Evlilikte Cinsellik Boşanma

Eşiniz ya aseksuel ya da eşcinsel maalesef. Kadın cinsel organından tiksiniyorum demesi akla başka ihtimal getirmiyor. Belki kendi bile eşcinsel olduğunun farkında değil belki ve daha kötüsü de sizinle sırf yönelimini gizlemek için evlenmiş olması. Evlilik böyle bir şey değil. Kendinize bu kötülüğü yapmayın daha fazla. Bir iş bulun iyi kötü kendinize bir yol çizin hazır hissedince boşanın. Evde hiçbir şey yapmadan bu ızdırapla yaşamaktan daha iyidir her yol.
 
eşinin cinsel tercihinin farklı olduğundan, acaba paravan evlilik mi yaptım diye şüphelenen üyeler varsa bu konuyu okuyarak teşhisi koyabilir. resmen adam ilk aylar belli etmiş zaten dokunma temas yok, sarılmak bile yok, öpüşürken ağzını açmıyor:KK57: Eşin kadın cinsel organından değil; kadınlarla cinsellik yaşamaktan iğreniyor. Aslında baştan belliymiş ama siz üzerine çocuk bile yapmışsınız.
 
Merhaba, bu benim ilk konum, ilk mesajım.. Fikirlerinizi bekliyorum, lütfen paylaşın.

2016 ocakta bir kelime oyununda sohbet etmeye başlayarak tanıştık. O İzmir'de ben İstanbul'daydım. Sohbet ilerledi, görüşmeye geldi ve sevgili olduk. Her ay bir iki günlüğüne beni görmeye gelirdi. Çok aşıktı bana, ben de ona. Evlenmeden önce cinsel bir deneyimimiz olmadı. Öpüşmekten bile kaçınırdı, muhafakarlığına verirdim. Dışarıda sarılmaya bile çekinirdi. Aslında o zamanlar içim hissetti ama önemsemedim. Aramızda hiç cinsel çekim yoktu, hiç arzuladığını hissetmedim, ben de herhangi bir cinsel çekim yaşamadım. Aklıma geliyordu ama evlendikten sonra aynı eve aynı yatağa girince yoluna girer sandım.
2018 eylülde evlendik. tam 3 ay ilişkiye giremedik. Tam sertleşemiyordu, ön sevişme olmadığı için cinsel birleşmede canım yanıyordu ve zevk alamıyordum, her seferinde kanamam oluyordu. Öpüşmek bile istemiyor gibiydi çoğu zaman. Duvarla öpüşmek gibiydi. Dudaklarını asla açmıyordu, hala öyle. İçtiğim bardaktan bile içmezdi. Vücudumun hiç bir yerine dokunmaz, öpmezdi. Kendini sürte sürte içime girerdi, 10 dakika bile sürmeden işini bitirip döner yatardı. Hala öyle.. İlk bir yıl kendimi suçladım, ben beceremiyorum diye düşündüm. Bir de evlendiğimizde ilk 1 ay haftada bir oluyordu. Sonra ayda 1, sonra üç ayda bire çıktı. Psikolojim alt üst oldu. 5 ay birlikte olmadığımızı biliyorum. Benden iğrendiğini hissediyordum, dokunmadığı öpmediği için. Söylüyordum, sana öyle geliyor diyordu.
Giyinip hazırlanıp karşına çıkardım, defalarca üstümde o kıyafetlerle reddedildim. Tek bir bahanesi var, yorgunum. Sen bana inanmıyorsun ama işte ölüyorum yorgunluktan. Eşimin işi ise altında arabayla denetleme yapıyor günde 3 4 yere. Sürekli herşeye yorgun. Yalvarıyordum, ya sen benim kocamsın seni arzuluyorum seninle birlikte olmak istiyorum, nolur reddetme beni diye.

Üstünden inmezdim ilk zamanlar, göğsüne üstüne yatmak isterdim, temas etmek isterdim iterdi beni. Gece uyumadan önce sarılsın diye çok yalvardığımı hatırlıyorum. Ayıp olmasın der gibi 1 2 dakika sarılıp yine döner kendi uyurdu.
İzmir'de hiç kimsem yok, çok yalnızım. Hala daha çevre edinemedim. Aslında içim içten içe burasıyla bağ kurmamı istemiyor gibiydi. Denize götürmeyi daha bir kere başaramadım. Beraber hiç bir şey yapmıyoruz, sinema, gezi, deniz, piknik, hiç bir şey. Bahanesi arabamız yok. Torbalı'dayız her yere uzağız Bir plan yap haftasonu diyorum, sen yap diyor. Ben yapıyorum, başka bir bahane buluyor.
Eşim bu konu hariç dünya iyisi bir insan maalesef. Evde huzursuzluğu yok, kendinden önce benim ihtiyaçlarımı düşünür. Benim istediğimi alır. Temizliğe yardım eder, yemek yapar, asla neden temizlik yapmadın ya da bugün neden yemek yok demez. Bakışlarında, hareketlerinde beni sevdiğini hissettiriyor işin tuhafı. Sadece tembel ve cinsel olarak isteksiz. Eşime hala daha kıyamıyorum bu yüzden. Çok merhametli.
Hep acaba yanlış bir evlilik mi yaptım düşümcesi aklımda olsa da hep bu sebeple boşanılır mı dedim kendime.
Yaşım 30a gelince artık çocuk istedim. Hormanaldi sanırım, deli gibi istedim ama. Boşanma isteği hala aklımda yoktu. Yine içim biliyordu ama bir şeylerin yanlış olduğunu. Kendime içten içe boşanırsan da belki tekrar evlenemeyeceksin, bir çocuğun olsun dedim. Çünkü eşim çok iyi bir baba olacaktı biliyordum. O süreç bile o kadar yorucuydu ki, sevişemiyoruz nasıl çocuğumuz olacak diye kavga edip ağladım. Yumurtlama dönemim belliydi, doktor 2 gün öncesi/yumurtlama günü/2 gün gün sonrası ilişkiye girin dedi. Biz bir kere yapıyoruz, ikincisi olmuyor, nerdeyse oturup ağlayacak yorgunum diye. Öyle bir tepki veriyor ki. Şükürler olsun ki ikinci ayımızda tek bir ilişkiyle tutturduk. Mayıs 2022'de bir kızımız oldu.
Kızımın doğumuyla ben hayat buldum. Bir yaşına gelince kendi hayatımı sorgular oldum. Aslında içimde olduğum hayattan ne kadar mutsuz olduğumu fark ettim. Eşim tarafından aslında geçiştirildiğimi, idare edildiğimi fark ettim. Hiç doğum günümü kutlamadığını fark ettim, evliliğimiz süresince bana asla kendimi özel hissettirecek şeyler yapmadığını fark ettim. Ben onun doğum günlerine, evlilik yıldönümlerimize evde hazırlık yaparken, o benim özel günlerimde sadece sözle kutlamayla geçiştiriyordu ama ben hiç bunu fark edememişim.
Eylül ayında kızım 16 aylıkken çok ciddi tartıştık bu cinsellik konusunu, onun bana olan ilgisizliğini. Ve ilk defa iğrendiğini itiraf etti. Kadın cinsel organından iğrendiğini söyledi, öpüşmekten de rahatsız olduğunu. Cinselliği asla önemsemediğini, benimle çok mutlu olduğunu, karı koca olmanın sadece cinsellik olmadığını, ailemizi sevdiğini söyledi. İlk defa o akşam ayrılmayı düşündüm, ilk defa orda içimde bir şeyler gerçekten kırıldı ama dillendirmedim. İstanbul'a annemlerin yanına gittim. Orda onunla konuşmak istemedim, aradığında hemen kapatmak istedim. Hatta bana ayrılmayı mı istiyorsun, ne düşünüyorsun dedi. Kulaklarımda uzun süre çınlayan bir şey daha dedi. ''Ne zannediyorsun ayrılma diye sana yalvaracağımı mı?''
İki hafta sonra geri döndüm evime ve kendime bir hedef koydum. 2023 yılının sonunda boşanmış olacağım. Ekimden beri sadece iki kez birlikte olduk, tartıştıktan sonra ağladı diye kıyamadım. Değişen bir şey yok, elimden geleni yapacağım dese de sonuç 10 dakikada dümdüz gir çık.. Hiç arzulandığımı hissetmedim, hala kadın gibi hissetmiyorum, bakire gibiyim hatta. Hiç sevişmedim ben diyorum kendime..
Açıkça söyledim artık onu cinsel olarak istemediğimi, içimde bir şeylerin bittiğini. Ama hala zoruma gidiyor, bu durumu çok kolay kabullendi. Yanaşmıyor hiç, arada laf sokuyorum sen istemiyorsun diye istemiyorum diyor. Bana atıyor suçu, uzatmıyorum ben de artık. Artık onu tshirtsüz görmeye bile dayanamıyorum, rahatsız oluyorum. Şu anda o çok mutlu ve memnun. Ben de evde huzursuz olmaması açısından ses çıkarmıyorum, geçiştirip zamanımı dolduruyorum. Sanırım o bu şekilde ömür boyu yaşar gerçekten. Bu evcilik oyununu sürdürüyorum şimdilik.
Eşimi hala seviyorum ama bu sevgiliyi sever gibi değil de çocuğumun babası olarak duyduğum sevgi ve saygı. Hala katlanabiliyor, idare edebiliyorsam bu sebepten.
Psikoloğa da başladım, sosyal kaygı ve anksiyete bozukluğu çıktı. İnsanlardan çok çekinir duruma gelmiştim, yavaştan onu da kırmaya başladım. Evlenmeden önce çalışıyordum, ama çok sık iş değiştirdim. Evlendikten sonra bir türlü çalışmak nasip olmadı, hep bir aksilik yaşadım. Sonra pandemi, çocuk derken kaldım. Artık çalışmaya da korkuyorum. Boşanmaya da korkuyorum. Kendimi psikologla bu sürece hazırlamaya çalışıyorum. Annem ve kardeşim durumdan haberdar, destekliyorlar. Psikoloğa başladıığımda eşime
Bir evimiz vardı, yılbaşında bir de arabamız oldu. Boşanmada evden gelen arabadan gelen parayla bir iş kurarım düşüncesindeyim. Küçük bir kız çocuğuyla yeniden hayata sıfırdan başlama düşüncesi çok korkunç ama o kadar mutsuzum o kadar sıkışmış hissediyorum ki şu anda.

Eşime cinsel ve aile terapisi için çok yalvardım, asla kabul etmiyor. Sen git, yeter diyor. Problemlerimizin kaynağı olarak benim psikolojimi görüyor. Gerçekten düzeleceğine inanıyor her şeyin. Hormonal de olabilir demiştim, doktora da gitmek istemiyor.

Paylaşmak istedim, okuduğunuz için teşekkürler..

Kocanın yaşadığı psikolojik bir rahatsızlık. Ben birebir aynı sorunu olan kitabı okumuştum. Bu şekilde kadın ve adam evlendikten sonra bu aynı sorun ortaya çıkıyordu.

Bununla ilgili kendi ilişkinizi karı koca oturup, ders çalışır gibi kitap okuyup düzeleceksiniz. Aşağıya bir tane iyi bir kitap bırakıyorum. Pdf halini bulursanız almanıza gerek kalmaz. Başka kitap alırsanız nobel gibi yerlerden al, abuk sabuk yazarların kitaplarını alıp kafanızı karıştırmazsınız.

 
Kocanın yaşadığı psikolojik bir rahatsızlık. Ben birebir aynı sorunu olan kitabı okumuştum. Bu şekilde kadın ve adam evlendikten sonra bu aynı sorun ortaya çıkıyordu.

Bununla ilgili kendi ilişkinizi karı koca oturup, ders çalışır gibi kitap okuyup düzeleceksiniz. Aşağıya bir tane iyi bir kitap bırakıyorum. Pdf halini bulursanız almanıza gerek kalmaz. Başka kitap alırsanız nobel gibi yerlerden al, abuk sabuk yazarların kitaplarını alıp kafanızı karıştırmazsınız.

Neymiş ki peki bu psikolojik rahatsızlık?
 
Merhaba, bu benim ilk konum, ilk mesajım.. Fikirlerinizi bekliyorum, lütfen paylaşın.

2016 ocakta bir kelime oyununda sohbet etmeye başlayarak tanıştık. O İzmir'de ben İstanbul'daydım. Sohbet ilerledi, görüşmeye geldi ve sevgili olduk. Her ay bir iki günlüğüne beni görmeye gelirdi. Çok aşıktı bana, ben de ona. Evlenmeden önce cinsel bir deneyimimiz olmadı. Öpüşmekten bile kaçınırdı, muhafakarlığına verirdim. Dışarıda sarılmaya bile çekinirdi. Aslında o zamanlar içim hissetti ama önemsemedim. Aramızda hiç cinsel çekim yoktu, hiç arzuladığını hissetmedim, ben de herhangi bir cinsel çekim yaşamadım. Aklıma geliyordu ama evlendikten sonra aynı eve aynı yatağa girince yoluna girer sandım.
2018 eylülde evlendik. tam 3 ay ilişkiye giremedik. Tam sertleşemiyordu, ön sevişme olmadığı için cinsel birleşmede canım yanıyordu ve zevk alamıyordum, her seferinde kanamam oluyordu. Öpüşmek bile istemiyor gibiydi çoğu zaman. Duvarla öpüşmek gibiydi. Dudaklarını asla açmıyordu, hala öyle. İçtiğim bardaktan bile içmezdi. Vücudumun hiç bir yerine dokunmaz, öpmezdi. Kendini sürte sürte içime girerdi, 10 dakika bile sürmeden işini bitirip döner yatardı. Hala öyle.. İlk bir yıl kendimi suçladım, ben beceremiyorum diye düşündüm. Bir de evlendiğimizde ilk 1 ay haftada bir oluyordu. Sonra ayda 1, sonra üç ayda bire çıktı. Psikolojim alt üst oldu. 5 ay birlikte olmadığımızı biliyorum. Benden iğrendiğini hissediyordum, dokunmadığı öpmediği için. Söylüyordum, sana öyle geliyor diyordu.
Giyinip hazırlanıp karşına çıkardım, defalarca üstümde o kıyafetlerle reddedildim. Tek bir bahanesi var, yorgunum. Sen bana inanmıyorsun ama işte ölüyorum yorgunluktan. Eşimin işi ise altında arabayla denetleme yapıyor günde 3 4 yere. Sürekli herşeye yorgun. Yalvarıyordum, ya sen benim kocamsın seni arzuluyorum seninle birlikte olmak istiyorum, nolur reddetme beni diye.

Üstünden inmezdim ilk zamanlar, göğsüne üstüne yatmak isterdim, temas etmek isterdim iterdi beni. Gece uyumadan önce sarılsın diye çok yalvardığımı hatırlıyorum. Ayıp olmasın der gibi 1 2 dakika sarılıp yine döner kendi uyurdu.
İzmir'de hiç kimsem yok, çok yalnızım. Hala daha çevre edinemedim. Aslında içim içten içe burasıyla bağ kurmamı istemiyor gibiydi. Denize götürmeyi daha bir kere başaramadım. Beraber hiç bir şey yapmıyoruz, sinema, gezi, deniz, piknik, hiç bir şey. Bahanesi arabamız yok. Torbalı'dayız her yere uzağız Bir plan yap haftasonu diyorum, sen yap diyor. Ben yapıyorum, başka bir bahane buluyor.
Eşim bu konu hariç dünya iyisi bir insan maalesef. Evde huzursuzluğu yok, kendinden önce benim ihtiyaçlarımı düşünür. Benim istediğimi alır. Temizliğe yardım eder, yemek yapar, asla neden temizlik yapmadın ya da bugün neden yemek yok demez. Bakışlarında, hareketlerinde beni sevdiğini hissettiriyor işin tuhafı. Sadece tembel ve cinsel olarak isteksiz. Eşime hala daha kıyamıyorum bu yüzden. Çok merhametli.
Hep acaba yanlış bir evlilik mi yaptım düşümcesi aklımda olsa da hep bu sebeple boşanılır mı dedim kendime.
Yaşım 30a gelince artık çocuk istedim. Hormanaldi sanırım, deli gibi istedim ama. Boşanma isteği hala aklımda yoktu. Yine içim biliyordu ama bir şeylerin yanlış olduğunu. Kendime içten içe boşanırsan da belki tekrar evlenemeyeceksin, bir çocuğun olsun dedim. Çünkü eşim çok iyi bir baba olacaktı biliyordum. O süreç bile o kadar yorucuydu ki, sevişemiyoruz nasıl çocuğumuz olacak diye kavga edip ağladım. Yumurtlama dönemim belliydi, doktor 2 gün öncesi/yumurtlama günü/2 gün gün sonrası ilişkiye girin dedi. Biz bir kere yapıyoruz, ikincisi olmuyor, nerdeyse oturup ağlayacak yorgunum diye. Öyle bir tepki veriyor ki. Şükürler olsun ki ikinci ayımızda tek bir ilişkiyle tutturduk. Mayıs 2022'de bir kızımız oldu.
Kızımın doğumuyla ben hayat buldum. Bir yaşına gelince kendi hayatımı sorgular oldum. Aslında içimde olduğum hayattan ne kadar mutsuz olduğumu fark ettim. Eşim tarafından aslında geçiştirildiğimi, idare edildiğimi fark ettim. Hiç doğum günümü kutlamadığını fark ettim, evliliğimiz süresince bana asla kendimi özel hissettirecek şeyler yapmadığını fark ettim. Ben onun doğum günlerine, evlilik yıldönümlerimize evde hazırlık yaparken, o benim özel günlerimde sadece sözle kutlamayla geçiştiriyordu ama ben hiç bunu fark edememişim.
Eylül ayında kızım 16 aylıkken çok ciddi tartıştık bu cinsellik konusunu, onun bana olan ilgisizliğini. Ve ilk defa iğrendiğini itiraf etti. Kadın cinsel organından iğrendiğini söyledi, öpüşmekten de rahatsız olduğunu. Cinselliği asla önemsemediğini, benimle çok mutlu olduğunu, karı koca olmanın sadece cinsellik olmadığını, ailemizi sevdiğini söyledi. İlk defa o akşam ayrılmayı düşündüm, ilk defa orda içimde bir şeyler gerçekten kırıldı ama dillendirmedim. İstanbul'a annemlerin yanına gittim. Orda onunla konuşmak istemedim, aradığında hemen kapatmak istedim. Hatta bana ayrılmayı mı istiyorsun, ne düşünüyorsun dedi. Kulaklarımda uzun süre çınlayan bir şey daha dedi. ''Ne zannediyorsun ayrılma diye sana yalvaracağımı mı?''
İki hafta sonra geri döndüm evime ve kendime bir hedef koydum. 2023 yılının sonunda boşanmış olacağım. Ekimden beri sadece iki kez birlikte olduk, tartıştıktan sonra ağladı diye kıyamadım. Değişen bir şey yok, elimden geleni yapacağım dese de sonuç 10 dakikada dümdüz gir çık.. Hiç arzulandığımı hissetmedim, hala kadın gibi hissetmiyorum, bakire gibiyim hatta. Hiç sevişmedim ben diyorum kendime..
Açıkça söyledim artık onu cinsel olarak istemediğimi, içimde bir şeylerin bittiğini. Ama hala zoruma gidiyor, bu durumu çok kolay kabullendi. Yanaşmıyor hiç, arada laf sokuyorum sen istemiyorsun diye istemiyorum diyor. Bana atıyor suçu, uzatmıyorum ben de artık. Artık onu tshirtsüz görmeye bile dayanamıyorum, rahatsız oluyorum. Şu anda o çok mutlu ve memnun. Ben de evde huzursuz olmaması açısından ses çıkarmıyorum, geçiştirip zamanımı dolduruyorum. Sanırım o bu şekilde ömür boyu yaşar gerçekten. Bu evcilik oyununu sürdürüyorum şimdilik.
Eşimi hala seviyorum ama bu sevgiliyi sever gibi değil de çocuğumun babası olarak duyduğum sevgi ve saygı. Hala katlanabiliyor, idare edebiliyorsam bu sebepten.
Psikoloğa da başladım, sosyal kaygı ve anksiyete bozukluğu çıktı. İnsanlardan çok çekinir duruma gelmiştim, yavaştan onu da kırmaya başladım. Evlenmeden önce çalışıyordum, ama çok sık iş değiştirdim. Evlendikten sonra bir türlü çalışmak nasip olmadı, hep bir aksilik yaşadım. Sonra pandemi, çocuk derken kaldım. Artık çalışmaya da korkuyorum. Boşanmaya da korkuyorum. Kendimi psikologla bu sürece hazırlamaya çalışıyorum. Annem ve kardeşim durumdan haberdar, destekliyorlar. Psikoloğa başladıığımda eşime
Bir evimiz vardı, yılbaşında bir de arabamız oldu. Boşanmada evden gelen arabadan gelen parayla bir iş kurarım düşüncesindeyim. Küçük bir kız çocuğuyla yeniden hayata sıfırdan başlama düşüncesi çok korkunç ama o kadar mutsuzum o kadar sıkışmış hissediyorum ki şu anda.

Eşime cinsel ve aile terapisi için çok yalvardım, asla kabul etmiyor. Sen git, yeter diyor. Problemlerimizin kaynağı olarak benim psikolojimi görüyor. Gerçekten düzeleceğine inanıyor her şeyin. Hormonal de olabilir demiştim, doktora da gitmek istemiyor.

Paylaşmak istedim, okuduğunuz için teşekkürler..

Bu arada gerçekten kadın cinsel organından tiksinen, görünce korkan erkekler var. Bunları böyle tedavi ederken de uzmanların ellerinde birbirinden farklı cinsel organ fotoğrafları oluyor. Öyle konuşarak geçiştirilen bir tedavi değil bu.
 
Bu arada gerçekten kadın cinsel organından tiksinen, görünce korkan erkekler var. Bunları böyle tedavi ederken de uzmanların ellerinde birbirinden farklı cinsel organ fotoğrafları oluyor. Öyle konuşarak geçiştirilen bir tedavi değil bu.
Sevgili Begüm tek o da değil ki.Öpüşme,sarılma,en ufak temas,içtiği bardaktan su içmemeye kadar herşey var bu adamın tiksindiği.Okb mi diye de düşündüm.
 
Merhaba, bu benim ilk konum, ilk mesajım.. Fikirlerinizi bekliyorum, lütfen paylaşın.

2016 ocakta bir kelime oyununda sohbet etmeye başlayarak tanıştık. O İzmir'de ben İstanbul'daydım. Sohbet ilerledi, görüşmeye geldi ve sevgili olduk. Her ay bir iki günlüğüne beni görmeye gelirdi. Çok aşıktı bana, ben de ona. Evlenmeden önce cinsel bir deneyimimiz olmadı. Öpüşmekten bile kaçınırdı, muhafakarlığına verirdim. Dışarıda sarılmaya bile çekinirdi. Aslında o zamanlar içim hissetti ama önemsemedim. Aramızda hiç cinsel çekim yoktu, hiç arzuladığını hissetmedim, ben de herhangi bir cinsel çekim yaşamadım. Aklıma geliyordu ama evlendikten sonra aynı eve aynı yatağa girince yoluna girer sandım.
2018 eylülde evlendik. tam 3 ay ilişkiye giremedik. Tam sertleşemiyordu, ön sevişme olmadığı için cinsel birleşmede canım yanıyordu ve zevk alamıyordum, her seferinde kanamam oluyordu. Öpüşmek bile istemiyor gibiydi çoğu zaman. Duvarla öpüşmek gibiydi. Dudaklarını asla açmıyordu, hala öyle. İçtiğim bardaktan bile içmezdi. Vücudumun hiç bir yerine dokunmaz, öpmezdi. Kendini sürte sürte içime girerdi, 10 dakika bile sürmeden işini bitirip döner yatardı. Hala öyle.. İlk bir yıl kendimi suçladım, ben beceremiyorum diye düşündüm. Bir de evlendiğimizde ilk 1 ay haftada bir oluyordu. Sonra ayda 1, sonra üç ayda bire çıktı. Psikolojim alt üst oldu. 5 ay birlikte olmadığımızı biliyorum. Benden iğrendiğini hissediyordum, dokunmadığı öpmediği için. Söylüyordum, sana öyle geliyor diyordu.
Giyinip hazırlanıp karşına çıkardım, defalarca üstümde o kıyafetlerle reddedildim. Tek bir bahanesi var, yorgunum. Sen bana inanmıyorsun ama işte ölüyorum yorgunluktan. Eşimin işi ise altında arabayla denetleme yapıyor günde 3 4 yere. Sürekli herşeye yorgun. Yalvarıyordum, ya sen benim kocamsın seni arzuluyorum seninle birlikte olmak istiyorum, nolur reddetme beni diye.

Üstünden inmezdim ilk zamanlar, göğsüne üstüne yatmak isterdim, temas etmek isterdim iterdi beni. Gece uyumadan önce sarılsın diye çok yalvardığımı hatırlıyorum. Ayıp olmasın der gibi 1 2 dakika sarılıp yine döner kendi uyurdu.
İzmir'de hiç kimsem yok, çok yalnızım. Hala daha çevre edinemedim. Aslında içim içten içe burasıyla bağ kurmamı istemiyor gibiydi. Denize götürmeyi daha bir kere başaramadım. Beraber hiç bir şey yapmıyoruz, sinema, gezi, deniz, piknik, hiç bir şey. Bahanesi arabamız yok. Torbalı'dayız her yere uzağız Bir plan yap haftasonu diyorum, sen yap diyor. Ben yapıyorum, başka bir bahane buluyor.
Eşim bu konu hariç dünya iyisi bir insan maalesef. Evde huzursuzluğu yok, kendinden önce benim ihtiyaçlarımı düşünür. Benim istediğimi alır. Temizliğe yardım eder, yemek yapar, asla neden temizlik yapmadın ya da bugün neden yemek yok demez. Bakışlarında, hareketlerinde beni sevdiğini hissettiriyor işin tuhafı. Sadece tembel ve cinsel olarak isteksiz. Eşime hala daha kıyamıyorum bu yüzden. Çok merhametli.
Hep acaba yanlış bir evlilik mi yaptım düşümcesi aklımda olsa da hep bu sebeple boşanılır mı dedim kendime.
Yaşım 30a gelince artık çocuk istedim. Hormanaldi sanırım, deli gibi istedim ama. Boşanma isteği hala aklımda yoktu. Yine içim biliyordu ama bir şeylerin yanlış olduğunu. Kendime içten içe boşanırsan da belki tekrar evlenemeyeceksin, bir çocuğun olsun dedim. Çünkü eşim çok iyi bir baba olacaktı biliyordum. O süreç bile o kadar yorucuydu ki, sevişemiyoruz nasıl çocuğumuz olacak diye kavga edip ağladım. Yumurtlama dönemim belliydi, doktor 2 gün öncesi/yumurtlama günü/2 gün gün sonrası ilişkiye girin dedi. Biz bir kere yapıyoruz, ikincisi olmuyor, nerdeyse oturup ağlayacak yorgunum diye. Öyle bir tepki veriyor ki. Şükürler olsun ki ikinci ayımızda tek bir ilişkiyle tutturduk. Mayıs 2022'de bir kızımız oldu.
Kızımın doğumuyla ben hayat buldum. Bir yaşına gelince kendi hayatımı sorgular oldum. Aslında içimde olduğum hayattan ne kadar mutsuz olduğumu fark ettim. Eşim tarafından aslında geçiştirildiğimi, idare edildiğimi fark ettim. Hiç doğum günümü kutlamadığını fark ettim, evliliğimiz süresince bana asla kendimi özel hissettirecek şeyler yapmadığını fark ettim. Ben onun doğum günlerine, evlilik yıldönümlerimize evde hazırlık yaparken, o benim özel günlerimde sadece sözle kutlamayla geçiştiriyordu ama ben hiç bunu fark edememişim.
Eylül ayında kızım 16 aylıkken çok ciddi tartıştık bu cinsellik konusunu, onun bana olan ilgisizliğini. Ve ilk defa iğrendiğini itiraf etti. Kadın cinsel organından iğrendiğini söyledi, öpüşmekten de rahatsız olduğunu. Cinselliği asla önemsemediğini, benimle çok mutlu olduğunu, karı koca olmanın sadece cinsellik olmadığını, ailemizi sevdiğini söyledi. İlk defa o akşam ayrılmayı düşündüm, ilk defa orda içimde bir şeyler gerçekten kırıldı ama dillendirmedim. İstanbul'a annemlerin yanına gittim. Orda onunla konuşmak istemedim, aradığında hemen kapatmak istedim. Hatta bana ayrılmayı mı istiyorsun, ne düşünüyorsun dedi. Kulaklarımda uzun süre çınlayan bir şey daha dedi. ''Ne zannediyorsun ayrılma diye sana yalvaracağımı mı?''
İki hafta sonra geri döndüm evime ve kendime bir hedef koydum. 2023 yılının sonunda boşanmış olacağım. Ekimden beri sadece iki kez birlikte olduk, tartıştıktan sonra ağladı diye kıyamadım. Değişen bir şey yok, elimden geleni yapacağım dese de sonuç 10 dakikada dümdüz gir çık.. Hiç arzulandığımı hissetmedim, hala kadın gibi hissetmiyorum, bakire gibiyim hatta. Hiç sevişmedim ben diyorum kendime..
Açıkça söyledim artık onu cinsel olarak istemediğimi, içimde bir şeylerin bittiğini. Ama hala zoruma gidiyor, bu durumu çok kolay kabullendi. Yanaşmıyor hiç, arada laf sokuyorum sen istemiyorsun diye istemiyorum diyor. Bana atıyor suçu, uzatmıyorum ben de artık. Artık onu tshirtsüz görmeye bile dayanamıyorum, rahatsız oluyorum. Şu anda o çok mutlu ve memnun. Ben de evde huzursuz olmaması açısından ses çıkarmıyorum, geçiştirip zamanımı dolduruyorum. Sanırım o bu şekilde ömür boyu yaşar gerçekten. Bu evcilik oyununu sürdürüyorum şimdilik.
Eşimi hala seviyorum ama bu sevgiliyi sever gibi değil de çocuğumun babası olarak duyduğum sevgi ve saygı. Hala katlanabiliyor, idare edebiliyorsam bu sebepten.
Psikoloğa da başladım, sosyal kaygı ve anksiyete bozukluğu çıktı. İnsanlardan çok çekinir duruma gelmiştim, yavaştan onu da kırmaya başladım. Evlenmeden önce çalışıyordum, ama çok sık iş değiştirdim. Evlendikten sonra bir türlü çalışmak nasip olmadı, hep bir aksilik yaşadım. Sonra pandemi, çocuk derken kaldım. Artık çalışmaya da korkuyorum. Boşanmaya da korkuyorum. Kendimi psikologla bu sürece hazırlamaya çalışıyorum. Annem ve kardeşim durumdan haberdar, destekliyorlar. Psikoloğa başladıığımda eşime
Bir evimiz vardı, yılbaşında bir de arabamız oldu. Boşanmada evden gelen arabadan gelen parayla bir iş kurarım düşüncesindeyim. Küçük bir kız çocuğuyla yeniden hayata sıfırdan başlama düşüncesi çok korkunç ama o kadar mutsuzum o kadar sıkışmış hissediyorum ki şu anda.

Eşime cinsel ve aile terapisi için çok yalvardım, asla kabul etmiyor. Sen git, yeter diyor. Problemlerimizin kaynağı olarak benim psikolojimi görüyor. Gerçekten düzeleceğine inanıyor her şeyin. Hormonal de olabilir demiştim, doktora da gitmek istemiyor.

Paylaşmak istedim, okuduğunuz için teşekkürler..
Okuduğum kadarıyla tek probleminiz cinsellil değil bence. Cinsel ilişki evet bir ihtiyaç ama geri plana atılabilir. Sizin dediğinize göre dizine yatırıp bir saçınızı okşamıyor,elinizden tutup gezmiyor,doğum gününüzde de sizi özel hissettirmiyor. İnsan sadece sevişerek özel hissetmez ki. Açıkçası bence eşiniz sizi ve aile olma durumunu etiket olarak kullanıyor. Sizi sevdiğini zannetmiyorum. Yol çok uzaklaşmamışlen boşanmanızı tavsiye ederim
 
Neymiş ki peki bu psikolojik rahatsızlık?

Cinsel bozukluk diye geçiyordur. Tam teşhişteki bir adı var mı bilmiyorum. Bu tip kişiler kadın cinsel organdan gerçekten korkuyorlarmış. Bunların nedenini çocukluktan kalma travmaya bağlıyorlar. Bu travmalar çeşit çeşit tabi. Herkrste aynı travma nedeni.

Kimisinde küçükken istismar yaşadığı için kimisinde küçükken kaybolup, annesini bir daha göremeyeceği için. Gibi aslında ne alaka diyeceğimiz şeylerden olabiliyormuş.
 
Eşinizin ya bir travması ya da bir fizyolojik rahatsızlığı var. Üzüldüm açıkçası
 
Sevgili Begüm tek o da değil ki.Öpüşme,sarılma,en ufak temas,içtiği bardaktan su içmemeye kadar herşey var bu adamın tiksindiği.Okb mi diye de düşündüm.

İşte kadın cinsinden iğreniyor. Bu kullanıcı yerine başkasıyla da evli olsa aynısı olacaktı.

Mesela bu şey değil karısına "evli anne" gözüyle baksa sadece cinsellik, öpüşme sorun olurdu. Ama adam da kadın cinsinden uzak durma iğrenme söz kınusu.

Eşcinsel olsa bu kadar sarılma sorun olmaz.
 
Merhaba, bu benim ilk konum, ilk mesajım.. Fikirlerinizi bekliyorum, lütfen paylaşın.

2016 ocakta bir kelime oyununda sohbet etmeye başlayarak tanıştık. O İzmir'de ben İstanbul'daydım. Sohbet ilerledi, görüşmeye geldi ve sevgili olduk. Her ay bir iki günlüğüne beni görmeye gelirdi. Çok aşıktı bana, ben de ona. Evlenmeden önce cinsel bir deneyimimiz olmadı. Öpüşmekten bile kaçınırdı, muhafakarlığına verirdim. Dışarıda sarılmaya bile çekinirdi. Aslında o zamanlar içim hissetti ama önemsemedim. Aramızda hiç cinsel çekim yoktu, hiç arzuladığını hissetmedim, ben de herhangi bir cinsel çekim yaşamadım. Aklıma geliyordu ama evlendikten sonra aynı eve aynı yatağa girince yoluna girer sandım.
2018 eylülde evlendik. tam 3 ay ilişkiye giremedik. Tam sertleşemiyordu, ön sevişme olmadığı için cinsel birleşmede canım yanıyordu ve zevk alamıyordum, her seferinde kanamam oluyordu. Öpüşmek bile istemiyor gibiydi çoğu zaman. Duvarla öpüşmek gibiydi. Dudaklarını asla açmıyordu, hala öyle. İçtiğim bardaktan bile içmezdi. Vücudumun hiç bir yerine dokunmaz, öpmezdi. Kendini sürte sürte içime girerdi, 10 dakika bile sürmeden işini bitirip döner yatardı. Hala öyle.. İlk bir yıl kendimi suçladım, ben beceremiyorum diye düşündüm. Bir de evlendiğimizde ilk 1 ay haftada bir oluyordu. Sonra ayda 1, sonra üç ayda bire çıktı. Psikolojim alt üst oldu. 5 ay birlikte olmadığımızı biliyorum. Benden iğrendiğini hissediyordum, dokunmadığı öpmediği için. Söylüyordum, sana öyle geliyor diyordu.
Giyinip hazırlanıp karşına çıkardım, defalarca üstümde o kıyafetlerle reddedildim. Tek bir bahanesi var, yorgunum. Sen bana inanmıyorsun ama işte ölüyorum yorgunluktan. Eşimin işi ise altında arabayla denetleme yapıyor günde 3 4 yere. Sürekli herşeye yorgun. Yalvarıyordum, ya sen benim kocamsın seni arzuluyorum seninle birlikte olmak istiyorum, nolur reddetme beni diye.

Üstünden inmezdim ilk zamanlar, göğsüne üstüne yatmak isterdim, temas etmek isterdim iterdi beni. Gece uyumadan önce sarılsın diye çok yalvardığımı hatırlıyorum. Ayıp olmasın der gibi 1 2 dakika sarılıp yine döner kendi uyurdu.
İzmir'de hiç kimsem yok, çok yalnızım. Hala daha çevre edinemedim. Aslında içim içten içe burasıyla bağ kurmamı istemiyor gibiydi. Denize götürmeyi daha bir kere başaramadım. Beraber hiç bir şey yapmıyoruz, sinema, gezi, deniz, piknik, hiç bir şey. Bahanesi arabamız yok. Torbalı'dayız her yere uzağız Bir plan yap haftasonu diyorum, sen yap diyor. Ben yapıyorum, başka bir bahane buluyor.
Eşim bu konu hariç dünya iyisi bir insan maalesef. Evde huzursuzluğu yok, kendinden önce benim ihtiyaçlarımı düşünür. Benim istediğimi alır. Temizliğe yardım eder, yemek yapar, asla neden temizlik yapmadın ya da bugün neden yemek yok demez. Bakışlarında, hareketlerinde beni sevdiğini hissettiriyor işin tuhafı. Sadece tembel ve cinsel olarak isteksiz. Eşime hala daha kıyamıyorum bu yüzden. Çok merhametli.
Hep acaba yanlış bir evlilik mi yaptım düşümcesi aklımda olsa da hep bu sebeple boşanılır mı dedim kendime.
Yaşım 30a gelince artık çocuk istedim. Hormanaldi sanırım, deli gibi istedim ama. Boşanma isteği hala aklımda yoktu. Yine içim biliyordu ama bir şeylerin yanlış olduğunu. Kendime içten içe boşanırsan da belki tekrar evlenemeyeceksin, bir çocuğun olsun dedim. Çünkü eşim çok iyi bir baba olacaktı biliyordum. O süreç bile o kadar yorucuydu ki, sevişemiyoruz nasıl çocuğumuz olacak diye kavga edip ağladım. Yumurtlama dönemim belliydi, doktor 2 gün öncesi/yumurtlama günü/2 gün gün sonrası ilişkiye girin dedi. Biz bir kere yapıyoruz, ikincisi olmuyor, nerdeyse oturup ağlayacak yorgunum diye. Öyle bir tepki veriyor ki. Şükürler olsun ki ikinci ayımızda tek bir ilişkiyle tutturduk. Mayıs 2022'de bir kızımız oldu.
Kızımın doğumuyla ben hayat buldum. Bir yaşına gelince kendi hayatımı sorgular oldum. Aslında içimde olduğum hayattan ne kadar mutsuz olduğumu fark ettim. Eşim tarafından aslında geçiştirildiğimi, idare edildiğimi fark ettim. Hiç doğum günümü kutlamadığını fark ettim, evliliğimiz süresince bana asla kendimi özel hissettirecek şeyler yapmadığını fark ettim. Ben onun doğum günlerine, evlilik yıldönümlerimize evde hazırlık yaparken, o benim özel günlerimde sadece sözle kutlamayla geçiştiriyordu ama ben hiç bunu fark edememişim.
Eylül ayında kızım 16 aylıkken çok ciddi tartıştık bu cinsellik konusunu, onun bana olan ilgisizliğini. Ve ilk defa iğrendiğini itiraf etti. Kadın cinsel organından iğrendiğini söyledi, öpüşmekten de rahatsız olduğunu. Cinselliği asla önemsemediğini, benimle çok mutlu olduğunu, karı koca olmanın sadece cinsellik olmadığını, ailemizi sevdiğini söyledi. İlk defa o akşam ayrılmayı düşündüm, ilk defa orda içimde bir şeyler gerçekten kırıldı ama dillendirmedim. İstanbul'a annemlerin yanına gittim. Orda onunla konuşmak istemedim, aradığında hemen kapatmak istedim. Hatta bana ayrılmayı mı istiyorsun, ne düşünüyorsun dedi. Kulaklarımda uzun süre çınlayan bir şey daha dedi. ''Ne zannediyorsun ayrılma diye sana yalvaracağımı mı?''
İki hafta sonra geri döndüm evime ve kendime bir hedef koydum. 2023 yılının sonunda boşanmış olacağım. Ekimden beri sadece iki kez birlikte olduk, tartıştıktan sonra ağladı diye kıyamadım. Değişen bir şey yok, elimden geleni yapacağım dese de sonuç 10 dakikada dümdüz gir çık.. Hiç arzulandığımı hissetmedim, hala kadın gibi hissetmiyorum, bakire gibiyim hatta. Hiç sevişmedim ben diyorum kendime..
Açıkça söyledim artık onu cinsel olarak istemediğimi, içimde bir şeylerin bittiğini. Ama hala zoruma gidiyor, bu durumu çok kolay kabullendi. Yanaşmıyor hiç, arada laf sokuyorum sen istemiyorsun diye istemiyorum diyor. Bana atıyor suçu, uzatmıyorum ben de artık. Artık onu tshirtsüz görmeye bile dayanamıyorum, rahatsız oluyorum. Şu anda o çok mutlu ve memnun. Ben de evde huzursuz olmaması açısından ses çıkarmıyorum, geçiştirip zamanımı dolduruyorum. Sanırım o bu şekilde ömür boyu yaşar gerçekten. Bu evcilik oyununu sürdürüyorum şimdilik.
Eşimi hala seviyorum ama bu sevgiliyi sever gibi değil de çocuğumun babası olarak duyduğum sevgi ve saygı. Hala katlanabiliyor, idare edebiliyorsam bu sebepten.
Psikoloğa da başladım, sosyal kaygı ve anksiyete bozukluğu çıktı. İnsanlardan çok çekinir duruma gelmiştim, yavaştan onu da kırmaya başladım. Evlenmeden önce çalışıyordum, ama çok sık iş değiştirdim. Evlendikten sonra bir türlü çalışmak nasip olmadı, hep bir aksilik yaşadım. Sonra pandemi, çocuk derken kaldım. Artık çalışmaya da korkuyorum. Boşanmaya da korkuyorum. Kendimi psikologla bu sürece hazırlamaya çalışıyorum. Annem ve kardeşim durumdan haberdar, destekliyorlar. Psikoloğa başladıığımda eşime
Bir evimiz vardı, yılbaşında bir de arabamız oldu. Boşanmada evden gelen arabadan gelen parayla bir iş kurarım düşüncesindeyim. Küçük bir kız çocuğuyla yeniden hayata sıfırdan başlama düşüncesi çok korkunç ama o kadar mutsuzum o kadar sıkışmış hissediyorum ki şu anda.

Eşime cinsel ve aile terapisi için çok yalvardım, asla kabul etmiyor. Sen git, yeter diyor. Problemlerimizin kaynağı olarak benim psikolojimi görüyor. Gerçekten düzeleceğine inanıyor her şeyin. Hormonal de olabilir demiştim, doktora da gitmek istemiyor.

Paylaşmak istedim, okuduğunuz için teşekkürler..
Her şeyin farkındasın, tek ihtiyacın olan cesaret. İnşallah psikolog desteği o cesareti de verir sana. 'Sana yalvaracağımı mı sanıyorsun' cümlesi boşanmam için yeterdi bana. Annen arkandaysa boşanmadan gelecek para da tatmin edici olacaksa sal ipini gitsin, seni mutlu etmeyen adamın donunu yıkayıp yemeğini yapmak çok saçma. Mutluluk sadece yatakla ilgili değil sizde, seni çocuk eyler gibi eyliyor, içselleşmiş bir hayat arkadaşlığınız yok, o zaman bu ilişkiyi sürdürmenin de anlamı yok. Hayatına yeni bir yön vermek için geç kalma, iş kurmak sosyal hayata girmek sana yaşama sevinci verecek, emin ol çok daha iyi hissedeceksin. O evde seni sevmediğini bildiğin bir adamla yaşamak hayat boyu taşıyacağın en ağır yük olacak
 
Merhaba, bu benim ilk konum, ilk mesajım.. Fikirlerinizi bekliyorum, lütfen paylaşın.

2016 ocakta bir kelime oyununda sohbet etmeye başlayarak tanıştık. O İzmir'de ben İstanbul'daydım. Sohbet ilerledi, görüşmeye geldi ve sevgili olduk. Her ay bir iki günlüğüne beni görmeye gelirdi. Çok aşıktı bana, ben de ona. Evlenmeden önce cinsel bir deneyimimiz olmadı. Öpüşmekten bile kaçınırdı, muhafakarlığına verirdim. Dışarıda sarılmaya bile çekinirdi. Aslında o zamanlar içim hissetti ama önemsemedim. Aramızda hiç cinsel çekim yoktu, hiç arzuladığını hissetmedim, ben de herhangi bir cinsel çekim yaşamadım. Aklıma geliyordu ama evlendikten sonra aynı eve aynı yatağa girince yoluna girer sandım.
2018 eylülde evlendik. tam 3 ay ilişkiye giremedik. Tam sertleşemiyordu, ön sevişme olmadığı için cinsel birleşmede canım yanıyordu ve zevk alamıyordum, her seferinde kanamam oluyordu. Öpüşmek bile istemiyor gibiydi çoğu zaman. Duvarla öpüşmek gibiydi. Dudaklarını asla açmıyordu, hala öyle. İçtiğim bardaktan bile içmezdi. Vücudumun hiç bir yerine dokunmaz, öpmezdi. Kendini sürte sürte içime girerdi, 10 dakika bile sürmeden işini bitirip döner yatardı. Hala öyle.. İlk bir yıl kendimi suçladım, ben beceremiyorum diye düşündüm. Bir de evlendiğimizde ilk 1 ay haftada bir oluyordu. Sonra ayda 1, sonra üç ayda bire çıktı. Psikolojim alt üst oldu. 5 ay birlikte olmadığımızı biliyorum. Benden iğrendiğini hissediyordum, dokunmadığı öpmediği için. Söylüyordum, sana öyle geliyor diyordu.
Giyinip hazırlanıp karşına çıkardım, defalarca üstümde o kıyafetlerle reddedildim. Tek bir bahanesi var, yorgunum. Sen bana inanmıyorsun ama işte ölüyorum yorgunluktan. Eşimin işi ise altında arabayla denetleme yapıyor günde 3 4 yere. Sürekli herşeye yorgun. Yalvarıyordum, ya sen benim kocamsın seni arzuluyorum seninle birlikte olmak istiyorum, nolur reddetme beni diye.

Üstünden inmezdim ilk zamanlar, göğsüne üstüne yatmak isterdim, temas etmek isterdim iterdi beni. Gece uyumadan önce sarılsın diye çok yalvardığımı hatırlıyorum. Ayıp olmasın der gibi 1 2 dakika sarılıp yine döner kendi uyurdu.
İzmir'de hiç kimsem yok, çok yalnızım. Hala daha çevre edinemedim. Aslında içim içten içe burasıyla bağ kurmamı istemiyor gibiydi. Denize götürmeyi daha bir kere başaramadım. Beraber hiç bir şey yapmıyoruz, sinema, gezi, deniz, piknik, hiç bir şey. Bahanesi arabamız yok. Torbalı'dayız her yere uzağız Bir plan yap haftasonu diyorum, sen yap diyor. Ben yapıyorum, başka bir bahane buluyor.
Eşim bu konu hariç dünya iyisi bir insan maalesef. Evde huzursuzluğu yok, kendinden önce benim ihtiyaçlarımı düşünür. Benim istediğimi alır. Temizliğe yardım eder, yemek yapar, asla neden temizlik yapmadın ya da bugün neden yemek yok demez. Bakışlarında, hareketlerinde beni sevdiğini hissettiriyor işin tuhafı. Sadece tembel ve cinsel olarak isteksiz. Eşime hala daha kıyamıyorum bu yüzden. Çok merhametli.
Hep acaba yanlış bir evlilik mi yaptım düşümcesi aklımda olsa da hep bu sebeple boşanılır mı dedim kendime.
Yaşım 30a gelince artık çocuk istedim. Hormanaldi sanırım, deli gibi istedim ama. Boşanma isteği hala aklımda yoktu. Yine içim biliyordu ama bir şeylerin yanlış olduğunu. Kendime içten içe boşanırsan da belki tekrar evlenemeyeceksin, bir çocuğun olsun dedim. Çünkü eşim çok iyi bir baba olacaktı biliyordum. O süreç bile o kadar yorucuydu ki, sevişemiyoruz nasıl çocuğumuz olacak diye kavga edip ağladım. Yumurtlama dönemim belliydi, doktor 2 gün öncesi/yumurtlama günü/2 gün gün sonrası ilişkiye girin dedi. Biz bir kere yapıyoruz, ikincisi olmuyor, nerdeyse oturup ağlayacak yorgunum diye. Öyle bir tepki veriyor ki. Şükürler olsun ki ikinci ayımızda tek bir ilişkiyle tutturduk. Mayıs 2022'de bir kızımız oldu.
Kızımın doğumuyla ben hayat buldum. Bir yaşına gelince kendi hayatımı sorgular oldum. Aslında içimde olduğum hayattan ne kadar mutsuz olduğumu fark ettim. Eşim tarafından aslında geçiştirildiğimi, idare edildiğimi fark ettim. Hiç doğum günümü kutlamadığını fark ettim, evliliğimiz süresince bana asla kendimi özel hissettirecek şeyler yapmadığını fark ettim. Ben onun doğum günlerine, evlilik yıldönümlerimize evde hazırlık yaparken, o benim özel günlerimde sadece sözle kutlamayla geçiştiriyordu ama ben hiç bunu fark edememişim.
Eylül ayında kızım 16 aylıkken çok ciddi tartıştık bu cinsellik konusunu, onun bana olan ilgisizliğini. Ve ilk defa iğrendiğini itiraf etti. Kadın cinsel organından iğrendiğini söyledi, öpüşmekten de rahatsız olduğunu. Cinselliği asla önemsemediğini, benimle çok mutlu olduğunu, karı koca olmanın sadece cinsellik olmadığını, ailemizi sevdiğini söyledi. İlk defa o akşam ayrılmayı düşündüm, ilk defa orda içimde bir şeyler gerçekten kırıldı ama dillendirmedim. İstanbul'a annemlerin yanına gittim. Orda onunla konuşmak istemedim, aradığında hemen kapatmak istedim. Hatta bana ayrılmayı mı istiyorsun, ne düşünüyorsun dedi. Kulaklarımda uzun süre çınlayan bir şey daha dedi. ''Ne zannediyorsun ayrılma diye sana yalvaracağımı mı?''
İki hafta sonra geri döndüm evime ve kendime bir hedef koydum. 2023 yılının sonunda boşanmış olacağım. Ekimden beri sadece iki kez birlikte olduk, tartıştıktan sonra ağladı diye kıyamadım. Değişen bir şey yok, elimden geleni yapacağım dese de sonuç 10 dakikada dümdüz gir çık.. Hiç arzulandığımı hissetmedim, hala kadın gibi hissetmiyorum, bakire gibiyim hatta. Hiç sevişmedim ben diyorum kendime..
Açıkça söyledim artık onu cinsel olarak istemediğimi, içimde bir şeylerin bittiğini. Ama hala zoruma gidiyor, bu durumu çok kolay kabullendi. Yanaşmıyor hiç, arada laf sokuyorum sen istemiyorsun diye istemiyorum diyor. Bana atıyor suçu, uzatmıyorum ben de artık. Artık onu tshirtsüz görmeye bile dayanamıyorum, rahatsız oluyorum. Şu anda o çok mutlu ve memnun. Ben de evde huzursuz olmaması açısından ses çıkarmıyorum, geçiştirip zamanımı dolduruyorum. Sanırım o bu şekilde ömür boyu yaşar gerçekten. Bu evcilik oyununu sürdürüyorum şimdilik.
Eşimi hala seviyorum ama bu sevgiliyi sever gibi değil de çocuğumun babası olarak duyduğum sevgi ve saygı. Hala katlanabiliyor, idare edebiliyorsam bu sebepten.
Psikoloğa da başladım, sosyal kaygı ve anksiyete bozukluğu çıktı. İnsanlardan çok çekinir duruma gelmiştim, yavaştan onu da kırmaya başladım. Evlenmeden önce çalışıyordum, ama çok sık iş değiştirdim. Evlendikten sonra bir türlü çalışmak nasip olmadı, hep bir aksilik yaşadım. Sonra pandemi, çocuk derken kaldım. Artık çalışmaya da korkuyorum. Boşanmaya da korkuyorum. Kendimi psikologla bu sürece hazırlamaya çalışıyorum. Annem ve kardeşim durumdan haberdar, destekliyorlar. Psikoloğa başladıığımda eşime
Bir evimiz vardı, yılbaşında bir de arabamız oldu. Boşanmada evden gelen arabadan gelen parayla bir iş kurarım düşüncesindeyim. Küçük bir kız çocuğuyla yeniden hayata sıfırdan başlama düşüncesi çok korkunç ama o kadar mutsuzum o kadar sıkışmış hissediyorum ki şu anda.

Eşime cinsel ve aile terapisi için çok yalvardım, asla kabul etmiyor. Sen git, yeter diyor. Problemlerimizin kaynağı olarak benim psikolojimi görüyor. Gerçekten düzeleceğine inanıyor her şeyin. Hormonal de olabilir demiştim, doktora da gitmek istemiyor.

Paylaşmak istedim, okuduğunuz için teşekkürler..
Eşiniz gay değilse bile kesin aseksüel gibi görünüyor ve kesinlikle bir uzman şart.
 
Anlamadığım böyle adamlarla uzun süre evli kalıp çocuk yapıp birse üzerine kendilerini hasta ediyor kadınlar…

İki ayda sepet havası edilecek adamlara yıllar harcanıyor pes pes pes pes.

Yerinizde olsam dava dosyasına cinselligi eklicem der evin tamamını alırım.
Yıllarınızı yemiş adam be…
 
Hayır değil, haklı. Gerçekler duymak canınızı yakmasın artık. Adam kuvvetle muhtemel hatta %100 gay zaten. Hata üzerine hata yapıp bir de çocuğu katmışsınız işin içine ortada bir aile varmış gibi. Kendinizi zaten harcamışsınız
haklı olmak başka bir şey, haklı olduğunu doğru bir şekilde ifade etmek başka bir şey. sizde de gereksiz agresiflik var mesela.
 
Merhaba, bu benim ilk konum, ilk mesajım.. Fikirlerinizi bekliyorum, lütfen paylaşın.

2016 ocakta bir kelime oyununda sohbet etmeye başlayarak tanıştık. O İzmir'de ben İstanbul'daydım. Sohbet ilerledi, görüşmeye geldi ve sevgili olduk. Her ay bir iki günlüğüne beni görmeye gelirdi. Çok aşıktı bana, ben de ona. Evlenmeden önce cinsel bir deneyimimiz olmadı. Öpüşmekten bile kaçınırdı, muhafakarlığına verirdim. Dışarıda sarılmaya bile çekinirdi. Aslında o zamanlar içim hissetti ama önemsemedim. Aramızda hiç cinsel çekim yoktu, hiç arzuladığını hissetmedim, ben de herhangi bir cinsel çekim yaşamadım. Aklıma geliyordu ama evlendikten sonra aynı eve aynı yatağa girince yoluna girer sandım.
2018 eylülde evlendik. tam 3 ay ilişkiye giremedik. Tam sertleşemiyordu, ön sevişme olmadığı için cinsel birleşmede canım yanıyordu ve zevk alamıyordum, her seferinde kanamam oluyordu. Öpüşmek bile istemiyor gibiydi çoğu zaman. Duvarla öpüşmek gibiydi. Dudaklarını asla açmıyordu, hala öyle. İçtiğim bardaktan bile içmezdi. Vücudumun hiç bir yerine dokunmaz, öpmezdi. Kendini sürte sürte içime girerdi, 10 dakika bile sürmeden işini bitirip döner yatardı. Hala öyle.. İlk bir yıl kendimi suçladım, ben beceremiyorum diye düşündüm. Bir de evlendiğimizde ilk 1 ay haftada bir oluyordu. Sonra ayda 1, sonra üç ayda bire çıktı. Psikolojim alt üst oldu. 5 ay birlikte olmadığımızı biliyorum. Benden iğrendiğini hissediyordum, dokunmadığı öpmediği için. Söylüyordum, sana öyle geliyor diyordu.
Giyinip hazırlanıp karşına çıkardım, defalarca üstümde o kıyafetlerle reddedildim. Tek bir bahanesi var, yorgunum. Sen bana inanmıyorsun ama işte ölüyorum yorgunluktan. Eşimin işi ise altında arabayla denetleme yapıyor günde 3 4 yere. Sürekli herşeye yorgun. Yalvarıyordum, ya sen benim kocamsın seni arzuluyorum seninle birlikte olmak istiyorum, nolur reddetme beni diye.

Üstünden inmezdim ilk zamanlar, göğsüne üstüne yatmak isterdim, temas etmek isterdim iterdi beni. Gece uyumadan önce sarılsın diye çok yalvardığımı hatırlıyorum. Ayıp olmasın der gibi 1 2 dakika sarılıp yine döner kendi uyurdu.
İzmir'de hiç kimsem yok, çok yalnızım. Hala daha çevre edinemedim. Aslında içim içten içe burasıyla bağ kurmamı istemiyor gibiydi. Denize götürmeyi daha bir kere başaramadım. Beraber hiç bir şey yapmıyoruz, sinema, gezi, deniz, piknik, hiç bir şey. Bahanesi arabamız yok. Torbalı'dayız her yere uzağız Bir plan yap haftasonu diyorum, sen yap diyor. Ben yapıyorum, başka bir bahane buluyor.
Eşim bu konu hariç dünya iyisi bir insan maalesef. Evde huzursuzluğu yok, kendinden önce benim ihtiyaçlarımı düşünür. Benim istediğimi alır. Temizliğe yardım eder, yemek yapar, asla neden temizlik yapmadın ya da bugün neden yemek yok demez. Bakışlarında, hareketlerinde beni sevdiğini hissettiriyor işin tuhafı. Sadece tembel ve cinsel olarak isteksiz. Eşime hala daha kıyamıyorum bu yüzden. Çok merhametli.
Hep acaba yanlış bir evlilik mi yaptım düşümcesi aklımda olsa da hep bu sebeple boşanılır mı dedim kendime.
Yaşım 30a gelince artık çocuk istedim. Hormanaldi sanırım, deli gibi istedim ama. Boşanma isteği hala aklımda yoktu. Yine içim biliyordu ama bir şeylerin yanlış olduğunu. Kendime içten içe boşanırsan da belki tekrar evlenemeyeceksin, bir çocuğun olsun dedim. Çünkü eşim çok iyi bir baba olacaktı biliyordum. O süreç bile o kadar yorucuydu ki, sevişemiyoruz nasıl çocuğumuz olacak diye kavga edip ağladım. Yumurtlama dönemim belliydi, doktor 2 gün öncesi/yumurtlama günü/2 gün gün sonrası ilişkiye girin dedi. Biz bir kere yapıyoruz, ikincisi olmuyor, nerdeyse oturup ağlayacak yorgunum diye. Öyle bir tepki veriyor ki. Şükürler olsun ki ikinci ayımızda tek bir ilişkiyle tutturduk. Mayıs 2022'de bir kızımız oldu.
Kızımın doğumuyla ben hayat buldum. Bir yaşına gelince kendi hayatımı sorgular oldum. Aslında içimde olduğum hayattan ne kadar mutsuz olduğumu fark ettim. Eşim tarafından aslında geçiştirildiğimi, idare edildiğimi fark ettim. Hiç doğum günümü kutlamadığını fark ettim, evliliğimiz süresince bana asla kendimi özel hissettirecek şeyler yapmadığını fark ettim. Ben onun doğum günlerine, evlilik yıldönümlerimize evde hazırlık yaparken, o benim özel günlerimde sadece sözle kutlamayla geçiştiriyordu ama ben hiç bunu fark edememişim.
Eylül ayında kızım 16 aylıkken çok ciddi tartıştık bu cinsellik konusunu, onun bana olan ilgisizliğini. Ve ilk defa iğrendiğini itiraf etti. Kadın cinsel organından iğrendiğini söyledi, öpüşmekten de rahatsız olduğunu. Cinselliği asla önemsemediğini, benimle çok mutlu olduğunu, karı koca olmanın sadece cinsellik olmadığını, ailemizi sevdiğini söyledi. İlk defa o akşam ayrılmayı düşündüm, ilk defa orda içimde bir şeyler gerçekten kırıldı ama dillendirmedim. İstanbul'a annemlerin yanına gittim. Orda onunla konuşmak istemedim, aradığında hemen kapatmak istedim. Hatta bana ayrılmayı mı istiyorsun, ne düşünüyorsun dedi. Kulaklarımda uzun süre çınlayan bir şey daha dedi. ''Ne zannediyorsun ayrılma diye sana yalvaracağımı mı?''
İki hafta sonra geri döndüm evime ve kendime bir hedef koydum. 2023 yılının sonunda boşanmış olacağım. Ekimden beri sadece iki kez birlikte olduk, tartıştıktan sonra ağladı diye kıyamadım. Değişen bir şey yok, elimden geleni yapacağım dese de sonuç 10 dakikada dümdüz gir çık.. Hiç arzulandığımı hissetmedim, hala kadın gibi hissetmiyorum, bakire gibiyim hatta. Hiç sevişmedim ben diyorum kendime..
Açıkça söyledim artık onu cinsel olarak istemediğimi, içimde bir şeylerin bittiğini. Ama hala zoruma gidiyor, bu durumu çok kolay kabullendi. Yanaşmıyor hiç, arada laf sokuyorum sen istemiyorsun diye istemiyorum diyor. Bana atıyor suçu, uzatmıyorum ben de artık. Artık onu tshirtsüz görmeye bile dayanamıyorum, rahatsız oluyorum. Şu anda o çok mutlu ve memnun. Ben de evde huzursuz olmaması açısından ses çıkarmıyorum, geçiştirip zamanımı dolduruyorum. Sanırım o bu şekilde ömür boyu yaşar gerçekten. Bu evcilik oyununu sürdürüyorum şimdilik.
Eşimi hala seviyorum ama bu sevgiliyi sever gibi değil de çocuğumun babası olarak duyduğum sevgi ve saygı. Hala katlanabiliyor, idare edebiliyorsam bu sebepten.
Psikoloğa da başladım, sosyal kaygı ve anksiyete bozukluğu çıktı. İnsanlardan çok çekinir duruma gelmiştim, yavaştan onu da kırmaya başladım. Evlenmeden önce çalışıyordum, ama çok sık iş değiştirdim. Evlendikten sonra bir türlü çalışmak nasip olmadı, hep bir aksilik yaşadım. Sonra pandemi, çocuk derken kaldım. Artık çalışmaya da korkuyorum. Boşanmaya da korkuyorum. Kendimi psikologla bu sürece hazırlamaya çalışıyorum. Annem ve kardeşim durumdan haberdar, destekliyorlar. Psikoloğa başladıığımda eşime
Bir evimiz vardı, yılbaşında bir de arabamız oldu. Boşanmada evden gelen arabadan gelen parayla bir iş kurarım düşüncesindeyim. Küçük bir kız çocuğuyla yeniden hayata sıfırdan başlama düşüncesi çok korkunç ama o kadar mutsuzum o kadar sıkışmış hissediyorum ki şu anda.

Eşime cinsel ve aile terapisi için çok yalvardım, asla kabul etmiyor. Sen git, yeter diyor. Problemlerimizin kaynağı olarak benim psikolojimi görüyor. Gerçekten düzeleceğine inanıyor her şeyin. Hormonal de olabilir demiştim, doktora da gitmek istemiyor.

Paylaşmak istedim, okuduğunuz için teşekkürler..
Cinsellikde sorun olur ama erkek derse ki evet seni mutlu edemiyorum, cinsel olarak yetemiyorum. Tedavi olucam. Elimden geleni yapicam. Inanin bunu soylese, denese çabalasa ve hayat boyinca sonuç olmasa bile insan katlanir. Belki aklina boşanmak getirmez. Ama sizinki çok farkli bir boyut. Iyi insan evet ondan iyi arkadaş olur, çocuğa iyi baba da olur ama iyi eş asla olmaz. Çaba yok tam tersi suçlama var. Karar da hayat da sizin. Açikcasi çok uzuldum. Evlendikden sonra ben daha çok anladim kadinlarin sevgiye ne kadar cok ihtiyaçlari oldugunu. Belki ilişki olmasa yaşar giderler. Buna dayanirlar ama kendini degersiz hissettirilen, arzulanmayan yerde fazla duramazlar. InseAllah sorunlariniz duzelir. Olmazsa da hayatiniz boyunca mutsuzluğu seçmeyin derim
 
Benzer bir konudan boşandım.Bir çocuğum var.
Bu şekilde konular olunca destek amaçlı baştan yazıyorum.
Benim evli olduğum kişide tanıştığımız zamanlar tıpkı sizin eşiniz gibi kaçıngandı. Evde yalnızken bile sadece otururdu.


Şu an yaşadığınız evlilik değil. Bende evliliğim boyunca, aslında adı evlilikti, bir çocuğa annelik yapar gibi onunla ilgilendim.
Başlangıçta böyle değildim, zamanla farkında olmadan ona annelik yapmaya başlayıp ve alışmışım.

Boşanma aslında zannettiğimiz kadar zor değilmiş diye düşünüyorum şimdi.
Kendim dahil herkes alıştı.
İçeriğide evlilik gibi olmadığı için çok fazla zor olmuyor.Arkadaşından ayrılmış gibi.
Şiddet, kötü alışkanlık vb olmaması evliliği evlilik yapan en önemli unsur olarak öyle kafamıza kazınmış ki, evliliğin yüzde 70ini oluşturan seks kimsenin aklına dahi gelmiyor.Bu insanları nasıl bir travma ile büyütüyorlarsa yetişkin hayatlarında cinsellikten haberleri yok, birde iğreniyorlar.

Yiyeceği yemeği yapması, yaşadığı evi temizlemesi onu iyi bir eş yapmaz eve karşı yapması gerekeni yaptığını gösterir.
Ee ben bu işlere yardımcı bir arkadaşta bulabilirim.
Temizlikçi bir kadında para karşılığı yapıyor.

Benim bir hayat arkadaşına, kendimi zaten seviyorum ama sevdiğim bir erkek tarafından da sevgi, şefkat, arzulanmaya ihtiyacım var.

Şimdi hayatımda biri var. Çok seviyorum. İyi ki o hayattan kurtulmuşum diyorum.
Hayatımın altı, üstünden daha güzel bir hale geldi. Yaşam enerjim inanılmaz yükseldi.
Sevmek, sevilmek, arzulanmak harika duygular ve her kadının bunu yaşamaya hakkı var.
Cesaretinizi toplayın, boşanın.
çok teşekkür ederim mutluluğunuz daim olsun inşallah 😌
 
X