası sanırım.
Bir süre sonra hiçbir doğrudan emin olamıyorsunuz.
Bu deneyimlerin sonucu koca bir sıfır anlayacağınız...
Hayatta keyifle yaptığım her şeyi eleştirirdi.
Yazı yazmayı severdim, masa sallanır ses yaparsa söylenirdi, tedirgin yazardım.
Ondan önce defalarca konserlerine gittiğim şarkıcıların müziklerini bayık bulur, sevmezdi. Yolda açıp dinlemek istediğimde önceleri susar sonra aşağlardı. Artık bir yerden sonra dinlesem sonra lafını çekeceğim diye ben vazgeçtim.
Et değil sebze ve karbonhidrat severim, bunu da eleştirirdi.
Kilo aldığımda eleştirir, çok zayıf olduğumda eleştirirdi.
En çok aklımda kalan aslında tüm sebeplerin kökünde 'SORUMLULUK ALAMAMAK' var.
Bu olayların stresi içerisinde diyabet teşhisi aldım. Tip 1, tip 2'yi karıştırıyorum. Kalıtsal olan değil de şu sonradan gelişen. Stres kaynaklı olduğunu söyledi doktor.
'Her şeyi bu kadar kafana takarsan diyabet olursun tabii' diyerek önce bana sıkıştı. 'Kendisinin yüzünden' olduğunu duymamak için peşinen o saldırdı anlayacağınız.
'Korkma senin yüzünden demiyorum, rahatladın mı' dediğimde gerçekten rahatladı. Ve sonra bana 1 yıl boyunca bu hastalığımın ne olduğunu hiç sormadı. Konusunu bile açmak istemezdi.
2 kez benim arabamla kaza yaptı. 'Canın sağolsun, sana ve insana bir şey olmasın da' dedim.
Kendim, kendi arabamı sürttüğümde iyi miyim diye sormadan sıfır arabayı sürtüp nasıl çirkin halde kullandırırsın bize diye yarım gün söylenmişti..
En ufak istemediği bir şeyi yaptığımda 'bana söz vermiştin, böyle anlaşmıştık' derdi, ben ona aynısını söylediğimde 'şimdi sözümden vazgçetim, nolmuş' der küfürler yağdırırdı.
Defalarca ama defalarca evlilik sorumluluğunun ağırlığından bahsetti. Halbuki ağır bir şey yoktu. Borçsuz evlendik, bir ev parasının yarısı kadar birikimle. İki kişi toplam 7-8 asgari ücret maaş kazanıyorduk, iki de arabamız vardı. Bunu neden söylüyorum dert stres değilmiş. Parayı tek başına yönetmek istediği için böyle bezdirmek istemiş beni. Maaşımı ve birikimimi ona göndermemi istiyordu. Bunu yapmadım.
Benim harcamalarımı didikler, kendisi napar sorsam kavga çıkartırdı.
Detayları benzer olayların teşhisi için yazıyorum ama farkettim ki bitmez.
Toparlamak gerekirse artık farketmek ve uzaklaşmak istiyorsanız ve sonra iyileşmek benim yöntemlerim aşağıda;
Farketmek
Sözlerine değil davranışlarına bakın.
Yalanı ortaya çıktığında ölümüne savunma ve inkar etme şekline bakın, sadece iş ciddiye binerse itiraf edeceğini ama mutlaka sizin yüzünüzden deyip çeteresini tutup ilk fırsatta intikam alacağını unutmayın.
Sizi suçladığı her şeyi sinirlenmeden dikkatle dinleyin. Bunlar aslında aradığınız cevaplar. Yansıtma yaparak kendisinde ne olduğunu söylüyor.
Yansıtma yapan kişi bunun farkında değil, bu bir savunma mekanizması onun beynine göre gerçek bu. O yüzden utanır, anlar, gerçeği o da biliyor sanmayın. Düşünün kişiliği bu gerçeği bilmemek üzerine kurulu. Zaten narsist aslında bu demek.
Sizden fayalandığını unutmayın. İlişki ve evlilik kalıbınıza, insanlığınıza uymasa da bitirmeyi başarana kadar kendinizi koruyun. Hayatınızdaki kötü şeyleri anlatıp koz vermeyin, iyi şeyleri anlatıp faydalandırmayın.
Evliyseniz ailenizi, en çok onları kıskanıyor ve nefret ediyor. Ailemin ona iyi davrandığı sofrasına oturttuğu her günün sonunda bir bahane bulur onlara hakaret ederdi arkalarından. Yüzlerine nasıl sempatik davrandığına şaşırırdım.
Bir şeye hayır dediyseniz bir noktada bezip evet demeyin. İstikrarla sürdürün. Yoksa her seferinde dozu artırır. Sizi çok iyi çözmüştür. Hayır dediğinizde önce küser baktı ki adım atıyorsunuz küsmeyi alet çantasına koyar. Bir dahakine küsmekle istediğini yaptıramazsa döver. O yüzden dozu yukarı çekmeyin.
Dindarmış, yemin etmiş, gözünü kırpmamış farketmez. Tek ayak üstünde yalan söyler. Bizim insani bildiğimiz hiçbir mimik, panikleme vs. onda yok.
Kendinizi kandırmayın. İyileşir diye ummayın. Sizi çok iyi tanıyor demiştim. Uzaklaştığınızı farkettiğinde ajitasyon konuşmaları duyacaksınız. Ben neden böyleyim, ben kötü yetiştirildim, ben böyle öfkeli olmak ister miydim, Allah benim belamı verseydi diye... Yemeyin.
Kendinizden şüphe etmeyin. Siz sıkıştırmıyorsunuz, sizin yüzünüzden size kötü davranmıyor.
Uzaklaşmak
Burası sevgili, nişanlı vs. olanlar için en kolayı.
Hiçbir şey yapamaz! O topluma yarattığı sahte mülayim, anlayışlı, sevimli kişilik yıkılmasın diye sizi tehdit eder sökmezse vicdanınıza oynar, olmazsa tekrar hakaret eder ama tabiri caizse havlayan köpek ısırmaz!
Psikolojik destek alın. Sandığınızdan uzun sürecek. Bildikleriniz, bilmedikleriniz, etkileri, yüzleşmek çok zor...
Evlendikten sonra yalana başladı sanıyordum, kendimi suçlardım sıkıştırıyorum da yalan mı söylüyor diye. Terapide anladım ki baştan beri yalan söylüyormuş.
Ayrılırken, boşanırken medeniyet ummayın. İnsan olsa bu halde olmazdınız zaten. O potansiyel yok.
Ayrılırken size aldığı hediyeyi bile geri isteyecek, yapmaz demeyin. Kıymetli ama maddi ama manevi neyiniz varsa öncesinde ufak ufak kaçırın.
Ona aldığım hediyenin, benden aldığı nakit paranın haddi hesabı yoktur. Ayrılmak istediğimde ilk iş bana aldığı nadir hediyelerini geri istemişti.
Kendi metaya önem verdiği için onla canınızı acıtmak isteyecek. Üzüleceksiniz, onun ilişkinizden çok eşyaya değer vermesine üzüleceksiniz ama o bunu anlamayacak.
İftira atacak, herkese kötüleyecek sizi. Bunun sonu yok. İnsanlar inanır diye korkmayın.
İyileşmek
Bu kısım inanın ki hepsinden zor.
Psikolojik olarak aklınıza iyi anılar hücum edecek. Kötüleri unutmayın. Yazın ve okuyun. Özlediğiniz o değil, baştaki iyi duygular. Ve nasıl bana bunu yapar hazımsızlığı.
Zaten mesele şu bunlar yapısı gereği siz onu çok sevip kıymet verdiğinizde sizi aşağlık buluyor. 'Benim gibi birini bile seviyor' diye. İt gibi davrandığınızda peşinizden koşuyor. Kendi aşağlık kompleksinden dolayı layık olma sendromu var. Anne baba yaranması da bundan.
Onun yüzünden yapamadıklarınızın listesini yapın ve gerçekleştirin. Arının. Benim önerdiğim zaman ilişkinin her yılı için 3 ay. Bu sürelerde iyileşeceksiniz.
Asla bir resmine bakmayıni takip etmeyin, haber almayın. Size ne derse desin tepkisiz kalın.
Duygusal mesajlar atarsa da hakaret ederse de. Onun amacı sizden tepki almak olacak. Küfrettiğinde küfrederseniz 'oh tepki verdi' diyecek.
Onla küs kalmaya dayanamadığınızı biliyorsa önce sessizliği deneyecek.
Bunların hiçbiri ile manipüle olmayın.
Çocuklulara bir yorumum yok, onlara çok üzülüyorum. Çocuğu almak isterse 'iyi olur, al bak da hayatımı yaşayayım' derseniz muhtemelen size bırakır. Hem hayatınızı yaşamayın diye hem de kendisi sorumluluk alamaz diye.
Ama bu sadece gözlemim.
Sadece iyi bildiğim şey şu, derdi konu ne olursa olsun sizi acıtmak. Ne isterseniz tersini yapacaktır.
Sakın ona sonraki hayatınızın iyi olduğunu göstermeyin, kötü olduğunu da bozmak veya faydalanmak için her şeyi yapar.
Çevrenizle bolca zaman geçirin. Mümkünse bir noktadan sonra anlatmayı kesin. Tazelemeyin konuları. İçinden çıkamazsınız yoksa.
Sizin gibi birini bulamayacağını biliyor o evet, bulamazsa geri döner ama siz kendinizi kullandıracak mısınız?
Pişmanlık duygusu onda sizdeki gibi yok.
Beklemeyin. Sürünecek, üzülecek, yalvaracak. Yapacak evet ama menfaati için.
Değerinizi onun sizden özür dilemesi ile biçmeyin.
Hayat güzel.. Her gün 'bugün ne sorun çıkaracak', 'yalan mı söylüyor', 'değer görmüyorum' demek ve tek başına ağlamak çok zor bunu unutmayın.
Benden bu kadar...
Okuyup bir fayda gören olduysa ne mutlu.
Allah hepimizi iyi insanlarla karşılaştırsın ve bu süreçte olanları kolayca kurtarsın.
Tanıdığım tanımadığım herkes için dua ediyorum.
Korkularınızdan arındığınız, kolayca kurtulduğunuz ve sonra her şeyin çok daha iyi olduğu bir hayatınız Ben seni dovmedim ki cok ustume gelip beni bu hale getirdin, dovsem su an karsimda konusuyor olamazdin" diye beni bunun dayak olmadigina ve sebebin ben olduguma inandirmaya calisti.
Ben seni dovmedim ki cok ustume gelip beni bu hale getirdin, dovsem su an karsimda konusuyor olamazdin" diye beni bunun dayak olmadigina ve sebebin ben olduguma inandirmaya calisti.Hortlayacak tabi ki, böyle konular başa tutturulmalı bence
Şu cümle varya öyle yaşıyorum ki iliklerime kadar ben seni dövmedim dövsem yerinden kalkamaz hastanelik olurdun sen dayak görmemişsin diye diye attığı tokatları yediğim yumrukları tekmeleri kabullendim çünkü onu bu hale ben getiriyordum öfkelenmesine ben sepep oluyordum şuçlu hep bendim ben onun değerini bilmiyormuşum hatta ben hayatta hiç bir şeyin değerini bilmiyormuşum