Bağıran böğüren korkutan psikolojik şiddet gösteren babayla büyüyenler yarım olmuyorlar öyle mi? Zarar gelsin istemez derken, geliyor işte zarar. Çocuğu bebeği korkutmayayım sesimi alçaltayım, insan gibi konuşayım demiyor değil mi? Siz şiddetin vurmak olduğunu mu sanıyorsunuz, bağırınca şiddet olmuyor mu? Neyse bir gün işten geldiğinizde çocuğu duvardan duvara bulursunuz evde. Gece vardiyasından sabah çıkacak, eve gidip yatmak uyumak isteyecek ama yeni uyanmış, zinde, oynamak isteyen yerinde durmayan bir bebek olacak evde.
2 yaş sendromu diye bir şey var duydunuz mu hiç? İlk ergenlik de deniyor. Her şeye itiraz ettikleri her şeye ağladıkları bir dönem başlayacak. Normalde yaptığı şeyi zorla yapacak ya da yapmayacak, yemeği ağzında tutacak mesela. Aşırı sabır ilgi ve tahammül gerektirecek. Tam eşinize göre değil mi? Bakıcı en azından korkar çekinir gizli kamera falan vardır der.
Gazetelerde haberlerde okuduğumuz döven, bayılana kadar vuran, öfke kontrolü olmayanlar hep yabancı ev dışından birileri olmuyorlar. Çocuk ağlıyor susturamıyor, susmadığı için vuruyor çocuk daha çok ağlıyor ve kontrolü kaybediyorlar. Sabır yok, öfke kontrolü yok, çocukla uzlaşmak yok, sakinleştirmek yok... Ne var, komşu duyacak kadar bağırmak var.
Çalışmak istemekte haklısınız, ben her kadının kendi ayakları üstünde durmasından yanayım ama çocuk tehlikedeyse kreşe kadar beklenmeli. Yarım değil tam sandığınız çocuk okul hayatında sorunlar yaşayabilir, bağıran korkutan babayla büyüdüğü için sosyal iletişim kuramayabilir, arkadaşları tarafından hep ezilen zorbalanan biri olabilir çünkü babası iyi bir rol model değil. Babası bağırmasın diye hep pısarak yaşayacak evde. Bunlar psikolog görüşü değil sadece 2 çocuk büyütmüş anne tecrübesi. Ama eminim bir uzmanla görüşseniz size nolucak ya babası yabancı değil, bırakın bağırsın demeyecektir.