Elinde değilmiş, Âşık olmuş...

Nasıl ya da nerden başlayacağımı bilmiyorum aslında. Neden buraya yazdığımı da bilmiyorum. Bugüne kadar burada çok paylaşım okudum. Ne kadar farklı hayatların olduğunu düşünüp dururdum her seferinde. Ama kınamazdım. Çünkü kendimde dahil hiç kimse için ASLA YAPMAZ, ASLA OLMAZ diyemeyeceğimi bilirdim. Çiğ süt içmişti ya hani insan, bir anlık nefsine kapılıp gidebilirdi ya hani. “neden” diye de sormuyorum aslında şimdi hayatta olup biten onca şeyi gördükten sonra…

İçim paramparça, içim yanıyor, yüreğim kanıyor, ne yapsam ne etsem bir çare yok. Her ne kadar 5 gün önceki hayatımı geri istesem de gelmeyeceğini bilmek o kadar acı veriyor ki anlatamam.

5 gün önce, her günkü gibi işten çıkmış eve geliyordum. Normalde her gün kullandığım bir yol vardı. O gün nedense oradan değil de diğer taraftan gitmek istedim. Sanki bir şey beni o tarafa itiyormuş gibiydi ki eğer o yoldan gelmeseydim zaten şu an hiçbir şeyi bilmeden hayatıma devam ediyor olacaktım belki de kim bilir. Yolda giderken bir an gözüme bir şey takıldı. Bir plaka ve saniyeler sonra o plakanın eşimin arabasının plakası olduğunu anımsadım. İçimde tuhaf bir şeyler oldu ve durdum. Çok uzaklaşmamıştım zaten. Hem korkuyor hem de merak ediyordum ne olduğunu. Çünkü daha çok geçmemişti ki eşimle telefonda konuşurken işte olduğunu ve çok yoğun çalıştığını bugün biraz geç çıkabileceğini söylemişti. Bacaklarım titriyordu yürürken, arabanın bulunduğu yere kadar gittim. 5 dakika yürümedim zaten. Arabanın hemen çaprazında cafe tarzı bir yer vardı. Şimdi yazarken aynı anı tekrar tekrar yaşıyorum. Onları gördüm. Elim ayağım buz kesti. Eşim arkasını dönüktü, fark etmedi. Orada öylece dona kaldım. Zaman sanki durdu, hiçbir şey düşünemiyordum. Ne yapacağımı bilmeden öylece belki de 5-10 dakika bekledim ama ne kadar zaman olduğunu da bilmiyorum aslında. Şimdi diyeceksiniz ki ne var iş içindir vs. Ama eşimin işi öyle bir iş değil.

Dışarıda hiçbir iş ilişkisi bulunmayan, 3 yıldır ev iş, iş ev arasında mekik dokuyan, bu yüzden arabası bile doğru düzgün kilometre yapmamış olan, işten çıkarken arayıp geliyorum diye haber veren ve ne kadar zamanda evde olduğu belli olan, karşı cinsle iletişimi mesafeli, telefon rehberinde gereksiz hiç kimsenin telefon numarası olmayan hatta aile dışında hiçbir bayanın telefon numarası olmayan, whatsapp tan tutun da hiçbir sosyal medya aracı kullanmayan, her daim evde yanımda olan ve interneti bile yanımda kullanan, bulunduğumuz şehirde arkadaşı çok fazla olmadığı için haftasonunu bile her daim eşiyle birlikte geçiren, en son kafeye gidip oturduğumuz zamanın üzerinden 1,5 yıl geçmesine rağmen ısrarla kafede oturmak istemeyen, dışarıda yemek yemeyi sevmeyip eve söyleyen, haftaiçi işte yorulduğu için haftasonunu çoğunlukla evde geçirmek isteyen biriydi. Evet artık ”di” diyorum. Çünkü bundan sonrası yok. Bizim geleceğimiz yok, bitti, tükendi. Artık doğrusu “biz” diye bir şey yok! “Yok”muşuz.

O gün biraz daha bekledikten sonra kendime geldim ve yapabileceğim çok da bir şey yoktu aslında. Aralarındaki samimiyet her şeyi açıklıyordu, en ufak bir yanlış anlama ihtimalim olup olmadığımı sorsam da kendime boş bir uğraş olduğunu adım gibi biliyordum. İçeri girdim ve masaya doğru gittim. Eşim beni fark edince o da dondu kaldı. Kireç gibi oldu bir anda yüzü. Gözlerime bakamadı ve başını öne doğru eğdi sadece. Hiç konuşmadı, o dakikadan sonra bir şey söylemesini beklemiyordum zaten. Aslında hayatım boyunca hiç böyle bir şey yaşamayacakmışım gibi diğer yandan sanki bir gün böyle bir şey zaten yaşayacakmışım gibi karmakarışık duygular içindeydim. Yüzüğümü çıkarttım, masanın üzerine bıraktım ve sadece “Yolun açık olsun.” diyebildim. Orada cıngar çıkartıp rezil etmek de vardı belki ama o an hiçbir şeye gücüm yoktu, dokunsalar yere yığılacak gibiydim. Arabaya bindim ve eve geldim. Ama nasıl geldim ben bile bilmiyorum. Arabayı nasıl kullandım bilmiyorum.

Onunla paylaştığımız ne varsa kırıp dökmek istedim. Ne yazık ki hiçbirini yapacak takatim yoktu. Akşam olmuştu artık. Işığı açmadım. Sabaha kadar karanlıkta oturdum ve saatlerce ağladım. Hiçbir şey yiyemedim. O gece ev gelmedi, nerde kaldı ne yaptı bilmiyorum, bilmek de istemiyorum. Ve asıl vurucu darbe o sabah geldi. Telefonumda bir mesaj “ELİMDE DEĞİLDİ, AŞIK OLDUM, BENİ AFFET BİLE DİYEMEM, SENİN DE YOLUN AÇIK OLSUN…”

En çok canımı yakan da, tüm bunları 7 aylık hamileyken yaşıyor olmak. Ve böyle bir mesajdan sonra ne denir ki artık. Giden çoktan gitmiş… Hayat ne kadar da tarifsiz acılar yaşatabiliyormuş insana. Ne hissettiğimi anlatmak istiyorum, anlatıp bir nebze rahatlamak istiyorum ama kelimeler kifayetsiz, sanki hafızamdan silinmiş gibiler. Bu yazıyı bile o kadar uzun zamanda yazdım ki iki lafı bir araya getirmek için o kadar uğraşıyorum ki…

Ve şu an bu yaşadıklarımı hiç kimse bilmiyor. Ne benim ailem ne onun ailesi. Nasıl anlatılır onu da bilmiyorum. Yapayalnızım günlerdir evde. Ölü gibiyim. Ne yapacağımı bilmiyorum. Ağlayıp ağlayıp susuyorum. Ağlamaktan gözlerim acıyor. Ağlarken boğulacak gibi oluyorum, nefes alamıyorum zaman zaman… Bu kadar bilinmezliğin ardından bildiğim tek şey var. İstediğim tek şey daha doğrusu: Çocuğunu tanımasına izin vermemek. Belki çok acımasızca ama öyle. Canımı bu kadar yakan, dünyamı ansızın her şey güzel giderken bebeğimiz için gün sayarken böylesine acımasızca yıkan bir insana bunu layık görüyorum.

Çok uzun oldu farkındayım ama böyle işte, hakkınızı helal edin…
Ve hemen cevap yazamazsam affola...
Sizin için çok üzüldüm. Söyleyeceğim bir şey yok ama sadece size dua etmek istedim. Rabbim bundan büyük acılar göstermesin, evladınızla sınamasın inşaallah. Siz de göreceksiniz bir zaman geçtikten sonra, eden ettiğiyle kalmayacak.
 
Aşık olmuşmuş sadakat kavramindan bi haber bi adam ask kelimesini agzina aliyor ne ironik.
Kıyamam sana ya kiyamam ne olur uzulme diyemiycem uzulucen, aglican,bagirican.Verdigimiz her teselli senin icin bos biliyorum.Ama yapma canim seni gercekten sevmeyen bi adam icin aglama.Herkes hakettigini bulur merak etme.
 
bi forumda çok dert okudum ama ilk kez gözlerim doldu okurken. başından itibaren zaten üzüldüm yazdıklarınıza ama 7 aylık hamile olduğunuzu okuduğumda içim cız etti. çok çok çok üzüldüm ne denilebilir ki? siz çok olgun davranmışsınız, aslında yapılması gerekeni yapmışsınız. her şey ortadayken yüzüğü bırakıp gitmek gerçekten en doğrusuymuş. he ben de bunu yapar mıydım? hiç sanmam kesin bir kavga gürültü çıkartırdım.
bence o adamın (eşiniz bile demek istemem) bu yaptığı tamamiyle vicdansızlık. aşık oldum bilmem ne bunlar faso fiso ve hiç bir haklılığı olmayan şeyler. ayrıca kimse kusura bakmasın da eminim o birlikte olduğu kadın da sizi ve hamileliğinizi biliyordur. bu iki karakter yoksunu insandan Allah sizi kurtarsın evladınızla sağlıklı bir ömür bahşetsin inşallah.
 
Nasıl ya şok oldum gerçekten. Pek muhabbetimiz olmadi ama actigin konulardan da bildiğim kadarıyla en buyuk derdiniz bebek sahibi olmakti. E o da cok istemistir kesin. Eminim ki pisman olacak ne aşkı. Bi heves uğruna.. Bebeğin için kendini toparlayip ailenle konusabilirsin canim anlatmak iyi gelecektir.
 
Yazıklar olsun.. Ben boyle bir adilik boyle bir s...sizlik görmedim ya.. Yahu bu kadin senin cocugunu tasiyor sana ömrünü vermis seni sevmis sana deger vermis sana güvenmis. Allah senin belani versin bee..
Bir hikaye geldi aklima.. Adamin biri karisini bir erkekle yatakta yakaliyor. Silahini cekip tam ikisini vuracakken vazgeciyor tek bir sartla sizi affederim diyor "evleneceksiniz". Kabul ediyorlar ve evleniyorlar. Aradan zaman geciyor kadin bu sefer o adami da baska biriyle aldatiyor. Bu adam da cekiyor kadini vuruyor. Kadin mezara kendi hapishaneye. Ilk koca onu ziyarete gidiyor. Iste bunun icin vazgecmistim diyor.

Onlar da gün gelecek yaptiklarinin cezasini cekecekler.. Allah sizin yardimciniz olsun..

KK da hicbir konu beni bu kadar germemisti yaa..
 
Merhaba arkadasim. Suan neler yasadigini inan cok iyi biliyorum cunku bende ayni durumla karsi karsiyayim ... Bende yedi aylik hamileyim ve 5 yasinda da bir kizim var. Onlar icin ayakta durmaya calismaliyiz.inan hamile kaldigim kilodan daha zayifim. Bu yasattiklari hic bir zaman yanlarina kalmayacak buna inan ve Rabbim karnimizdaki evlatlarimizi kucagimiza aldigimizda acimizi dindirecektir...
 
Nasıl ya da nerden başlayacağımı bilmiyorum aslında. Neden buraya yazdığımı da bilmiyorum. Bugüne kadar burada çok paylaşım okudum. Ne kadar farklı hayatların olduğunu düşünüp dururdum her seferinde. Ama kınamazdım. Çünkü kendimde dahil hiç kimse için ASLA YAPMAZ, ASLA OLMAZ diyemeyeceğimi bilirdim. Çiğ süt içmişti ya hani insan, bir anlık nefsine kapılıp gidebilirdi ya hani. “neden” diye de sormuyorum aslında şimdi hayatta olup biten onca şeyi gördükten sonra…

İçim paramparça, içim yanıyor, yüreğim kanıyor, ne yapsam ne etsem bir çare yok. Her ne kadar 5 gün önceki hayatımı geri istesem de gelmeyeceğini bilmek o kadar acı veriyor ki anlatamam.

5 gün önce, her günkü gibi işten çıkmış eve geliyordum. Normalde her gün kullandığım bir yol vardı. O gün nedense oradan değil de diğer taraftan gitmek istedim. Sanki bir şey beni o tarafa itiyormuş gibiydi ki eğer o yoldan gelmeseydim zaten şu an hiçbir şeyi bilmeden hayatıma devam ediyor olacaktım belki de kim bilir. Yolda giderken bir an gözüme bir şey takıldı. Bir plaka ve saniyeler sonra o plakanın eşimin arabasının plakası olduğunu anımsadım. İçimde tuhaf bir şeyler oldu ve durdum. Çok uzaklaşmamıştım zaten. Hem korkuyor hem de merak ediyordum ne olduğunu. Çünkü daha çok geçmemişti ki eşimle telefonda konuşurken işte olduğunu ve çok yoğun çalıştığını bugün biraz geç çıkabileceğini söylemişti. Bacaklarım titriyordu yürürken, arabanın bulunduğu yere kadar gittim. 5 dakika yürümedim zaten. Arabanın hemen çaprazında cafe tarzı bir yer vardı. Şimdi yazarken aynı anı tekrar tekrar yaşıyorum. Onları gördüm. Elim ayağım buz kesti. Eşim arkasını dönüktü, fark etmedi. Orada öylece dona kaldım. Zaman sanki durdu, hiçbir şey düşünemiyordum. Ne yapacağımı bilmeden öylece belki de 5-10 dakika bekledim ama ne kadar zaman olduğunu da bilmiyorum aslında. Şimdi diyeceksiniz ki ne var iş içindir vs. Ama eşimin işi öyle bir iş değil.

Dışarıda hiçbir iş ilişkisi bulunmayan, 3 yıldır ev iş, iş ev arasında mekik dokuyan, bu yüzden arabası bile doğru düzgün kilometre yapmamış olan, işten çıkarken arayıp geliyorum diye haber veren ve ne kadar zamanda evde olduğu belli olan, karşı cinsle iletişimi mesafeli, telefon rehberinde gereksiz hiç kimsenin telefon numarası olmayan hatta aile dışında hiçbir bayanın telefon numarası olmayan, whatsapp tan tutun da hiçbir sosyal medya aracı kullanmayan, her daim evde yanımda olan ve interneti bile yanımda kullanan, bulunduğumuz şehirde arkadaşı çok fazla olmadığı için haftasonunu bile her daim eşiyle birlikte geçiren, en son kafeye gidip oturduğumuz zamanın üzerinden 1,5 yıl geçmesine rağmen ısrarla kafede oturmak istemeyen, dışarıda yemek yemeyi sevmeyip eve söyleyen, haftaiçi işte yorulduğu için haftasonunu çoğunlukla evde geçirmek isteyen biriydi. Evet artık ”di” diyorum. Çünkü bundan sonrası yok. Bizim geleceğimiz yok, bitti, tükendi. Artık doğrusu “biz” diye bir şey yok! “Yok”muşuz.

O gün biraz daha bekledikten sonra kendime geldim ve yapabileceğim çok da bir şey yoktu aslında. Aralarındaki samimiyet her şeyi açıklıyordu, en ufak bir yanlış anlama ihtimalim olup olmadığımı sorsam da kendime boş bir uğraş olduğunu adım gibi biliyordum. İçeri girdim ve masaya doğru gittim. Eşim beni fark edince o da dondu kaldı. Kireç gibi oldu bir anda yüzü. Gözlerime bakamadı ve başını öne doğru eğdi sadece. Hiç konuşmadı, o dakikadan sonra bir şey söylemesini beklemiyordum zaten. Aslında hayatım boyunca hiç böyle bir şey yaşamayacakmışım gibi diğer yandan sanki bir gün böyle bir şey zaten yaşayacakmışım gibi karmakarışık duygular içindeydim. Yüzüğümü çıkarttım, masanın üzerine bıraktım ve sadece “Yolun açık olsun.” diyebildim. Orada cıngar çıkartıp rezil etmek de vardı belki ama o an hiçbir şeye gücüm yoktu, dokunsalar yere yığılacak gibiydim. Arabaya bindim ve eve geldim. Ama nasıl geldim ben bile bilmiyorum. Arabayı nasıl kullandım bilmiyorum.

Onunla paylaştığımız ne varsa kırıp dökmek istedim. Ne yazık ki hiçbirini yapacak takatim yoktu. Akşam olmuştu artık. Işığı açmadım. Sabaha kadar karanlıkta oturdum ve saatlerce ağladım. Hiçbir şey yiyemedim. O gece ev gelmedi, nerde kaldı ne yaptı bilmiyorum, bilmek de istemiyorum. Ve asıl vurucu darbe o sabah geldi. Telefonumda bir mesaj “ELİMDE DEĞİLDİ, AŞIK OLDUM, BENİ AFFET BİLE DİYEMEM, SENİN DE YOLUN AÇIK OLSUN…”

En çok canımı yakan da, tüm bunları 7 aylık hamileyken yaşıyor olmak. Ve böyle bir mesajdan sonra ne denir ki artık. Giden çoktan gitmiş… Hayat ne kadar da tarifsiz acılar yaşatabiliyormuş insana. Ne hissettiğimi anlatmak istiyorum, anlatıp bir nebze rahatlamak istiyorum ama kelimeler kifayetsiz, sanki hafızamdan silinmiş gibiler. Bu yazıyı bile o kadar uzun zamanda yazdım ki iki lafı bir araya getirmek için o kadar uğraşıyorum ki…

Ve şu an bu yaşadıklarımı hiç kimse bilmiyor. Ne benim ailem ne onun ailesi. Nasıl anlatılır onu da bilmiyorum. Yapayalnızım günlerdir evde. Ölü gibiyim. Ne yapacağımı bilmiyorum. Ağlayıp ağlayıp susuyorum. Ağlamaktan gözlerim acıyor. Ağlarken boğulacak gibi oluyorum, nefes alamıyorum zaman zaman… Bu kadar bilinmezliğin ardından bildiğim tek şey var. İstediğim tek şey daha doğrusu: Çocuğunu tanımasına izin vermemek. Belki çok acımasızca ama öyle. Canımı bu kadar yakan, dünyamı ansızın her şey güzel giderken bebeğimiz için gün sayarken böylesine acımasızca yıkan bir insana bunu layık görüyorum.

Çok uzun oldu farkındayım ama böyle işte, hakkınızı helal edin…
Ve hemen cevap yazamazsam affola...
allah bildiği gibi yapsın çok ama çok olgun davranmışsın hakkında hayırlısı olsun tatlım cidden çok ağır bir imtihan..
 
Ya aşık olmuş.. Ben bu hikayenin benzerini birebir yaşadım. Hatta iki kez yaşadım. İkincide git aşkını yaşa dedim. Yaşıyor..Yaşamına yaşamak denirse..

İlkinde bitirseydim oğlum bu kadar etkilenmezdi. Hayatımdaki tek pişmanlığım, tek sızım budur.

Kendinizi kurtarın. Bebeğinizi kurtarın. Vazgeçtim, seni seçtim dese de arkanıza dönüp bakmayın.
Allah yardımcınız olsun
 
Arkadaşlar yorumlarınızı okudum tek tek, hemen yazamazsam affedin demiştim ya affedin. Her an kafamı toplayamıyorum. Tanımadığım bir sürü kişiden böylesine destek görmek ufacık da olsa bir faydası oldu. Hepinize tek tek cevap verebilmeyi de isterdim ama sanırım yapamayacağım. Tek bir mesaj yazmak istedim. Özelden yazan arkadaşlar da olmuş çok teşekkür ediyorum hepinize, Allah razı olsun.
Şimdi hak konusunu dile getirmişsiniz ya hani. İki ay sonra nasipse bir bebek sahibi olacağım. Ve bu durumda eşyaymış, paraymış, şuymuş, buymuş bunlarla uğraşmak istemiyorum. O süreç beni daha çok yıpratacaktır. Ne zaman tanıştı da oldu inanın ben de bilmiyorum. Sormadım da hiç. Sormayı da düşünmüyorum. Tek celsede olsun bitsin herşey. Bir daha adını anmamacasına hayatımdan çıkarmak en büyük isteğim. Sadece bizzat babamın hediye aldığı eşyaları alıp evden ayrılmayı düşünüyorum. Onunla ortak aldığım hiçbir eşyaya dokunmayacağım. Belki aptallık bu diyeceksiniz bilmiyorum ama yapamam. Sessizce çıkıp gitmek ve kendi hayatımı yeniden kurmak aslında istediğim sanırım. çünkü hiçbir şeyin ban faydası olmayacak. hiçbir şey acımı dindirmeyecek bu saatten sonra, acılarımı yaşadıklarımı unutturmayacak. en çok da onu hatırlatacak şeyleri istemiyorum hayatımda. birbirine "salak" bile demeyen bir çift düşünün, herhalde böyle sessiz bir son yakışırdı o çifte.
Aşkı, evliliği, namaz kılmak gibi görürdüm hep. niyet ettikten sonra etrafa bakmamalı diye insan. Bunu da iki üç kez dile getirmişimdir belki çok çok seyrek zamanlarda.
İnsan hiç ama hiç tahmin edemiyor başına ne geleceğini. Eğer hala hayatınızın yolundaysa şükredin. Umarım henüz yaşamamış olanlar böylesine tarifsiz acılar yaşamak zorunda kalmazlar, hayatının hiçbir zaman diliminde...
 
evet lütfen gurur yapıp nafaka almamazlık yapma mal varsa üstünüze hemen tedbir koydur satamasın vakit geçmeden bunlarla ilgilenmen lazım bunun içinde bir avukatla görüş cocugunun hakkını o şerefsize bırakmasın,
 
Allah belasını versin adi pezvnk o... çocuğu nasıl sinirlendim. Üzülmeyin diyemem ama Allah ahini tez vakitte alsın seninde icinde yaşan atesi sondursun . Hemde hamilesin hamilelerin duası kabul olur.
 
İnanamıyorum, gözlerim doldu okurken... Eşine güveniyorken daha da acı bir durum bu, yaşamış kadar acını hissettim... Şu an eşinin başını ayağımla ezmek istiyorum gerçekten, karnında bebeğiniz varken nasıl midesi aldı... Hele o mesaja nasıl gitti o pislik parmakları?

Bi kaç ay sonra ya da 1 yıl sonra aşkı görecek o, pişmanlıkla kapına gelecek ama iş işten geçti... O zaman gelicne bi tokat at defolsun ordan!!!!
 
inşallah bundan sonra çok iyi olursun. içim acıdı ama geçicek hayırlısıyla
 
Nasıl ya da nerden başlayacağımı bilmiyorum aslında. Neden buraya yazdığımı da bilmiyorum. Bugüne kadar burada çok paylaşım okudum. Ne kadar farklı hayatların olduğunu düşünüp dururdum her seferinde. Ama kınamazdım. Çünkü kendimde dahil hiç kimse için ASLA YAPMAZ, ASLA OLMAZ diyemeyeceğimi bilirdim. Çiğ süt içmişti ya hani insan, bir anlık nefsine kapılıp gidebilirdi ya hani. “neden” diye de sormuyorum aslında şimdi hayatta olup biten onca şeyi gördükten sonra…

İçim paramparça, içim yanıyor, yüreğim kanıyor, ne yapsam ne etsem bir çare yok. Her ne kadar 5 gün önceki hayatımı geri istesem de gelmeyeceğini bilmek o kadar acı veriyor ki anlatamam.

5 gün önce, her günkü gibi işten çıkmış eve geliyordum. Normalde her gün kullandığım bir yol vardı. O gün nedense oradan değil de diğer taraftan gitmek istedim. Sanki bir şey beni o tarafa itiyormuş gibiydi ki eğer o yoldan gelmeseydim zaten şu an hiçbir şeyi bilmeden hayatıma devam ediyor olacaktım belki de kim bilir. Yolda giderken bir an gözüme bir şey takıldı. Bir plaka ve saniyeler sonra o plakanın eşimin arabasının plakası olduğunu anımsadım. İçimde tuhaf bir şeyler oldu ve durdum. Çok uzaklaşmamıştım zaten. Hem korkuyor hem de merak ediyordum ne olduğunu. Çünkü daha çok geçmemişti ki eşimle telefonda konuşurken işte olduğunu ve çok yoğun çalıştığını bugün biraz geç çıkabileceğini söylemişti. Bacaklarım titriyordu yürürken, arabanın bulunduğu yere kadar gittim. 5 dakika yürümedim zaten. Arabanın hemen çaprazında cafe tarzı bir yer vardı. Şimdi yazarken aynı anı tekrar tekrar yaşıyorum. Onları gördüm. Elim ayağım buz kesti. Eşim arkasını dönüktü, fark etmedi. Orada öylece dona kaldım. Zaman sanki durdu, hiçbir şey düşünemiyordum. Ne yapacağımı bilmeden öylece belki de 5-10 dakika bekledim ama ne kadar zaman olduğunu da bilmiyorum aslında. Şimdi diyeceksiniz ki ne var iş içindir vs. Ama eşimin işi öyle bir iş değil.

Dışarıda hiçbir iş ilişkisi bulunmayan, 3 yıldır ev iş, iş ev arasında mekik dokuyan, bu yüzden arabası bile doğru düzgün kilometre yapmamış olan, işten çıkarken arayıp geliyorum diye haber veren ve ne kadar zamanda evde olduğu belli olan, karşı cinsle iletişimi mesafeli, telefon rehberinde gereksiz hiç kimsenin telefon numarası olmayan hatta aile dışında hiçbir bayanın telefon numarası olmayan, whatsapp tan tutun da hiçbir sosyal medya aracı kullanmayan, her daim evde yanımda olan ve interneti bile yanımda kullanan, bulunduğumuz şehirde arkadaşı çok fazla olmadığı için haftasonunu bile her daim eşiyle birlikte geçiren, en son kafeye gidip oturduğumuz zamanın üzerinden 1,5 yıl geçmesine rağmen ısrarla kafede oturmak istemeyen, dışarıda yemek yemeyi sevmeyip eve söyleyen, haftaiçi işte yorulduğu için haftasonunu çoğunlukla evde geçirmek isteyen biriydi. Evet artık ”di” diyorum. Çünkü bundan sonrası yok. Bizim geleceğimiz yok, bitti, tükendi. Artık doğrusu “biz” diye bir şey yok! “Yok”muşuz.

O gün biraz daha bekledikten sonra kendime geldim ve yapabileceğim çok da bir şey yoktu aslında. Aralarındaki samimiyet her şeyi açıklıyordu, en ufak bir yanlış anlama ihtimalim olup olmadığımı sorsam da kendime boş bir uğraş olduğunu adım gibi biliyordum. İçeri girdim ve masaya doğru gittim. Eşim beni fark edince o da dondu kaldı. Kireç gibi oldu bir anda yüzü. Gözlerime bakamadı ve başını öne doğru eğdi sadece. Hiç konuşmadı, o dakikadan sonra bir şey söylemesini beklemiyordum zaten. Aslında hayatım boyunca hiç böyle bir şey yaşamayacakmışım gibi diğer yandan sanki bir gün böyle bir şey zaten yaşayacakmışım gibi karmakarışık duygular içindeydim. Yüzüğümü çıkarttım, masanın üzerine bıraktım ve sadece “Yolun açık olsun.” diyebildim. Orada cıngar çıkartıp rezil etmek de vardı belki ama o an hiçbir şeye gücüm yoktu, dokunsalar yere yığılacak gibiydim. Arabaya bindim ve eve geldim. Ama nasıl geldim ben bile bilmiyorum. Arabayı nasıl kullandım bilmiyorum.

Onunla paylaştığımız ne varsa kırıp dökmek istedim. Ne yazık ki hiçbirini yapacak takatim yoktu. Akşam olmuştu artık. Işığı açmadım. Sabaha kadar karanlıkta oturdum ve saatlerce ağladım. Hiçbir şey yiyemedim. O gece ev gelmedi, nerde kaldı ne yaptı bilmiyorum, bilmek de istemiyorum. Ve asıl vurucu darbe o sabah geldi. Telefonumda bir mesaj “ELİMDE DEĞİLDİ, AŞIK OLDUM, BENİ AFFET BİLE DİYEMEM, SENİN DE YOLUN AÇIK OLSUN…”

En çok canımı yakan da, tüm bunları 7 aylık hamileyken yaşıyor olmak. Ve böyle bir mesajdan sonra ne denir ki artık. Giden çoktan gitmiş… Hayat ne kadar da tarifsiz acılar yaşatabiliyormuş insana. Ne hissettiğimi anlatmak istiyorum, anlatıp bir nebze rahatlamak istiyorum ama kelimeler kifayetsiz, sanki hafızamdan silinmiş gibiler. Bu yazıyı bile o kadar uzun zamanda yazdım ki iki lafı bir araya getirmek için o kadar uğraşıyorum ki…

Ve şu an bu yaşadıklarımı hiç kimse bilmiyor. Ne benim ailem ne onun ailesi. Nasıl anlatılır onu da bilmiyorum. Yapayalnızım günlerdir evde. Ölü gibiyim. Ne yapacağımı bilmiyorum. Ağlayıp ağlayıp susuyorum. Ağlamaktan gözlerim acıyor. Ağlarken boğulacak gibi oluyorum, nefes alamıyorum zaman zaman… Bu kadar bilinmezliğin ardından bildiğim tek şey var. İstediğim tek şey daha doğrusu: Çocuğunu tanımasına izin vermemek. Belki çok acımasızca ama öyle. Canımı bu kadar yakan, dünyamı ansızın her şey güzel giderken bebeğimiz için gün sayarken böylesine acımasızca yıkan bir insana bunu layık görüyorum.

Çok uzun oldu farkındayım ama böyle işte, hakkınızı helal edin…
Ve hemen cevap yazamazsam affola...
Çok üzücü. Acını yaşa, ağla, bağır, çağır ama en en kısa zamanda toparlanmaya çalış. Hamile eşini aldatıp bir de üstüne pişkinlikle ama aşık oldum diye mesaj atacak kadr karaktersiz bir adam için yıkılma. Bebeğini sıkma. Şu dakikadan itibaren onun tutunacak en sağlam dalı sensin, lütfen. Ve asla yalnız kalma, ailene haber et biran evvel. Başına birşey gelir, bebeğin tehlikeye girer, vicdanını susturamazsın. Böyle adi bir herif için o masum bebek üzülür mü? Evet sen aldatılmanın en kötü hallerinden birni yaşamışsın. Her şey güllük gülistanlık zannederken br anda hayatın tepetaklak olmuş ama dünyanın sonu değil. Her bitiş bir başlangıç. Sakin gurur murur safsatalarına uyupta hiç bir şeysiz boşama onu. Manevi olarak o seni nasıl acıttıysa sende maddi olarak acıt. Seni aldattığı aşüfteye gelmiyorum bile. Allah versin cezasını, cezalarını...
 
Boğazım düğümlendi.. hakikatende yaşadıklarınız çok acı:KK43:gerçekten de ben ya yazacak bir kelime bile bulamıyorum.. nasıl neyle teselli edebiliriz şuan hiçbir şey aklıma gelmiyor.. ama tek gerçek ki bu yaşadıkları size yaşattıkları yanlarına kar kalmaz..RAbbim çok büyük.. Allah yar ve yardımcınız olsun::KK43:
 
Arkadaşlar yorumlarınızı okudum tek tek, hemen yazamazsam affedin demiştim ya affedin. Her an kafamı toplayamıyorum. Tanımadığım bir sürü kişiden böylesine destek görmek ufacık da olsa bir faydası oldu. Hepinize tek tek cevap verebilmeyi de isterdim ama sanırım yapamayacağım. Tek bir mesaj yazmak istedim. Özelden yazan arkadaşlar da olmuş çok teşekkür ediyorum hepinize, Allah razı olsun.
Şimdi hak konusunu dile getirmişsiniz ya hani. İki ay sonra nasipse bir bebek sahibi olacağım. Ve bu durumda eşyaymış, paraymış, şuymuş, buymuş bunlarla uğraşmak istemiyorum. O süreç beni daha çok yıpratacaktır. Ne zaman tanıştı da oldu inanın ben de bilmiyorum. Sormadım da hiç. Sormayı da düşünmüyorum. Tek celsede olsun bitsin herşey. Bir daha adını anmamacasına hayatımdan çıkarmak en büyük isteğim. Sadece bizzat babamın hediye aldığı eşyaları alıp evden ayrılmayı düşünüyorum. Onunla ortak aldığım hiçbir eşyaya dokunmayacağım. Belki aptallık bu diyeceksiniz bilmiyorum ama yapamam. Sessizce çıkıp gitmek ve kendi hayatımı yeniden kurmak aslında istediğim sanırım. çünkü hiçbir şeyin ban faydası olmayacak. hiçbir şey acımı dindirmeyecek bu saatten sonra, acılarımı yaşadıklarımı unutturmayacak. en çok da onu hatırlatacak şeyleri istemiyorum hayatımda. birbirine "salak" bile demeyen bir çift düşünün, herhalde böyle sessiz bir son yakışırdı o çifte.
Aşkı, evliliği, namaz kılmak gibi görürdüm hep. niyet ettikten sonra etrafa bakmamalı diye insan. Bunu da iki üç kez dile getirmişimdir belki çok çok seyrek zamanlarda.
İnsan hiç ama hiç tahmin edemiyor başına ne geleceğini. Eğer hala hayatınızın yolundaysa şükredin. Umarım henüz yaşamamış olanlar böylesine tarifsiz acılar yaşamak zorunda kalmazlar, hayatının hiçbir zaman diliminde...


Şuan olay çok sıcak ..
Ama zaman geçtikçe acın azaldıkça şuan aramadığın tüm haklarına pişman olabilirsin ..
 
Aslında yazacak çok şey var ama HİÇBİR ŞEY YOK....
Bu süreçte kendinize acımak yerine bebeğinizle paylaşacağınız o güzel günlere odaklanın..
Bebeğiniz dünyaya geldiği zaman acınız hafifleyecek...Ona olan sorumluluğunuz kafanızdaki problemleri unutturacak ve zamanla sizi paramparça etmiş o kişiye acımaya başlayacaksınız...
Sizin kadar şanslı olamayacak çocuğundan ayrı bir hayat onu vicdanınla başbaşa bırakacak...
Şu an elbette çok zordur açık söyliyim okuması bile gerçekten zorladı beni...
Allah güç kuvvet versin..Pro. bir yardımla doğuma kadar ve hatta lohusalık bitene kadar bu süreci daha hafif atlatabilirsiniz..
Aile ve çevrenize bu durumu anlatıp rahatlayın bu yük sizi yoruyor olabilir..(tabi barışmak gibi bir niyetiniz yoksa)
Sabır diliyorum.
 
HAKLARINI ARA. tekrar söylüyorum HAKKINI AL!!!

Annem babamla boşanırken gurur yapıp hiç bir şey almadı ( o Zaman yarı yarıya Kanunu da yoktu) bak 15 sene oldu neredeyse annem hala kirada ev sahibi olmak için çırpınıp duruyor. Babam ise 2. Eşiyle yurtdışı,yurtiçi senede kaç kere tatil yapıyor.

Kimse aman Elmalı ne kadar gururluymuş demez. Sen çocuğunla tırmalar da tırmalarsın.
 
X