*****
"Mekanı beğendin mi?"
15 yıllık evliliğimizin ardından yeni bir yıl dönümü daha gelmişti.
Kocam, 20 yaşımdan beri tanıdığım, gözü kapalı güvenebileceğim tek erkek. Haftasonları maç izlemeyi seven, çoraplarını banyodaki kirli çamaşır selesine attırmayı ancak beşinci yılımızdan sonra öğrenebilen, haftada iki üç kere kavga ettiğimizde çocuk gibi küsen, benim önemsediğimi bildiği için sadece sevgililer gününde ve doğum günlerimde eve çiçekle gelen, yine de bunca yıldır bir şekilde beni sevdiğine emin olduğum ve benim de yıllardır sevdiğim erkek. Bunca yıldır, ben 38, o 40 yaşında olmamıza rağmen eskimeyen tek şey sevgimiz ve kavgalarımız sanırım. Sıradan bir erkek o, ben de sıradan bir kadınım herhalde. Ona dünyalar güzeli bir kız ve bir de oğlan evlat verdim. Şimdiye kadar beni hiçbir konuda yarı yolda bırakmadı, bazen üzdüğü olsa da, o hala benim kendimi teslim ettiğim ilk ve tek adam.
Sevişmeyi de, sevmeyi de onunla öğrendim. Bazı şeylerin sıradanlaştığını inkar edemem. Bunun farkındayım.
Birkaç gün önce, yıl dönümümüze yaklaşık dört gün varken, kendi sürprizimi kendim yaratmak istedim. Akşam yemekteyken, "Dört gün sonra ne yapıyoruz?" diye sordum. Sanırım beklemiyordu soruyu, biraz afalladı, fakat hızlıca kolundaki saatten takvime göz attı. Dört gün sonra ne olduğunu hatırlayınca hızlıca "Bilmem canım, evde kutlarız herhalde?" dedi. Gerçi soruş şeklimden isteğimin bu olmadığını anlamıştı. "Bu yıl bi değişiklik yapıp dışarda yesek nasıl olur?" dedim. Bunu beklediğini belirten ufak bir gülümsemeyle "Şimdi sen söyledikten sonra sürpriz olmayacak ama." diye mırıldandı.
"Geceyi yeterince güzel geçirirsek sürpriz olup olmamasının bir önemi kalmaz." dedim. "Mesajı aldım" bakışı ve gülümsemesi attı. Ben de "Mesajı verdim" diye sevinerek arkama yaslandım.
Ertesi gün, çarşıda küçük bir alışverişe çıktım. Fazla pahalı olmayan birkaç dükkan gezdim, uygun bir kıyafet aldım. Evde göz önünde olmayacak bir yere istifledim paketini. Alışverişi yaparken yıllar sonra ilk kez dışarda kutlama yapacağımızdan heyecanlıydım. Sıradan geçen günler ve gecelerin arasında sıradan olmayan bir gece... Nasıl geçeceğini bilmiyordum ama sıradan olmayışı bile heyecanlanırmaya yetiyordu beni. Nereye gidecektik? Gece nasıl geçecekti? Çok şey beklemeli miydim? Mesajımı almıştı evet ama, ne hazırlayacaktı?
Sonraki iki günü sıradan sessizliğimizle geçirdik. Yaz aylarında olduğumuzdan çocuklar bir aydır evde yoktular, tatil için yaşıtlarıyla kamptaydılar. Ve üç hafta daha evde olmayacaklardı. Evin sessizliği bu yüzdendi.
Garip şekilde önümüzdeki malum gece hakkında kimse konuşmadı bu iki gün boyunca. O konuyu açmaynca ben de sormak istemedim. Unutmuş olabilir miydi? Eğer unuttuysa benim soru sormamla son dakika hazırlığı yapmasındansa, hiç sormamam daha iyiydi.
Cumartesi sabahı, kalkıp kahvaltıyı hazırladım. O da birşeyler atıştırıp işe gitti. Hala sabırla hiçbir şey sormamış olan ben, eğer unuttuysa onu nasıl azarlayacağımı kafamda kurmaya başlamıştım artık. Yine de içimden bir ses, "unutmuş olamaz, benim sürpriz-olmayan isteğimi sürprize çevirmeye çalışıyor" diyordu. Onu iyi tanıyorum neticede. Orta yaş dönemine girdiğimiz bu zamanlarda, yavaş yavaş başlayan fiziksel rahatsızlıklarla birlikte insan en çok eşini tanıdığını fark ediyor bütün o hastane kuyrukları boyunca.
Akşam üstü elimde bir fincan kahveyle istanbul'daki restoranları araştırırken telefonumdan cılız bir ses geldi. Mesaj sesi.
"Akşam saat 7'de hazır ol, almaya geleceğim." yazıyordu.
"Nereye gidiyoruz?" diye cevap yazmam birkaç saniyemi aldı, heyecanlanmıştım. Fakat cevap gelmedi.
Yine de gelen mesaja itaat ederek saat altıda hazırlanmaya başladım. Kısa bir duşun ardından odaya gelip aynada kendime baktım. Normalde dalgalı ve omuz hizama kadar salınan kuzguni renkteki saçlarımı omuzları açık elbiseme uyacak şekilde topuz yaptım. Kahverengi gözlerimi biraz bakır ve kahverengi tonlarındaki farlarla renklendirdim. Kirpiklerimi kıvırıp rimelimi de sürdükten sonra elbisemi giyindim. Kollarıma ve enseme hafif çiçek kokulu bir krem sürdüm.
Saat tam 7'de telefonum çaldı, kapının önünde arabamızın içinde beni bekleyen kocamı fazla bekletmeden aşağıya indim. Gözleriyle sade beyaz elbisemi inceleyen kocamın yan koltuğuna oturdum. Kendisi de şık bir takım elbise içindeydi. Yanına oturduğumda, bana selam verip öperken boynumun iç kısmını da hafifçe koklayıp içine çekti ve bana "Çok güzel olmuşsun" dedi.
Yanaklarımda biraz yanma hissettim, gülümseyerek "Sen de epey şık olmuşsun." dedim. O dakikadan itibaren kocam direksiyonu çevirirken artık nereye gittiğimiz umrumda değildi.
Deniz kenarında ufak ama şirin, içinde hafif hafif meltem esen bir restoranın yanında durduk. Boğazı gören masalardan birine oturduk. O dakikadan itibaren içmeye başladığım lezzetli şarabın da etkisiyle oldukça sıcak bir akşam geçirdik. Karşılıklı sohbet ederken, evliliğimizin ilk yıllarından bahsedip gülüştük, ettiğimiz ilk kavgayı bile gülerek anlattık. Üç saatin sonunda kalkarken başım hafifçe dönüyordu, dudaklarımda eksilmeyen bir gülümseme vardı ve adımlarımı atarken ona yaslanma ihtiyacı duyuyordum. Hafif esintiyi iliklerimizde hissederek kalabalık deniz kenarında yürüdük, şimdi pek konuşmuyorduk. Ara sıra etrafımızda dikkatimizi çeken birkaç şeye işaret edip gülüşüyorduk sadece. Sahilin biraz tenha bir köşesinde, bir sokak lambasının ışığının altında ona yaslanığım bir sırada, koluyla beni kendine bastırdı; kendimi biraz üşümüş fakat içi sıcacık ve güvende hissettim. Onun kollarının altında olmak yıllardır bana güven veren yegane şeydi, artık soğuk esen rüzgar kadar iliklerimde hissettim bunu.
Birkaç dakika sonra arabamızın içinde arkama yaslanmış, bir kez daha arabanın içine sinmiş o tanıdık parfümü kokluyordum. Yol boyu saatlerdir birbirimize duyduğumuz yoğun aşk, sevgi ve taptaze hislerin etkisiyle neredeyse her trafik ışığında öpüştük. Eve döndüğümüzde, kapının kilidini açtı ve içeri girip kapıyı kapattığı anda beni kendine çekti. Tüm bedenim onun kollarının arasında kalacak şekilde bana sarıldı, dudaklarını dudaklarıma bastırdı ve hiç düşünmeden kendimi ona teslim ettim. Bir eli sırtımda, diğer eli belimdeydi. Beni kendisine bastırıyor, dudaklarımı nadiren boş bıraktığı anlarda "Seni çok özledim," diyordu. Ben de onu çok özlemiştim. Artık yaşımızın getirisi nedeniyle haftada iki veya üç kere sevişiyorduk ve son üç gündür sevişmemiştik. Karşısında oturup gülüşürken bütün gece eve döndüğümüzde neler olacağını tahmin etmeye çalışmıştım. Masanın karşısında bana bakıp espri yapan adamı deli gibi arzulamıştım.
"Ben de seni çok özledim," diye fısıldadım, elleri kalçalarımdaydı şimdi. Koridorda öpüşürken vücutlarımız birbirine yapışmıştı ve şimdi beni kalçalarımdan kendi kasıklarına doğru bastırıyordu. Sertleşmiş cinsel organını bana doğru bastırdığını hissettim. Elleriyle elbisemin fermuarını açıp sıyırmaya başladı. Sade, ince beyaz elbise omuzlarımdan aşağı sıyrıldı ve yere düştü. Sütyenim ve külodumla kalmıştım. Ayaklarımın altındaki elbiseyi kenara ittirdim, onun ceketini ve gömleğini çıkarmasına yardım ettim. Hala deli gibi öpüşüyorduk, zaman ve mekanın farkında değildim, sanki bambaşka bir yerde, hala o taptaze deniz kokusunun içindeydim. Ellerimle gömleğinin düğmelerini açtım, eğilip pantolonunu da çıkardım, şimdi o da boxer'ı haricinde çıplaktı.
Çıplak tenlerimiz birbirine değerken hala ayakta öpüşüyorduk, arada bir başını göğüslerime doğru indirip boynumu ve göğüslerimin üst kısımlarını öpüyordu. Elleriyle kalçalarımı kavrayıp kendine bastırırken bir anda ayaklarımı yerden kesti. Beni kendine bastırmış, vücudumu aşağı eğmiş, başımı çarpmamam için eliyle korumuş ve beni bir çırpıda yere yatırmıştı. Koridorda, halının üzerine uzandığım ilk anda onun bedenini de tüm ağırlığıyla üstümde hissettim. Sert cinsel organı boxer'ının içinde kocaman olmuştu ve benim küloduma bastırıyordu. İki elini de arkama götürüp sütyenimin kopçalarını çözdü, Beyaz tenimin üstünde karanlıkta bile görülebilen büyük kahverengi meme uçlarım sertleşmişti. Cinsel organını küloduma bastırırken dudaklarını memelerimden birine yaklaştırdı, nefes nefese meme ucumu dudaklarının arasına aldı ve emmeye başladı. Dilinin ıslaklığını, sıcaklığını meme ucumda hisserek inledim hafifçe. Meme ucumu emerken bir eliyle diğer göğsümü okşuyor, cinsel organıyla vajinama bastırmaya devam ediyordu.
Bastırdığı cinsel organı çok sertti, boxer'ını delip geçecekmiş gibiydi. Sertliğiyle küloduma bastırıp külodumu vajinama yapıştırıyordu. Küloum vajinama dokunup ıslanmaya başlamıştı artık, o diğer meme ucumu emmeye başlarken ellerimle kalçamı ona doğru bastırıyordum.
Diğer meme ucum ağzındayken külodumu bacak aramda biraz kenara doğru sıyırdı eliyle. Cinsel organını boxer'ındaki delikten çıkartıp külodumun sıyrılmış kenarından kasığıma bastırdı.
Meme ucumu emmeye devam ederken külodumu biraz daha açtı eliyle ve organını aniden vajinama bastırdı. Onu tüm sertliğiyle vajina girişimde hissettim, vücudum ateş ve arzuyla kaynıyordu. Yıllar sonra her şeyiyle güvendiğim bu adam, yıllarımı verdiğim ve kollarında sevgiyi hissettiğim bu adam, bir kere daha girmek üzereydi içime. Bacaklarımı olabildiğince iki yana açtım ve tüm sertliğini içime bastırmasına izin verdim. Meme ucum hala dudaklarının arasındaydı, nefes nefese emiyordu. Organını sonuna kadar ıslak ve sıcak vajinamın içine itti. Onu, tüm sertliğiyle içimde hissettim. Vajinamın duvarları, kalın ve sert organını sarıyordu içimde. O da inlemeye başladı. Meme ucumu ısırmaya, hatta neredeyse göğsümün yarısını ağzına almaya başladı. Yerde yatarken, vajinamda kocamın sertliği ve kendi evimin kokusu, onca yıl ve tüm anılar, hepsi birbirine karıştı. Düşünememeye başladım. Vajinamdaki ıslaklık kasıklarıma süzülüyordu hafifçe, organını içime delicesine bastırıyor, bütün o ıslaklık ve sıcaklığın içinde inliyordu. Kalçamı biraz yukarı kaldırıp bacaklarımı onun kalçasına sardım. Hızlanmaya başladı, daha hızlı, her seferinde daha hızlı girmeye başladı içime. Vücutlarımız birbirine yapışmış, birlikte titriyordu. Kafasını elimle tutup mememden çektim ve dudaklarına yapıştım, ikimiz de deli gibi inliyor ve titriyorduk. Vajinamda kayan organı, daha sert olsun diye nefes nefese kendimi ona bastırıyor, aynı hızda kalçamı kaldırıp indiriyordum.
Orgazma öylesine yaklaşmıştım ki, bacaklarım kasılmaya başlamıştı, ıslak vajinamda kayan o sertlik bana delicesine haz veriyordu ve çok geçmeden titremeye başladım. Vajinamdan tüm vücuduma yayılan tatlı bir titreşim ve karıncalanma hissi yüksek sesle inletti beni, gözlerim yukarda boşluğa kilitlenmiş, titreşimi her şeyimle hissediyordum. Boşalıyor olduğumu anlayan kocam da hızını arttırdı, birkaç girişten sonra o da titreyerek ve inleyerek sıcacık menisini içime akıttı. Kalçalarımız birbirine kilitlenmiş vaziyette biraz daha bastırdık organlarımızı birbirine.
Nefes nefese dudaklarıma bir öpücük kondurdu. ben ayaklarımı aşağı indirirken o da yanıma uzandı. Hiç konuşmadan birbirimize baktık. Yerde uzanmaya devam ettik. Yaşadığım büyük orgazmın etkisiyle aldığım hazzı tarif etmek imkansızdı. Onu seviyordum ve beraber geçirdiğimiz hiçbir andan pişman değildim.
Yine elini başımın arkasından omzuma attı, ben de göğsüne yaslandım. İkimiz de hala kapının girişinde, koridorda uzandığımızı fark edince gülmeye başladık.
Şakayla karışık "Yatak odasına gitsek iyi olur artık," dedi, ben de "Ne? Bi daha mı istiyorsun?" dedim. Yerden kalkıp beni de kaldırırken "Sence?" dedi. Gülümseyerek elini tuttum, peşinden gittim.
******