• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Ferzan ile Harun

öncelikle başınız sağ olsun. harun’un ablasısınız değil mi? beni aramışsınız. sizi dinliyorum. sizin görüşlerinizi de aktarmak isterim...
- ayşe hanım, benim annem, oğlunu kaybetti. tam bir haftadır iğnelerle ayakta duruyor. zaten tansiyon hastası. ve biz, annemizi üzmemek için elimizden geleni yapıyoruz. bizim bu kadar büyük bir acımız varken, sizin o kızı dinlemeniz bile feci! onun size röportaj vermesi daha da feci! bu kadar büyük bir acıyla boğuşurken, bir de gazetecilerle uğraşırsak yanmışız! hepten kafayı yeriz!
acınızı anlıyorum...
- bakın, harun benim 11 yaş küçüğüm. ellerimle büyüttüm onu. benim annem 56 yaşında ve hasta. bir sürü yaşam mücadelesi vermiş, iki kocasını da toprağa gömmüş bir kadın. şimdi de evladını toprağa gömdü. bu kadının bu kadar da üzerine gidilmez ki...

neden size konuşuyor
anneniz, gazetelere röportaj verdi. başbakan’a bile şikâyet etti. ferzan da, bunun üzerine kendi açısını anlattı. “olayı bir de benden dinleyin” dedi. anneniz açık açık, “sürtük” demiş, “oğlumun ölümüne sen sebep oldun” demiş... tehditler var. o da kendi durumunu anlatıyor. anneniz, bunları facebook’a yazmadı mı?
- gitsin savcılığa di mi ama? niye size konuşuyor! hem annem röportaj vermedi. gazeteciler onu kardeşimin cenazesinde buldu, annem de ayaküstü anlattı...
iyi de, o anlattıkları gazetelerde yayınlandı. anneniz de, “her şeyi doğru aktarmışlar, teşekkür ediyorum” diye yazdı. sonuçta anneniz kendisini ifade etmiş, ferzan da kendisini ifade ediyor... ama sizin söylemek istediğiniz başka şeyler varsa, yazayım. ya da “olay öyle değil, böyle oldu” diyorsanız...
- bakın, annem facebook’unu açmıyor, biz evlatları olarak onun ağzından yazıyoruz...
yani facebook’taki o yorumları anneniz yazmadı mı?
- hayır, biz yazıyoruz. çünkü annem ayakta duracak güçte değil... ben kardeşimi kaybetmişim, sinir krizi geçirmişim, yazmam gayet doğal. şöyle bir şey yaratılıyor, sanki bu kızla, kardeşim arasında büyük bir aşk vardı da, biz onların aşkına engel olduk! biz kardeşimizi kız gibi yetiştirdik! ona baskı yaptık! hayır efendim, yok öyle bir şey! benim kardeşimin taa ortaokuldan beri bir sevgilisi var. ismi merve. o şu an torbalı’da mimarlık okuyor. onlarınki ciddi bir ilişkiydi. ama bu kız, yani ferzan, sadece günübirlik kaçamak yaptığı bir kız. bizim gelin adayımız merve k.. birbirlerini çok seviyorlardı. merve şu an perişan, evinden çıkmıyor. ona da haksızlık değil mi?
iyi de kardeşiniz harun öldü! ve harun, bir taraftan da yetişkin bir insandı... onun özel hayatına bu kadar müdahale etmek doğru muydu sizce?
- doğru efendim! kardeşimiz kötü yola girdi. onu oradan döndürmek istedik, tabii ki müdahale ettik...
bu müdahale sonucu çıkan kavgada korkunç şeyler yaşandı. sonuçta, hayatını kaybetti. burada, ferzan’ı suçlamak ne kadar doğru? kız orada bile değildi...
- biz kardeşimizi sokaktan bulmadık! annem onu iyi bir şekilde yetiştirdi, üniversiteye yolladı. benim annem, bir gün bile oğluna kızmış, tokat atmış bir kadın değil. hiçbir şeyine de karışmadık. fakat boynunda, çürük dediğimiz bir morlukla eve geldi. oraya bir yara bandı yapıştırmıştı. biz yara bandını açtığımızda, “ne oldu buraya?” diye sorduğumuzda, saklamaya çalıştı. kapkara bir çürük yapmış o kız. ayıptır bu! terbiyesizliktir! size soruyorum, siz, kızınızın boynunuzda böyle bir çürük görseniz n’apardınız? siz müdahale etmez miydiniz?
çocuğum 18 yaşındaysa bu kadar üzerine gitmezdim. ben sizin gibi düşünmüyorum...
- allah kimseye yaşatmasın! düşmanıma dahi vermesin! fakat siz de bir annesiniz. bu kadar da olmaz. 18 yaşında çocuk onlar daha!

örfümüzde, adetimizde yok
bir kız, kardeşinizin boynunu öptü diye siz onun hayatına müdahale etmek hakkı gördünüz kendinizde...
- biz o gün sesimizi dahi çıkarmadık. “olur böyle şeyler” dedik, olayı kapattık. ama kardeşim bize yalan söyledi, annemi götürmesi gereken bir yer vardı, götürmedi. gitti kızla buluştu. oysa, buraya annem için gelmişti. ailecek üç-beş gün yaşayacaktık. o gün de anneme söz vermiş, fakat annem uyurken harun evden gitmiş. nerede olduğunu bilmiyoruz. biz bu kıza kızdığımız hale, onu istemediğimiz halde, yine onun yanına gitmiş. sibel denen halası varmış, onların evine kadar gitmiş. bizim örfümüzde, âdetimizde böyle bir şey olmaz...
ne olmaz?
- gidemez o kızın evine. kız çağıramaz!
o zaman, kız “sürtük” oluyor değil mi?
- evet, bizim gözümüzde öyle.
o da, “ben sürtük değilim” diyor... evet acınız büyük ama siz de bir şekilde onu yargılıyorsunuz, onu orospulukla suçluyorsunuz...
- evet.
bakın, burada biri ölüyor. bundan daha vahim bir şey olabilir mi? demek ki kardeşiniz, o kızın yanına gitmek istemiş.
- gitmiş de ne olmuş, oturmuş ağlamış orada. sonra geri döndü. söylüyorum, bizim anlayışımızda böyle bir şey yok. biz buna karşıyız. bizim örfümüzde, âdetimizde böyle yiyişme filan yok. ben on yıllık kocamın boynunu emerek sokağa yollamadım. yollamam. böyle bir ahlaksızlık yok. bizim geniş bir sülalemiz var. o çocuk, boynundaki o çürükle insan içine nasıl çıkar? “sevgilim beni emdi” mi diyecek...
kardeşiniz hayatını kaybetti! siz hâlâ boynundaki morlukların peşindesiniz. değer miydi bütün bunlara?
- anlatamıyorum ben size. bizim anlayışımızda bu yok.

madem ölmekten korkuyor gitsin savcılığa
siz kardeşinizin ölümünden ferzan’ı mı sorumlu tutuyorsunuz?
- biz kimseyi suçlamıyoruz. biz, kadere iman etmiş insanlarız. harun’un alın yazısı olabilir bu. yazılmıştır da. ama bu demek değildir ki, biz bu kızı öldüreceğiz! madem ölmekten korkuyor, madem bir takım tehditler, tacizler olmuş, gitsin savcılığa. devlet var, değil mi? gitsin şikâyetçi olsun. gazetelere röportaj verip de bizim asabımızı daha da bozmasın. harun’un üzerinden meşhur mu olmaya çalışıyor? büyük aşk yaşıyorlarmış da biz büyük aşklarına mı mani olmuşuz? biz hiç mi aşk yaşamadık? biz aşka karşı değiliz...
başka söylemek istediğiniz şey var mı?
- merve’yle evleneceklerdi. kız ihanete uğradığına mı yansın, yoksa sevdiği adamın öldüğüne mi...
ve burada tek suçlu da, sizce ferzan değil mi?
- biz kimseyi suçlamıyoruz...
kardeşiniz madem merve k.’ye bu kadar âşıktı, neden ferzan’la bunları yaşadı?
- bütün erkekler yaşıyor efendim!
o zaman erkeklere de kızmak gerekmiyor mi? kadınlara neden kızılıyor?
- bakın, bizim ferzan’a söylediğimiz, yazdığımız şeyler, sinirlilik anında, ruhsal bozukluk anında yazılmış şeyler. bundan herhangi bir şikâyeti varsa, size gelmesi yanış. gitmesi gereken yer savcılıktır. hem madem harun’u bu kadar seviyordu, ona âşık olmuştu, kapımızı çalardı, “teyzecim ben ferzan, başınız sağ olsun” derdi...
bu kadar hakaretin uçuştuğu bir ortamda, nasıl gelsin sizin acınızı paylaşsın...
- o zaman gitsin savcılığa! annemin telefonu da vereyim. siz, annemle de görüşün...
 
Dün Ferzan'ın anlattıklarını okudum köşe yazısında burada da ablasının söylediklerini okudum daha doğrusu artık son paragrafları okuyamadım sinirden elim ayağım titredi yazıklar olsun böyle ablaya da, anneye, aileye de. Yok onların örfünde yokmuş, yok kız çağıramazmış. Yok orasını morartamazmış sanki kız tek başına yaptı herşeyi. Namusları gitmişmiş elalem ne dermiş ya çocuğu mezara koymuşlar hala elalem ne dermiş, nasıl ilişki yaşarlarmış yetişkin insanlar bunlar haa kızın ailesi olsa anlarım ama erkek çocuğuna bu baskı ne yaa. Hem herşey çelişkili annem konuşmadı gazetelere diyor sonra konuştu diyor, biz annemizin ağzından yazdık diyor ona mı düşmüş annesinin ağzından yazmak. Onların bir kız kardeşi olsa böyle bir şey yapsa çocukta ailesinin baskısıyla intihar etse ve kaşrı taraf kendi kızlarını namussuzlukla cinayetle suşlasa sürtük dese ne yaparlardı acaba. Olay anında kız yanında bile değil, olaylardan zerre haberi yok. Neymiş annesini görmeye gelmiş o kızla ne işi varmış, çocukluk aşkı varmış oğullatı aldatmasaymış o zaman gerçekten tüyler ürpertici sen git kendimi balkondan atarım de bunun üzerine oğlun elini cama geçirsin şah damarı kesilsin ölsün suç kız da olsun. Vicdan biraz vicdan yani ama işte aile yapıları böyle çocuğun canından bile önemli herşey.
 
bende çok kötü oldum:50::50:gencecik bi can bom boş bir mesele yüzünden kaymış gitmiş. yazık çok yazık. :50:
 
Allah rahmet eylesin ,Mekanı cennet olsun..

Çocuk toprak olmuş ablanın dedikleri kanımı dondurdu :ssz:

Gelin adayımız Merve'ydi bu kız kaçamağıydı ne demek. tüm erkekler yapıyor ne demek.:19::19:

bunu hemcinslerimiz söylüyor ya yazıklar olsun.!
 
bende çok kötü oldum:50::50:gencecik bi can bom boş bir mesele yüzünden kaymış gitmiş. yazık çok yazık. :50:

Yanii hiiç kendilerinde zerre suç görmüyorlar hiç biz böyle baskı yapmasaydık, anlayışlı olsaydık, yok balkondan kendimi atarım diye tehdit etmeseydik oğlum şimdi hayatta olurdu demiyorlar ya. Onlar oğulları onlara bağlı olsun kız olayı olmasın sevgilisi olmasın istemişler belli ki bizim örfümüzde yok bilmem ne. Kaçamakmış ya o da bir ana baba evladı gözlerinde kız ne durumda. Ferzan annesine tatlı almaya çıkmıştı diyor, ablası annemi bir yere götürecekti diyor. Annesi tutuyor daha olay olmadan evvel çocuk eve gelmeden önce sütünü verirsin ama yaranamazsın diyor bu nedir yaa. Hem oğullarının ve hem o kızın vebalini nasıl taşıyacaklar acaba :47:
 
Allah rahmet eylesin ,Mekanı cennet olsun..

Çocuk toprak olmuş ablanın dedikleri kanımı dondurdu :ssz:

Gelin adayımız Merve'ydi bu kız kaçamağıydı ne demek. tüm erkekler yapıyor ne demek.:19::19:

bunu hemcinslerimiz söylüyor ya yazıklar olsun.!

hep erkek şiddeti deriz, buyrun işte kadının yalnız kadına değil erkeğe de uyguladığı şiddete en "acı/gerçek" örnek
 
Anne psikopat bence. Facebook adresine baktım da :D , ;) smileyleri falan. Cennette huriler varmış, nuri'ler de var mı oğlum diye espri yapması :44:
Yalnız sevgilisi de gülücüklü yazı yazmış :44: ben hiçbir şey anlamadım.
Ortada bir yas var; facebook üzerinden olsa bile gülümseme mimikleri...ilginç...
Allah'ım sen herkesin akıl sağlığını koru.
Anne babalar da silkinsinler, kendilerine gelsinler...
 
Son düzenleme:
Ropörtajı okuduktan sonra merak ettim annenin facesıne baktım
Kadın normal değil, beni üzdüğü için kaza oldu üzdü diyor.
Yaptıkları, söyledikleri, çocuğun üstünde kurmaya çalışştığı hakimiyet, saplantılı davranışlarıyla
Kendi sebep olmuş yaşananlara.
Sakladığı şeyler var bence.
Yazık etmiş çocuğa
 
Yazık, günah. Gencecik bir fidan boş bir meseleden dolayı yitip gitmiş. Annenin davranışlarını normal bulmuyorum kesinlikle. Gerek oğlunun ölümünden önce gerekse ölüm sonrasında da takındığı tavır makul değil görüşüme göre. Kendisi de bir kız annesi olarak, her ne olursa olsun gencecik bir kızı muhatap alan söylemlerinde hassasiyet göstermelidir. Bu kadar fevri davranılmasa, inatlaşılmasa belki de olay bu raddeye gelmeyecekti. Bırakın herkes istediği hayatı yaşasın. Çocuğun üzerine çok gitmişler. Bence olay "Kız bizden oğlumuzu çalacak." düşüncesinden dolayı ortaya çıkmış.
 
Allah rahmet eylesin........insanları anlamak gerçekten zor........yitip giden oğullarının yasını göremedim
Merak edip ekşi sözlükten de okudum...........òrf adet diye sayıklayan ablanın çocuğunun dna raporu ortalıklarda dolanıyor...........çocuk da başkasından yani öyle muhafazakar bir aile de değiller.......evlerden ırak
 
Ben de annenin face sayfasına baktım. Torunun babasının resmini koyup "babaların yüz karası" yazmış. Kızın halasının resmini koymuş falan. İfşa etmekten hoşlandığını düşündüm. Böyle haklı olsan bile -ki haklı olduğunu düşünmüyorum-, bu tavırla haksız konuma gelirsin. Örf adetten bahsediliyor; ama örfümüzde her şeyin bu kadar dillendirilmesi yoktur. Ne bileyim. Allah ıslah etsin hepsini.
 
Acinasi, düsünülesi, endise edilesi................bir durum.
Kelimelerin icinin bosaltildiginin, kavramlarinin degistirildiginin bir kaniti daha..
Anne kelimesi artik anne kavramindan uzak....
Sevgi kelimesi, sevgiyle kiyasiya muhalif....
Ölüm artik sadece harflerden ibaret...
Namus kisiye göre sekillenmekte.......
Aci artik hissedilemeyecek kadar uzakta........
Insanlik mi? Dünyayi terk edeli uzun zaman oluyor.......
 
öncelikle başınız sağ olsun. harun’un ablasısınız değil mi? beni aramışsınız. sizi dinliyorum. sizin görüşlerinizi de aktarmak isterim...
- ayşe hanım, benim annem, oğlunu kaybetti. tam bir haftadır iğnelerle ayakta duruyor. zaten tansiyon hastası. ve biz, annemizi üzmemek için elimizden geleni yapıyoruz. bizim bu kadar büyük bir acımız varken, sizin o kızı dinlemeniz bile feci! onun size röportaj vermesi daha da feci! bu kadar büyük bir acıyla boğuşurken, bir de gazetecilerle uğraşırsak yanmışız! hepten kafayı yeriz!
acınızı anlıyorum...
- bakın, harun benim 11 yaş küçüğüm. ellerimle büyüttüm onu. benim annem 56 yaşında ve hasta. bir sürü yaşam mücadelesi vermiş, iki kocasını da toprağa gömmüş bir kadın. şimdi de evladını toprağa gömdü. bu kadının bu kadar da üzerine gidilmez ki...

neden size konuşuyor
anneniz, gazetelere röportaj verdi. başbakan’a bile şikâyet etti. ferzan da, bunun üzerine kendi açısını anlattı. “olayı bir de benden dinleyin” dedi. anneniz açık açık, “sürtük” demiş, “oğlumun ölümüne sen sebep oldun” demiş... tehditler var. o da kendi durumunu anlatıyor. anneniz, bunları facebook’a yazmadı mı?
- gitsin savcılığa di mi ama? niye size konuşuyor! hem annem röportaj vermedi. gazeteciler onu kardeşimin cenazesinde buldu, annem de ayaküstü anlattı...
iyi de, o anlattıkları gazetelerde yayınlandı. anneniz de, “her şeyi doğru aktarmışlar, teşekkür ediyorum” diye yazdı. sonuçta anneniz kendisini ifade etmiş, ferzan da kendisini ifade ediyor... ama sizin söylemek istediğiniz başka şeyler varsa, yazayım. ya da “olay öyle değil, böyle oldu” diyorsanız...
- bakın, annem facebook’unu açmıyor, biz evlatları olarak onun ağzından yazıyoruz...
yani facebook’taki o yorumları anneniz yazmadı mı?
- hayır, biz yazıyoruz. çünkü annem ayakta duracak güçte değil... ben kardeşimi kaybetmişim, sinir krizi geçirmişim, yazmam gayet doğal. şöyle bir şey yaratılıyor, sanki bu kızla, kardeşim arasında büyük bir aşk vardı da, biz onların aşkına engel olduk! biz kardeşimizi kız gibi yetiştirdik! ona baskı yaptık! hayır efendim, yok öyle bir şey! benim kardeşimin taa ortaokuldan beri bir sevgilisi var. ismi merve. o şu an torbalı’da mimarlık okuyor. onlarınki ciddi bir ilişkiydi. ama bu kız, yani ferzan, sadece günübirlik kaçamak yaptığı bir kız. bizim gelin adayımız merve k.. birbirlerini çok seviyorlardı. merve şu an perişan, evinden çıkmıyor. ona da haksızlık değil mi?
iyi de kardeşiniz harun öldü! ve harun, bir taraftan da yetişkin bir insandı... onun özel hayatına bu kadar müdahale etmek doğru muydu sizce?
- doğru efendim! kardeşimiz kötü yola girdi. onu oradan döndürmek istedik, tabii ki müdahale ettik...
bu müdahale sonucu çıkan kavgada korkunç şeyler yaşandı. sonuçta, hayatını kaybetti. burada, ferzan’ı suçlamak ne kadar doğru? kız orada bile değildi...
- biz kardeşimizi sokaktan bulmadık! annem onu iyi bir şekilde yetiştirdi, üniversiteye yolladı. benim annem, bir gün bile oğluna kızmış, tokat atmış bir kadın değil. hiçbir şeyine de karışmadık. fakat boynunda, çürük dediğimiz bir morlukla eve geldi. oraya bir yara bandı yapıştırmıştı. biz yara bandını açtığımızda, “ne oldu buraya?” diye sorduğumuzda, saklamaya çalıştı. kapkara bir çürük yapmış o kız. ayıptır bu! terbiyesizliktir! size soruyorum, siz, kızınızın boynunuzda böyle bir çürük görseniz n’apardınız? siz müdahale etmez miydiniz?
çocuğum 18 yaşındaysa bu kadar üzerine gitmezdim. ben sizin gibi düşünmüyorum...
- allah kimseye yaşatmasın! düşmanıma dahi vermesin! fakat siz de bir annesiniz. bu kadar da olmaz. 18 yaşında çocuk onlar daha!

örfümüzde, adetimizde yok
bir kız, kardeşinizin boynunu öptü diye siz onun hayatına müdahale etmek hakkı gördünüz kendinizde...
- biz o gün sesimizi dahi çıkarmadık. “olur böyle şeyler” dedik, olayı kapattık. ama kardeşim bize yalan söyledi, annemi götürmesi gereken bir yer vardı, götürmedi. gitti kızla buluştu. oysa, buraya annem için gelmişti. ailecek üç-beş gün yaşayacaktık. o gün de anneme söz vermiş, fakat annem uyurken harun evden gitmiş. nerede olduğunu bilmiyoruz. biz bu kıza kızdığımız hale, onu istemediğimiz halde, yine onun yanına gitmiş. sibel denen halası varmış, onların evine kadar gitmiş. bizim örfümüzde, âdetimizde böyle bir şey olmaz...
ne olmaz?
- gidemez o kızın evine. kız çağıramaz!
o zaman, kız “sürtük” oluyor değil mi?
- evet, bizim gözümüzde öyle.
o da, “ben sürtük değilim” diyor... evet acınız büyük ama siz de bir şekilde onu yargılıyorsunuz, onu orospulukla suçluyorsunuz...
- evet.
bakın, burada biri ölüyor. bundan daha vahim bir şey olabilir mi? demek ki kardeşiniz, o kızın yanına gitmek istemiş.
- gitmiş de ne olmuş, oturmuş ağlamış orada. sonra geri döndü. söylüyorum, bizim anlayışımızda böyle bir şey yok. biz buna karşıyız. bizim örfümüzde, âdetimizde böyle yiyişme filan yok. ben on yıllık kocamın boynunu emerek sokağa yollamadım. yollamam. böyle bir ahlaksızlık yok. bizim geniş bir sülalemiz var. o çocuk, boynundaki o çürükle insan içine nasıl çıkar? “sevgilim beni emdi” mi diyecek...
kardeşiniz hayatını kaybetti! siz hâlâ boynundaki morlukların peşindesiniz. değer miydi bütün bunlara?
- anlatamıyorum ben size. bizim anlayışımızda bu yok.

madem ölmekten korkuyor gitsin savcılığa
siz kardeşinizin ölümünden ferzan’ı mı sorumlu tutuyorsunuz?
- biz kimseyi suçlamıyoruz. biz, kadere iman etmiş insanlarız. harun’un alın yazısı olabilir bu. yazılmıştır da. ama bu demek değildir ki, biz bu kızı öldüreceğiz! madem ölmekten korkuyor, madem bir takım tehditler, tacizler olmuş, gitsin savcılığa. devlet var, değil mi? gitsin şikâyetçi olsun. gazetelere röportaj verip de bizim asabımızı daha da bozmasın. harun’un üzerinden meşhur mu olmaya çalışıyor? büyük aşk yaşıyorlarmış da biz büyük aşklarına mı mani olmuşuz? biz hiç mi aşk yaşamadık? biz aşka karşı değiliz...
başka söylemek istediğiniz şey var mı?
- merve’yle evleneceklerdi. kız ihanete uğradığına mı yansın, yoksa sevdiği adamın öldüğüne mi...
ve burada tek suçlu da, sizce ferzan değil mi?
- biz kimseyi suçlamıyoruz...
kardeşiniz madem merve k.’ye bu kadar âşıktı, neden ferzan’la bunları yaşadı?
- bütün erkekler yaşıyor efendim!
o zaman erkeklere de kızmak gerekmiyor mi? kadınlara neden kızılıyor?
- bakın, bizim ferzan’a söylediğimiz, yazdığımız şeyler, sinirlilik anında, ruhsal bozukluk anında yazılmış şeyler. bundan herhangi bir şikâyeti varsa, size gelmesi yanış. gitmesi gereken yer savcılıktır. hem madem harun’u bu kadar seviyordu, ona âşık olmuştu, kapımızı çalardı, “teyzecim ben ferzan, başınız sağ olsun” derdi...
bu kadar hakaretin uçuştuğu bir ortamda, nasıl gelsin sizin acınızı paylaşsın...
- o zaman gitsin savcılığa! annemin telefonu da vereyim. siz, annemle de görüşün...




Allah işini bilir Harun ilerde evlenecek olsaydı böyle bir kaynanana düşünebiliyormusunuz?? Allah işini biliyor işte kurban olduğum rabbim
 
Anne psikopat bence. Facebook adresine baktım da :D , ;) smileyleri falan. Cennette huriler varmış, nuri'ler de var mı oğlum diye espri yapması :44:
Yalnız sevgilisi de gülücüklü yazı yazmış :44: ben hiçbir şey anlamadım.
Ortada bir yas var; facebook üzerinden olsa bile gülümseme mimikleri...ilginç...
Allah'ım sen herkesin akıl sağlığını koru.
Anne babalar da silkinsinler, kendilerine gelsinler...

Hadi ya oğlunun ölümünden sonra face giriyor yani aklımı koru Yarabbim yaa. Bence bu olayda bir iş var sadece kızdan çıkmadı bu kavga öyle olsa çocuk alır başını gider kolunu cama vurmazdı. Belki de yıldı artık annesinin bu durumlarından. Onlarda günah keçisi arıyorlar vay gidene olan çocuğa oldu yani.
 
söyleyecek bir dolu şeyim var da kelime nasıl ederim onca sesten bilemiyorum.
Allah rahmet eylesin tüm gerçek sevenlerine.

zaten üsluplar bile haklı ya da haksız demiyorum ama herkesin rengini belli etmiyor mu?
Anne olmak,büyük olmak , insanın kendi çocuklarının hayatını bu derece esir almak mıdır? bu sadece bir örnek ama
pek çok kadın bu şekilde gerçekten.Tapulu malları -teşbihte hata olmaz- misali görüyorlar çocuklarını.

burada farklı bir şey göremiyorum.abla ikide bir kültürden bahsetmiş de çok değer verdiği kültürde genç bir kız için
o sıfatları yakıştırması da yazıyor mu acaba? acılar büyük olabilir ama asıl büyüklük metanette gösterilen büyüklük bence.

dediğim gibi çok şey vardı söyleyeceğim ama cümlelerim karma karışık.
 
Olayı haberlerde görmüştüm, bu kadar detayını bilmiyordum:(((
Gencecik bir çocuk, henüz 18'inde:43: ben ölen evlada çok üzüldüm. Allah'ın rahmeti, merhameti üzerine olsun inşaallah:43:

Ailenin tutumuna birşey demeyeceğim ama neler oluyor bize demek istiyorum, yavrunuzu kaybediyorsunuz, abla veya anne veya teyze fark etmez facebook'ta:50:
Örf? Bizim örfümüzde öleni gömdükten sonra facebook'a girmek mi var:(((

Babam öldüğünde kimseyi görmemişti gözüm, sosyal medyaya girip yazmaksa aklımın ucundan geçmemişti, ölüm acısı çok başka birşey çünkü.
Yüreğiniz, ciğeriniz alev alev yanıyor, ne kolunuz kalkıyor ne kanadınız, dünya duruyor sanki.
Ölüm acısı öyle ağır ki, beyniniz ilk birkaç saat inkar ediyor taa ki yitirdiğinizin adını cami hoparlöründen duyana kadar, hiçbirşeye sığamaz oluyorsunuz, anlayamıyorum bazı şeyleri:50:

Çok mu duygusuz olmaya başladık :(((
 
NOT:yazarın ikinci yazısına baktığımız zaman ANNEnin faca de ki paylaşım yapmadığını, asıl ABLAnın onun ağzından yazılar yazdığını belirtmek isterim.
 
Nereden gördüm bu konuyu içim şişti resmen...

Bir anne 18 yaşındaki kanı kaynayan çocuğunun flörtü var diye kendimi balkondan aşağı atıcam dermi yaa...

Onuda geçtim ''sen ölme canım annem'' diyen bir evlat bu sevgi dolu cümleyi kurduktan sonra annesine sarılmak yerine neden cama yumruk atar...

Bir anne evladına nasıl kıyar yaa...
 
Bugün 2. yazıyı okudum.
Bu nasıl bir abla anlamadım senin canın gitmiş sen neyin derdindesin.
Yazık çok yazık her şey önce ailede başlar diye boşuna dememişler.
Olan gencecik çocuğa oldu kim bilir daha ne hayalleri vardı Allah rahmet eylesin.
 
Back