• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Evi benimseyememek

Yokuspokus

Nope thanks
Üyelik İptali
Kayıtlı Üye
3 Mart 2016
18.150
76.557
598
Merhaba hanımlar; nasılsınız?

Ben yine bi karıştım kaldım, her şey gözüme kalabalık görünür filan öyle bi sıkıntı...
Diğer konudan biliyorsunuz bi iş olayı vardı, hala sürüncemede. Bekledikçe de hafakanlar basar beni bu tip konularda; çabucak ne yapılacaksa yapılsın, yapılmayacaksa da kafamdan atayım derim. Birkaç gelişme var gerçi bir ara ekleyeceğim konuma, bir de stant işi çıktı başıma da neyse, bu konu onun sıkıntısı ile gelişti belki bilmiyorum ama ayrı bir konu. Hep sıkardı, daha çok sıkar oldu.

Bir yerden içim sıkılmaya başladı mı, her şey batmaya başlar gözüme, size de oluyordur belki; üzerinize üzerinize gelen şeyler daha bir çoğalır gibi olur, kendi kendimi sabote etmeye başlarım, her şeyi bi elden geçiresim gelir yeniden. Şimdi de eve taktım... Ara ara takıyorum zaten de, sanırım bu sene baya bi ağır taktım. Bakıyorum, öyle gereksiz saçma şeyle dolu ki evin içi, bunları hangi akla hizmet, ne ara evime doldurdum diye sorguluyorum kendimi. (Annemin aklı olabilir ve tamamen benim hatam :işsiz:)

Vitrinlerden zerre hazzetmeyen ben... Evimde vitrin var.
Demir yatak başlığı ve düz ağaç gardırop seven ben... Evimde yavruağzı bi yatakodası takımı var.
Tül ve ağır fon perde sevmeyen ben, özellikle kahverengi fon... Salonumda bunlar var.
Vb...

Sebebini biliyorum, evlenirken o kadar umurumda değildi ki eşyalar annemlere "Kafanıza göre takılın, eşya işte, doldurmayın sadece" demiş geçmiştim, onların da gönlü olsun diye karışmadım. Kv, annem, annemlerin arkadaşlar filan takıldılar kafalarınca.
Önemsemezdim. Şimdi 4 sene sonra, ev daha da doldukça, önemser oldum, huylarım değişti.
Hele de içim bi şeylere sıkılmaya görsün, evim beni boğuyor. "Benim evim, bizim evimiz" derken o duyguyu "Sığınağım" olayını hissedemediğim bir şey.

Sadece bir iki şeye karışmayın demiştim, onda da ikna edilmiştim tabi o da var... Banyodaki fayans/kalebodur renklerine kadar ikna edildim. Bir tek mutfağı zevkime göre yaptırdım ama onu da sevmiyorum şu an. Bunun sebebi de evi komple benimseyememekle alakalı sanırım.

Sonra bir çeyiz yığma olayı vardı ki akıllara zarar. Hani artık onların bir kısmını geri gönderdim çekmecelerde yer yok kendi kullanacaklarımı koymaya; bi açıyorum tepsi örtüsüne kadar dantel, kullanılmıyor... Yolladım artık, çaktırmadan bir kısmını da hediye götürdüm sevenlere. (Annem duysa canı sıkılırdı kuvvetle muhtemel)
Evde aynı anda bizden ayrı 9-10 kişiyi yatılı ağırlayacak her şey var ki nasıl bir gereksiz eşya yığımıdır düşünün.
Çaktırmadan bir kısmını verdim ama hala bitmiş değil...

Bunları anlattım hani, evin tamamen benim dışımda, kendimi içinde kendim gibi hissedemediğim bir yer olduğunun bir tutam daha net anlaşılması için.

Çalışma odam vardı, çocuktan sonra orayı bozduk tabi.
Salonun duruşunu değiştirdik yine çocuk için, ona daha çok alan açtık, koltukları tamamen arkaya ittik tepe taklak düşmesin diye vs.
Evdeki tehlikeli ucu sivri şeyleri kaldırdık vb. yani çocuğa göre tekrar elden geçti ev sonrasında.
Bir odayı da ardiye haline getirdik resmen, yemek kısmını böldük oraya tüm biblolar, ucu sivri sehpalar vb. yığıldı, çamaşır odası, depo gibi böyle saçma bir yer haline geldi ve evin o kısmı da, düzensizliğiyle beni inanılmaz geriyor.
Dolapları düzenli tutmakta da inanılmaz zorlanıyorum, pratikliği düşünülmeden yapılmış raflar, sadece katladığım tişörtleri dağıtmaya yarıyor...

E kalk bir şeyler yap diyeceksiniz, yaptığım şey 2 gün dayanmaz, yapasım da gelmez oldu artık. Sevmediğim eşyanın temizliğine köle oldum gibi hissediyorum.

Küçükten beri tonla şey dolu evlerden hep nefret ettim. Çünkü bizim evimiz öyleydi. Annem "Bir gün lazım olur" diyerek elinde tutan, biriktiren bir kadındı. Çünkü maddi durumları iyi değilmiş yeni evlendikleri sıra babamla. Borç ödeye ödeye, güçlükle yapmışlar her şeylerini. Evlendiklerinde iki divan iki tencere, bi ikili ocak varmış ellerinde öyle söyleyeyim, anlatırdı hayat dersi olarak, emeksiz olmaz filan diye. Zor zamanlar yaşamışlar, çalış çabala senelerce (ki çocukları da olmamış bir yandan tedaviye para akar) bu günlere gelmişler. Eski alışkanlık işte, atmaya kıyamaz hiçbir şeyini. Ben de öyle bir evde büyüdüm, duvar ve yer görmedim diyeyim siz anlayın. Her yer eşyaydı ve annemin titiz bir insan olması da üzerine eklenince, sürekli bir temizlik hali, misafir de bitmez vs vs...
Düşünün ki yazlığı yaptırdıklarında, salon takımı vb. hiçbir şey almadılar, evden taşıttılar ve bizim evde, 2 evlik eşya olduğunu baya somut gördüm o zaman.

Şimdi bizim evin gidişatı da benzer gibi. Haliyle evlenirken biz de borç ödedik ettik, çok zorlandığımız anları da yaşadık, değiştirmeye kıyamıyorum bazı şeyleri çünkü israf gibi hissedeceğim, biliyorum. Ama bu şekilde de içim sıkılıyor... Karışık yazdım kusura bakmayın yani işin özü bu. Yine borç harç girilir edilir kazandıktan sonra değiştirilir ki zaten tüm eşyaları bağışlayıp ya da ikinci elde verip kurtulup yeniden girişmek isteyecek noktaya geldim. Bir yandan da "Sapasağlamlar, işini görüyorlar, sen eşyanın cismine takmazdın hayırdır, gerek var mı?" diyorum.

Dün biraz bi dellendim, eşime de dedim müsaitsen izin hakkından kullan hafta sonu ile birleştirelim şu evi bi elden geçirelim diye. Vitrinden kurtulmayı kafama taktım o net, oğlanın odası adam akıllı ayarlanmadı çalışma masama yer lazım, onu oradan çıkarmak öbürünü öbür tarafa koymak... Oturup bakakaldım eve, deminden beri bakıyorum "Bunu istemiyorum, bunu istemiyorum, bunu burada görmek istemiyorum" filan... Benim bu evi komple bi çıkarıp atmam lazım. Ama işte "İsrafa girecek, boşuna para çıkacak" diyorum. Bir şey parçalanana kadar kullanmam lazım ya... Kızlar birkaç sorum var sizlere belki saçma ama,

Eşyalarınızı evlendiğinizden beri kaç kere değiştirdiniz?
Size böyle sıkıntı geldiğinde evinizde ne çeşit değişiklikler yapıyorsunuz?
Sevmediğiniz tarz eşyalarınız olsaydı bunu dert eder miydiniz?
Elden çıkarmayı düşündüğünüz bir şeyin, bir gün lazım olabileceği düşüncesini baskın yaşar mısınız?
İsraf mıdır sizce?

Kafamı toplayamıyorum evin içinde bazen.
Sizler ne düşünüyorsunuz?
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Siz kafanıza göre dizin nedemek anlayamadım. Çok büyük bir risk,umursamamak. Zamanında önemsemediğiniz şey sizi daraltmış şimdi.
Benimde bir arkadaşım var ebeyim banyosu,Ardiye olmuş. Her yer karman çorman dolaplar.hergün dert yanıyor ben bu evi nasıl adam ederim diye.herseyin bası düzen ve az ve öz esyalar
 
Hemen hemen benzer durumdayım
bir odam sadece eşya ve kapısı hep kapalı

Evlenirken birtane bile fazladan eşya almadığım halde 3 senede birikti benimkininde sebebi kv istemıyorum dediğim halde piknik sepeti kilimi falan getirmişliği var senede 2-3 pikniğe ya gideriz ya gitmeyiz.
Son gelişinde gitmiş kendine banyo yaparken oturması için tabure almış zaten 20 gün kalır bende 10 günde bir yıkanır taburede kullanmayıver
Hepsini atıcam kafama koydum taşınmayı bekliyorum
 
Merhaba hanımlar; nasılsınız?

Ben yine bi karıştım kaldım, her şey gözüme kalabalık görünür filan öyle bi sıkıntı...
Diğer konudan biliyorsunuz bi iş olayı vardı, hala sürüncemede. Bekledikçe de hafakanlar basar beni bu tip konularda; çabucak ne yapılacaksa yapılsın, yapılmayacaksa da kafamdan atayım derim. Birkaç gelişme var gerçi bir ara ekleyeceğim konuma, bir de stant işi çıktı başıma da neyse, bu konu onun sıkıntısı ile gelişti belki bilmiyorum ama ayrı bir konu. Hep sıkardı, daha çok sıkar oldu.

Bir yerden içim sıkılmaya başladı mı, her şey batmaya başlar gözüme, size de oluyordur belki; üzerinize üzerinize gelen şeyler daha bir çoğalır gibi olur, kendi kendimi sabote etmeye başlarım, her şeyi bi elden geçiresim gelir yeniden. Şimdi de eve taktım... Ara ara takıyorum zaten de, sanırım bu sene baya bi ağır taktım. Bakıyorum, öyle gereksiz saçma şeyle dolu ki evin içi, bunları hangi akla hizmet, ne ara evime doldurdum diye sorguluyorum kendimi. (Annemin aklı olabilir ve tamamen benim hatam :işsiz:)

Vitrinlerden zerre hazzetmeyen ben... Evimde vitrin var.
Demir yatak başlığı ve düz ağaç gardırop seven ben... Evimde yavruağzı bi yatakodası takımı var.
Tül ve ağır fon perde sevmeyen ben, özellikle kahverengi fon... Salonumda bunlar var.
Vb...

Sebebini biliyorum, evlenirken o kadar umurumda değildi ki eşyalar annemlere "Kafanıza göre takılın, eşya işte, doldurmayın sadece" demiş geçmiştim, onların da gönlü olsun diye karışmadım. Kv, annem, annemlerin arkadaşlar filan takıldılar kafalarınca.
Önemsemezdim. Şimdi 4 sene sonra, ev daha da doldukça, önemser oldum, huylarım değişti.
Hele de içim bi şeylere sıkılmaya görsün, evim beni boğuyor. "Benim evim, bizim evimiz" derken o duyguyu "Sığınağım" olayını hissedemediğim bir şey.

Sadece bir iki şeye karışmayın demiştim, onda da ikna edilmiştim tabi o da var... Banyodaki fayans/kalebodur renklerine kadar ikna edildim. Bir tek mutfağı zevkime göre yaptırdım ama onu da sevmiyorum şu an. Bunun sebebi de evi komple benimseyememekle alakalı sanırım.

Sonra bir çeyiz yığma olayı vardı ki akıllara zarar. Hani artık onların bir kısmını geri gönderdim çekmecelerde yer yok kendi kullanacaklarımı koymaya; bi açıyorum tepsi örtüsüne kadar dantel, kullanılmıyor... Yolladım artık, çaktırmadan bir kısmını da hediye götürdüm sevenlere. (Annem duysa canı sıkılırdı kuvvetle muhtemel)
Evde aynı anda bizden ayrı 9-10 kişiyi yatılı ağırlayacak her şey var ki nasıl bir gereksiz eşya yığımıdır düşünün.
Çaktırmadan bir kısmını verdim ama hala bitmiş değil...

Bunları anlattım hani, evin tamamen benim dışımda, kendimi içinde kendim gibi hissedemediğim bir yer olduğunun bir tutam daha net anlaşılması için.

Çalışma odam vardı, çocuktan sonra orayı bozduk tabi.
Salonun duruşunu değiştirdik yine çocuk için, ona daha çok alan açtık, koltukları tamamen arkaya ittik tepe taklak düşmesin diye vs.
Evdeki tehlikeli ucu sivri şeyleri kaldırdık vb. yani çocuğa göre tekrar elden geçti ev sonrasında.
Bir odayı da ardiye haline getirdik resmen, yemek kısmını böldük oraya tüm biblolar, ucu sivri sehpalar vb. yığıldı, çamaşır odası, depo gibi böyle saçma bir yer haline geldi ve evin o kısmı da, düzensizliğiyle beni inanılmaz geriyor.
Dolapları düzenli tutmakta da inanılmaz zorlanıyorum, pratikliği düşünülmeden yapılmış raflar, sadece katladığım tişörtleri dağıtmaya yarıyor...

E kalk bir şeyler yap diyeceksiniz, yaptığım şey 2 gün dayanmaz, yapasım da gelmez oldu artık. Sevmediğim eşyanın temizliğine köle oldum gibi hissediyorum.

Küçükten beri tonla şey dolu evlerden hep nefret ettim. Çünkü bizim evimiz öyleydi. Annem "Bir gün lazım olur" diyerek elinde tutan, biriktiren bir kadındı. Çünkü maddi durumları iyi değilmiş yeni evlendikleri sıra babamla. Borç ödeye ödeye, güçlükle yapmışlar her şeylerini. Evlendiklerinde iki divan iki tencere, bi ikili ocak varmış ellerinde öyle söyleyeyim, anlatırdı hayat dersi olarak, emeksiz olmaz filan diye. Zor zamanlar yaşamışlar, çalış çabala senelerce (ki çocukları da olmamış bir yandan tedaviye para akar) bu günlere gelmişler. Eski alışkanlık işte, atmaya kıyamaz hiçbir şeyini. Ben de öyle bir evde büyüdüm, duvar ve yer görmedim diyeyim siz anlayın. Her yer eşyaydı ve annemin titiz bir insan olması da üzerine eklenince, sürekli bir temizlik hali, misafir de bitmez vs vs...
Düşünün ki yazlığı yaptırdıklarında, salon takımı vb. hiçbir şey almadılar, evden taşıttılar ve bizim evde, 2 evlik eşya olduğunu baya somut gördüm o zaman.

Şimdi bizim evin gidişatı da benzer gibi. Haliyle evlenirken biz de borç ödedik ettik, çok zorlandığımız anları da yaşadık, değiştirmeye kıyamıyorum bazı şeyleri çünkü israf gibi hissedeceğim, biliyorum. Ama bu şekilde de içim sıkılıyor... Karışık yazdım kusura bakmayın yani işin özü bu. Yine borç harç girilir edilir kazandıktan sonra değiştirilir ki zaten tüm eşyaları bağışlayıp ya da ikinci elde verip kurtulup yeniden girişmek isteyecek noktaya geldim. Bir yandan da "Sapasağlamlar, işini görüyorlar, sen eşyanın cismine takmazdın hayırdır, gerek var mı?" diyorum.

Dün biraz bi dellendim, eşime de dedim müsaitsen izin hakkından kullan hafta sonu ile birleştirelim şu evi bi elden geçirelim diye. Vitrinden kurtulmayı kafama taktım o net, oğlanın odası adam akıllı ayarlanmadı çalışma masama yer lazım, onu oradan çıkarmak öbürünü öbür tarafa koymak... Oturup bakakaldım eve, deminden beri bakıyorum "Bunu istemiyorum, bunu istemiyorum, bunu burada görmek istemiyorum" filan... Benim bu evi komple bi çıkarıp atmam lazım. Ama işte "İsrafa girecek, boşuna para çıkacak" diyorum. Bir şey parçalanana kadar kullanmam lazım ya... Kızlar birkaç sorum var sizlere belki saçma ama,

Eşyalarınızı evlendiğinizden beri kaç kere değiştirdiniz?
Size böyle sıkıntı geldiğinde evinizde ne çeşit değişiklikler yapıyorsunuz?
Sevmediğiniz tarz eşyalarınız olsaydı bunu dert eder miydiniz?
Elden çıkarmayı düşündüğünüz bir şeyin, bir gün lazım olabileceği düşüncesini baskın yaşar mısınız?
İsraf mıdır sizce?

Kafamı toplayamıyorum evin içinde bazen.
Sizler ne düşünüyorsunuz?
5 sene oldu evliliğim hiç değiştirmedim
ara sıra ufak esyalarımda yenılerını eklıyorum ama eskılerı kullanılmayacak halde ise atarım fazlalıksa muhakkak ıhtıyacı olana verırım
sevmediğim esyam olsa idi bunu elden cıkarırdım , ya birine veririm ya satarım bende asla kalmaz

birgun lazım olur dıye hıcbırseyı saklamam
evimde eşimle benım harıcımızde bır baskasına ( gelen mısafır) lazım olur dıye aldıgım sakladıgım hıcbırseyım yok
misafir için catal kasık takımım yemek takımım kahve takımım yok
ben ne kullanıyorsam misafir de aynı seyı kullanabılır
esyam az ama kalıteli ve özenlidir

şuanda evımde tek fazla esyam hıc kullanmadıgım ceyız ıcın aldıgım saten yatak örtüm
onu da yenı evlenecek ıhtıyacı olan birine vermek icin bekletıyorum

yeni cıkan bırseye canım kalırsa örneğin su bardagı yenısını alırım ama eskısı anında evden gider
evımde sadece 12 adet su bardagım var
iki takım kahve fıncanım var
sadece 2 yastık ıkı yorganım var
pikem 2 tane
nevresım takımım ve havlum fazla var bunları da sık değiştiğim için
bir kürdan fazlalıgım dahi yok yani
 
Merhaba .. düşüncelerini ayrıntılı anlatman seni daha iyi anlayabilmek adına iyi olmuş.
Ben kendi adıma söylersem dağınık içiçe girmiş düzensiz eşyalardan ben de nefret ederim içim sıkılır . Eski olması pek rahatsız etmez değistiremiyorsam ve işimi o sekilde de görüyorsa..
Benim se vitrinin car mesela ama içindekileri koyacak yerim olmadığı için tutuyorum.
Kullanmadığım eşyayı evden çıkarmak bana israf gibi gelmiyor. Çünkü ihtiyacı olan, kullanacak birine vermeye çalışıyorum . Çevremde bulamazsam bazı belediyeler gelip alıp onlar ihtiyaç sahibine ulaştıŕıyorlar. En kotu ihtimal çöpün yanına biraksan da alan oluyor hâlâ soba kullananlar varsa meselâ ..
Ben sadece koltuk takımını ve çocuk odasını ve yatağımı değiştirebildim mobilya olarak. Digerleri 15 senedir aynı ve bunu dert etmiyorum gercekten.
Esyam eskiyse, değistremiyorsam ve sıkıldıysam oda düzenini değiştirmeye çalışıyorum..
Ve son.olarak "belki lazim olur" düsüncesiyle benim de tuttuğum şeyler oluyor. Uzun bir süre işe yaramayınca gerçekten ileride.lazim olmayacağına kendimi zorla inandırıp evden çıkarıyorum..
Eğer rahatsız olduğun durumları düzeltirsen evi daha kolay benimseyecegine eminim. İnsanın yaşadığı ortam kişiliğini zevkini yansıtirsa orda bulunmak daha zevkli hale gelir.
Şimdiden kolay gelsin, bir yerden başlayacağına eminim..
 
Insanin zevkleri cok degisiyor gercekten bence ilk once hic istemediklerinden basla mesala vitrin ve fon perdeden hemen resimlerini cek ve letgoya yukle bi 10 gun bekle satilmazsa fon perdeyi copun yanina gumuslugude isteyen bi yakinin varsa ona ver yatak odan ve salon takimin simdilik kalsin oda oda istemedigin tum esyalari ele yavas yavas git ben mesela 7 yillik evliyim salon ve yatakodam ayni degistirmedim bi dort yil sonra cocuklar buyuyunce ins koltuklarimi degistirmeyi dusunuyorum yiprandilar bayagi
 
Duygusal boşlukta olabilir misiniz? Yani evlenirken başkasına seçtirecek kadar önemsemediğiniz bi mevzunun şimdi böyle olması bana bunu düşündürdü.

Önemsemezdim ki, yani "Üzerine oturuyorum tamam" böyle düşünürdüm. Vaktinde dilediğince bir ev düzememiş, gönlüne göre yapsın benimkini bana fark etmiyor nasılsa dedim. 20 küsur sene sonra yeni eve geçerlerken de babam anneme fırsat tanımamıştı, adam kendi zevkine göre döşetmişti. Ne bileyim öyle kadın eğlensin benim evde diye düşündüm girmedim. Bunlar ilk sebepler. Diğer sebep de annemle karşı karşıya gelmek istemedim iki koltuk takımı için. "Karışmayın" desem karışmazdı, ama canı sıkılırdı. Fikir alış-verişine girsek zaten her halükarda ikna ederdi, 5 sene öncesini düşününce, annem bu tip konularda beni kolay ikna ederdi zaten diyebilirim ki ettiği noktalar da oldu.

Duygusal boşluk olabilir, arada olur belki her insanda olduğu kadar. Ama evi benimseyememe hali olduğunu, sevmediğim bir düzen oluştuğunu söyleyebilirim. Yaş aldıkça mı böyle oldu bilmiyorum, çoğu düşüncem-huyum-bakışım değişti.
 
Ayıklamaya başla
Birden olmaz
Bir haftada mutfağı ayıkla fazla ne varsa çıkar bi gün kullanırım dediğin herşeyi ayır
Her hafta bi oda bi oda git
Fazlalıklar çıktıktan sonra karar verirsin neyi nasıl yapacağına
 
Ben fazla ve kullanılmamış eşyaları hediye ediyorum genelde. 5 takım kahve fincanı elbet bir gün lazım olur ama ömrümün sonuna kadar saklayamam.
Dün aldığım bir şey bile olsa beklediğim performansı alamıyorsam, içime sinmedi ve sevmediysem atarım veya birine veririm.
Benim evimde hiç süs eşyası, biblo falan yoktu. Annem bir kaç tane hediye etti ve hiç sevmedim, hatıra diye saklıyorum maalesef. Baza altındaki fazlalıklar da yine annemin eseri. İstemiyorum dediğim halde hala vitrin takımları, danteller, ipek bilmem neler yapıp yolluyor. Vitrinim bile yok nereye sereceksem.
Emek verilmiş şeyleri şimdilik saklıyorum ama lif, patik, süs eşyaları, ufak tefek mutfak eşyalarını okulun kermesine götüreceğim. Satılan satılsın kalanı da hediye ederiz.
 
ben 8 senelik evliyim. esimin bekarliktan kalan tv buzdolabi oturma odasi ve yatagiyla beraber dolapli bir odasi vardi. cocuktan sonra oturma odasindan kurtulduk oyun alani actik. cocuk odasinda da bekarlik dolabıni yatagini ellemedik yatin birgun cocuk orda yatar.biz salonda oturmayi tercih ettik. evlebirken vitrin vs bende almamistim. o zaman bufeler vardi aynali . onlardan almistik. evimde fazlalik bir orta sehpa var. o da ciceklerimi koydum yuvarlabip gidiyoruz. calisan bi insan olarak biblo sus esyasi vitrin vs hic bana gore drgil. kolelik yapamam onlara. takintili bir insanim tozlabdikca deliririm. o yuzden bunlar hic yok evimde. 3 5 parca vardi cocuktan sonra kaldirdim. elime ayagima dolanan hic bisey olmamali. zaman kaybi ve masraf bence. ama bu evden tasinsan daha ferah kocaman mutfakli ve koskocaman balkonlu bir eve tasinirim esyalarin cogunu yenilerim beyaz esyalar 3 sene daha anca idare eder çünkü.
 
Siz kafanıza göre dizin nedemek anlayamadım. Çok büyük bir risk,umursamamak. Zamanında önemsemediğiniz şey sizi daraltmış şimdi.
Benimde bir arkadaşım var ebeyim banyosu,Ardiye olmuş. Her yer karman çorman dolaplar.hergün dert yanıyor ben bu evi nasıl adam ederim diye.herseyin bası düzen ve az ve öz esyalar

O zamanlar önemsemezdim işte huyum değişti.
Ardiye haline gelince bir oda, insanın gözünde temizlik de büyüyor, işte bi dalmam lazım oraya...
Belki şimdiye kadar 2-3 kere kullanılmış eşyalar var boşu boşuna toz tutuyorlar.
Yemek masasını bile çıkarasım var evden.
 
Bence yaşla alakalı..Bu zamanda pembe pembe düzülen ,her yerde biblo resim o su bu olan evler ayni kişilere 5 sene sonra çok saçma ve sıkıcı gelecek eminim..
Imkaniniz varsa her yıl bir odaya el atın ..Bende 5 yıllık evliyim en fazla 3 4 yili daha var gozumde bu esyalarin ..
 
hayir hicte öyle dusunme gangs gercekten cok esya hem goz yoruyor hemde insanin aklini karistiriyor soyle yapabilirsin ki sen resimde çiziyorsun evi soyle gozden gecir atmak istediklerini elden cikarmak istediklerini cikartrak bir taslak yap evi gozunde bir planla yani kurtul o fazlaliklardan ferah ve istedigin gibi oldugunda inan cok rahat ediceksin ve annen hayatina cok mudahale ediyor bu sefer kararli ol nasil istiyorsan oyle yap eminim evin guzel olucak sanatci ruhu var sende:KK54:
 
Hemen hemen benzer durumdayım
bir odam sadece eşya ve kapısı hep kapalı

Evlenirken birtane bile fazladan eşya almadığım halde 3 senede birikti benimkininde sebebi kv istemıyorum dediğim halde piknik sepeti kilimi falan getirmişliği var senede 2-3 pikniğe ya gideriz ya gitmeyiz.
Son gelişinde gitmiş kendine banyo yaparken oturması için tabure almış zaten 20 gün kalır bende 10 günde bir yıkanır taburede kullanmayıver
Hepsini atıcam kafama koydum taşınmayı bekliyorum

Benim doğumla birlikte daha da bir arttı o eşya, annem fiskos masası getirmiş o ara anlamadım bile hani "Bu nasıl oluştu burada?" diye şaşırdım kaldım. Eve ziyarete gelenler için daha bi süsledi daha bir yığdı. Yine geçen sene bi giriştim onları ayıkladım ama hala var... "Alma" derim, kendine tupperware bakarken bana da alır gelir. Şimdi o huyundan vazgeçirdim de işte bana yığılmış ve temizliği, her şeyi zorlaşmış bir ev kaldı. Neresinden başlayacağımı şaştım.

5 sene oldu evliliğim hiç değiştirmedim
ara sıra ufak esyalarımda yenılerını eklıyorum ama eskılerı kullanılmayacak halde ise atarım fazlalıksa muhakkak ıhtıyacı olana verırım
sevmediğim esyam olsa idi bunu elden cıkarırdım , ya birine veririm ya satarım bende asla kalmaz

birgun lazım olur dıye hıcbırseyı saklamam
evimde eşimle benım harıcımızde bır baskasına ( gelen mısafır) lazım olur dıye aldıgım sakladıgım hıcbırseyım yok
misafir için catal kasık takımım yemek takımım kahve takımım yok
ben ne kullanıyorsam misafir de aynı seyı kullanabılır
esyam az ama kalıteli ve özenlidir

şuanda evımde tek fazla esyam hıc kullanmadıgım ceyız ıcın aldıgım saten yatak örtüm
onu da yenı evlenecek ıhtıyacı olan birine vermek icin bekletıyorum

yeni cıkan bırseye canım kalırsa örneğin su bardagı yenısını alırım ama eskısı anında evden gider
evımde sadece 12 adet su bardagım var
iki takım kahve fıncanım var
sadece 2 yastık ıkı yorganım var
pikem 2 tane
nevresım takımım ve havlum fazla var bunları da sık değiştiğim için
bir kürdan fazlalıgım dahi yok yani

Evde hiç kullanılmamış kristal takımlar vardı, birini verdim biri duruyor.
3 farklı 12li porselen yemek takımı vardı, birini verdim.
4-5 farklı çatal bıçak takımı var... Ramazanda iftar çadırına göndersem olacak...
Şu evde toplasan 5 senede 3 kere davet verilmiştir, 8 kişilik yemek masası da dahil tüm misafirlikler orada öylece bekler.
Sıkıyor.

Eskiden hani salonu hep kapalı tutarlardı misafir için öyleydi eski zaman kadınları, evin en güzel odası ailenin kullanımına kapanır, öyle sıkış tıkış minik bir odada geçerdi zaman. Öyle hissediyorum bazen. Bu eşyalar, odaları küçültüyor, temizlik istiyor. Vaktinde o kadar ödendi alındı, hani pahalı parçalar da diyor kıyamıyorum. Ama kıymak lazım galiba. Yoksa olmayacak, eşyaya bağlı yaşamak oluyor öbürü.
 
Elinize üç değişik renk yapiskanli kağıt alin ve acil gidecekler, belki gidecekler kalacaklar diye ayirin. 10 saniyeden fazla düşündüğünüz eşyalara direk gidecek kağıdı yapistirin.

Ben yillarca 24 metre kare icinde yaşadım ve tüm özel esyalarimi toplasan 3 karton cikar ( kitaplar hariç)
Evdeki dağınıklık beyninize ve ruhunuza işlediği icin gereksiz ne varsa cikartin. Sonra düşünürsünüz yeni mobilya kismini
 
Tam adamiyim konunun

Son 15 senedir 4.koltuk takimim , 3.yatak odasi takimim , oglanin 2.odasi , 3.yemek odasi takimim

Yani 3.5 senede bir yenilemisim evi sanirim

At gangstacim at , bende mudahale edilien hicbir seyi sahiplenemoyorum

Simdiki k9ltuk takimini da kocam begenmisti , dis biliyorum koltuklara resmen , maddi durumum biraz duzelince ilk is bunlari let go dan satip istedigim koltuk takimini almak olacak
 
Tam adamiyim konunun

Son 15 senedir 4.koltuk takimim , 3.yatak odasi takimim , oglanin 2.odasi , 3.yemek odasi takimim

Yani 3.5 senede bir yenilemisim evi sanirim

At gangstacim at , bende mudahale edilien hicbir seyi sahiplenemoyorum

Simdiki k9ltuk takimini da kocam begenmisti , dis biliyorum koltuklara resmen , maddi durumum biraz duzelince ilk is bunlari let go dan satip istedigim koltuk takimini almak olacak
:KK57:Her seferinde başka biri mi beğendi yani:63:
 
Back