- 5 Mart 2012
- 11.481
- 8.058
Ben engelli biri değilim hamd olsun, fakat sağlık nedenlerim ile zaman zaman engelli asansörünü kullanıyorum.
Haksızlığa gelemeyen, sinirli bir yapım var ve o sinir tabiri caizse "kan beynime sıçrama"sıyla birini döverim, elimde kalır...
Yazarken bile sinirleniyorum bu konuda...
Kısaca başımdan geçen 2 olayı anlatayım sizlere...
Öncelikle belirtmek isterim ki gerekmedikce ve mecburiyetim olmadıkça engelli asansörü kullanmıyorum.
Elim ayağım tutarken, hele ki hiç bir sağlık sorunum yokken niçin engelli asansörünü kullanayım ki?
Zaten metro istasyonlarında "yürüyen merdiven" denilen birşey var...
Ben her gün işe giderken Taksim - Hacıosman metro hattını kullanıyorum.
Yılbaşından önce - Ekim 2011 - bacağımda bir ağrı ile doktora gittim ve olacak bu ya, menüsküs dedi.
Fazla yük vermememi, merdiven kesinlikle çıkmamamı ve dolayısıyla da inmememi, mümkün mertebe ayaklarımı uzatıp dinlenmemi tavsiye etti.
Ameliyata gerek kalmadan, ilaç tedavisi ve dikkat ile 3 ay kadar bir zamanda iyileşeceğini söyledi. Rapora gerek duymadığı için ben de rapor istemedim kendisinden.
Zaten gencim, çabuk atlatacağıma inandım ve atlattım da.
Gel gelelim işe gidim gelimlerde engelli asansörlerini kullanmam gerekiyordu.
İnsanlarımız ne kadar bencil, düşüncesiz ve bir o kadarda cahil... Ne zaman engelli asansörünü kullanmaya kalksam bir bakıyordum ki kuyruk var... Kuyrukta da bir tane engelli olsun ya!
Numunelik 1 tane olsun bari... Nerdeee.. Sapa sağlam, herhangi bir engeli bulunmayan ve yaşları da genç insanlar.
Bacağımda dizlik olmasına rağmen yol vermeye bile tenezzül etmiyorlardı. Çoğu zaman SAĞLIKLI insanların önce asansöre binip gitmelerini bekleyip, bir sonraki asansörü kullanmak zorunda kalıyordum.
Ha lafını esirgeyen saklayan bir insan değilim yanlış anlaşılmasın, gayet güzel sesimi çıkartmasını biliyorum da, sonrası sakıncalı benim için...
Sesimi çıkartmakla kalmayıp bir güzel birini orada menüsküslü bacağıma bakmadan döverim, sonra kendi başıma iş açarım diye "sabır çekerek" insanların bu düşüncesizliğine katlanmaya çalışıyordum.
Böyle 3 ay geçirdim bir vukaat yaşamadan, ama bol bol söylenerek, insanlara laf çarpıtarak ve sinirlerimi zorlayarak...
Gelelim şimdi yaşadığım mevzulara.
Bu günümüze hamd olsun ama 1 buçuk hafta önce ayak parmağımda kızarma, şişlik ve acı ile doktora gittim.
Bu sefer sol ayağımda oluşan bir rahatsızlık.. Doktor önce enfeksiyon olma ihtimali var dedi kan tahlilleri yapıldı ve röntgen çekildi.
Tahlillerde tahmin ettiği üzere enfeksiyon mevcut ama filme bakınca o da gülmeye başladı, bende ne oluyor diye sorunca "ayak parmağın çatlak!" demez mi...
Bende ki de şans, şaşırdım kaldım tabii... Ama yapılacak birşey yok...
Çatlak olduğu için alçıya almayı uygun görmedi.. Yine aynı tembihler, ayağına yük verme, merdiven inip çıkma, evde dinlenirken tv bile seyrederken ayağını uzat, fazla ayakta kalma vs...
Bu sefer zeki davranıp 1 hafta rapor aldım, çünkü 3 haftada düzelebilecek birşey demişti...
Bu hafta işe başladım tekrar. Yine engelli asansörü maceralarım başladı malesef ki...
Geçen gün asansöre bindim ve insanlarımız malum.. 10 kişi kapasiteli bir yere 17 kişi binmeye çalışır... Başkalarının canını geçtim, kendi canlarını bile düşünmezler...
Kapasite bizim için önemli değil zaten, 10 kişilik diyor ya orada, kesin 20 kişi alır o asansör...
Herneyse, yine böyle bir durum ile karşılaşınca kızın biri durmadan beni itiyor ileri doğru ve diyalog aynen şöle:
Souvvenir: "Pardon, napıyorsun? Ayağım çatlak, ittirmezsen sevinirim.. "
Kız: "Ayağına basmıyorum ki!"
Souvvenir: "Eh bassaydın bari... İttiriyorsun ve dengemi sağlayamıyorum... Bu kadar zorlamanın ne alemi var... Kaç kişi alıyorsa o kadar biner asansöre ayrıca gördüğüm kadarıyla bir engeliniz yok niye bu kadar ısrarcısınız?
Kızda tık yok... Kafasını çevirdi ama surat kırmızı... en azından utanmayı biliyormuş...
SÖZÜN ÖZÜ:
Aklınıza gelebilecek sorular:
Souvvenir de mi acaba bencil? Neden alt tarafı 2 engel sorunu yaşadı diye bu tepkileri veriyor?
Nasılsa kalıcı bir engeli yok, geçiçi rahatsızlıklar.. Mevzu edilecek konu mu?
Benim sebebim:
İstanbul gibi dünyaca kabul gören ve metrepol adının yakıştırıldığı bir şehirde yaşıyoruz.
Artık bütün toplu taşıma araçları ve yerleri Avrupa standartlarına uygun yapılmaya ve gerekli bütün imkanlar - zaman alsa da- sağlanmaya çalışılıyor.
Ben bunu sadece 3 ay yaşadım ve şimdi kalan 2 hafta daha yaşayacağım.
Fakat ya benim bacağım olmasaydı? Ya benim ayağım özürlü olsaydı? Ya tekerlekli sandalyeye veya değneklere mahkum olsaydım? O zaman ne yapacaktım??
Bunlar geliyor aklıma...
Daha dün akşam Taksim metrosunda yaşadığım mevzu, kadıncağızın eşi tekerli sandalyede.. Bir görevliye dert yanıyordu ve gayet düzgün konuşan, belli ki eğitimli bir insandı..
Aynen şunları söyledi "pardon ama bu asansörleri kullanmak kimin hakkı?? Bakın eşim tekerlekli sandalyede (az ötede duran eşini göstererek konuştu) ben engelli asansörünü kullanamadım. metroya inen bir kaç genç ile birlikte eşimi yürüyen merdivenlerden düşme tehlikesi yaşayarak indirmeye çalıştık... bu nasıl bir insanlık bu nasıl bir denetim... biz sesimizi çıkartıp birşey diyemiyoruz belki, ama siz nasıl yetkinizi kullanıp denetlemezsiniz!" diye kadın çıldırdı... ve gayette haklıydı... Hem de yerden göğe kadar...
Benim bir engelim yok, hayatımın geri kalanında bir engelimin olmayacağına dair garantimde yok...
Hepimiz için geçerli bu.. Ailelerimizde bulunanlar için de geçerli birşey...
Bunu ben anlatmak istedim ki herkesin bir kulağında bulunsun...
Belki o saygısız, insanlıktan nasibini almamışlar bir yerde denk gelir, görür bu yazıyı da kendilerinden utanırlar diye...
Sanmıyorum gerçi, utanacak insan zaten faaliyette bulunurken utanır.. benimkisi de bir umut işte...
Benim yine sinirler tepemde, kızın saçından tutup kafasını duvara vurmamak için zor tuttum kendimi...
Haksızlığa gelemeyen, sinirli bir yapım var ve o sinir tabiri caizse "kan beynime sıçrama"sıyla birini döverim, elimde kalır...
Yazarken bile sinirleniyorum bu konuda...
Kısaca başımdan geçen 2 olayı anlatayım sizlere...
Öncelikle belirtmek isterim ki gerekmedikce ve mecburiyetim olmadıkça engelli asansörü kullanmıyorum.
Elim ayağım tutarken, hele ki hiç bir sağlık sorunum yokken niçin engelli asansörünü kullanayım ki?
Zaten metro istasyonlarında "yürüyen merdiven" denilen birşey var...
Ben her gün işe giderken Taksim - Hacıosman metro hattını kullanıyorum.
Yılbaşından önce - Ekim 2011 - bacağımda bir ağrı ile doktora gittim ve olacak bu ya, menüsküs dedi.
Fazla yük vermememi, merdiven kesinlikle çıkmamamı ve dolayısıyla da inmememi, mümkün mertebe ayaklarımı uzatıp dinlenmemi tavsiye etti.
Ameliyata gerek kalmadan, ilaç tedavisi ve dikkat ile 3 ay kadar bir zamanda iyileşeceğini söyledi. Rapora gerek duymadığı için ben de rapor istemedim kendisinden.
Zaten gencim, çabuk atlatacağıma inandım ve atlattım da.
Gel gelelim işe gidim gelimlerde engelli asansörlerini kullanmam gerekiyordu.
İnsanlarımız ne kadar bencil, düşüncesiz ve bir o kadarda cahil... Ne zaman engelli asansörünü kullanmaya kalksam bir bakıyordum ki kuyruk var... Kuyrukta da bir tane engelli olsun ya!
Numunelik 1 tane olsun bari... Nerdeee.. Sapa sağlam, herhangi bir engeli bulunmayan ve yaşları da genç insanlar.
Bacağımda dizlik olmasına rağmen yol vermeye bile tenezzül etmiyorlardı. Çoğu zaman SAĞLIKLI insanların önce asansöre binip gitmelerini bekleyip, bir sonraki asansörü kullanmak zorunda kalıyordum.
Ha lafını esirgeyen saklayan bir insan değilim yanlış anlaşılmasın, gayet güzel sesimi çıkartmasını biliyorum da, sonrası sakıncalı benim için...
Sesimi çıkartmakla kalmayıp bir güzel birini orada menüsküslü bacağıma bakmadan döverim, sonra kendi başıma iş açarım diye "sabır çekerek" insanların bu düşüncesizliğine katlanmaya çalışıyordum.
Böyle 3 ay geçirdim bir vukaat yaşamadan, ama bol bol söylenerek, insanlara laf çarpıtarak ve sinirlerimi zorlayarak...
Gelelim şimdi yaşadığım mevzulara.
Bu günümüze hamd olsun ama 1 buçuk hafta önce ayak parmağımda kızarma, şişlik ve acı ile doktora gittim.
Bu sefer sol ayağımda oluşan bir rahatsızlık.. Doktor önce enfeksiyon olma ihtimali var dedi kan tahlilleri yapıldı ve röntgen çekildi.
Tahlillerde tahmin ettiği üzere enfeksiyon mevcut ama filme bakınca o da gülmeye başladı, bende ne oluyor diye sorunca "ayak parmağın çatlak!" demez mi...
Bende ki de şans, şaşırdım kaldım tabii... Ama yapılacak birşey yok...
Çatlak olduğu için alçıya almayı uygun görmedi.. Yine aynı tembihler, ayağına yük verme, merdiven inip çıkma, evde dinlenirken tv bile seyrederken ayağını uzat, fazla ayakta kalma vs...
Bu sefer zeki davranıp 1 hafta rapor aldım, çünkü 3 haftada düzelebilecek birşey demişti...
Bu hafta işe başladım tekrar. Yine engelli asansörü maceralarım başladı malesef ki...
Geçen gün asansöre bindim ve insanlarımız malum.. 10 kişi kapasiteli bir yere 17 kişi binmeye çalışır... Başkalarının canını geçtim, kendi canlarını bile düşünmezler...
Kapasite bizim için önemli değil zaten, 10 kişilik diyor ya orada, kesin 20 kişi alır o asansör...
Herneyse, yine böyle bir durum ile karşılaşınca kızın biri durmadan beni itiyor ileri doğru ve diyalog aynen şöle:
Souvvenir: "Pardon, napıyorsun? Ayağım çatlak, ittirmezsen sevinirim.. "
Kız: "Ayağına basmıyorum ki!"
Souvvenir: "Eh bassaydın bari... İttiriyorsun ve dengemi sağlayamıyorum... Bu kadar zorlamanın ne alemi var... Kaç kişi alıyorsa o kadar biner asansöre ayrıca gördüğüm kadarıyla bir engeliniz yok niye bu kadar ısrarcısınız?
Kızda tık yok... Kafasını çevirdi ama surat kırmızı...
SÖZÜN ÖZÜ:
Aklınıza gelebilecek sorular:
Souvvenir de mi acaba bencil? Neden alt tarafı 2 engel sorunu yaşadı diye bu tepkileri veriyor?
Nasılsa kalıcı bir engeli yok, geçiçi rahatsızlıklar.. Mevzu edilecek konu mu?
Benim sebebim:
İstanbul gibi dünyaca kabul gören ve metrepol adının yakıştırıldığı bir şehirde yaşıyoruz.
Artık bütün toplu taşıma araçları ve yerleri Avrupa standartlarına uygun yapılmaya ve gerekli bütün imkanlar - zaman alsa da- sağlanmaya çalışılıyor.
Ben bunu sadece 3 ay yaşadım ve şimdi kalan 2 hafta daha yaşayacağım.
Fakat ya benim bacağım olmasaydı? Ya benim ayağım özürlü olsaydı? Ya tekerlekli sandalyeye veya değneklere mahkum olsaydım? O zaman ne yapacaktım??
Bunlar geliyor aklıma...
Daha dün akşam Taksim metrosunda yaşadığım mevzu, kadıncağızın eşi tekerli sandalyede.. Bir görevliye dert yanıyordu ve gayet düzgün konuşan, belli ki eğitimli bir insandı..
Aynen şunları söyledi "pardon ama bu asansörleri kullanmak kimin hakkı?? Bakın eşim tekerlekli sandalyede (az ötede duran eşini göstererek konuştu) ben engelli asansörünü kullanamadım. metroya inen bir kaç genç ile birlikte eşimi yürüyen merdivenlerden düşme tehlikesi yaşayarak indirmeye çalıştık... bu nasıl bir insanlık bu nasıl bir denetim... biz sesimizi çıkartıp birşey diyemiyoruz belki, ama siz nasıl yetkinizi kullanıp denetlemezsiniz!" diye kadın çıldırdı... ve gayette haklıydı... Hem de yerden göğe kadar...
Benim bir engelim yok, hayatımın geri kalanında bir engelimin olmayacağına dair garantimde yok...
Hepimiz için geçerli bu.. Ailelerimizde bulunanlar için de geçerli birşey...
Bunu ben anlatmak istedim ki herkesin bir kulağında bulunsun...
Belki o saygısız, insanlıktan nasibini almamışlar bir yerde denk gelir, görür bu yazıyı da kendilerinden utanırlar diye...
Sanmıyorum gerçi, utanacak insan zaten faaliyette bulunurken utanır.. benimkisi de bir umut işte...
Benim yine sinirler tepemde, kızın saçından tutup kafasını duvara vurmamak için zor tuttum kendimi...