- 2 Aralık 2011
- 2.939
- 8.882
- 408
- Konu Sahibi Idrakyollariiltihabi
-
- #821
Ben diyorum ki biraz sen git, artik eniste gelsin.
Telefonunu karistirmana musaade etmemesi enistenin de torpulenmesi gereken bir inatciligi oldugunu dusundurdu haliyle.
Cunku madem mahcup ve pisman, sessiz kontrollerinin ne zarari var?
Aksine ben olsam baksin da yapmadigim icin utansin diye dusunurum.
Ki direkt onun icin almamissin telefonu.
Tamam, elbette surekli kontrol altinda oldugunu hissetmek de yorar insani ama yani kontrolculugunden sikildiysa bunu koreltmenin yolu bu degil.
Bunu musait bir zamaninda boyle acikla, aksine icime merak atesi yukluyorsun, benim var oldugunu dusundugun despotlugumu bu sekilde engelleyemezsin ki diye.
Sipaya da gecmis olsun.
O cinnet halini de seni de operim.
Heh ben de buna sinir oluyorum. Zaten telefonu kurcalama amacıyla almadım elime. Tarla faresi gibi fiti fiti yanaşıp kaptı telefonu. Hayır inanmıyorum da bu açıklamaya. Neymiş geçmişte karıştırmışım travma oluşmuş. Bak bak, travmaya gel. Sivilceli ergen oldu başıma. Travmanı yerim, ben geri zekalı mıyım la.
Ya şunu dese yine anlarım. Ya hayatım saçma sapan şeyler aratıyoruz Google'da. Ne bileyim iğrenç erkek muhabbetleri dönüyor WhatsAppta. Görürsün utanırım falan. Ben zaten kabulüm buna. Ben de istemem telefonuma baksın. Kuşbaşı et düdüklüde nasıl ve kaç dakikada haşlanır aramalarımı niye görsün. Ancak öyle fare gibi sokulup telefonu kapınca benim şarteller atıyor. Bir de salak yerine koyuyor saçma sapan açıklamalarıyla.
Zaten oğlan da kusuyor. Ben de öpüyorum en ilgili, naif yerlerinden :) gece gece cinnetimi kustum affola :) i
Canim, idrak'çığım; (artik dayanamiyorum, sana karşı icimde olan samimiyeti dizginlemiyorum İDRAK :))Ben beceremiyorum bu işi galiba. Kavga daha da büyüdü. Gelirken bana sevdiğim çikolata ve uykusuz dergisini almış. Yumuşadım haliyle. Sonra çay içerken benim oğlan babasının telefon kamerasıyla oynadı. Ben de dur bakayım falan dedim. Aldı telefonu hemen. Herhangi bir şüphem yok aldatılma falan. Ancak eskiden bu iddia mevzularına girdiğinde telefonunu karıştırmıştım. Rahatsız oldu haliyle. Şimdi de sinirim bozuluyor sen telefonu alınca diyor. Bu bir bahane mi, gerçek mi bilmiyorum.
Velhasılı sinirlendim o hareketine. Söylendim epey. O da bana "farkında mısın bilmiyorum ama sürekli sorgulama halindesin. Nereye gittin, kaçta çıktın. Telefona niye baktın ve bunu kıskanan merak eden bir kadın olarak değil, kontrolcü despot bir kadın olarak yapıyorsun. Bakma istemiyorum, alma telefonumu eline" dedi. Sonrası tartışma vs.
Uyumadan önce de mesaj atmış bu kadar sıkma diye. Yahu sen iki sene önce yapmışsın bir haltlar. Benim şüphe ile yaklaşmam gayet normal değil mi? Telefonunu kaçırırsan haliyle yine mi iddia oynuyor sonuçlara bakıyor diye düşünürüm. Böyle deyince de "eve giren maaş belli, nereye harcandığı belli. Oynayan adamın açığı olur sen neyin derdindesin. Maaş bordrosu bile çekmecede duruyor. Neyi nasıl gizli yapacağım" diyor.
Ben bilmiyorum ya. Tam da böyle anlarda keşke zamanında boşansaydım DİYORUM. Zira adım atarsam, her daim sakin konuşursam sorun yok. Ağzımı açtığım anda "son yono doğoşton." oldu canım, hep ben adım atayım hep ağzımızın tadı bozulmasın ali rıza bey diyeyim.
Elbette bir anda değişmiyor her şey.Ben beceremiyorum bu işi galiba. Kavga daha da büyüdü. Gelirken bana sevdiğim çikolata ve uykusuz dergisini almış. Yumuşadım haliyle. Sonra çay içerken benim oğlan babasının telefon kamerasıyla oynadı. Ben de dur bakayım falan dedim. Aldı telefonu hemen. Herhangi bir şüphem yok aldatılma falan. Ancak eskiden bu iddia mevzularına girdiğinde telefonunu karıştırmıştım. Rahatsız oldu haliyle. Şimdi de sinirim bozuluyor sen telefonu alınca diyor. Bu bir bahane mi, gerçek mi bilmiyorum.
Velhasılı sinirlendim o hareketine. Söylendim epey. O da bana "farkında mısın bilmiyorum ama sürekli sorgulama halindesin. Nereye gittin, kaçta çıktın. Telefona niye baktın ve bunu kıskanan merak eden bir kadın olarak değil, kontrolcü despot bir kadın olarak yapıyorsun. Bakma istemiyorum, alma telefonumu eline" dedi. Sonrası tartışma vs.
Uyumadan önce de mesaj atmış bu kadar sıkma diye. Yahu sen iki sene önce yapmışsın bir haltlar. Benim şüphe ile yaklaşmam gayet normal değil mi? Telefonunu kaçırırsan haliyle yine mi iddia oynuyor sonuçlara bakıyor diye düşünürüm. Böyle deyince de "eve giren maaş belli, nereye harcandığı belli. Oynayan adamın açığı olur sen neyin derdindesin. Maaş bordrosu bile çekmecede duruyor. Neyi nasıl gizli yapacağım" diyor.
Ben bilmiyorum ya. Tam da böyle anlarda keşke zamanında boşansaydım DİYORUM. Zira adım atarsam, her daim sakin konuşursam sorun yok. Ağzımı açtığım anda "son yono doğoşton." oldu canım, hep ben adım atayım hep ağzımızın tadı bozulmasın ali rıza bey diyeyim.
Bence sorun evlilikte değil oğlunuza daimi bakıcı gibi destek alsanız evet evdesiniz ne gerek var Demeyin anane babanee birileri destek olsun canım . Belli ki zor bir bebek . Bunhn dışında bebek biraz büyüsün kreşe verin ve hobilerinize zaman ayırın . Bence umutsuz değil durumGüncelleme: gelişme ve sonuç 58.sayfadadır efenim :) 68 sayfayı tarayıp gözleri kanasın istemeyenler için özenle belirtmek isterim. Bir de, neden bu konu bu kadar popüler oldu, vay efendim neden onca büyük dert varken bu konuya rağbet oldu diye sitem edenler için bir açıklama yapmak isterim. Çünkü evliliklerde yaşanan sorunların en büyük sebebi iletişimsizlik. Bireylerin kendi travmalarının sebep olduğu davranış bozuklukları. Kişilerin kendi kusurlarını fark etmeden ve onarmaya çalışmadan karşısındaki kişiden beklenti haline girmesi ve durmadan şikayet etmesi. Hemen hemen tüm evliliklerde bu sorun var olduğu için, herkes konuda kendinden bir şeyler buldu. Hani benim popüler olma çabasıyla kendimi kasıp, birkaç arkadaşın tabiriyle özenti yazılar yazmamla alakalı bir durum değil. Aksine benim fıtratıma epey aykırı bir durum bu. Kendimi açmam, olduğu gibi olayları yansıtmam...
Tekrar hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim. Sayfaların çokluğundan dolayı gözümden kaçan, cevap veremediğim insanlar olduysa da özür dilerim. Görebildiğim ve yetişebildiğim kadar cevap yazmaya çalıştım. Yazamadıklarım olduysa affola.
Evet evet tam da anladığınız gibi başlık. Algınızın ayarlarıyla oynamayın, bırakın serbest kalsın.
Efenim yarın benim evliliğimin 4. Yıl dönümü. Toplamda 7 yıldır birlikte olduğum, 4 yılını da aynı evde geçirdiğim muhterem, yarın için muhteşem planlar yapmış. Öncelikle aşkımızın kaktüsünü, kendisine bakmaya çok gönüllü olan, adeta yeğenim geliyor diye sevinç naraları atan halasına iteleme kararı aldık. Zira romantik yıldönümü akşamında "yavrum ketçabı sıkma gözüne çocuğum" bağrışmaları olsun istemedik. Zaten aynı fikirde olduğumuz tek husus da budur beyimle.
Sevgililik dönemi de dahil, hiçbir zaman romantik bir çift olmadık. Ben, "hacı ota çiçeğe para verme bana gelirken bir paket cigara al hayrına" derdim, o da sağolsun bu durumu kabullenmeye pek hevesli olduğundan buluşmalara fıstıklı çikolata, bir paket sigara ve en sevdiğim karikatür dergisinin o haftaki sayısını alarak gelirdi. Buluşma ritüeli haline gelmişti bu durum. Romantizm beklentimiz olmadı ikimizin de. Ayağımı taşa çarptığımda yolun ortasında önümde eğilip kanı temizlemesi ve pansuman yapması romantizm ihtiyacımı fazlaca karşılardı. Zaten o lanet inceliğin ardından evlenme teklifini kabul ettim. Bu adam vicdanlı, bundan olur dedim. Fikrimi eşekler tepseydi, tatlı su romantiği olduğumu gollum kulağıma fısıldasaydı keşke.
Velhasılı oğlum doğana kadar nispeten iyi olan evliliğim, oğlumun doğumuyla birlikte faciaya dönüştü. Doğduğundan beri zor bir çocuktu, hala zor. Çok zor...
Sıklıkla boşanma mevzusunun açıldığı, paylaşımın bittiği, can acıtıcı sözleri iki tarafın da rahatlıkla sarf ettiği bir evliliğin ortasında bulduk kendimizi. Şiddetli tartışmalar esnasında, ikimiz de evliliğin sadece çocuk için sürdüğünü, sevginin kalmadığını da söyledik. Maalesef ki bizi en çok yıpratan durum bu oldu.
Bittabi bu karmaşa içinde cinsellik de ciddi manada sekteye uğradı. Öylesine yapılan, uzun süreler akla gelmeyen, bazı zamanlarda da eziyete dönüşen bir eylem oldu. Ki evvelinde bu hususta zerre sıkıntımız yoktu.
Geçtiğimiz günlerde maalesef annem bu tartışmalardan birine şahit olup, hakemliğe soyundu. Bu arada hiçbir zaman bağırmalı, çevre tarafından bilinen tartışmalarımız olmadı. Öylesine koptuk ki zaten, tartışmak bile gelmiyor içimizden. Oğlumu sebep göstermek istemiyorum ama oğlum dolayısıyla o kadar yıprandık ve yorulduk ki, ben sürekli şikayet eden ve surat asan bir kadına, o da biraz kafa dinleyeyim diyen bir adama dönüştü. He annem diyordum, annem ortada büyük bir sorun olmadığına, evliliğin kurtarılabileceğine kanaat getirerek ikimizin de hiç içinden gelmediği halde bazı atraksiyonlar ile canlanacak bir halde olduğumuzu dile getirdi. Bu konuşma, tam da yıldönümüne yakın gerçekleştiği için bir adım atalım dedik.
Evet hiçbir zaman romantik bir tip olmadım ama incelikler de her daim beni cezbetti. Pahalı hediyeler yerine benim gerçekten neyi sevdiğimi bilen ve buna göre hareket eden bir adam istedim her daim. İlk zamanlar öyleydi ama sonra... 31 yaşın bana getirisi olan beklenti içine girme durumundan mütevellit, mevcut halimiz beni daha da yıprattı.
Bu akşam yarınla ilgili konuşurken tam da başlıkta yazdığım cümleyi sarf etti benim koca. Ben de "olur tabi, sonraki yıldönümlerinde de yarım ve tam takarsın, hepsini bozdurup kendime burma bilezik alırım." dedim.Öylece baktı yüzüme. Şaka yapmış meğersem. Nasıl komik, nasıl eğlenceli bir eş. Küçük bir mümin latifesi işte. Gecemize renk kattı.
Biliyorum ki, böyle bir tepki vermesem hakikaten çeyrek alabilecek bir adam. Bozdurup ihtiyaçlarımı karşılarım. Hatta toki kurasına katılırsak ileride, minnak sevimli bir adım olur bu çeyrek. Yaşlılığımızda torunlarımıza anlatır ağlarız.
Neye sinir oluyorum biliyor musunuz? Ben gerçekten fazlaca romantizm beklentisi olan bir hatun değilim. Ancak boka sarmış, hatta sona gelinmiş bir evliliği kurtarma çabasında iken bu tür gerzek hareketler beni iyice dibe çekiyor. Daha da soğuyorum her şeyden.
Esasında evliliğimle ilgili yazacak çok şey var lakin bu kadarı bile gözüm kanadı diyecek arkadaşlara fazla oldu. Belki gerçekten merak eden ve yardımcı olmak isteyen zatlar olursa detay yazarım.
Şimdi ben ne yapayım? Zerrece içimden gelmediği halde, çaba sarf etmek adına uğraştığım bugünlerde çeyrek altınımı yastık altına mı saklayayım? Yoksa inceldiği yerden kopsun mu diyeyim.
Mevzuyu çeyrek altınla sınırlı tutup buna mı takıldın diyecek arkadaşlar, lütfen beni yormayın. Şimdiden teşekkürler efem.
Idrakyollariiltihabi nasılsınız? Oğlan kreşe alıştı mı? Nasıl durumlar?
Allah kolaylaştırsın hakkaten Allah kolaylaşırsın. Diretme huyuna dayanmaktan başka çare yok:/Oğlan hala alışamadı. Kapıdan girerken ağlıyor. Bekliyorum beş on dakika sonra susuyor. Okuldan çıkınca okul bitti yok diyor. Ama gönderdikleri videolarda gayet uyumlu, oyun oynuyor. Sabırla bekliyorum ağlamadan gireceği günlerin gelmesini:)
Eşimle iyiyiz. Arada tartışmalar oluyor ama evdeki o kasvet, matem havası bitti çok şükür. Düşman gibi değiliz en azından.
Oğlum büyüyene kadar keçileri kaçırmamak için dua ediyorum. Telefon çalıyor önce telefonu istiyor ben konuşacağım diye. Şayet verirsem bu sefer de o arayan kimse ona gidicem ya da gelsin diye tutturuyor. Mama diyor veriyorum, başka mama diyor. Onu da veriyorum yok bu ekmek küçük, bu mama büyük. Son günlerde sadece itiraz etmeye ve herhangi bir şeyi tutturmaya programlı. En son avmde mağazanın ışıklı ambleminin içine gireceğim diye kendini yerlere attı. Ardından yürüyen merdivene tersten bineceğim diye delirdi. En olmadık isteklerden, en makul isteklere kadar sadece inatla tutturuyor. Delirmemin eşiğindeyim. Annelik yaparken yapılmasından en rahatsız olduğum mevzu "yapma x kızar" demekti. Ancak o kadar çaresiz kalıyorum ki artık bunu söylemeye başladım. Bir tek böyle duruyor çünkü. Dua edin bana da şu sıpayı büyüteyim :/
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?