En Yeni Kitaplar/Son kanlar

:lepi: :lepi: :lepi: Hadi artııııııııııııık

picture1gz.png
 
İlk başlarda hiç sevmemiştim ama
sonlara doğru ilgimi çeker gibi oldu ve şuan bitirmek üzereyim.:hulya:
İdare eder işte...-tatlicadiarzu-
golgeli-bahce-v-c-andrews.jpg
 
0000000309722_3_1.jpg


Arka Kapak


Yazar:Nedim Şener

Sayfa Sayısı: 458
Dili: Türkçe
Yayınevi: Doğan Kitap


ışte usta televizyoncu, başarılı gazeteci Uğur Dündar’ın çocukluğundan bugüne hayatı…

Uğur Dündar, önce televizyoncu olarak Batı ölçülerinde kendi işini çok başarılı yapan bir programcıydı. Daha sonra çok başarılı bir gazeteci çizgisi gördüm. Özetle her iki dalda da başarılı oldu. Türk basınına bir katkı getirdi.
- Uğur Mumcu

Ülkenin güncel sorunlarına, iddiasız gibi görünen, bilgiçlik taslamayan, ama yurt ve insan sevgisi dolu bir tavırla yaklaşan Uğur Dündar, toplumun kenara köşeye itilmiş insancıklarını bulup ortaya çıkarmakta olağanüstü bir sezgiye sahip.
- Halit Refiğ

Doğru adam… Dürüst kitap bu.
- Yılmaz Özdil

Uğur Dündar Robin Hood’un elinde kamera olanıdır.
- Bekir Coşkun

Sevgili Uğur, Sen Türkiye’de hırsızların ve üçkâğıtçıların korkulu rüyası olmuş adamsın. Seni ve kameranı uzaktan gören namussuzlar, kaçacak delik arıyor. Ne mutlu sana.
- Emin Çölaşan

45 yıllık dost… 40 yıldır Türkiye’nin tek gerçek televizyon starı. Üstelik gözü pek bir haberci.
- Haluk Şahin

Uğur Dündar’ı her zaman için, her devrin en büyük televizyoncusu olarak rahatça gösteririm.
- Halit Kıvanç

erdaldemirkiran1ea4.jpg
Sonunda beklenen an geldi... Uzun süredir beklenen ve Erdal Demirkıran tarafından kaleme alınan "Sen Şimdi Gidecen ya Cehennem'in Dibine Git" isimli kitap, çok kısa bir zaman sonra raflardaki yerini alacak. Yazarın aşk üzerine yazdığı bu son kitabı şu an piyasada bulunan birçok aşk kitabının tersine aşkın zararlarından, aşkın kullanım biçimine ve aşkın oluşturduğu köklü önyargılara kadar geniş bir açıdan insanlığa parlak bir ışık tutmakta ve okuyucusunu her zaman olduğu gibi sarsarak kendine getirmektedir. Yaklaşık 500 sayfa civarında olan kitap; Allah Aşkı, evliliklerin nasıl sağlamlaştırılabileceği , aldatma, insandaki potansiyel aşk enerjisi gibi bir çok değişik konuya da yer vermiş bulunuyor... Ayrıca yazarın daha önceki kitaplarında olduğu gibi bu kitabında da yine kitabın köşesine yerleştirilmiş olan "Bağır Taşı" isimli bir kutunun içinde özellikle aşk mağdurlarını ilgilendiren bir hediye de bulunmaktadır.


Sen Şimdi Gidecen ya Cehennem'in Dibine Git Ben Bağrıma Taş Basarım
2sinide merak ediyorum listeme aldım yerimseniben
 
Sonunda beklenen üçüncü kitap çıktı
aldım bile elimdeki kitap bitsin hemen başlayacağım :lepi:

Alaycı Kuş
Suzanne Collins

0000000321573_3_1.jpg

Arka Kapak

Bütün engellere rağmen, Katniss Everdeen Açlık Oyunları'ndan iki kez sağ çıkmıştır. Ama şimdi kanlı arenadan sağ çıkmayı başardığı halde hâlâ güvende değildir. Capitol kızgındır. Capitol rövanş istemektedir. Uğradıkları bozgunun bedelini ödetmek istedikleri kişi kimdir? Katniss. Daha da beteri, Başkan Snow başka hiç kimsenin de güvende olmadığını açıkça belirtmiştir. Ne Katniss'in ailesi, ne arkadaşları, ne de 12. Mıntıka halkı. Suzanne Collins'in gerilim romanı Açlık Oyunları üçlemesinin bu güçlü ve heyecan verici finali yılın en çok sözü edilen kitabı olmayı vaat ediyor.

"En heyecanlı yerinde kesilen mükemmel kitap okurları üçüncü cilt için feryat ederken bırakacak."
- Kirkus reviews

"Edward'ı ya da Jacob'u unutun... okurlar taraf tutacak: Peeta mı, yoksa Gale mi?"
- Publishers Weekly

"Katniss ustalıkla öldürürken, Collins vurucu yeteneğiyle yazıyor."
- Time dergisi

"Kusursuz ilerleme hızı ve heyecan verici bir dünyanın inşa edilmesi."
- Booklist

"Ardında yeterince yanıtlanmamış soru bırakarak okurları kıvrandırıp ümitsizce bir sonraki bölümü beklemelerini sağlıyor."
- School Library Journal

Yazar:Suzanne Collins

Sayfa Sayısı: 416
Dili: Türkçe
Yayınevi: Pegasus​
 
saniyorum kapaktaki resim ugur beyin 40 yas halleri
garipsiyorum bu halleri..yani kendisini hergun tvde görüyoruz,"iste hayatim" adini tasiyan bir kitapta ben ugur beyin yüzünde, o hayatin izlerini görmek isterdim
 
Elif Şafak - Firarperest

0000000327498_3_1.jpg


İnsan ki eşrefi mahlukattır, içindeki semavi özü keşfetmekle yükümlüdür. Çıkacaksın yollara, kendine doğru git gidebildiğin kadar. Keşif boynumuzun borcudur. Kendimizi keşfetmek, aşkı keşfetmek, dünyayı keşfetmek, Öteki'ni keşfetmek...
(&#8230:KK66:
Çakılı kalmamak sırf alışkanlıklardan ötürü demir attığın koylara. Çıkmak oralardan, geçmek dalgakıranların beri tarafına, bilmediğin memleketlere varmak, tatmadığın yemekler yemek, sözlerini anlamadığın şarkılarla içlenmek, risk almak, dağılmak ve parçalanmak ve hasret çekmek buram buram, gurbetin tadına bakmak ve kendini yabancının gözünden görmek, şaşırmak yeniden, şaşırmak bir çocuk gibi dünyanın hallerine, çeşitliliğine, güzelliğine, acımasızlıklarına... şaşırmak ölene kadar... şaşırma kabiliyetini hiç yitirmemek... budur son tahlilde Âdemoğullarına, Havvakızlarına kendilerini keşfettirten serüven.
 
Ben de Elif Şafak'ın bu yani Firarperest'ten bahsedicektim fakat Amberfrezya bahsetmiş :76: Kitabı bügün aldım okumaya başladım..Tek kelimeyle yine Elif Şafak diyorum, yine mükemmel olmuş..İyiki yazmış :KK16:
 
en son şah ve sultanı okudum şiddetle tavsite ediyorum

bu kitapla yavuz sultan selime hayran kaldım ve şimdi yavuzla ilgili feridun m. emecen in kitabını aldım. bakalım bu kitap nasıl???????????

ama sah ve sultan muhteşem iskender pala nın:KK3:
 
hurrem_sultan.jpg


hemen hürrem sultan ile ilgili kitaplar döküldü
Hürrem Sultan
Mehmet Samih Fethi
Yakın Plan Yayınları
Ocak 2011, 36O Sayfa, 14 TL

Yavuz Sultan Selim'in hayatta kalan tek oğlu olarak genç yaşında koca bir imparatorluğun başına geçen Sultan Süleyman… Hükümdarın tahtına ortak olmak için çırpınan nedimi, İbrahim… Sultan'ın gönlünü fethetmeyi başarmış Rus esir, Roxelana…

Tarihi belgeler esas alınarak kurgulanan bu romanda Muhteşem Süleyman namıyla tarihe geçen, büyük bir savaşçı olduğu kadar duygusal bir şair de olan Süleyman'ın, saltanatı boyunca aşkı, dostu ve devleti arasında kurmaya çalıştığı dengeyi, içeriden, Harem'den bakan bir gözle okuyoruz. Onu bir sultan, bir evlat, bir baba, bir şair ve karısına delice âşık bir eş olarak zamanın ve mekanın ötesine uzanan soluksuz bir serüvenin içinde tanıyoruz.

“Sarayında üç yüz kadın bulunduran ve binlercesini daha bulundurmaya da kadir olan genç Hükümdarın, Rusya'dan getirilmiş esir bir kıza ilk görüşte bu kadar bağlanması, başkalarını hayrete düşürse bile Hasodabaşı İbrahim'e şaşkınlık vermezdi. Zira o, Padişahın hudutsuz bir kudretten, her dilediğine ermekten, her istediğini yapmaktan, her aradığını bulmaktan bıkarak acze, ıstıraba susuz kaldığını, kolaylıklardan usanıp güçlükler aradığını çoktan sezmişti.

Zeki gencin kanaatine göre, Padişahın Hürrem'e yanıp yakılması ve hele onu hemen kendine mal etmeyerek uzakta bulundurmak suretiyle ortaya suni bir ayrılık acısı koyması hep o ruhi sebepten, acı duymak ve güçlüklerle pençeleşmek ihtiyacından ileri geliyordu. Şu halde kendisine düşen vazife, Padişahın bu ruhi durumunu okşamak, hayali acılarını körüklemek, şimdilik uydurma olan aşkını beslemekti.”
 
muso_anaerkil.jpg


Kadın Krallığı
Son Anaerkil Toplum
Ricardo Coler
Nemesis Kitap
Kasım 2010, 162 Sayfa, 11,00 TL

Burada evlilik denen bir kurum yok. Bu kadınlara göre gayet gereksiz bir kurum.

Neden bütün ömürlerini tek bir erkekle geçirsinler ki?

Toplumda erkek ast ve yetkisiz.

Erkekler, ne yaşadıkları evin ne de bölgedeki herhangi bir malın sahibi olamazlar. Sadece kadınlar için çalışabilirler.

Kadınlar, kalacakları yer ile beslenmeleri için gereken yiyeceklerin temininden ve çocuklarının eğitiminden sorumlular.

Ekonominin bekçileri onlar. Ailenin bütün mal varlığı sadece kadınlarda.

Yasal olarak kadınlar her türlü avantaja sahipler: Soyadı vermek, miras almak gibi haklar kadınlara ait.

Kız çocukları anaerkil bu toplumda çok önemli çünkü soyun devamı kız çocuklarla sağlanabilir.

Bilinmedik ve şaşırtıcı bir dünyaya yolculuk yapan Arjantinli gazeteci Ricardo Coler, Çin'in güneyine giderek Mosuolar ile birlikte yaşadığı iki ayı anlatıyor. Son anaerkil toplum olarak adlandırılan Mosuolar'ın kadın egemen dünyasını tanımaya hazır mısınız?
 
sasenka_stalin.jpg



Saşenka
Simon Montefiore
Doğan Kitapçılık
Aralık 2010, 460 Sayfa, 24,00 TL



Rusya'da her şey sırdır, özellikle de geçmiş...

Geçmişini kaybeden Rus kadınların olağanüstü hikayesi...

Kış, 1916: Kar, devrimin eşiğindeki Sen Petersburg'un üstüne yağıyor... Zengin, güzel ve kararlı Saşenka, Bolşevikler için çalışmak üzere gecenin ayazına süzülüyor...

Yirmi yıl sonra Stalinist Rusya: Saşenka, iki çocuğu ve kocasıyla birlikte mutlu bir hayat sürüyor, etrafındaki insanlar bir bir ortadan kaybolurken o güven içinde yaşıyor. Ta ki tutkulu yasak bir aşka yelken açana kadar...

1990'lar Moskova: Genç bir kadın Stalin'in özel arşivlerine giriyor ve inanılmaz bir seçim yapmak zorunda kalan bir kadının yarım asırdan fazla gizli kalan hikâyesini ortaya çıkarıyor...

Hem 16 yaşında devrim için mücadeleye atılan idealist bir kızın yaşamöyküsü hem de Sovyet Rusya'nın tarihi olarak okunabilecek bir roman Saşenka. Yürek burkan bir tutku, ihanet, acımasızlık ve beklenmedik bir kahramanlık hikâyesi...
 
78599.jpg

Nâzım Hikmet sorar:
Başlayayım mı Üstad?
Bedri Rahmi yanıtlar:
Başla Reis!

Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun “Bu Kaydı çok iyi saklayın, aman ha!” diye vasiyet ettiği kayıttaki ses Nâzım Hikmet'e ait. 1960'ların teknolojisi bir makara bantta tam 50 yıl bekledikten sonra Nâzım ülkesine sessiyle de olsa dönüyor…

Bedri Rahmi ve Nâzım hikmet 1961 yılında Paris'te bir araya geliyorlar.
Bedri Rahmi “Patırtı yapmayın” diyerek başlıyor “Yeşilden mordan pembeden”
Şiirine, sonra Nâzım'a bırakıyor mikrofonu. Nâzım 55 şiirini soluksuz okuyor.
56.'sına geldiğinde kısa bir ara vermek istiyor ve sonra “Bir Garip Yolculuk”la devam ediyor (Biz bu şiiri “Saman Sarısı” olarak biliyoruz). Şiirler arasında ikisi var ki ilk kez bu kayıtla ortaya çıkıyor.

“Büyük İnsanlık” Kendi Sesinden Şiirler adını alan bu çalışma Yapı Kredi Yayınları ve
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'nın birlikte hazırladıkları ses ile şiirin buluşmasıdır.
İki şairin 50 yıl sonra gerçekleşen mürüvvetleridir.
 
hurrem_sultan.jpg


hemen hürrem sultan ile ilgili kitaplar döküldü
Hürrem Sultan
Mehmet Samih Fethi
Yakın Plan Yayınları
Ocak 2011, 36O Sayfa, 14 TL

Yavuz Sultan Selim'in hayatta kalan tek oğlu olarak genç yaşında koca bir imparatorluğun başına geçen Sultan Süleyman… Hükümdarın tahtına ortak olmak için çırpınan nedimi, İbrahim… Sultan'ın gönlünü fethetmeyi başarmış Rus esir, Roxelana…

Tarihi belgeler esas alınarak kurgulanan bu romanda Muhteşem Süleyman namıyla tarihe geçen, büyük bir savaşçı olduğu kadar duygusal bir şair de olan Süleyman'ın, saltanatı boyunca aşkı, dostu ve devleti arasında kurmaya çalıştığı dengeyi, içeriden, Harem'den bakan bir gözle okuyoruz. Onu bir sultan, bir evlat, bir baba, bir şair ve karısına delice âşık bir eş olarak zamanın ve mekanın ötesine uzanan soluksuz bir serüvenin içinde tanıyoruz.

“Sarayında üç yüz kadın bulunduran ve binlercesini daha bulundurmaya da kadir olan genç Hükümdarın, Rusya'dan getirilmiş esir bir kıza ilk görüşte bu kadar bağlanması, başkalarını hayrete düşürse bile Hasodabaşı İbrahim'e şaşkınlık vermezdi. Zira o, Padişahın hudutsuz bir kudretten, her dilediğine ermekten, her istediğini yapmaktan, her aradığını bulmaktan bıkarak acze, ıstıraba susuz kaldığını, kolaylıklardan usanıp güçlükler aradığını çoktan sezmişti.

Zeki gencin kanaatine göre, Padişahın Hürrem'e yanıp yakılması ve hele onu hemen kendine mal etmeyerek uzakta bulundurmak suretiyle ortaya suni bir ayrılık acısı koyması hep o ruhi sebepten, acı duymak ve güçlüklerle pençeleşmek ihtiyacından ileri geliyordu. Şu halde kendisine düşen vazife, Padişahın bu ruhi durumunu okşamak, hayali acılarını körüklemek, şimdilik uydurma olan aşkını beslemekti.”

97742.jpg


hurrem-sultan.png


18149565slt.jpg
 
108689.jpg

Yirmi Yıl İki İnsan

Bütün hayatınızı, aradığınızın tam önünüzde olduğunu fark etmeden yaşayabilirsiniz.

“Seni kırkında hayal edebiliyorum,” dedi sesinde bir imayla. “Şu an bile gözümde canlandırabiliyorum.”

Genç adam, gözlerini açmadan gülümsedi. “Devam et.”

Dün aldım bu kitabı ben de. Ama henüz okumadım. Trajik bir aşk hikayesi diye bahsedilmiş.
Güzele benziyor.

bende güzel sürükleyicidir diye aldm ama maalesef kötü bir kitap.:2:
Olaylar tutarsız ve bağımsız.Son 200 sayfam kaldı bitirip Can Dündar'ın
Lüsyen'i okuyacağım merak ediyorum.
 
ari-kovanina-comak-sokan-kiz20110121010734.jpg


“Sizi uyarıyoruz: Millennium üçlemesi kesinlikle bağımlılık yapıcı.”
-The Guardian

“Dönüp tekrar tekrar okumak istiyorsunuz. Millennium üçlemesi bu milenyumun en iyi üçlemesi.”
-John Timpane, Philadelphia Inquirer

“Stieg Larsson’u okumak, sert bir kahve gibi sizi canlandırır… Kitaplar sıra dışı bir şekilde aksiyon dolu ve düpedüz bağımlılık yaratıcı. Larsson son derece zeki bir aktivist ve feminist olmanın yanı sıra Tanrı vergisi bir aksiyon yazarlığı yeteneğine de sahip…”
-David Kamp, New York Times

“Kasırga gücünde bir roman. Alexandre Dumas’ın Üç Silahşörler’ini veya Charles Dickens’ın romanlarını aynı hararetli heyecanla okumuştum. Olağandışı… Hiç gocunmadan söylüyorum: Muhteşem.”
- Mario Vargas Llosa, El Pais

“Larsson üstün bir yazar. Kurgunun birçok katmanını sıkıca bir ipe bağlıyor ve sayfa sayfa okuyucuyu sürüklüyor. Kitabın sonu, böyle bir seride isteyebileceğiniz her şeyi size veriyor.”
-Leonard Zeskind, Kansas City Star​
 
X