O zaman görünenlere bakalim:)
Erdogan Istanbul belediye baskani olmadan önce 1992 ye kadar Istanbulun hali söyleydi;
Hava durumu haberlerinde hava durumu ile birlikte, hava kirliligi oranida verilirdi
Borulardan genelde su akmaz, binde bir aktigi zamanda 50-60 yillik pasli borulardan gelen su camur gibi akardi.
Imkani olmayan evinin banyosuna bidonlarda su depolar, biraz elinde olan su deposu yaptirirdi.
5-6 tane yolun birlestigi yerler bile trafik isiklari ile düzenlenmeye calisilirdi.
Sehrin ici cöp yiginlari ile doluydu.
Cöp yiginlarinda patlamalar olur insanlar ölürdü
MFÖ artik sehrin haline isyan edip " Belediye nerede" sarkisini yapmisti
.................................................. .......
............................................
......................................
Ahanda o yillardan bir resim (11 Agustos 1992) Erdogan IBB nin basina gecmeden önce.. Yazin sicaginda insanlar bu pislik ve mikrop yiginlari icinde ölüyordu.. Erdogan IStanbul belediye baskani olduktan sonra yaptiklari;
Cok uzun olacak:)
Adam 4 yil belesiye baskanligi yapmasina ragmen bakin neler yapmis:)
Önceki dönemde günde 600.000 metreküp su verilebiliyor, bunların çoğu boru çatlaklarında kayboluyor ve vatandaşlar faturalarını ödemediği için İSKİ çok az para tahsil edebiliyordu. Tayyip Erdoğan'ın yönetimindeki İSKİ çalışmaları sonucunda verilen su miktarı 1.800.000 metreküp'e çıkarıldı, borular yeni teknoloji düktil font borularla değiştirildi, vatandaşlar faturalarını düzgün ödemeye başladıkları için de İSKİ'nin gelirleri kat kat arttı ve bir çok yeni yatırıma olanak doğdu.
Eskiden su, barajlardan evlere kadar sadece kalından inceye azalan borularla geliyordu. Arada hiç bir aktarma organı yoktu. İlk defa Tayyip Erdoğan zamanında bir çok terfi merkezi, su haznesi ve isale hattı yapıldı. Böylece su önce, 2-3 metre çapında çelik borularla terfi merkezine geliyor, oradan orta çaplı borularla su haznelerine geliyor, orada bir miktarı depolanıyor ve yeni döşenen borularla evlere geliyor. Bu yapılanmadan sonra evlerdeki sular ilk defa tazyikli akmaya başladı.
İnsan, Haliç kıyısında yürürken, "Acaba yanlışlıkla elim ayağım şu sıvıya değerse ölür müyüm?" diye düşünüyordu. Haliç'in kıyılarında bazı binalar vardı, binaların çevresindeki 20-30 metrelik alanlar da dahil olmak üzere, Haliç'ten taşmış o sıvının içinde bataklığa batmış gibi duruyordu. O yıl Haliç'in içindeki pislikler yüzeye çıkmıştı ve her yeri bir çok çamur kabartısıyla dolmuştu. Kadıköy'den Eminönü'ne vapurla gelirken yaklaştıkça denizin rengi önce yeşilleşir, sonra kahverengileşir, sonra acayip renklere ve siyahlara bulanırdı. Haliç'in içini dolaşması gereken vapurlar da 7 iskele gitmek yerine sadece 4 iskeleye kadar gidebiliyorlardı.
Recep Tayyip Erdoğan'ın yönetiminde İSKİ'nin geliştirdiği projeyle Alibeyköy Taşocağına kadar çamur boru hattı döşendi, haliçteki çamurlar oraya transfer edildi. Haliç'e dökülen derelerin suları da arıtma tesislerine yönlendirildi ve Haliç şimdiki haline kavuştu.
30 tane katlı kavşak yapıldı. İstanbul'un transit yol trafiği kesintisiz akmaya başladı. Bazı yerlerde ilçe içlerine de kavşaklar yapıldı.
İstanbul Bülteni çıkarıldı, halk gelişmelerden haberdar edildi. - Demokrasinin en önemli şartlarından biri, halkın yapılanlardan haberdar edilmesidir, bu sağlandı.
İSFALT ve İSTON kurularak belediye kendi asfalt ve beton ihtiyacını kendisi karşılamaya başladı. Beton ihraç etmeye başladı. İSTON dünyanın 500 büyük sanayi şirketi arasına girdi.
Hemen hemen her ilçeye bir spor salonu yapıldı. İki yeni şehir tiyatrosu binası açıldı. Hemen hemen her ilçeye İSKİ hizmet binası kuruldu.
Atıksu arıtma tesisleri çevreye çok faydalıdır.
Yani senin dedigin gibi 20 yil öncesi ile degil.
1992 ile 1998 arasindaki fark bunlar:))