hepinize çok teşekkür ederim yorumlarınız için. çok karışık ve uzun bir geçmişimiz var gerçi,biraz özetleyeyim;
1) Önce nişanlımdan önceki geçmişimden bahsedeyim;
Üniversitenin 2. yılında birine aşık oldum,oda bana aşıktı. ilk aşkım,ilk sevgilimdi..yani aşk nedir çok iyi biliyorum.
4 yıl çok güzel bir birliktelik yaşadık, beraberligimizin son 1 yılı aynı evde yaşamıştık zorunluluktan aslında,öğrencilik ve maddi sıkıntılar filan... 3 yıldan sonra ben sıkıldım,hele son 1 yıl...aşk bitince bir baktım ki, beraber yapmaktan zevk aldığımız tek şey balkonda yemek yemek olmuştu. kendimi 22 yaşındayken 50 yaşında içi geçmiş gibi hissetmeye başlamıştım...bana sevgi ve ilgi göstermediğinde de değil, sağolsun her işimi o yapardı, üzerime titrerdi, bulaşıkları bile ellerim üşümesin diye yıkatmaz kendi yıkardı...
bekledim bu içimdeki sıkıntının geçmesini,sonuçta seviyordum sevmesine ama boğulurcasına sıkılıyordum.gözüm dışarı kayacak diye korkuyordum. dışarıdaki curcunanın içinde olmak istiyordum,ama onunla olmak, ıssız,sessiz sakin bir adada olmak gibiydi... kendimi suçladım, "biraz daha bekle,kendi kendini sıkıyorsun,dönemliktir,geçecektir" filan diye. mükemmel bir erkekti, geleceğide pırıl pırıldı,tam evlenilecek bir erkek yani. beni seviyordu,üzerime titrercesine,bende severdim onu çok. ama sıkıldım... ayrıldım.ortada hiçbir sebep yokken. üstümden büyük bir yük kalkmıştı sanki... özgürlük gibisi yoktu. yeniden yüzüm gülmeye başladı,yeniden 20li yaşlara döndüm filan. ozamana kadar ondan başkası olmadığı için hayatımda,başka bir erkekle nasıl olur,başka biri bana nasıl davranır filan merak ediyordum.1 ilişkim oldu bu sırada. ama öylesineydi benim için. merakımı gidermek için yaptıgım bir deney gibi...
2) Nişanlımla nasıl tanıştım;
Bursada Görükle diye bir yer var, üniversiteye yakın, eskiden bir köy olan bu yer şimdi içinde hep öğrencilerin olduğu bir yerleşke halinde.küçük bir yer. hatta yakınlarında bir tek deniz eksikmiş gibi,gençler sahil boyunda sanki cıvıl cıvıl. benim okulum bittiğinde, üniversite yerleşkesi olan bu yerden artık taşınacakken tanıştık onunla;
O, böyle park misali açık alan bir kafede garsondu. (ama öğrenci yerleşkesinde öyle garson ciddiyetinde olmuyor garsonlar,barmen gibiler havalı filan) arkadaşımla gelmiştim, sıkça oturduğum bir mekan değildi, ara sıra gidiyorduk oturmaya, ama ona ilk defa denk gelmiştim orda... tarzı çok değişikti, kızıl saçlı, dövmeli,yakışıklı...baktım oda bana bakıyordu...gitmeme 10 gün vardı ve ben 1 hafta boyunca o parka gittim oturmaya. bakıyordu ama bir türlü gelmiyordu. ben ciddi düşünmüyordum zaten öyle bir tiple. tam anlamıyla bir piç gibi görünüyordu ve hoşlanmıştım sadece. o bana gelecek 2-3 gün ben gidene kadar muhabbet edecektik sadece. bişey yapacağımdan da değil. özgürüm ya, egomu tatmin etmek filan işte.
gitmeme 3-4 gün kala yine orada otururken arkadaşımla,bunun garsonlardan bir ardaşı geldi ve bana şöyle dedi "Arkadaşım 3 yıl önce size platonik aşıkmış, sizinle bir yemek yemek istiyor" ben şaşırdım kaldım. ben bekliyordum ki "arkadaşım sizden hoşlanmış vs.vs" 3 yıl önce platonik aşıkmış filan beklemiyordum böyle bir şeyi. "tamamda bunu kendisi söyleyebilir" dedim, kendisi geldi konuştuk
O piç,şımarık rahat edalı çocuk karşımda kuzu gibi olmuş, bana yemek teklifini kabul ettiğim için teşekkür ediyordu sürekli,masanın karşısında, elini kolunu koyacak yer bulamıyordu. kendimi jenifer lopez gibi hissetmiştim :) o gün acelem vardı, yemekten erken ayrıldım.. sonrası dışarıda bir sabah kahvaltısı..kahvaltıdan sonra erkes kendi işine gidecekti,ama muhabbetimiz okadar mükemmeldi ki, bitmek bilmiyordu,ayrılmak istemiyorduk, sonrasında izin aldı işten ve bütün gün çene çaldık, gece uçurtma bulduk dışarıda uçurtma uçurduk, tam benim kafadan çıktı yani. bana olan 3 yıl önceki platonik aşkını konuştuk, bende inanamıyordum, bukadar yakışıklı bir erkek nasıl olur bana aşık olurdu hemde platonik, ben inanmıyordum yada inanamıyordum, ama anlatıyordu, işte önceki sevgilimle görürmüş bizi, biz onun ozamanlar garsonluk yaptıgı başka bir mekana gidiyormuşuz bana uzaktan bakıyormuş hayran hayran, ama hayatımda biri oldugu için gelmiyormuş doğal olarak. birgün arkamdan minibüse binmiş para uzatmış bana,bir gün ben onun köpegini sevmişim, giydiğim şeyleri söylüyor filan.şaşırdım. hiç farketmemişim onu.
Ailemin yanına döndüm,ama mesleğimle ilgili buralarda iş bulamayacagım için sonra bursaya iş bulmaya gittim görüşmeler filan, tabiki büyük kısmıda onunla beraber olabilmek için. 2-3 ay bursada kaldım,müracatlarımı yaptım ailemin yanına geri döndüm. bu arada mükemmel bir ilişkim vardı. aşık olmuştum... hemde birdaha ilk sevgilimden sonra kimseyi benimseyebileceğimi düşünmezken..havalarda uçarcasına bir aşk ve daha sonra bu ilişkide başka şeyleri öğrenmemle tepetaklak olmuştu.
eski sevgilisi ağlaya zırlaya bana iftiralar attı, kızın adına olan yeni tarihli otobüs biletlerini evdeki bir poşette buldum ki 2-3 ay boyunca dip dibeydik,ortalıkta benim haricimde bir kız yoktu...daha sonradan sevgilimin esrarkeş olduğunu öğrendim...berbat bir hikayeydi...2 yıl boyunca barışıp ayrılmalar, böyle bir birliktelikti.
öyle bir aşk acısı çektimki, hani ancak aşık olan o acıyı anlar.ölümden beter. hani "sensiz nefes alamıyorum" derler ya, bu laf nasıl alelade gelir insana dimi, bi anlamı yoktur. ama ben bu sözü resmen yaşadım...öyle bir acıydı ki ayrılık nefes alamıyordum,ölü gibi yaşıyordum resmen.kimseleri gözüm görmüyor,herkes onu hatırlatıyor ama kimse o olamıyordu..onun kokusu,bakışı...onu ve bu aşk acısını atlatmak 2 senemi aldı resmen...hatta öyle bir noktadaydımki "hayatta istediğim tek kişi o değil, hayattan istediğim tek şey o olmuştu" ama günün birinde atlattım herşey ondan sonra başladı aslında
3) Allah birşeyi çok isterken değilde,aslında istemekten vazgeçtiğinde verir ya o şeyi sana, işte öyle oldu;
Onu atlattım..hatta başkasından hoşlanmaya başlamıştım. 2 seneden sonra ilk defa bir başkası içime heyecan veriyordu. ama bu seferde o çıkıp geldi...herşey bırakmıştı,tüm kötü alışkanlıklarını ortamlarını.İstemiyorum başkasından hoşlanıyorum ben dedim, çok üzüldü ama yinede bırakmadı beni. ben yeniden aşık ederim seni kendime dedi. zaten yeni yeni hoşlanmaya başladığım kişide çark etti, baktım benim için kimse adım atmıyor uzun süre bende aylar sonra tamam yeniden deneyelim dedim.
O günden sonra tüm alışkanlıklarını bıraktı zaten, ve üzerime titriyor, hakkını yiyemem yani, üzmedi beni hiç o günden sonra. kararlı. Hayattan ne istedigimi biliyorum ben diyor. O kadar değişti düzeldi ki... Hayatta herşeyi görmüş yaşamış bir erkeğim, ve artık düzenli,sakin bir hayat istiyorum seninle diyor. aylar oldu 6-7 ay filan en ufak bir yanlışı bile yok.
bir zamanlar nişanlıma deliler gibi aşıktım,uğrunda ölüp bitmiştim, ama karşı taraf tamamen teslim olunca helede üstünden yıllar geçince ölüyor demekki aşk. birde kadın milletinin hep daha fazlasını istemesi yada tatmin olmamasımıdır nedir
sonuç olarak kızlar, 1. maddede yazdığım şeyden dolayıda korkuyorum, 1 yıl evlilik gibi aynı evde yaşamayı gördüm ve sıkıldığımı gördüm ya, bu yüzden sıkılmaktan korkuyorum...benim bu sıkılma huyum yokmu, belkide diyorum sakin monoton bir hayattan korkuyorum ben. sakinlik monotonluk yaratıyor ve oda korkutuyor beni. nişanlım diyorki; sıkılmana fırsat vermicem senin gezcez, istediğini yapcaz,sıkmicam seni diyor ama..offff. çok düşünüyorum galiba işin içinden çıkamıyorum. ama birde evli olan arkadaşların fikrini almak istedim. evlilik neleri değiştiriyor ?? aynı evde yaşamak ve imzayı attıktan sonra arada fark oluyor mu? ne bileyim okadar yazmışımki soru sormaya bile halim kalmadı şimdi :)