Yorumlara kızılmasına hiç şaşırmadım.
Genelde işkence olan evliliklerde bu tepkiyi alıyoruz.
Mesele şu ki bu evlilik yüzünden fizikselden öte psikolojik hasar alınıyor. Küçücük bir fanusun içinde sıkışıp kalan balık gibi hissediliyor. Hatta eşe laf edenlere kızılıyor.
“Hergün mü vuruyor çocuğa sanki, ne var ki?”
“Dayak yedim ne var? Beni seviyor, iyi insandır aslında, siz bilmezsiniz”
“Boşanmak kolay mı öyle?”
Halbuki dışarıdan ailenizin de gözüyle bakılınca çıkış kapısı açık. Öğretmen maaşı dert bile değil, arkanızdalar zaten sahip çıkarlar. Tekrar tekrar dönmüşsünüz, muhtemelen beni kime sevemez yalanına bile inanıyor olabilirsiniz. O fanus aslında denizin dibinde, iki adım ötesi okyanus.
Bu kadar tepki almanızın nedeni bu, omuzlarınızdan sarsıp sersemlikten uyandırmaya çalışıyor insanlar.
Zor derseniz acıların en büyüğü evlat acısı. O “arada bir dövülen” ve kıymetsiz(?) evlattan bir sınav gelirse ne “kocamı seviyorumlar” kalır ne de öğretmen maaşı.
Size önerim çocukla birlikte sadece kafa dinlemek için ailenizin yanına gidin, arkadaşlarınızla buluşun, birkaç gün normal insan gibi yaşayın. Kafanız biraz daha rahatlayınca mesajları tekrar okuyun.
O zaman ayrılık için attığınız ilk adımların kıymetini daha iyi anlayacaksınız, yaşam ağır sorunlu kocaların elinde telef edilecek kadar uzun da kıymetsiz de değil.