böyle birşey nasıl anlatılır bilmiyorum.
şüphelerimin arasında boğuluyorum.
eşimle aynı şirkette çalışıyoruz.
aynı departmanda çalışırken tanıştık ve ben ondan çok etkilendim.
ortak arkadaşlarımız da bizi çok yakıştırıyordu ona da bana da söylüyorlardı bunu.
ben ona karşı artan hislerimin cesaretiyle çeşitli aktiviteler ayarlıyor onunla görüşmenin yollarını arıyordum.
1 sene gibi bir sürenin sonunda bana değer verdiğini ama o gözle bakamadığını söyledi
dağıldım. günlerce düşündüm.
birlikte çok iyi vakit geçiriyorduk.
etrafımda dönenlerin farkındaydı, korumacıydı.
çok genç olmasamda -yaşım 30 idi tanıştığımızda- gayet genç ve güzel görünümlüydüm.
neden beni istemiyordu?
ortak arkadaşlarımız onunla birkaç kere görüşmüş. korktuğunu hazır olmadığını benimle vakit geçirmeyi sevdiğini ama aşama kaydetmekten çekindiğini söylemiş.
nihayetinde birkaç ay bu şekilde geçti ve benim annesinin çalıştığı hayır kurumuna yardım etmemle işler ciddiye bindi.
olgun ve karakterli biridir eşim; nereye çeksen oraya giden tiplerden değildir.
bana karşı da hassas ve saygılıydı ama hayal ettiğim gibi aşk dolu bir evlilik olmadı.
cicim ayları geçtikten sonra vazife gibi bir şeye dönüştü.
eşim asla beni ihmal etmez dışarı çıkarır hediyeler alırdı ama aşk olmadığını hissederdim faka şikayet edemezdim.
ne zaman ki etmeye başladım sessizliğe büründü.
ben her kadının hayalini kurduğu çok lüks olmasa da rahat bir hayat yaşıyordum ama beni başınıtacı yapsın etrafımda dolansın dolu dolu "aşkım" desin istiyordum.
birkaç defa konuştuk bunu.
zevklerimiz çok farklıydı. sevdiğimiz müzikler gezi ve alışveriş zevkimiz vs vs.
bu sebepten birlikte çok hobimiz yoktu.
gizlisi saklısı yoktu ama hobi odasına geçer sevdiği şeyleri yapardı.
belki daha çok vait geçirsek iyi gelir dedi bana daha çok zaman ayırdı ama değişen birşey olmadı.
ailesiyle çok uyumlu olamıyordum o ise ailesine çok düşkündü.
ben şehir hayatına alıştığımdan onların eskiye dönük yaşam tarzında çok emanet duruyordum.
peri masalı sanki bir bir dağılıyordu.
birkaç gün ayrı kalmaya karar verdik ve o bir arkadaşında kalmaya başladı.
durumumu gören işyerinden bir arkadaşım yardım etmek istedi.
eşimle çok samimi olmasa da facebooktan onu ekleyecekti.
şirkette de denk geldiği yerde konuşacak bir şekilde daha yakın olacaktı.
dediği gibi facebooktan ekledi. bazı fotoğraflarımıza yorumlar yaptı.
işyerinde ortak toplantılara girdiklerinden laf laf açtı
keyifli arkadaşlıklarını görebiliyordum. tabi bu arada eşimle hala gergindik.
ben arkadaşıma gitmiştim o evdeydi bu dönemde.
arkadaşımla araları oldukça iyi görünüyordu. arkadaşım bana sürekli "şöyle yapsan iyi olur o öyle sever bence" gibi nasihatler ediyordu.
bizim meselemizi konuşabilecek kadar samimi oldular birkaç hafta içinde.
bak juliacım jack şundan şundan rahatsız..
juliacım ona şöyle yaptığın için çok üzülüyor..
biraz şöyle yapsan kesin sevinir çünkü o öyle şeylere bayılıyor..
sanki eşimi benden iyi tanıyor gibi nasihatler ediyordu ama bu durumdan rahatsız olmaya başlamıştım bir yandan da merak ediyordum.
bir akşam arkadaşım arabasız kalmış otobüs bekleyeceğini söylemişti.
ben de eşimden rica etmesini nasılsa aynı tarafta oturduğunu söyledim.
söylemez olaydım.
o gece eşim ona içini dökmüş o eşime.
zannedersin ki asker arkadaşı.
ertesi gün bana Jack ne kadar olgun ve anlayışlı biri dediğindeki hissiyatımı anlatamam.
sözde benim arkadaşım birden onun can yoldaşı oluvermişti.
biz ailesinin gelişiyle artık aynı evde kalıyor fakat iş için sık sık gezilere gidiyorduk.
ben eşimle ilgili arkadaşıma öfkemi kusuyordum derdimi onunla paylaşıyordum iyice soğuk ve sessizleştiğimizi anlatıyordum
o ise bana Jack öyle biri değil bak yanlış yapıyorsun beddua etme gibi savunmalar yapıyordu.
ve ben birkaç hafta önce holdingin karşısındaki cafede çay içtiklerini gördüğümde arkadaşıma ilk defa kızdım.
devamlı şikayet ettiğimi söyleyip bana suçlu hissettirdi.
sözde evliliğimizi konuşuyorlarmış ben zaten o gün erken çıkmışım ne varmış bunda.
Jackle konuşup arayı bulmasını isteyen benmişim ama şimdi ona kızan yine ben.
hak evrdim.
ben istemiştim.
eşim ne düşünüyor merak etmiştim.
aralarında merhaba merhaba"dan başka muhabbet yokken ben bu kadar yakınlaştırmıştım.
beynimin içnide yüzlerce tilki dolaşıyordu ama knoduramıyordum.
2 gün önce akşam yine şehirdışındaydım.
ortak bir arkadaşımız beni aradı ve "jack ile xx'i dürümcüde gördüm sen de oralardaysen gelicem" dedi.
amacı aslında beni görmek değil bana haber vermekti besbelli.
bekledim.
o gece sabaha kadar gözümü kırpmadım.
arkadaşım xx arayacak ve bana konuştuklarını anlatacaktı ama aramadı.
biz eşimle aynı evde olmamıza rağmen eşimle benden daha keyifli vakit geçiren ve nerdeyse benden daha iyi tanıyan bir arkadaş.
ben yokken eşimle görüşen yemeklere çıkan bir arkadaş.
çok mu fesatım kızlar?
nefes alamıyorum artık düşüncelerimden korkuyorum.
onu birkaç defa daha evine bırakmış.
evine giden yolda durup konuştuklarını görenler yine bana "sen saçını boyattın sandım geçen gün arabanızı şurda görünce" diye laf dokundurdu.
konduramadım.
xx'i evine bırakmıştır eşim yolda mı kalsın kız akşam akşam dedim.
ama gece vakti bu dürümcü olayı son damla oldu.
ne yapacağımı bilmiyorum ama artık aralarında birşey olduğundan eminim.
aileme anlatamıyorum.
arkadaşlarımız hep ortak anlatamıyorum.
dağıldım kızlar.
size anlatıyorum.
dağıldım....
şüphelerimin arasında boğuluyorum.
eşimle aynı şirkette çalışıyoruz.
aynı departmanda çalışırken tanıştık ve ben ondan çok etkilendim.
ortak arkadaşlarımız da bizi çok yakıştırıyordu ona da bana da söylüyorlardı bunu.
ben ona karşı artan hislerimin cesaretiyle çeşitli aktiviteler ayarlıyor onunla görüşmenin yollarını arıyordum.
1 sene gibi bir sürenin sonunda bana değer verdiğini ama o gözle bakamadığını söyledi
dağıldım. günlerce düşündüm.
birlikte çok iyi vakit geçiriyorduk.
etrafımda dönenlerin farkındaydı, korumacıydı.
çok genç olmasamda -yaşım 30 idi tanıştığımızda- gayet genç ve güzel görünümlüydüm.
neden beni istemiyordu?
ortak arkadaşlarımız onunla birkaç kere görüşmüş. korktuğunu hazır olmadığını benimle vakit geçirmeyi sevdiğini ama aşama kaydetmekten çekindiğini söylemiş.
nihayetinde birkaç ay bu şekilde geçti ve benim annesinin çalıştığı hayır kurumuna yardım etmemle işler ciddiye bindi.
olgun ve karakterli biridir eşim; nereye çeksen oraya giden tiplerden değildir.
bana karşı da hassas ve saygılıydı ama hayal ettiğim gibi aşk dolu bir evlilik olmadı.
cicim ayları geçtikten sonra vazife gibi bir şeye dönüştü.
eşim asla beni ihmal etmez dışarı çıkarır hediyeler alırdı ama aşk olmadığını hissederdim faka şikayet edemezdim.
ne zaman ki etmeye başladım sessizliğe büründü.
ben her kadının hayalini kurduğu çok lüks olmasa da rahat bir hayat yaşıyordum ama beni başınıtacı yapsın etrafımda dolansın dolu dolu "aşkım" desin istiyordum.
birkaç defa konuştuk bunu.
zevklerimiz çok farklıydı. sevdiğimiz müzikler gezi ve alışveriş zevkimiz vs vs.
bu sebepten birlikte çok hobimiz yoktu.
gizlisi saklısı yoktu ama hobi odasına geçer sevdiği şeyleri yapardı.
belki daha çok vait geçirsek iyi gelir dedi bana daha çok zaman ayırdı ama değişen birşey olmadı.
ailesiyle çok uyumlu olamıyordum o ise ailesine çok düşkündü.
ben şehir hayatına alıştığımdan onların eskiye dönük yaşam tarzında çok emanet duruyordum.
peri masalı sanki bir bir dağılıyordu.
birkaç gün ayrı kalmaya karar verdik ve o bir arkadaşında kalmaya başladı.
durumumu gören işyerinden bir arkadaşım yardım etmek istedi.
eşimle çok samimi olmasa da facebooktan onu ekleyecekti.
şirkette de denk geldiği yerde konuşacak bir şekilde daha yakın olacaktı.
dediği gibi facebooktan ekledi. bazı fotoğraflarımıza yorumlar yaptı.
işyerinde ortak toplantılara girdiklerinden laf laf açtı
keyifli arkadaşlıklarını görebiliyordum. tabi bu arada eşimle hala gergindik.
ben arkadaşıma gitmiştim o evdeydi bu dönemde.
arkadaşımla araları oldukça iyi görünüyordu. arkadaşım bana sürekli "şöyle yapsan iyi olur o öyle sever bence" gibi nasihatler ediyordu.
bizim meselemizi konuşabilecek kadar samimi oldular birkaç hafta içinde.
bak juliacım jack şundan şundan rahatsız..
juliacım ona şöyle yaptığın için çok üzülüyor..
biraz şöyle yapsan kesin sevinir çünkü o öyle şeylere bayılıyor..
sanki eşimi benden iyi tanıyor gibi nasihatler ediyordu ama bu durumdan rahatsız olmaya başlamıştım bir yandan da merak ediyordum.
bir akşam arkadaşım arabasız kalmış otobüs bekleyeceğini söylemişti.
ben de eşimden rica etmesini nasılsa aynı tarafta oturduğunu söyledim.
söylemez olaydım.
o gece eşim ona içini dökmüş o eşime.
zannedersin ki asker arkadaşı.
ertesi gün bana Jack ne kadar olgun ve anlayışlı biri dediğindeki hissiyatımı anlatamam.
sözde benim arkadaşım birden onun can yoldaşı oluvermişti.
biz ailesinin gelişiyle artık aynı evde kalıyor fakat iş için sık sık gezilere gidiyorduk.
ben eşimle ilgili arkadaşıma öfkemi kusuyordum derdimi onunla paylaşıyordum iyice soğuk ve sessizleştiğimizi anlatıyordum
o ise bana Jack öyle biri değil bak yanlış yapıyorsun beddua etme gibi savunmalar yapıyordu.
ve ben birkaç hafta önce holdingin karşısındaki cafede çay içtiklerini gördüğümde arkadaşıma ilk defa kızdım.
devamlı şikayet ettiğimi söyleyip bana suçlu hissettirdi.
sözde evliliğimizi konuşuyorlarmış ben zaten o gün erken çıkmışım ne varmış bunda.
Jackle konuşup arayı bulmasını isteyen benmişim ama şimdi ona kızan yine ben.
hak evrdim.
ben istemiştim.
eşim ne düşünüyor merak etmiştim.
aralarında merhaba merhaba"dan başka muhabbet yokken ben bu kadar yakınlaştırmıştım.
beynimin içnide yüzlerce tilki dolaşıyordu ama knoduramıyordum.
2 gün önce akşam yine şehirdışındaydım.
ortak bir arkadaşımız beni aradı ve "jack ile xx'i dürümcüde gördüm sen de oralardaysen gelicem" dedi.
amacı aslında beni görmek değil bana haber vermekti besbelli.
bekledim.
o gece sabaha kadar gözümü kırpmadım.
arkadaşım xx arayacak ve bana konuştuklarını anlatacaktı ama aramadı.
biz eşimle aynı evde olmamıza rağmen eşimle benden daha keyifli vakit geçiren ve nerdeyse benden daha iyi tanıyan bir arkadaş.
ben yokken eşimle görüşen yemeklere çıkan bir arkadaş.
çok mu fesatım kızlar?
nefes alamıyorum artık düşüncelerimden korkuyorum.
onu birkaç defa daha evine bırakmış.
evine giden yolda durup konuştuklarını görenler yine bana "sen saçını boyattın sandım geçen gün arabanızı şurda görünce" diye laf dokundurdu.
konduramadım.
xx'i evine bırakmıştır eşim yolda mı kalsın kız akşam akşam dedim.
ama gece vakti bu dürümcü olayı son damla oldu.
ne yapacağımı bilmiyorum ama artık aralarında birşey olduğundan eminim.
aileme anlatamıyorum.
arkadaşlarımız hep ortak anlatamıyorum.
dağıldım kızlar.
size anlatıyorum.
dağıldım....