Bebek Beslenmesi GDO ' lu ürünler bebek mamalarında!

Bebek Beslenmesi, Ek Besin Önerileri, Mamalar, Anne Sütü, 3 yaştan büyük çocukların çok yeme ya da yememe, obezlik, iştahsızlık, okulda beslenme, beslenirken dikkat edilecek konuların yani her türlü yeme problemlerinin paylaşıldığı alan.
arı mama bal pekmez irmik ve keçi sütü en mantıklı gelenler...
bı kaç ay sorada tam bugday ekmeği kahvaltıda..
sütü pirinçle hsalayıp lapa yapmak..az tereyag
böle böle hazrlamayı dusunuyomm ben..
 
napçamı sapıttım valla uff gözlerım yandı nette bakmaktan..dun ülkerın sanırımmmm pirinç unuydu ona baktım yoktu ıcınde..
 
yemeyen bir bebeğiniz varsa ve çaresizseniz yediriyorsunuz kızlar..
ben cicibebe yediriyorum sabahları kızım zaten yeme özürlü..
çorba içmediğinde kaşık maması yediriyorum mecburen milupanın..
ülkerin pirinç ununu kullanıyorum oldukça güzel oluyor.irmiği zaten sevmiyor alya:KK43:
 
valla pirinç unu ne kadar besler süphelı evet ..koff kıloo olabılır ama gdo dan iyidir zrarı olmaz bare..ama onun organıgını nrde bulcaz iki ucu poklu deynekkkaydirigubbakcemile2 üretime gecelim baree
 
Konuyu açıldığından beri takip ediyorum. Elbette bu konuda haklı serzenişlerin de sonuna kadar arkasındayım. Ama bence oturup salim kafayla düşünmek gerekiyor. Biz bu gıdaları haberimiz olmadan 10 seneyi aşkın bir süredir tükettik ve halen tüketiyoruz. Ne yapabiliriz sorusu burada çok önem kazanıyor. Kanımca bireysel olarak yapabileceğimiz fazla bir şey yok. Nedeni de, üretici firmalar açıklama yapmadıkları sürece tükettiğimiz gıdaların gerçekten gdo olup olmadığını anlamamızın, test etmemizin mümkün olmayışı. Bugünkü doktorum programında buna da değindiler. Mısır örneği üzerinden gittiler, nişasta haline dönüştürdükten sonra gdo'lu olduğunu bildikleri mısırın, ayrıştırma yapıldıktan, yani nişastaya dönüşümü yapıldıktan sonra içinde gdo saptamadıklarını açıkladılar. Oradaki kişi artık bu nişastada gdo kalmadığını iddia etti ama bence durum öyle değil. Ana maddeyi gdolu kullandığınızda nasıl yeni ürettiğiniz maddede gdo olmadığından bahsedebilirsiniz ki? Bu tamamen halkı yanlış yönlendirme, belki de varolan paniği biraz olsun azaltma isteğinden kaynaklanıyor. Bu durumda sağlığımızdan sorumlu olan yetkili kişilerin insafına kalıyoruz ne yazık ki. Tüketmeyelim güzel bir düşünce, ama gdo kullanılan 4 maddeden (mısır, soya, kanola ve pamuk) yüzlerce gıda maddesi, hayvan yemi ve giyecek üretiliyor. Hangi birini kullanmayalım? Kırmızı et yememek lazım, süt tüketmemek lazım, ki bunlar yaşamın devamı için, insan vücudu için şart olanlar. Vejeteryanlar bile kırmızı et yemeyip soya tüketiyorlardı, ee o da gdo! Pastorize süt olmasın, çiğ inek sütü tüketelim, tamam ama inek de gdo'lu yemle beslendiyse ne olacak? Belki biraz karamsar bir tablo olacak ama ne yazık ki elimiz kolumuz bağlı kalmış durumdayız. Şimdi kar-zarar hesabı yapınca belki gdo içermeyen meyve-sebze ürünlerini tüketmek cazip ama dediğim gibi, hayvansal gıda almadan olmuyor, vücut için şart besinleri elimizle bir kenara atamayız, asıl kar-zarar hesabını burada yapmak lazım bence.

Bir de aynı programa amerikadan bir türk doktor katıldı, amerikadaki kullanımından bahsetti. Bence dikkate değer açıklamalar da yaptı, örneğin, zararlı ya da değil tartışmasından önce bu bir teknolojidir, ve dünya bunu kullanacaktır ama önemli olan art niyetli ve kötü bir şekilde kullanımını önlemektir dedi. Amerika şu an bu gdo'lu maddelerin ileride biyolojik bir silah olarak kullanılıp kullanılmayacağı yönünde araştırmalar yapıyor, kötü niyetle kullanıldığında sonuçları neler olabilir onları inceliyor dedi. Amerikada kullanılıp kullanılmadığını sordular, Türkiye'deki halk nasılsa burada da öyle, halk ne yapacağını tam olarak kestiremiyor dedi. Ve en can alıcı nokta olarak bu tip gıdaların kullanımında, pazarlanmasında Sağlık Bakanlığı'nın sıkı denetimi şart diye de ekledi, bu konunun üzerine defalarca bastı. Bu yüzden dediğim gibi, almayalım, yemeyelim ama nereye kadar? Başımızdaki yetkililerin bizleri düşünüp, denetimi elden bırakmayıp, yavrularımızı, bizi korumaları gerekiyor.

Çok değil, bir kaç ay önce bile ülkemizde kanola yağının yoğun bir şekilde reklamı yapılıyordu, o zaman da kanolanın gdo olduğu az bir kitle tarafından biliniyordu. Ülkem zeytin ülkesi, zeytinyağı dururken neden biyodizel alanında kullanılan bir yağı tüketelim diye çeşitli platformlarda yazılarım oldu, ancak yetersiz bilgi sebebiyle hep kanola öne çıktı, zeytinyağının ve ayçiçek yağının alternatifi olarak gösterildi. Bu yağ konusunda hiç olmazsa bir seçeneğimiz var, en azından sağlıklı olanı tüketelim...

Bayağı uzun oldu farkındayım, umarım sıkmamışımdır, ancak bu önemli bir konu, kendi neslimiz, gelecek neslin kaderi, bizden bağımsız, yetkili kişilerin iki dudağı arasında. Yapılması gereken sağlık otoritelerine sağlığımızla oynanmaması için en azından ülkeye giren gdo'lu madde kısıtlamasını yapmaya çağrıda bulunmaktır. Daha ucuza malederek hepimizi tehlikeye atmaktansa, başka şeylerden kısıp yaşamımızı devam ettirecek besin maddelerinin özenle seçilmesini, ithal edilmesini sağlamaktır...
 
cicibebe yerıne evde kendımız yaparız büskiviyi tarıfı kolay

100 gr oda sıcaklığında tereyağı
- 1 çay bardağı pekmez
- 1 yumurta
- 1 yemek kaşığı yoğurt
- 14-15 tepeleme yemek kaşığı un
- Birkaç damla limon suyu


Hazırlanışı:
Tüm malzemeler karıştırılır un az gelirse biraz daha eklenebilir. Elle yuvarlayarak veya merdane ile açıp kalıpla istenen şekil verilir. Sert olmaması için çok ince olmaması gerekiyor. 170 dereceye ayarlanmış fırında 15 dk çok kızartmadan pişirilir
 
Peki çocuklar inek sütüne ne zaman başlamalı?
Sütle kansızlık arasında tek bağlantı vardır. O da bebeğe ilk dört ayda anne sütü yerine inek sütü verilmesi sonucunda bağırsaklarda oluşabilecek mikrobik kanamalardır. Ancak bu durum dördüncü aydan sonra tamamen ortadan kaybolur.
Eskiden annenin sütü yoksa ve aile mama alamayacak kadar fakirse süt biraz sulandırılır içine biraz limon sıkılıp bebeğe verilirdi. Bunun da çocuğa bir zararı olmazdı. Ama şimdi bunları kullanan kalmadı.
'Çocuk bir yaşına kadar süt içemez' lafı doğru değildir. Çocuk dördüncü ayından sonra inek sütünü sulandırmadan

dr.kadir tugcu
 
slm kızlar topiği dikkatle takip edip, yazdıklarınızı okuyorum.Bu soya lesitini bir katkı maddesi, kıvam arttırıcı ve hazır ürünlerin yüzde doksanında var,hatta dün yediğim çikolatanın içeriğine baktığımda onda bile olduğunu gördüm.1993 yılından beri GDO lu ürünleri kullanıyormuşuz düşünün 16 senedie zaten biz bu ürünleri kullanıyormuşuz, inanılır gibi değil.Benim sütüm yetmiyor mecburen mama takviyesi yapıyorum ve içeriğinde soya lesitini var, dışarıdan ithal olduğu için kesinlikle gdolu soya kullanıyorlardır.ama tabi kimsenin bu konuda kesin bir açıklaması yok, doğruyu sağlık bakanlığı biliyor,tabi onlarda açıklama yapmıyorlar.peki napıcam mamadan başka ne verebilirim bir aylık bebeğe.İnek sütü için de büymesi gerekiyor.Yaşadığımız ülke malum, sağlığımız ayaklar altında, kontrol yok,gelecekte ne gibi sağlık sorunlarıyla karşilaşacağız acaba, allah hepimizi ve bebeklrimizi korusun.
 
valla pirinç unu ne kadar besler süphelı evet ..koff kıloo olabılır ama gdo dan iyidir zrarı olmaz bare..ama onun organıgını nrde bulcaz iki ucu poklu deynekkkaydirigubbakcemile2 üretime gecelim baree

canım pirinç ununu taze öğüterek alıyolarmış eskiler hala daha varmış kayın validem söylemişti bende ararştırıcem kendim taze öğütülmüş pirinç unu almayı düşünüyorum en azından evde yaptıklarımızdan hariç alternatif olur sırf pirinç unu olmaz tabi
 
bayanlar bügün eltimle konuştum onunda ikizleri var.şu an dört aylık geçen dokora gitmişler doktor bebeklerine arı mama ver demiş hayret ettim diğer mamalardan verme arı mamada da protein vitamin var demiş.bende bugün oğluma ilk defa arı mama verdim ve çok hoşuna gitti.gdo lu ürünlere hayırrrrrrrrrrrrrrrrr
 
BıYOGÜVENLıĞıMıZ TEHLıKEDE!
GDO‘LARIN TıCARETı SERBEST BIRAKILDI !

1 Kasım 2009

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan "Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin ıthalatı, ışlenmesi, ıhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmelik" 26 Ekim 2009 günlü Resmi Gazete‘de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

GDO‘lar konusunda 10 yıla ulaşan bir zaman dilimi boyunca kamuoyunu aydınlatma çabası içinde olan meslek örgütleri, demokratik kitle örgütleri, tüketici kuruluşları, çevreci kuruluşlar ve bilim insanları olarak bizler, ortaya çıkan yeni ve vahim durum karşısında, bir kez daha görüşlerimizi kamuoyu ile paylaşmayı görev sayıyoruz.

Yeni Yönetmelik ile GDO‘ların ülkeye girişine meşruluk kazandırılmış iken, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı‘nın sanki bu ürünlerin ticareti yasaklanmış gibi bir yanlış kamuoyu algısı yaratma girişimleri, bizlerin yukarıda belirtilen görevini daha da acil bir niteliğe taşımıştır.

Bu çerçevede;

1 - Türkiye‘nin, yıllardır talep ettiğimiz doğru içerikli bir Ulusal Biyogüvenlik Yasa‘sı olmadan, GDO‘ların ticaretinin bir Yönetmelikle düzenlenmesi hukuk, egemenlik ve halk sağlığı açısından bir skandaldır. Çünkü;

•· Yönetmelikler Yasa ve Tüzüklerin uygulanmasını göstermek üzere çıkartılırlar. Ortada bir Biyogüvenlik Yasası yokken, sözü edilen Yönetmeliğin GDO‘larla ilgili hiçbir düzenleme içermeyen Tarım, Gıda ve Yem Yasaları, 4703 sayılı Yasa ve 441 sayılı KHK‘ye dayandırılmaya çalışılması, sürecin hukuksuzluğunu olanca açıklığı ile ortaya koymaktadır.

•· Türkiye‘de yaşayan tüm yurttaşların sağlığını ve haklarını ilgilendiren bir konunun, TBMM‘de, milletin vekilleri tarafından görüşülmesi ve bir Yasa niteliğinde düzenlemeye konu edilmesi gerekirken, Bakanlar Kurulu‘nda imzaya açılan tasarının TBMM‘ye indirilmeyerek konunun Yönetmelik ile düzenlenmesi, millet iradesi ve egemenliğinin ihlalidir. Böylelikle, konunun vahim içeriği, halkın ve parlamentonun dikkatinden kaçırılmaya çalışılmaktadır.

•· GDO‘ların ticaretinin birkaç küçük istisnayla serbest bırakılması, bu alandaki kararların devlet memuru ağırlıklı bir Komite‘ye bırakılması, yine Bakanlık tarafından seçilecek uzmanlar listesinden görüş alınması gibi hükümler, halk sağlığı alanındaki tehlikenin açık görünümleridir. Siyasilerin ve şirketlerin baskısına direnebilecek bağımsız bilim otoriteleri yerine güdümlü organizasyonlar yeğleyen Yönetmelik, bundan da öte, bir Bakan talimatı ile her an değiştirilebilecek konumdadır.

Yukarda sayılan temel yanlışlıklar yanında, bebekler için risk sayılan gıdaların yetişkinler için serbest tüketime konu edilmesi, GDO‘suz gıda maddesi üreten işletmelerin bu yönde etiket kullanmalarının yasaklanması gibi hükümler ve asıl olarak GDO‘lu ürünlerin her türlü ticaretinin meşru zemine çekilmesi, Yönetmeliği kabul edilemez konuma taşımaktadır.

2 - Konunun halkın bilgisine sunulması yolunda ortaya koyduğumuz özverili çabalar, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı‘nı telaşa sürüklemiş olup, Bakanlık web sayfasında yapılan açıklamayla kamuoyu yanlış yönlendirilmeye çalışılmaktadır. Bu alanda da gerçekleri kamuoyu ile paylaşmayı görev biliriz;

•· Bakanlık, bu Yönetmelik ile GDO‘lu tohumların Türkiye‘de kullanımının yasaklandığını ifade etmektedir. Oysa bu yasaklama, on yıla yakın bir süredir, bir Genelgeyle sağlanmaktadır. Bakanlığın hem bu durumdan hiç söz etmemesi hem de hazırlayıp Bakanlar Kurulu‘na sunduğu Ulusal Biyogüvenlik Yasa Tasarısı Taslağı‘nda, Hükümet sözcüsü Sn Cemil ÇıÇEK‘in de ifade ettiği üzere, GDO‘lu tohumların ekimini serbest bırakmaya çalışması, kamuoyunu yanıltma girişimlerinin açık göstergeleridir.

•· Bakanlık, işbu Yönetmeliğe aykırı davrananlara, dayanakta gösterilen yasalar çerçevesinde, izin iptali, para cezası vb. cezaların verilebileceğini belirtmektedir. Bu cezaların çoğu, ilgili yasaların GDO‘lara özel düzenleme içermemeleri nedeniyle, olayın ciddiyetiyle bağdaşır nitelikte değildir. Nitekim, hazırlanıp TBMM‘ye sevk edilmeyen Kanun Tasarısı taslağı, bu alanda açıkça hürriyeti bağlayıcı cezalara hükmetmekte idi.

•· Bakanlık, risk değerlendirmesinin, 11 kişilik bağımsız, bilimsel, teknik komite tarafından yapılacağını belirtmektedir. Oysa Yönetmelik, uzmanlar listesinden Bakanlık tarafından seçilecek Komite‘nin, TAGEM, TÜGEM, KKGM temsilcileri yanında üniversite, TÜBıTAK ve araştırma enstitüleri temsilcilerinden oluşacağını belirtmektedir. Gerek uzmanlar listesinin niteliği, gerekse hem uzmanlar listesinin hem de Komite‘nin Bakanlık tarafından seçilecek olması, bu organizasyonun bağımsız, bilimsel, teknik sıfatlarını daha baştan ortadan kaldırmaktadır.

Sonuç olarak, gen bankası niteliğindeki ülkemizin biyolojik çeşitliliği, tarım potansiyelimiz, halkımızın satın alma gücü ve tüketim alışkanlıkları değerlendirildiğinde, GDO‘lu ürünlere Türkiye‘nin ihtiyacının olmadığı, üstelik bu ürünlerin kullanımının halk sağlığı yanında halkımızın dinsel - kültürel inanç ve alışkanlıklarına da aykırı olduğu ortadadır.

Bizler, bu alanda yıllardır halk yararına çaba gösteren kurum ve kuruluşlar olarak, bir kez daha GDO‘ya Hayır diyoruz. Halkın ve ülkenin yarar ve çıkarları, şirketlerin kar hırsının üzerindedir. Ülkemiz yurttaşlarının büyük çoğunluğunun istemediği genetiği değiştirilmiş ürünlerin, ülkemizi bir genetik yıkıma sürüklememesi için, her türlü meşru mücadelenin sürdürüleceğini ve GDO‘ları yasallaştırmaya çalışanların deşifre edilmeye devam edileceğini belirtiriz.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

GDO‘YA HAYIR PLATFORMU BıLEŞENLERı

Login or register to post
 
valla pirinç unu ne kadar besler süphelı evet ..koff kıloo olabılır ama gdo dan iyidir zrarı olmaz bare..ama onun organıgını nrde bulcaz iki ucu poklu deynekkkaydirigubbakcemile2 üretime gecelim baree

hipp marka organik pirinç ve yulaf var.İçinde hiç bir katki maddesi yok sadece B1 vitamini ilaveli.Ben onu kullaniyorum.
 
kızlar milupadan cevap geldi aynen şunlar yazıyo:

Merhabalar,

Bizim tüm ürünlerimiz Avrupa Birliği’ne üye ülkelerde üretiliyor. Avrupa Birliği GDO içeren ürünlerin üretilmesini, pazarlanmasını ve

satılmasını yasaklamıştır. Bu nedenlede bizim ürünlerimizde GDO lu bir hammadde veya bileşen kesinlikle bulunmamaktadır.

Milupa Web Sitesi Anasayfasında “Milupadan Haberler” bölümünde açıklamamızı bulabilirsiniz.

ama benim içim hala rahat değil ne napıcaz
böyle
 
Konuyu Toplam 10 Kullanıcı okuyor. (7 Kayıtlı kullanıcı ve 3 Misafir)
m.joYy, aysel79, ealsnas, gnydn64, majezik16, pinpino, simlamutlu

herkez okuyo nıe yorum yapmıyonuz kızlar?????
 
AB birliğinde GDO lu ürünlerin cok sıkı bir şekilde denetimi yapılıyor ve GDO lu ürünlerin girişi yasak. Ancak Milupa Turkiyede üretim yapıyor ve üretimde kullandıkları malzemeler nerden temin ediliyor burda insanın kafası karışıyor. Resmen paronayak yaptılar milleti. Dışardan sebze alayım taze taze pisirip vereyim diyorsun basıyorlar hormonu. Ozaman organik kavanoz mamaları kullanalım diyorsun off tam bir kesmekes.
 
Kızlar arı mama ne mama markasımı devam sütümü ben emziriyorum 1 yaşında inek sütüne geçeyim diyorum direk ama pastorize onlarda alsak kaynatsak vitamini ölür diyorlar naapmalıki
 
X