bırlıkte okuyalım ıstedım bu soyadı nerden cıktı yazdım bu cıktı

SOY:
Genetikte aile isimlerinin tahkiki
George Darwin'e (
Charles Darwin'in oğlu) kadar geri uzanır. 1875'te George Darwin
ilk-kuzen evliliklerin sıklığını belirlemek için soyadları kulanmış ve aynı soyada sahip olan kişiler arasında evlilik (
izonimi) insidansını hesaplamıştır.Bu basit çalışma kendi dönemi için yenilikçiydi. Aile tarihini çalışmak için genetik kullanmaya yönelik bundan sonraki keşif 1990'ları buldu, o vakit Y kromozomundaki bazı yerleri babadan oğula kalıtımı izlemek için yararlı olduğu bulundu.
Dr. Karl Skorecki,
Aşkenaz kökenli Kanadalı bir nefrologdu. Skorecki,
sinagogunda kendisi gibi
Kohen olan ama
Sefardik soydan olanların tamamen farklı fiziksel görünümleri olduğunu fark etti. Yahudi geleneğe göre tüm
Kohenler (Kohanim), Musa'nın kardeşi
Aaron'un soyundan gelmedir. Eğer Kohanim sülalesi tek bir erkeğin ahvadı ise, bunların ortak bazı genetik işaretler taşıması ve belki bir aile benzerliğini koruması gerektiğini düşündü Skorecki.
Bu hipotezi sınamak için Skorecki,
University of Arizona'dan Profesör Michael Hammer ile temas kurdu. Hammer,
moleküler genetik araştırmacısı ve
Y kromozomu araştırmasında bir öncü idi. 1997'de
Nature dergisindeki yayınlanan raporları bilim ve din dünyasında şok dalgaları yarattı. Gerçekten de, Y kromozomunda bulunan belli bir işaretin haham soyundan gelen bir Yahudi erkekte bulunma olasılığının genel topluma oranla daha yüksek olduğu bulundu. Binlece yıl boyunca ortak bir soy unsuru kesin bir şekilde korunmuştu (bakınız
Y-kromozomal Aaron. Üstelik, bulgular "hatalı babalık olaylarının" çok az sayıda olduğunu göstermiştir.
[2]
Bu yeni metodolojiyi genel soyadlara ilk uygulayan,
Oxford University'den bir moleküler biyolog olan
Bryan Sykes oldu. Sykes soyadı üzerine yaptığı araştırmada erkek kromozom üzerindeki sadece dört işarete bakmasına rağmen geçerli sonuçlar verdi. Bu çalışma, soybilimci ve tarihçiler için genetiğin değerli bir yardımcı olacağının gösterdi.
2000 nisanında,
Family Tree DNA adlı şirket, ilk genetik soybilim testlerini sunmaya başladı. Böylece Y kromozomu hakkında kişisel bir teori, akademik bir çalışmanın dışında ilk defa sınanabilir oldu. Sykes'ın soyad çalışmasındaki fikri başka akademik araştırmacılar tarafından da kabul görmüş, ve internette Soyadlar Projesi (
Surname Project) olarak genişletilmişti. Bu gişimler, genetik test ile elde edilen bilginin dünya çapında soybilimcilere yayılmasını sağlamıştır.
2001'de Sykes, "Havva'nın yedi kızı" (
The Seven Daughters of Eve) adlı popüler bir kitabında Avrupalılarda bulunan 7 ana haplotipten bahsetmiştir. Kitabın başarısının ardından ve soybilimsel DNA testinin giderek ucuzlanıp yaygınlaşması ile genetik soybilim hızla büyüyen bir saha haline geldi. 2003'te aynı soydı paylaşanlarda DNA testi yapılmasının bilimsellik seviyesine ulaşmış olduğu,
Nature Reviews Genetics dergisinde çıkan, Joblin ve Tyler-Smith tarafından bir makalede beyan edildi. Test satan şirketler ve bu testleri sipariş eden müşteri sayısı hızla büyümüştür.
[3]
Genetik soybilimin kabul görmesindeki bir diğer aşama,
Genografik Proje olmuştur. Genografik Proje ABD'deki Milli Genografi Derneği (
National Geographic Society) ve
IBMtarafından, University of Arizona ve Family Tree DNA'nın işbirliği ile, 2005'te başlatılmış beş yıllık bir araştırma projesidir. Projede kullanılan test kitleri, Y kromozomunundaki 12
STR işaretleri veya mitokondriyal DNA'daki
HVR1 bölgedeki mutasyonlara bakmakta kullanılmaktadır. Projenin amacı, başlıca soybilimsel değil antropolojik olmakla beraber Ekim 2007 itibarıyla projenin halka açık
kit satışları 225.000'i aşması genetik soybilimin popülerleşmesine yardımcı olmuştur.
[4]
Yaygın soyadlar durumunda 12 genetik işaret yeterli ayrım gücüne sahip değildir, bu yüzden bazı laboratuvarlar 25, hatta 67 Y-kromozomu genetik işaretine birden bakmaktadırlar.
[5]Bu alanda çalışan tüm şirketler ve onlara destek olan laboratuvarların yıllık satış rakamlarının (2006'da) 60 milyon USD olduğu tahmin edilmektedir.
[6