<B>
Dostlarım yine beni yalnız bırakmamışlar sağolsunlar...</B>
Sizlere vefa borcumu nasıl öderim ben?
İrna ablacım, Buzdevri'm, Sardunya'm, Sağo'cum, Yeşillim, Leeerenim, Fatolina' cım, Bonus' cum, Cancu'm, İnci'm, Maruflu'm, Ceylanmeleğim, Montesori, Selda Berrak, Hülya'cım ( yorumlarınla eşlik etmesen de, takip ettiğini biliyorum. ), devamlı yazılarımı takip eden ve listeme dahil edemediğim diğer çok sevgili dostlarım!
Her geçen gün, size olan borcum bir kat daha büyüyor.
Gözleriniz, kalpleriniz; dertten ırak olsun... Şeniz
Tasavvufla yoğrulmuş; Mevlana, Yunus Emre 'nin görüşünü
özümsemiş ve sevmişsin....NEy' den başka ne iyi gelir , ne iyi anlatır ki seni.....
İskender Pala'nın dediği gibi DİNLE NEY' den :
( Bişnev in ney çün hikâyet mîküned )
***Dinle, bu ney neler hikâyet ediyor
(Ez cüdâyîhâ şikâyet mîküned)
***ayrılıklardan nasıl şikâyet ediyor?
Pişkinin halinden ne anlasın ki ham...
Öyleyse sözü kısa kesmek gerek vesselam...... mesnevi' den......sevgilera.s.
<B>
Nefret etmek kolay; zor olan sevebilmek...</B>
Yakıp yıkmak kolay; zor olan inşa etmek...
İncitmek kolay, asıl maharet sevindirmek...
Saldırmak kolay; asıl yiğitlik benliğine gem vurabilmek...
Dağıtmak kolay, asıl üstünlük toplayabilmek...
Artık yorgun muyum neyim; bilmiyorum.
Şahit olduğumuz çirkinler, içimi dağlıyor.
"Ne gerek var?" diyorum; bunca tahammülsüzlüğe ne gerek var?
Sevebilmek, kabul edebilmek varken; egolarımızın kölesi olmaya ne gerek var?
Bir kaç nefeslik hayatımızda, çirkin olmaya ne gerek var?
Bu gün; üzerinde ahmaklar gibi kavga ettiğimiz toprağın; yarın altında kardeş kardeş yatmayacak mıyız?
Aynı örtüye bürünüp uyumayacak mıyız?
Yiğit gibi yiğitleri görmeyi özledik.
Haklıya hakkını veren, keskin kılıçları özledik.
Sevgi dolu gözlerle bakanları; bir tatlı sözle gönül alanları özledik...
Yüreği, İrem Bahçesi gibi kokanları özledik...
Hakk için savaş açan, yiğit cengaverleri özledik...
Çirkinleştik...
Çirkinleştirdik...
Kaybettik...
Artık, geceleri bizim için uykularından olan Ramazan davulcularına tahammül edemez olduk...
İnanmayanlarımız; üst katında oturan ve dinlediği müziği bangır bangır çaldıran komşunu görmeyip; inananların ezanına laf söyler oldu...
İnananlarımız, İnanmayanlara vurdu da vurdu...
Elma sevenlerimiz, armut sevenlere düşman oldu...
Artık masalların bir sahnesi oldu, kardeşçe yaşamak...
Ne gerek vardı?
Yarın hepimiz, aynı örtünün altında koyun koyuna yatmayacak mıyız?
Çirkinleştik...
Çirkinleştirdik...
Kaybettik...
Kaldırdım perdemi; kalbimin mührünü vurduklarımı sana emanet ettim Allah'ım!
Ve şimdi yola çıkmaktayım, yüküm olmadan...
Emanetlerin asıl sahibi sensin...
Sen de beni bilirsin...
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?