Erotik Hikayeler

Başlığın ilk mesajında yaptığım açıklamaları okuyun. Başlıkla ilgili söylediğiniz ihtimal veya başka herhangi bir şey sizi rahatsız edecekse lütfen okumayın ve profilime tıklayarak "göz ardı et" butonunu kullanın. Başlık ve mesajlar görünmez olacaktır.
Sevgiler.
"Geyikimsi" espri yapmıştım ama neyse...
 
*****
"Mekanı beğendin mi?"
15 yıllık evliliğimizin ardından yeni bir yıl dönümü daha gelmişti.
Kocam, 20 yaşımdan beri tanıdığım, gözü kapalı güvenebileceğim tek erkek. Haftasonları maç izlemeyi seven, çoraplarını banyodaki kirli çamaşır selesine attırmayı ancak beşinci yılımızdan sonra öğrenebilen, haftada iki üç kere kavga ettiğimizde çocuk gibi küsen, benim önemsediğimi bildiği için sadece sevgililer gününde ve doğum günlerimde eve çiçekle gelen, yine de bunca yıldır bir şekilde beni sevdiğine emin olduğum ve benim de yıllardır sevdiğim erkek. Bunca yıldır, ben 38, o 40 yaşında olmamıza rağmen eskimeyen tek şey sevgimiz ve kavgalarımız sanırım. Sıradan bir erkek o, ben de sıradan bir kadınım herhalde. Ona dünyalar güzeli bir kız ve bir de oğlan evlat verdim. Şimdiye kadar beni hiçbir konuda yarı yolda bırakmadı, bazen üzdüğü olsa da, o hala benim kendimi teslim ettiğim ilk ve tek adam.
Sevişmeyi de, sevmeyi de onunla öğrendim. Bazı şeylerin sıradanlaştığını inkar edemem. Bunun farkındayım.
Birkaç gün önce, yıl dönümümüze yaklaşık dört gün varken, kendi sürprizimi kendim yaratmak istedim. Akşam yemekteyken, "Dört gün sonra ne yapıyoruz?" diye sordum. Sanırım beklemiyordu soruyu, biraz afalladı, fakat hızlıca kolundaki saatten takvime göz attı. Dört gün sonra ne olduğunu hatırlayınca hızlıca "Bilmem canım, evde kutlarız herhalde?" dedi. Gerçi soruş şeklimden isteğimin bu olmadığını anlamıştı. "Bu yıl bi değişiklik yapıp dışarda yesek nasıl olur?" dedim. Bunu beklediğini belirten ufak bir gülümsemeyle "Şimdi sen söyledikten sonra sürpriz olmayacak ama." diye mırıldandı.
"Geceyi yeterince güzel geçirirsek sürpriz olup olmamasının bir önemi kalmaz." dedim. "Mesajı aldım" bakışı ve gülümsemesi attı. Ben de "Mesajı verdim" diye sevinerek arkama yaslandım.
Ertesi gün, çarşıda küçük bir alışverişe çıktım. Fazla pahalı olmayan birkaç dükkan gezdim, uygun bir kıyafet aldım. Evde göz önünde olmayacak bir yere istifledim paketini. Alışverişi yaparken yıllar sonra ilk kez dışarda kutlama yapacağımızdan heyecanlıydım. Sıradan geçen günler ve gecelerin arasında sıradan olmayan bir gece... Nasıl geçeceğini bilmiyordum ama sıradan olmayışı bile heyecanlanırmaya yetiyordu beni. Nereye gidecektik? Gece nasıl geçecekti? Çok şey beklemeli miydim? Mesajımı almıştı evet ama, ne hazırlayacaktı?
Sonraki iki günü sıradan sessizliğimizle geçirdik. Yaz aylarında olduğumuzdan çocuklar bir aydır evde yoktular, tatil için yaşıtlarıyla kamptaydılar. Ve üç hafta daha evde olmayacaklardı. Evin sessizliği bu yüzdendi.
Garip şekilde önümüzdeki malum gece hakkında kimse konuşmadı bu iki gün boyunca. O konuyu açmaynca ben de sormak istemedim. Unutmuş olabilir miydi? Eğer unuttuysa benim soru sormamla son dakika hazırlığı yapmasındansa, hiç sormamam daha iyiydi.
Cumartesi sabahı, kalkıp kahvaltıyı hazırladım. O da birşeyler atıştırıp işe gitti. Hala sabırla hiçbir şey sormamış olan ben, eğer unuttuysa onu nasıl azarlayacağımı kafamda kurmaya başlamıştım artık. Yine de içimden bir ses, "unutmuş olamaz, benim sürpriz-olmayan isteğimi sürprize çevirmeye çalışıyor" diyordu. Onu iyi tanıyorum neticede. Orta yaş dönemine girdiğimiz bu zamanlarda, yavaş yavaş başlayan fiziksel rahatsızlıklarla birlikte insan en çok eşini tanıdığını fark ediyor bütün o hastane kuyrukları boyunca.
Akşam üstü elimde bir fincan kahveyle istanbul'daki restoranları araştırırken telefonumdan cılız bir ses geldi. Mesaj sesi.
"Akşam saat 7'de hazır ol, almaya geleceğim." yazıyordu.
"Nereye gidiyoruz?" diye cevap yazmam birkaç saniyemi aldı, heyecanlanmıştım. Fakat cevap gelmedi.
Yine de gelen mesaja itaat ederek saat altıda hazırlanmaya başladım. Kısa bir duşun ardından odaya gelip aynada kendime baktım. Normalde dalgalı ve omuz hizama kadar salınan kuzguni renkteki saçlarımı omuzları açık elbiseme uyacak şekilde topuz yaptım. Kahverengi gözlerimi biraz bakır ve kahverengi tonlarındaki farlarla renklendirdim. Kirpiklerimi kıvırıp rimelimi de sürdükten sonra elbisemi giyindim. Kollarıma ve enseme hafif çiçek kokulu bir krem sürdüm.
Saat tam 7'de telefonum çaldı, kapının önünde arabamızın içinde beni bekleyen kocamı fazla bekletmeden aşağıya indim. Gözleriyle sade beyaz elbisemi inceleyen kocamın yan koltuğuna oturdum. Kendisi de şık bir takım elbise içindeydi. Yanına oturduğumda, bana selam verip öperken boynumun iç kısmını da hafifçe koklayıp içine çekti ve bana "Çok güzel olmuşsun" dedi.
Yanaklarımda biraz yanma hissettim, gülümseyerek "Sen de epey şık olmuşsun." dedim. O dakikadan itibaren kocam direksiyonu çevirirken artık nereye gittiğimiz umrumda değildi.
Deniz kenarında ufak ama şirin, içinde hafif hafif meltem esen bir restoranın yanında durduk. Boğazı gören masalardan birine oturduk. O dakikadan itibaren içmeye başladığım lezzetli şarabın da etkisiyle oldukça sıcak bir akşam geçirdik. Karşılıklı sohbet ederken, evliliğimizin ilk yıllarından bahsedip gülüştük, ettiğimiz ilk kavgayı bile gülerek anlattık. Üç saatin sonunda kalkarken başım hafifçe dönüyordu, dudaklarımda eksilmeyen bir gülümseme vardı ve adımlarımı atarken ona yaslanma ihtiyacı duyuyordum. Hafif esintiyi iliklerimizde hissederek kalabalık deniz kenarında yürüdük, şimdi pek konuşmuyorduk. Ara sıra etrafımızda dikkatimizi çeken birkaç şeye işaret edip gülüşüyorduk sadece. Sahilin biraz tenha bir köşesinde, bir sokak lambasının ışığının altında ona yaslanığım bir sırada, koluyla beni kendine bastırdı; kendimi biraz üşümüş fakat içi sıcacık ve güvende hissettim. Onun kollarının altında olmak yıllardır bana güven veren yegane şeydi, artık soğuk esen rüzgar kadar iliklerimde hissettim bunu.
Birkaç dakika sonra arabamızın içinde arkama yaslanmış, bir kez daha arabanın içine sinmiş o tanıdık parfümü kokluyordum. Yol boyu saatlerdir birbirimize duyduğumuz yoğun aşk, sevgi ve taptaze hislerin etkisiyle neredeyse her trafik ışığında öpüştük. Eve döndüğümüzde, kapının kilidini açtı ve içeri girip kapıyı kapattığı anda beni kendine çekti. Tüm bedenim onun kollarının arasında kalacak şekilde bana sarıldı, dudaklarını dudaklarıma bastırdı ve hiç düşünmeden kendimi ona teslim ettim. Bir eli sırtımda, diğer eli belimdeydi. Beni kendisine bastırıyor, dudaklarımı nadiren boş bıraktığı anlarda "Seni çok özledim," diyordu. Ben de onu çok özlemiştim. Artık yaşımızın getirisi nedeniyle haftada iki veya üç kere sevişiyorduk ve son üç gündür sevişmemiştik. Karşısında oturup gülüşürken bütün gece eve döndüğümüzde neler olacağını tahmin etmeye çalışmıştım. Masanın karşısında bana bakıp espri yapan adamı deli gibi arzulamıştım.
"Ben de seni çok özledim," diye fısıldadım, elleri kalçalarımdaydı şimdi. Koridorda öpüşürken vücutlarımız birbirine yapışmıştı ve şimdi beni kalçalarımdan kendi kasıklarına doğru bastırıyordu. Sertleşmiş cinsel organını bana doğru bastırdığını hissettim. Elleriyle elbisemin fermuarını açıp sıyırmaya başladı. Sade, ince beyaz elbise omuzlarımdan aşağı sıyrıldı ve yere düştü. Sütyenim ve külodumla kalmıştım. Ayaklarımın altındaki elbiseyi kenara ittirdim, onun ceketini ve gömleğini çıkarmasına yardım ettim. Hala deli gibi öpüşüyorduk, zaman ve mekanın farkında değildim, sanki bambaşka bir yerde, hala o taptaze deniz kokusunun içindeydim. Ellerimle gömleğinin düğmelerini açtım, eğilip pantolonunu da çıkardım, şimdi o da boxer'ı haricinde çıplaktı.
Çıplak tenlerimiz birbirine değerken hala ayakta öpüşüyorduk, arada bir başını göğüslerime doğru indirip boynumu ve göğüslerimin üst kısımlarını öpüyordu. Elleriyle kalçalarımı kavrayıp kendine bastırırken bir anda ayaklarımı yerden kesti. Beni kendine bastırmış, vücudumu aşağı eğmiş, başımı çarpmamam için eliyle korumuş ve beni bir çırpıda yere yatırmıştı. Koridorda, halının üzerine uzandığım ilk anda onun bedenini de tüm ağırlığıyla üstümde hissettim. Sert cinsel organı boxer'ının içinde kocaman olmuştu ve benim küloduma bastırıyordu. İki elini de arkama götürüp sütyenimin kopçalarını çözdü, Beyaz tenimin üstünde karanlıkta bile görülebilen büyük kahverengi meme uçlarım sertleşmişti. Cinsel organını küloduma bastırırken dudaklarını memelerimden birine yaklaştırdı, nefes nefese meme ucumu dudaklarının arasına aldı ve emmeye başladı. Dilinin ıslaklığını, sıcaklığını meme ucumda hisserek inledim hafifçe. Meme ucumu emerken bir eliyle diğer göğsümü okşuyor, cinsel organıyla vajinama bastırmaya devam ediyordu.
Bastırdığı cinsel organı çok sertti, boxer'ını delip geçecekmiş gibiydi. Sertliğiyle küloduma bastırıp külodumu vajinama yapıştırıyordu. Küloum vajinama dokunup ıslanmaya başlamıştı artık, o diğer meme ucumu emmeye başlarken ellerimle kalçamı ona doğru bastırıyordum.
Diğer meme ucum ağzındayken külodumu bacak aramda biraz kenara doğru sıyırdı eliyle. Cinsel organını boxer'ındaki delikten çıkartıp külodumun sıyrılmış kenarından kasığıma bastırdı.
Meme ucumu emmeye devam ederken külodumu biraz daha açtı eliyle ve organını aniden vajinama bastırdı. Onu tüm sertliğiyle vajina girişimde hissettim, vücudum ateş ve arzuyla kaynıyordu. Yıllar sonra her şeyiyle güvendiğim bu adam, yıllarımı verdiğim ve kollarında sevgiyi hissettiğim bu adam, bir kere daha girmek üzereydi içime. Bacaklarımı olabildiğince iki yana açtım ve tüm sertliğini içime bastırmasına izin verdim. Meme ucum hala dudaklarının arasındaydı, nefes nefese emiyordu. Organını sonuna kadar ıslak ve sıcak vajinamın içine itti. Onu, tüm sertliğiyle içimde hissettim. Vajinamın duvarları, kalın ve sert organını sarıyordu içimde. O da inlemeye başladı. Meme ucumu ısırmaya, hatta neredeyse göğsümün yarısını ağzına almaya başladı. Yerde yatarken, vajinamda kocamın sertliği ve kendi evimin kokusu, onca yıl ve tüm anılar, hepsi birbirine karıştı. Düşünememeye başladım. Vajinamdaki ıslaklık kasıklarıma süzülüyordu hafifçe, organını içime delicesine bastırıyor, bütün o ıslaklık ve sıcaklığın içinde inliyordu. Kalçamı biraz yukarı kaldırıp bacaklarımı onun kalçasına sardım. Hızlanmaya başladı, daha hızlı, her seferinde daha hızlı girmeye başladı içime. Vücutlarımız birbirine yapışmış, birlikte titriyordu. Kafasını elimle tutup mememden çektim ve dudaklarına yapıştım, ikimiz de deli gibi inliyor ve titriyorduk. Vajinamda kayan organı, daha sert olsun diye nefes nefese kendimi ona bastırıyor, aynı hızda kalçamı kaldırıp indiriyordum.
Orgazma öylesine yaklaşmıştım ki, bacaklarım kasılmaya başlamıştı, ıslak vajinamda kayan o sertlik bana delicesine haz veriyordu ve çok geçmeden titremeye başladım. Vajinamdan tüm vücuduma yayılan tatlı bir titreşim ve karıncalanma hissi yüksek sesle inletti beni, gözlerim yukarda boşluğa kilitlenmiş, titreşimi her şeyimle hissediyordum. Boşalıyor olduğumu anlayan kocam da hızını arttırdı, birkaç girişten sonra o da titreyerek ve inleyerek sıcacık menisini içime akıttı. Kalçalarımız birbirine kilitlenmiş vaziyette biraz daha bastırdık organlarımızı birbirine.
Nefes nefese dudaklarıma bir öpücük kondurdu. ben ayaklarımı aşağı indirirken o da yanıma uzandı. Hiç konuşmadan birbirimize baktık. Yerde uzanmaya devam ettik. Yaşadığım büyük orgazmın etkisiyle aldığım hazzı tarif etmek imkansızdı. Onu seviyordum ve beraber geçirdiğimiz hiçbir andan pişman değildim.
Yine elini başımın arkasından omzuma attı, ben de göğsüne yaslandım. İkimiz de hala kapının girişinde, koridorda uzandığımızı fark edince gülmeye başladık.
Şakayla karışık "Yatak odasına gitsek iyi olur artık," dedi, ben de "Ne? Bi daha mı istiyorsun?" dedim. Yerden kalkıp beni de kaldırırken "Sence?" dedi. Gülümseyerek elini tuttum, peşinden gittim.
******
 
Son düzenleme:
Bu hikayeyi ismini vermek istemeyen bir üyemiz gönderdi. Büyük bir zevkle yayınlıyorum, teşekkür ederiz!

-----------------------------------------

“Sakin ol”

Söylemesi kolay diye düşündü Yıllardır, hem evliliği boyunca eski kocasından ve doktorundan, hem de etrafında sorununu bilen diğer kadınlardan, annesinden, teyzesinden, halasından, arkadaşlarından, kız kardeşinden sıklıkla duyduğu bir şeydi.

Sorunu da tam olarak buydu zaten! Sakin O-LA-MI-YOR-DU.

Yine içinin korkuyla dolduğunu, tüm bedenin kasıldığını hissetti. Oysa sevgilisi kelimenin gerçek anlamıyla hazırdı.

Daha önce hiç cinsel ilişkiye girememiş olsa da bir erkeğin ne zaman hazır olduğunu bilecek kadar tecrübe yaşamıştı.

Zaten evliliğinin bitmesine de bu sonu gelmek bilmeyen tecrübeleri sebep olmuştu. 2 yıllık sekssiz geçen, anlayışsız bir evlilikten sonra kocası onu boşadıktan sonra onun için seks defteri tamamen kapanmıştı.

Şimdiye kadar.

Ona her şeyi en başından anlatmıştı, ama sevgilisi, kocasının sevişmeyi bilmeyen bir embesil olduğu konusunda ısrarlıydı.

Ona göre kadının tek ihtiyacı olan biraz rahatlamak ve o acı verici andan başka bir şey düşünmekti.

Adam üzerindeki son parçayı da çıkarıp yatağa ilerlediğinde, bacaklarını toplayıp yatakta geriye çekilmemek için bütün irade gücünü kullanmak zorunda kaldı.

Adam acele etmeden, adeta tadını çıkararak onu okşayıp öperken kadının tüm dikkati sonrasında gelecek olanlardaydı.

Aklında hep anlatılan o hikayeler vardı.

Bıçakla kesilmiş gibi bir acı…

Dinmeyen kanama

Zevk almayan kadınlar…

Görev…

Zorunluluk…

Adam, yumuşak ve dairesel hareketlerle göğüslerini okşayıp öperken bir yandan da diğer eli yavaşça bacaklarının arasında dolanıyordu.

Kadın derin bir nefes aldı ve aklından tüm korkutucu hikayeleri uzaklaştırmaya çalıştı

Ta ki adamın eli bacaklarının arasından girip vajinasına ulaşana kadar. Birden kasıldı ve panikle kendini geri çekmeye çalıştı.

Ardından da ne yaptığını fark etti.

“Ben, özür dilerim. Bunu yapamam” diye mırıldandı.

Eski kocası, olsa tam da bu anda bağırıp çağırmaya başlar, kendisini eksik, yarım ve beceriksiz hissetmesi için elinden geleni yapardı.

Sevgilisi ise, hiç de hevesi kırılmış bir erkek gibi görünmüyordu.

Yatakta dizlerinin üzerinde durup, sevimli bir şekilde saçlarını karıştırdı. “Tamam, özür dilemene gerek yok” dedi. “Biz de başka bir şey deneriz.”

Sonra çırılçıplak bir şekilde ayağa kalkıp odadan dışarı çıktı. Bir insanın, sadece erkeğin değil, bu kadar teklifsiz olması da tıpkı seks gibi onun için yeni bir deneyimdi, oysa adam çıplaklığından hiç utanmadığı gibi, onu da utanmaması için teşvik ediyordu. “Sevişmek sadece bedenlerin birbiri içinde gidip gelmesinden ibaret değildir” demişti. “Sevişmek, bir bütündür. El ele tutuşmak, bakmak, izlemek, dokunmak, birleşmek, tatmin olmak. Biri olmadan diğerleri de tam olmaz.”

Adam elinde iki kadeh kırmızı şarap olduğu halde içeri girdi. Evlenip, boşanmış olmasına rağmen, erkek bedeni onun için gizemini büyük ölçüde korumuştu. Her zaman ya karanlıkta alelacele soyunmalar ya da tam olarak kıyafetler çıkmadan yapılmaya çalışılan sonuçsuz gitgellerden ibaret olmuştu onun için erkek bedeni.

Oysa şimdi, gün ışığında, bütün açıklığıyla karşısındaydı ve yanaklarına yükselen kırmızılığı engelleyemeden bakışlarını çevirdi.

Adam, yanına yaklaştı ve kadehlerden birini ona uzattı, tepkisini görmezden gelerek.

“Ben içki kullanmam.” Kendini huysuz, sevimsiz, şımarık bir çocuk gibi hissetti.

“Tek bir kadeh, kendini daha rahat ve iyi hissetmeni sağlayacak” diye söz verdi adam.

Yavaşça kafasını salladı ve kadehi kafasına dikmeye çalıştı, birden içerse, belki sarhoş olur ve bu sorun kendiliğinden olup biterdi. Ama adam onu engelledi. Kadehi yavaşça dudaklarından uzaklaştırarak “Yavaş yavaş” dedi gülerek. “Söz konusu ilk seks olduğunda acele etmek iyi değildir” diye gülümsedi.

Onu yanına çekti ve sohbet etmeye başladılar. Konuyu özellikle seks getirmiyordu ama çıplak bedenleri birbirine yaslanmışken ve adamın eli vücudunda dolanıyorken seksten başka bir şey düşünmek de pek mümkün değildi.

Yine de az öncesine kıyasla daha rahat olduğunu inkar edecek değildi.

Adam yavaşça onu bıraktı ve sakin bir tavırla yatağın ayak ucunda durup elini uzattı “Gel”

Kadın doğruldu ve eli yerde duran sabahlığına uzandı ama adam elinden alıp tekrar aldığı yere fırlattı “Ona ihtiyacın olmayacak.”

Onu elinden tutup banyoya götürdü, küvete dolan sıcak suyun etkisiyle her yer buğulanmıştı içerisi sıcak ve daha önce hiç fark etmediği kadar rahatlatıcıydı. İçeride yumuşak bir koku vardı, sandal ağacı diye düşündü farkında olmadan.

Adam banyonun içine girdi, uzanıp musluğu kapattı. Sonra da küvetin içine girdi, tekrar çağırdı “Gel”

Bu kez o kadar da istekli olmadan adamın çağırısına cevap verdi ama küvetin içine girerken bacakları titriyordu.

Adam ona sarılıp öptü, yavaş ve baştan çıkarıcı şekilde. Dili bir sevişmeyi taklit ederek ağzının içine girip çıkarken, eli kalçalarında ve göğüslerinde dolaşıyordu.

“Otursana” dedi, küvetin kenarını göstererek. Yine söylediğini yerine getirip küvetin geniş kenarına oturdu. Sıcak su parmak uçlarını okşarken poposunun altındaki soğuk mermer onu gerçek dünyada tutuyordu.

Adam onun içindeki tedirginliklerin farkında olmayarak ya da büyük ihtimalle önemsemeyerek banyo lifinin üzerine duş jelini döktü ve bir bacağını yavaşça suyun içinden çıkardı. Lifi bacağına sürtmeden bir süre suların bacağından süzülmesini izledi.

Bakışlarındaki bir şey, kadının vajinasının istekle kasılmasına neden oldu.

İlk defa söz konusu seks olduğunda kendisini tedirgin ya da beceriksiz değil de arzu dolu ve istenilen bir kadın gibi hissediyordu.

Yavaş ve yuvarlak hareketlerle lifi bacağından yukarı sürtmeye başladı. Sadece diz kapağına kadar çıkıyor, sonra aşağı inip tabanını okşuyordu. Ve kadın tüm bunları ORADA, en derinde hissediyordu.

Sıra diğer bacağına geldiğinde, ya banyonun sıcaklığından ya da adamın hareketlerinden kadının alnı terlemeye başlamıştı. Göğüsleri ağrımaya ve sızlamaya başlamıştı, ilk defa göğüslerinin dikleştiğini, meme uçlarının sertleştiğini hissediyordu. Bu değişik ve… güzel bir duyguydu.

Adam aniden tam önünde diz çöktü, su bel hizasına geliyordu, vücudunun kadını en çok kaygılandıran kısmını geçip dairesel hareketlerle göbeğinin üzerinde köpük yığını oluşturuyordu. Yavaşça yukarı çıktı ve aynı şeyi göğüslerine yaptı sonra da geri çekilip gülümsedi “Çok tatlı görünüyorsun!”

Ardından eğilip avuçlarına su aldı ve kadının boynundan aşağı boşalttı ve akan bir su damlasını göbeğinin üzerinde yakalayıp göğsüne kadar çıktı.

Kadın irkilerek geri çekilmeye çalışsa da arzuları korkularına hükmetmeye başlamıştı.

Adam onu belinden destekledi ve göğüs ucunu dudaklarının arasında çekiştirmeye başladı. Diğer eli göbeğini okşarken diliyle göğsünden aşağı doğru ilerledi, tekrar yukarı çıktı ve bir daha aşağı indi. Kadın bu ritme alışıp kendini kaptırmışken, kadının sadece duyduğu, yaşayacağı aklına bile gelmeyen bir şey yaptı, hareketine devam etti ve kafasını bacaklarının arasına yerleştirdi.

Kadın bu sefer de kaçmaya çalıştı, ama adam bacaklarını tutup omzuna sardı, baldırlarından sıkıca yakalamıştı ve kadının kaçacak bir yeri yoktu.

Dilinin ilk darbesi yabancı bir histi, aynı anda hem sıcak hem de ürpertici ve baştan çıkarıcı.

Yavaş ve ritmik hareketlerle klitorisini okşayıp, emiyor, arada bir sıcak nefesini vererek içinde bir şeylerin kasılmasına neden oluyordu. Kadının içinde daha önce hiç farkına varmadığı bir şeylerin yükselmeye başladığını hissetti.

Vajinasında ölümüne korktuğu o deliği diliyle zorlarken kadın dudaklarından dökülen ilk inlemesini duydu. Deliğin etrafında yavaşça daireler çiziyor, sonra yukarı çıkıp klitorisini emiyor, yalıyor ve tekrar dikkatini vajinasının girişine çeviriyordu.

Çok geçmeden parmakları da bu gitgellere katıldı. Bacaklarını serbest bırakmıştı ama kadın zaten bütün bedeninin kontrolünü kaybetmişti. Dili klitorisini emip yalarken parmağıyla yavaşça vajinasının girişini tahrik ediyor, varlığına kadını alıştırıyordu. Sonra yavaşça parmağını içeri itti, kadın bu kez kasılmadı çünkü artık korkudan geçmiş, bambaşka bir yerdeydi. Nereye konsantre olacağını şaşırmış bir şekilde bedenine arka arkaya gönderilen haz dalgalarını yakalamaya çalışıyordu. Adam parmağı ve diliyle bir ritim tutturmuş bir yandan içinde gidipgelirken diğer yandan klitorisini emerek ona başka bir zevk yaşatıyordu. İçine bir parmak daha girdi ve bu kez daha hızlı bir ritim tutturdu adam ama bu kez başını kaldırmış, sanki kadının içinde penis benzeri bir organın varlığına alışmasını bekliyor, onu kabullenmesini istiyordu.

Oysa kadın için bunların bir önemi yoktu, bacakları kasılmış, kendisinden ilk defa çıktığını duyduğu sesler ve inlemelerle vücudu adamın hakeretlerine içgüdüsel olarak karşılık veriyordu. Kendini içindeki parmağa doğru itiyor, sonra geri çekiliyor, sonra tekrar.

Adam tekrar eğildi. Bu kez kadın geri çekilmedi ya da itiraz etmedi, bacaklarını istekle adamın boynuna doladı ve bedenini adamın kafasına yasladı. İçinden çıkan parmaklar umurunda değildi, sadece adamın ona araladığı kapıdan tamamen geçmeyi aklına koymuştu.

Adamın dili ritmik hareketlerine geri döndü. Oynuyor, itiyor, emiyordu ve kadın kasılmaya başladı. Bedeni bir yandan bu tahrikten kaçmaya çalışırken elleri adamın saçlarına kenetlenmiş onu kendisine daha çok bastırıyordu.

İçinden ılık bir sıvının aktığını hissetti ve adamdan memnun bir homurtu yükseldi ve öncekinden daha büyük bir şevkle emerken kadının sarsılmalarını görmezden geliyordu.

Ağzından bir çığlık çıktı, o kadar yabancıydı ki… Sonra küçük bir çığlık daha. Adam onu ardı arkasına emip yalarken kıvranıyor, başını duvara yaslamış, gözleri kapanmış bir halde yalvarıyordu, durması için ve hiç durmaması için.
------------------------------------------
 
X