- 12 Temmuz 2006
- 154
- 2
- 47
dilek önder vatan gazetesi(22.02.2007)
Erkeğin en çekici hali: İş üstündeyken
Anladığım kadarıyla erkekler buna inanmış; yani erkeği, yanındaki kadının çekici kıldığına...
Kimi hayatını bunun üzerine kurmuş, kimi bu yöntemi kullanarak çok ekmek yemiş...
Kimi de, “Bırakın bunları, paradan haber verin, paradan...” diyor.
İnanmışlar yani...
Ama çok fena halde yanılıyorlar.
Geçin bunları, geçin...
Başka kadın, para mara...
Hepsi boş...
Şimdi ben size bir erkeğin en çekici halini söyleyeceğim.
Hazır mısınız?
İş üstündeyken...
Evet.
Aynen öyle.
Bir erkeğin en çekici hali iş üstündeykendir.
Bundan ne anladığınızı biliyorum ama Allah sizin cezanızı verecek!
Bir okuyun, ne yazacağıma bakın, ondan sonra heyecan kalırsa, heyecanlanırsınız...
HERKESİN SAHNESİ FARKLIDIR
Ne demek istediğimi hemen, çok basit bir örnekle açıklayayım.
Bir sanatçıyı düşünün, şarkıcı ya da bir tiyatrocu mesela...
Adam sahnede harikadır.
Şarkı söylerken, oyunu çıkarırken...
Kadınlar ona sahnedeyken âşık olur.
Başka bir adam gitar çalarken, diğeri dans ederken...
Yani iş üstündeyken çekicidir.
Tamam. Her erkeğin bu imkânı yok.
Olmasın.
Bir pilot kokpitteyken, kıyafetiyle...
Rallici arabası ve kaskıyla...
Peki. Her erkeğin bunları yapacak hali de yok.
“Normal ofis işi yapanlar ne olacak?” diyorsunuz değil mi?
Onu da anlatayım.
Onların da bir sahnesi vardır.
Ofisleri...
Bir erkeğin kendi işini yaparken ofisteki hali, diğer her halinden daha fazla çekicidir.
Yapıyorsa tabii...
İşine hakim, kendine güvenli bir tavrı vardır.
Orada konuşması, mimikleri, esprileri farklıdır.
Kıyafeti bile... En iyilerini oraya giyer.
Oraya hazırlanır.
Erkek çalışırken aklını kullanır, mantıklıdır, sizin karşınızda olduğu zamanki gibi abuk sabuk konuşmaz.
Başarmaya, kendini beğendirmeye, kabul ettirmeye çalışan iddialı bir adam vardır ofiste.
Farklıdır yani...
NE ANLADIK BU ADAMDAN?
Bu yüzden eşli şirket toplantılarından sonra evde kavga çıkar ya...
Kadın, kocasının bambaşka bir haline şahit olur orada. Kıskanır.
Neden?
Çünkü adam orada “iyi”dir.
Kavga çıkmamışsa ya o toplantı sönük ve tatsız geçmiştir ya da adam “ev haline” dönüşmüştür.
Sonra onun dedikodusu yapılır, “Gördün mü? Karısının yanında dut yemiş bülbül gibiydi” diye...
Adam da yazık, ertesi gün ne yapacağını şaşırır.
Artık karizmayı çizdirmiştir bir kere...
Toparlaması zaman alır.
“İş üstüne” dönmesi yani...
Yoksa eve gelen her adam aynıdır.
Karizmasını, kararlılığını, aklını, mantığını orada bırakır gelir. Kıyafetlerini de çıkarır.
Sahneden iner yani...
Eee?
Ne anladık şimdi biz bu adamdan?
Geriye kalan adamdan...
Haksız mıyım?
Erkeklerin en çekici halleri bu değil mi?
İş üstündeyken...
Erkeğin en çekici hali: İş üstündeyken
Anladığım kadarıyla erkekler buna inanmış; yani erkeği, yanındaki kadının çekici kıldığına...
Kimi hayatını bunun üzerine kurmuş, kimi bu yöntemi kullanarak çok ekmek yemiş...
Kimi de, “Bırakın bunları, paradan haber verin, paradan...” diyor.
İnanmışlar yani...
Ama çok fena halde yanılıyorlar.
Geçin bunları, geçin...
Başka kadın, para mara...
Hepsi boş...
Şimdi ben size bir erkeğin en çekici halini söyleyeceğim.
Hazır mısınız?
İş üstündeyken...
Evet.
Aynen öyle.
Bir erkeğin en çekici hali iş üstündeykendir.
Bundan ne anladığınızı biliyorum ama Allah sizin cezanızı verecek!
Bir okuyun, ne yazacağıma bakın, ondan sonra heyecan kalırsa, heyecanlanırsınız...
HERKESİN SAHNESİ FARKLIDIR
Ne demek istediğimi hemen, çok basit bir örnekle açıklayayım.
Bir sanatçıyı düşünün, şarkıcı ya da bir tiyatrocu mesela...
Adam sahnede harikadır.
Şarkı söylerken, oyunu çıkarırken...
Kadınlar ona sahnedeyken âşık olur.
Başka bir adam gitar çalarken, diğeri dans ederken...
Yani iş üstündeyken çekicidir.
Tamam. Her erkeğin bu imkânı yok.
Olmasın.
Bir pilot kokpitteyken, kıyafetiyle...
Rallici arabası ve kaskıyla...
Peki. Her erkeğin bunları yapacak hali de yok.
“Normal ofis işi yapanlar ne olacak?” diyorsunuz değil mi?
Onu da anlatayım.
Onların da bir sahnesi vardır.
Ofisleri...
Bir erkeğin kendi işini yaparken ofisteki hali, diğer her halinden daha fazla çekicidir.
Yapıyorsa tabii...
İşine hakim, kendine güvenli bir tavrı vardır.
Orada konuşması, mimikleri, esprileri farklıdır.
Kıyafeti bile... En iyilerini oraya giyer.
Oraya hazırlanır.
Erkek çalışırken aklını kullanır, mantıklıdır, sizin karşınızda olduğu zamanki gibi abuk sabuk konuşmaz.
Başarmaya, kendini beğendirmeye, kabul ettirmeye çalışan iddialı bir adam vardır ofiste.
Farklıdır yani...
NE ANLADIK BU ADAMDAN?
Bu yüzden eşli şirket toplantılarından sonra evde kavga çıkar ya...
Kadın, kocasının bambaşka bir haline şahit olur orada. Kıskanır.
Neden?
Çünkü adam orada “iyi”dir.
Kavga çıkmamışsa ya o toplantı sönük ve tatsız geçmiştir ya da adam “ev haline” dönüşmüştür.
Sonra onun dedikodusu yapılır, “Gördün mü? Karısının yanında dut yemiş bülbül gibiydi” diye...
Adam da yazık, ertesi gün ne yapacağını şaşırır.
Artık karizmayı çizdirmiştir bir kere...
Toparlaması zaman alır.
“İş üstüne” dönmesi yani...
Yoksa eve gelen her adam aynıdır.
Karizmasını, kararlılığını, aklını, mantığını orada bırakır gelir. Kıyafetlerini de çıkarır.
Sahneden iner yani...
Eee?
Ne anladık şimdi biz bu adamdan?
Geriye kalan adamdan...
Haksız mıyım?
Erkeklerin en çekici halleri bu değil mi?
İş üstündeyken...