Evlendik muradımıza erdik-2013 gelinleri sohbet yeri

moralim o kadar bozuk kii...sinirimden akıyo gözümdennnn
ne oldu kuzum yaaaaa:26::26:
doğrudur canım.şimdi sizde tek eksik eşyalar zaten geri kalan konusunda kafan rahat olduğu için böyle düşünüyorsun.

canım olur mu eksik biter mi bir ton eksik var mutfağın ıvır zıvırı tamamen duruyor nişanlım müdahale ediyor oradan alma onca km o kadar eşya nasıl gelecek buradan alırız diyor....Ytak örtüm uyku setim yok ev aletinede pek giremedim henüz
 
moralim o kadar bozuk kii...sinirimden akıyo gözümdennnn

çağlamm nolduu kuzummm ?

eve gideyim de Kuran okuyayım, hayra alamet değil, keşke hep okusak da işte sıkışınca sarılıyoruz biraz rahatlarım, huzura ererim, kalbime dönerim

ayy krizim sana noldu pekii
amann bi uğursuzluk var vallahi bütün gelinlerdee hayra çıksaydı biii
nazar değiyo vallahi de billahidee
 
bence de bir şeyler var, nerdeyse hepimizin bir derdi var ya da konuştukça çoğalıyor mu ya hani azalıyordu
benim de içimde sıkıntı var işte, huzursuzum
 
hayırlı cumalar en heyecanlı gelin


evetttttt.

*
sen nasılsın? eksiklerin yavaş yavaş olur gönlünü ferah tut 6 ayın var. planlı şekilde alır geçersin.

*
krizsavar hayır olsun. genel bir sıkıntı mı içindeki? evet hep sıkışınca dua ediyoruz gerçekten:18:
 
İnşirah Suresi (Arapça: سورة الشر&#1581 Kur'an-ı Kerim'in 94. suresi.

8 ayetten oluşan sure Mekke'de nazil olmuştur. Bu surenin okunması İslam inancına göre insanın sıkıntıların giderilmesini ve kalbine ferahlık lütfedilmesini sağlar.

İNŞİRAH SURESİ

Rahman Rahim olan ALLAH'ın adıyla

1- Biz, senin göğsünü yarıp-genişletmedik mi?

2- Ve yükünü indirip-atmadık mı?

3- Ki o, senin belini bükmüştü;

4- Senin zikrini (şanını) yüceltmedik mi?

5- Demek ki, gerçekten zorlukla beraber kolaylık vardır.

6- Gerçekten güçlükle beraber kolaylık vardır.

7- Şu halde boş kaldığın zaman, durmaksızın (dua ve ibadetle) yorulmaya-devam et.

8- Ve yalnızca Rabbine rağbet et.


İNŞİRAH SÜRESİ (94)

1-Biz senin "Sadr" ını "Şerh" etmedik mi?"

"Şerh" kelimesi, Kalbin de içinde bulunduğu göğsün genişletilerek sıkıntı ve üzüntüden arındırılması ve ferahlık ve sevinçle dolması anlamına gelir. Aynı zamanda bilgi ve hikmet genişliği ve zengin fikir vermek manası da verilmiştir (E.H.Yazır, Hak Dini, Kur'an Dili, Feza G.Y., c:9, s:290).

"Göğsün açılması", Peygamberimizin (S.A.V.) ilahî nur, ilim ve hikmetle desteklenmesi, kalp ve zihindeki sıkıntının alınıp ferahlığın verilmesi şeklinde açıklanmıştır (9/292-4).

"Sadr" kelimesi, göğüs ve bağır demektir. Kalp daha çok içte olup biten bir duruma isim olurken, "Sadr" kavramında ise, ruhun eserlerinin, insanın bütün benliğiyle ilgili olması ve dışa da yansıması söz konusudur. Sadr, kalpten farklı olarak dünyaya yönelik cepheye de sahip bulunmaktadır.

İnsanın ruh haritasını etraflıca okuyabilmek, duygu, düşünce ve davranışlarını anlayabilmek için, "Sadr" kavramının Kur"an"da hangi anlamlarda kullanıldığını belirlemek gerekmektedir.

a-Sadr, benlik anlamında:

"ALLAH sadrlarda olanı yoklamak, kalpte olanları temizlemek için böyle yaptı, sadrlarınızda ne varsa bilir" (3/154.)

"ALLAH kimin sadrını İslam’a açarsa o Rabbinden bir nur üzeredir. ALLAH'ı anmada kalbi katılaşana yazıklar olsun!.." (39/22).

b-Sadr, akıl ve kalbin kılıfı anlamında: "Yeryüzünü dolaşıp ibret alsalardı, düşünen kalpleri, işiten kulakları olurdu. Gözler kör olmaz, sadrlar içindeki kalpler kör olur" (22/46).

c-Sadr, kalp anlamında:

"ALLAH sadrı İslam’a ve küfre açar" (6/125,16/6,39/22.)

d-Sadr, akıl anlamında:

"Kur'an, ilim sahibi olanların sadrlarında yer eden apaçık deliller-ayetlerdir" (29/49).

e-Sadr, kalpten ve akıldan geçen duygu ve düşünceler anlamında:

"ALLAH, sadırlarda olanı bilir, yerde ve gökte olanı bilir, gizli açık her şeyi bilir" (35/38; 64/4).

f-Sadr, hafıza anlamında:

(Diriliş sonrası)"Sadırlarda olan ortaya döküldüğü zaman!" (100/10).

g-Sadr, nefsin arzuları anlamında:

"Sadırlarınızdaki arzulara ulaşırsınız!" (40/79).

h-Sadr, bilinç-bilinçaltı ve hayal anlamında.

"Sadrınızda ortaya koyduğunuz, büyüttüğünüz yaratık bile olsanız dirileceksiniz" (17/51.)

ı-Sadr, ruhsal hastalıkların mekanı anlamında:

"Size Rabbinizden bir nasihat, sadrlarınızda olana bir şifa, hidayet kaynağı ve Rahmet olarak Kur'an gönderildi" (10/57, 9/14).

i-Sadr, vesvese alanı anlamında:

"Sadırlara vesvese veren ins ve cinin şerrinden ALLAH'a sığınırım de!" (114/5).

k-Sadr, olumsuz duyguların merkezi anlamında:

"Sadrlarında olan düşmanlığı gizlerler"(3/18,11/5), "Sadrlarında kibir var" (40/56), "Sadrlarında korku hissederler" (59/13) "Sadrlarındaki öfke- ye çare olsun diye" (9/14). "Sadrlarında kıskançlık hissetmezler" (59/9).

l-Sadr, ruhtaki darlık, sıkıntı, kaygı, üzüntü vb.anlamında:

Peygamberimizin, müşriklerin yaptıklarına ve görevi konusunda sadrının daralmasını, endişesini, hüznünü dile getirir (7/2,11/2,15/97,94/1) "Sadrlarında sıkıntı ve kaygı duyanlar!" (4/90). "Sanki semaya çekiliyor (oksijen azalıyor) gibi, inkarcı, sadrında daralma hisseder" (6/125). "Cennetliklerin sadrlarından, dünyada sıkıntı veren ne kadar olumsuz duygu-düşünce varsa çıkarılır" (7/43,15/47).

m-Sadr, tutum ve davranışlar anlamında:

İki yerde beden davranışı anlamında kullanılır. Birinde, müşriklerin Peygamberimizden yan dönmeleri gizlenmeleri, sadrlarıyla beraber bedenlerini çevirip gizlemeleri (11/5) ki büyük ihtimalle bu, beden dillerinin, yüzlerine yansıyan davranışlarının, Peygamberimiz tarafından çözülmesini ve okunmasını (47/30) engellemeye yönelikti. Diğerinde ise, Şuayb Peygamberin kızları, su başındaki çobanların, sadrlarını-bedenlerini çevirip, dönüp gitmeleri ni beklediklerini ifade ederler (28/23).

Öyle anlaşılıyor ki, "Sadr" kavramı, İnsanın Ruh ve Benliğinin, bütün varlık mekanizmalarındaki kaynak ve tezahürlerinin genel ismidir. Bu kavramın en büyük özelliği, kapsamının geniş olması, insanı bütünlük içinde ve derinlemesine ifade etmesidir. Bu kavramın, özellikle psikoloji ve Pedagoji ilimleri için son derece yararlı açılımlar sağlayabileceğini söyleyebiliriz.

Bu kavramın en büyük özelliği, kapsamının geniş olması, insanı bütünlük içinde ve derinlemesine ifade etmesidir. Bu kavramın, özellikle psikoloji ve Pedagoji ilimleri için son derece yararlı açılımlar sağlayabileceği söylenebilir.

Buna göre "Sadr" kavramı Ruhun tamamını kapsayan bir anlam içermektedir. "Şerh" de ruhtaki bütün tıkanıklıkların giderilmesi, iman ilim ve hikmetle donatılması, bunun sonucu olarak da ruhta sevinç, huzur ve saadetin hakim olmasıdır.

Şerh edilen bir sadr, inanç ve bilgiyle aydınlanmış akıl kalp ve nefis bütünlüğü içindeki ruhun, psikolojik olarak, duygu, düşünce ve davranışlar anlamında olumlu, yararlı, düzenli ve sistemli fonksiyonlara sahip olduğunu ifade eder.
 
elifcim bence almasan da olur. evlenince gözüne uyumlu görünmüyor, boşa almışım diyorsun. yatağın olsun, tenceren olsun, ocağın olsun yeter
yok canım genel değil işle ilgili sıkıntı, aman ya tatile ihtiyacım var benim haftasonu da geldi gerçi de o da sorumluluklarla geçiyor. neyse hayırlısı bakem, hayat içine çekme beni, geçicisin haddini bil
 
Ruhsal rahatsızlığın ürünleri olan iç sıkıntısı, korku, kaygı ve üzüntüler, stres ve depresyona yol açan olumsuz her türlü duygu ve düşünceler, huzur isteyen Ruhumuz için hep birer zorluktur. Psikiyatriste başvurmak, ilaç tedavisi ve terapi görmek bu zorlukları aşmanın vazgeçilmez kolaylıkların dan biridir ve mutlaka bu yola başvurulmalıdır.

Bu konuda ALLAH tarafından Şifa kaynağı olarak adlandırılan Kur'an'a başvurmak da şüphesiz vazgeçilemez bir ihtiyaçdır. İnsan sadece bu ayete bakıp, dikenler içinde gül, kömürde elmas, denizlerde inci arar gibi kolaylığı avlamaya az çaba gösterse, zorluklar içinde kolaylığın ve huzurun hiç de uzağında olmadığını anlayacaktır.

Duanın hem kavlî hem de fiilî, iki boyutlu olması gerektiği gibi, Psikolojik darlıklarımıza da iki reçete ile yaklaşmakta yarar vardır. Şöyle olabilir.

Sıkıntım!..Kaygım!..Üzüntüm!..Korkum!..Siz varsınız, Ama ben bu işte yokum!..Biliyorum ki siz, Huysuz birer zorluksunuz! Ru humu durmadan Zora sokuyorsunuz!..Zorla da güzellik olmaz ki!..İkide bir böyle, Başıma dikiliyorsunuz!..Bakın!..Şu elimdeki Psikiyatrist reçetesi, Sağ elimdeki, Rabbime gönül dilekçesi!..Çekilin bir güneş görsün, Artık ruhumun şu dar penceresi!..

Tepkiniz sesli gülme şeklinde olduysa, yüzde yetmiş beş başarı, tebessüm ettiyseniz yüzde elli, ilginç bulduysanız yüzde yirmi beş başarı sayılabilir. Hiç tepki vermediyseniz, siz başka alternatif deneyiniz, biz de yüreğimizi tekrar gözden geçirelim!..Canınız sıkıldı ğında, üzüldüğünüzde, endişeye kapıldığınızda, ya da korktuğunuzda hatta öfkelendiğinizde bu inşirah (gönle huzur vermek) süresini yürekten okumanızı tavsiye edebiliriz.

İnsanın psikolojik yatkınlığa ulaşmasının kolay iki yolu var: Biri Aşkla Rabbe yönelmek diğeri şevkle insanlık yararına hizmetler üretmek!..

Bu yatkınlığa ulaşma yolunda, gelen ayet de son derece uygun düşen iki boyutlu yol ve eylem planı sunmaktadır: İçe ve dışa ciddi yöneliş..

Biri Rabbe iştiyakla ve aşkla yöneliş, diğeri de dünya işlerinde, standartlar üstü ürün verecek şekilde hummalı bir çalışmayı ALLAH'a takdim ediyor havasında hizmet üretip durmaktır.

Bu demektir ki, insan ALLAH’tan uzaklaştıkça, aslında kendisini zorluklar içine sürüklemekte, dünya işlerinde de başarısız olmaktadır. Bunun en çarpıcı örneği "Tevhid'de suhûletin" olmasının ifade edilmesidir. Bir ilahı kabul etmeyen bir insan, pek çok ilahı kabul etmek zorunda kalır ve kolay yolu zorlaştırır. Verilen diğer bir örnek de şöyledir: Gemiye binen bir insan, sırtındaki yükleri gemiye bırakmamakla, aslında kendini zorluklar içinde bırakmaktadır. İnsan iç ve dış dünyasında yaşadıklarını Yaratıcısı ile paylaşmasıyla ancak Psikolojik kolaylığa, huzura ve dünya işlerinde başarılara kavuşabilir. Başına gelen olumlu olumsuz her olayı doğrudan kendine mâl eden ve sırtına yüklenen insan, kendisini zorluklar içine atmakta, psikolojik rahatsızlıklara ve başarısızlıklara yatkın hale getirmektedir.

Psikolojik yatkınlığın önemli bir yöntemi insanın kendisini boy hedefi haline getirmesi olabilir. Çünkü esas zorluk kaynağı insanın ta kendisidir. İnsanın nefsidir. Çocukluktan, gençlikten gelen alışkanlıklarıdır. Esas mücadele alanı ve savaş cephesi kendi duygu ve düşünceleridir, bilinçaltıdır.

Hakiki imanı elde eden insanda, dünyaya ve insana, eşya ve hadiselere ve karşılaşacağı her probleme karşı bakışında ve yaklaşımlarında olumlu bir psikolojik yatkınlık gelişir.

Bu ayetler bize, israrla insanın "Psikolojik yatkınlığa" ulaşabileceği ve her zorluğu aşabileceği konusunu düşündürmektedir.

7,8-"Bir işi bitirip boş kalınca, hemen kalk çalış ve yorul", "Ve sadece Rabbine yönel!"

Ayet, insanın sürekli meşgul olmasını, iş bitirmesini ve hep daha zora doğru tırmanıp adeta her seferinde kendi derecesini ve rekorunu arttırması hedefini gösteriyor. Bu, insan için bir canlılık coşku ve şevk anlamına geldiği gibi başarı, dolayısıyla ürün anlamına da gelir. Böyle insanların sıkıl maya vakitleri olmaz ki depresyon onların semtine yaklaşabilsin!..

Boş kalmak ruhta boşluk oluşturur. Boşluklar birikince ruhta zorluklar oluşur. İç sıkıntısı, kaygı ve üzüntülerin ana kaynağı ruhta oluşan bu boşluklardır. Oluşmakta olan küçük boşluğu kapatmak kolay olabilir. Boşluklar büyürse kapatmak zorlaşır ve ruhu yutacak dev boyutlara ulaşır.

Unutmamalıdır ki insan boş kalabilir fakat insanlığın azması ve insanlığın fesadı için çalışmaktan zevk alan çıkar uman insanlar, nefis arzuları, bilinçaltı ve olumsuz hayaller üretme merkezi gibi çalışan şeytan asla boş durmazlar. İnsanın boşluk anlarını arar durur ve bulduğu gibi de hücum ederler. İnsan nefsini meşgul etmezse, nefsi insanı meşgul etmeye başlar. Peygamberimizin: "Rabbim beni bir an bile nefsimle baş başa bırakma!" şeklindeki duası ne kadar manidardır!..

Bilinçaltı, Ruh denizimizin yüzeyi gibidir. Her zaman yakamozlar halinde göz kırpmaz, kimi zaman fırtınalar koparır, dev dalgalar halinde ruhumuzun sahillerini döver durur. Onu meşgul edecek bir konu veya iş bulamadığımız için serkeşlik yapmakta adeta intikam almaktadır.


Boş duran ve boşluklar içinde yüzen fert ve toplumların, duran suyun yosunlaşması, işlemeyen demirin pas tutması gibi zamanla çürümesi kaçınılmazdır. Tarih bu anlamda, hamle ruhunu yitirmiş toplulukların akıbetlerine şahit bulunmaktadır.

Aksiyon halinde bulunan insanlar daima kazanırlar. Bu açıyı Kur'an şöyle belirler: Boş oturanlarla, ayakta işleyip duranlar bir olmazlar! ALLAH işleyip duranları derece olarak üstün tutmaktadır (4/95; 41/95)

Bu ayetle, Duha süresi, 4. ayet arasında latîf bir irtibat da seziliyor. Ve son derece orijinal bir mesajı bize fısıldıyor:

"Her işin sonu başından daha hayırlıdır". Çünkü hayırlı amaç ve niyetle başlanan her iş, yüce bir hedefe kilitlenmişlik ve sistematiklik içinde, azim ve sebatla çalışarak, hayırlara vesile olacak şekilde, başarıyla sonuçlandırılmalıdır ki bir yenisine yönelme şevkini, isteğini ve becerisini insana kazandırmış olsun!..

Sonu belirleme ve onu açıklama, son derece etkili bir motivasyon oluşturur. Aynı şekilde bir hedef belirleme, o hedefe ulaştığını hayal ederek şevkle çalışma adına vazgeçilmez bir prensiptir.

Ayetten, "Hiç bir zaman, salih bir eyleme, son eylem nazarıyla bakılmamalı!" gibi ikinci orijinal bir mesajın da ortaya çıktığını görüyoruz. Sanki ayet bize: "Başladığın bu işe, bunu bitirip, başka bir işe başlamak üzere başla!" şeklinde bir uyarıda bulunuyor.

"Ve hedefler içinde, ömür boyu ulaşılamaz zirveye, sonsuz bir hedefe gözünü dikerek, ulaşılamaza ulaşmak için sürekli başla; bitir yeniden başla; hayatını böyle başla ve bitirlerle öylesine doldur ki, hayatın son bulduğunda, bir işe ya başlıyor ol ya da başlamak üzere bitiriyor ol!" diyerek düşünceleri derinleştiriyor...


İşimizde veya insanlara yararlı bir çalışmada sırtımıza yüklenen kas ağrıları ve yorgunluklar, boş oturmakla ruhumuzda oluşan boşluklardan sızan sıkıntı ve üzüntü ile oluşan rahatsızlıkların ağırlığından fazla olmayacaktır.Tam tersine yorgunluk veren her hizmetten haz ve huzur hissedeceğimiz konusunda kuşku yoktur. Çünkü külfet ne kadar çok olursa nimet o oranda artar. Mağrem kadar mağnem ; zorluk nisbetince ödüle konma vardır.

Son ayet ise bu eylemlere bir ruh katmakta, "ALLAH adına!" diyerek anlam ve değer kazandırmaktadır. Çünkü insan sürekli iş yapar semere verir de bir gün, niyet ve amaç gibi en önemli bu ana faktörün yokluğundan bıkkınlığa düşebilir, "Ben niye, kimin için çabalıyorum ki bu kadar!" deyip , emeklerinin boşa gideceği anlayışına kapılabilir. İşte insanın sa'yinin semeresini ahirette göreceği ve ALLAH’ın rızasını kazanacağı inancı, onun için gerçek anlamda motive edici, yüreklendirici ve tükenmek bilmeyen, uçurucu bir enerji kaynağı olmaktadır. Ve böyle insanlarda psikolojik rahatsızlıklar pek görülmediği gibi, bu tarz insanların yoğun olduğu toplumlarda gerçek huzur hakim olur.

Ayet, sürenin başında işaret edilen ve bütün nefis-ruh hastalıklarına, kişilik ve davranış bozukluklarına ana dosya durumunda olan "Sadr" darlığından kurtulup inşiraha kavuşmak için pratik bir çözüm önermektedir: Sadece Rabbe yönelmek, zorluklarla mücadele etmek ve hayatımızda nefis hesabına bir boşluk bırakmamacasına, insanlığa yararlı olacak hayırlı hizmetlerde koşturmak!..

Son ayetler de bize insanın, "Psikolojik iç ve dış aksiyonu" nu düşündürmektedir.
 
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHIYM

1-) Elem neşrah leke sadrek;
Senin için sadrını (göğsünü, kalbini) inşirah etmedik (açıp genişletmedik) mi?.

2-) Ve vada’na’anke vizrek;
(Böylece) yükünü senden almadık mı (Hakkani özellikler ile güçlendirmedik mi) ?.

3-) Elleziy enkada zahrek;
Ki o, senin zahrını (sırtını, belini) çatırtatmıştı.

4-) Ve refa’na leke zikrek;
Ve senin için zikrini (seyrini, müşahadeni) yükseltmedik mi?.

5-) Feinne me’al’usri yüsra;
Bundan ötürü muhakkak ki o zorlukla beraber bir kolaylık vardır.

6-) İnne me’al’usri yüsra;
Muhakkak ki bu zorlukla beraber de bir kolaylık vardır.

7-) Feiza ferağte fensab;
(Yorgunluk hükmü olmayan işinden) fariğ olduğunda, yorul (yorgunluk hükmü olan işini ifa et) !.

Ve ila Rabbike ferğab;
Ve Rabbine rağbet et!.
 
ne Allah rahmet eylesin. tuhaf oldum... beklenmedik ölümler üzüyor tanımasam bile... geçen hafta da ismail erbay ölmüştü, bir saat kendime gelemedim

bizim sokağımızda oturuyordu
mekanı cennet olsun.Allah rahmet eylesin
 
müslüm gürses ölmüş :2::2::2:
allah rahmet eylesin bende şimdi duydum...

İYİYİM ÇOK ŞÜKÜR CANIM.....EKSİK ÇOK VALLA CNIM NE BİLEYİM NASIL TAMAMLANACAK NİŞANLIM MUTFAĞA DAİR BİŞEY ALMAMA ZİZİN VERMİYOR ONCA KM NASIL GİDECEK EŞYA FALAN DİYO BURADAN ALALIM DİYO FALAN...
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…