Ebeveyn Olmak İsteyenlere Söylenen Yanlış Cümleler, Davranış Şekilleri

AustenLover

Üye
Kayıtlı Üye
22 Şubat 2018
217
232
İnsanlar üzüyor beni. En çokta en yakınlarımdan çekmeye başladım son zamanlarda. Anne olmak isteyen bir kadının feryadını. Ama sessiz çığlıklarımı artık paylaşmadan uyku girmeyecek gözüme. Canım acıyor her gün daha da artıyor azalması gerekirken. Ben anne olma isteğini etraftaki arkadaşları ile paylaşmış bir kadınım. Keşke yapmamış olsaydım diyorum. Keşke keşke ne tüp bebek yaparken nede eşimle bu düşünceyi kafaya koyduğumuz ilk gün sevdiklerimle paylaşmamış olsaydım diyorum. Şimdi daha iyi anlıyorum. İnsanlar infertilite ile savaşan kadınlarla nasıl konuşması gerektiğini bilmiyorlar. Artık hep beraber el ele verip o insanlara bizimle nasıl konuşmaları gerektiğini öğretmemiz gerekiyor. Çünkü bizim canımız acıyor.

Hepimiz yaşamışızdır bir çok kez aynı durumu. Anne olma isteği içinize geldiği gün, ebeveynlik isteği ile doktorlara gidip bir çok kontrol yaptırıyoruz. Bizde bilemiyoruz ki bizim için meşakkatli bir dönem geçeceğini. Etrafımızdaki sevdiklerimizle istem dışı paylaşabiliyoruz. Biz kadınlar paylaşarak sevincimizi yaşıyoruz. Bizde bilemiyoruz bunun bizim için, bizim hanemiz için bir kaç aylık değil bir kaç yıllık ve hatta daha fazla süre alacağını, bizi yıpratacağını, binlerce lira masraf olacağını, bazen tonlarca iğne yiyip acısından saatlerce kıvranırken Allah a “ Rabbim evladım için her acıyı çekerim” diye günlerce yalvaracağımızı bizlerde ilk denemeye başladığımızda bilemiyoruz. Ve sonra aylar geçip gidiyor. Etrafımızdaki insanların şu sözlerini duymaya başlıyoruz.



“Sen bence çok stres yapıyorsun ondan olmuyor.”

“Allah doğru zamanı biliyor.”

“Hayırlısıyla olur”

“Sen bi rahat bırak olacak”



İşte o zaman başlıyorsun stres yapmaya. İçine şu düşünce geliveriyor; benim stresim yüzünden ben anne olamıyorum ve bugüne kadar yaşamadığınız o stresi, o söylemler ile yaşamaya başlıyorsunuz. İşin daha acayip yanı aslında tıbbi olarak açıklaması yapılabilecek bir durum söz konusu olabilir belkide o yüzden çocuğumuz olmuyorken biz etrafımızdaki insanların stres yaptığımızı söyledikleri için gebe kalamadığımızı düşünüyoruz. Daha sonra bir doktora gidiyoruz kimi pko, kimi sperm infertilitesi, kimi rahim sorunları yüzünden, kimi sebepsiz gebe kalamadığını öğreniyor. O andan sonrası ise bir klişe... doktor doktor gezmeye başlıyorsunuz ama etrafınızdaki herkes doktor oluveriyor. Sıcak suya oturlar, havuç suyu içler, keçi boynuzu bullar, yakı yapıştırlar, soğan suları vb daha ne tavsiyeler tavsiyeler. İnsanlar doktor oluyorlar. Herkes, gel arkadaşım çözümü bende demeye başlıyor ve zaman geçip gidiyor. Bazen sonuç tüp bebekle bitiyor. 12 gün boyunca iğneler, anestezi ile yumurta toplamalar, rahim dinlendirme dönemi (ki bu dönem anne olmak için çırpınan ben ve benim gibi insanların en çok umutları olan dönemdir) ve sonra transfer işlemleri. Kiminin sonu mutlu bitiyor kiminin hüsranla sonuçlanıyor. Kiminin ilk kiminin son embriyosu, kiminin ise tek embriyosu. Kimi 23 kimi 43 yaşında. Yalnızca ben değil biz bunu yaşayan sayısız kadından bir kaçıyız aslında.

Ben size hüsrandan sonrasını anlatmaya geldim aslında. Dünyada çok daha büyük acılar olduğunun da farkındayım. Ve hatta insanlar “Sen okumuş bütün dünyayı görmüş bir insansın farkında değil misin” dediler defalarca. Ah be arkadaşım bunun dünyayı görmekle okumakla alakası yok bir kadının bu acıyı yaşama hakkı yok mu diyesim geliyor içimden ama anlamayacak biliyorum. Ama lütfen artık birilerinin bu durumu kötünün kötüsüyle karşılaştırmasından yada komşusunun akrabasının başarı hikayelerini anlatmasından vazgeçmesini diliyorum.

“Allah evlat acısı göstermesin daha kötüleri var”

“Allah doğru zamanı biliyor.”

“Hayırlısı olsun”

“Komşumun ablası 14 kez tüp bebek yaptı olmadı, 15 yıl sonra bi anda gebe kaldı. Üzülme seninde olur”

“Boşver eşinle ye iç gez eğlen seviş hayatın tadını çıkar”

“ Bi arkadaşım falanca bi doktora, yada falanca bi aktara gitmiş sonra ikiz gebe kaldı”

“ İşte bu işler stres yapınca olmuyor.”

“ benimde bi arkadaşım senin gibiydi beraber gebe kalmaya karar verdik o da yıllarca uğraştı ben ilk ayımda gebe kalıvermişim. Bi anlık bir şey bu sakın üzme kendini”

Ve benzeri konuşmalar devam ediyor. Ama sen zamanla kendini aptal yerine konmuş, şekerle kandırılmış çocuk gibi hissetmeye başlıyorsun. Bunları etrafındaki insanlara söyleyen arkadaslarıma sesleniyorum. “Bizde bu söylediğiniz her şeyi biliyoruz.” O yüzden bu söylediklerinizi defalarca tekrar ederek bizim acımızı paylaşmıyor aksine acımızı arttırıyorsunuz. İçimizdeki ses sus lütfen diyor yıllardır aynı şeyleri duymaya zaten çok alıştık çünkü hep aynı şeyleri anlatıyorsunuz diyor.

Bazen sadece şunu söylemek yeterli inanın!

“Acını anlıyorum arkadaşım, bende olsam aynı şeyleri hissederdim. Ağlayınca rahatlayacaksan ağla, anlat. Ben senin yanındayım. Seni dinler ve sana sarılırım dilediğin kadar.”

Bu kadarı benim için kafi olurdu ama bunu söyleyen bazen bir arkadaşınız olur ve bazen hiç olmaz. Zamanla bazılarımız insan görmek bile istemeyiz.



Şimdi geldi en en yakın arkadaşlarımızla ilgili olan kısma. Bu kısım beni o kadar yıprattı ki, bugünlerde acımı eşime bile anlatamıyor ve duşlarda, gittiğim uzak ülkelerde otel odalarında ağlamaya başlar oldum.

En yakın arkadaşlarımdan biri 8 haftalık hamileliğini benden saklamasıyla başladı her şey. Aynaya baktığımda kendimi çok acınası hissettim. Saatlerce kendime gelemedim. Kalbim parçalandı. Belki de arkadaşımın aldığı en yanlış karardı. Herkes gebeliğini kutlarken o benden kaçtı. “ söyleyemedim üzülürsün diye” dedi. Ben sadece herkes gibi normal yaşamak onların sevincini mutluluğu paylaşmak isterdim. Bu benim kanatlarımdan birini kırdı attı sanki. Yerlerde hissettim kendimi. Bir süre sonra daha da acısını yaşadım. Her günümüzü beraber geçirdiğimiz, kaybettiğim bebeğimi transfer ettikleri gün elimi tutan yakın arkadaşım, 5 gün kadar önce karşımda ağlayarak çocuk istediğini ama ne yapsa etse bana söylediğini söyledi. Tabi ki buda herkese anlatılmış ama kulaklarda fısır fısır söylenerek benden saklanmış bir şeydi. Diğer kanadım da kırıldı. Bana söylediği günden hemen sonraki gün kaset testte iki koca kırmızı çizgi vardı. Kahkahalarla boynuna sarıldım, hemen bunu kutlamalıyız dedim. Kutlamadan sonra artık ellerim titremeye ve kalbimde koca bi yumruk beni sıkmaya başladı. Hanemize girecek o güzel bebeğin mutluluğunu derinden yaşamak isterdim. Evet Doğuma kadar ve hatta ölene kadar bu arkadaşımın yanında duracağım ama bunu benden saklarken herkesle paylaşmış olduğu o günün tarifsiz acısını, hissettiğim ve içine düştüğüm o zavallı durumu unutamayacağım. Anne olsam bile bunlar benim aklımdan çıkamıyor olacak. Empati kurmaya çalışıyorum ama ne garip bu insanlar benimle empati kuramadığı için onlara kızmak istemiyorum. Çünkü bak bende onlarla empati kuramıyorum. Ben böyle yapmayacağım çünkü bunu biliyorum.

Bunları uzun zamandır içimde tutuyorum. Siz değerli arkadaşlarımla paylaştığım için bugün daha huzurlu uyuyacağım.

Kimseyi kırmak istemiyorum. Daha acısının, daha zorunun olduğunu bende biliyorum. Allah’a “neden benim de yok” diye bi kere bile isyan etmedim. Etmem. İsyanım insanlara. İsyanım bu durumun beni toplumdan dışlamasına.

Çok mutlu oldun. Güzellikleri paylaşarak yaşayın. İyi geceler.
 
her derdinizi herkese anlatmayın siz de. insanların ağzı torba değil ki. ne gerek var herkesin çocuk yapmaya çalıştığınızı bilmesine?
 
İnsanlar üzüyor beni. En çokta en yakınlarımdan çekmeye başladım son zamanlarda. Anne olmak isteyen bir kadının feryadını, sessiz çığlıklarımı artık paylaşmadan uyku girmeyecek gözüme. Canım acıyor her gün daha da artıyor azalması gerekirken. Ben anne olma isteğini etraftaki arkadaşları ile paylaşmış bir kadınım. Keşke yapmamış olsaydım diyorum. Keşke keşke ne tüp bebek yaparken nede eşimle bu düşünceyi kafaya koyduğumuz ilk gün sevdiklerimle paylaşmamış olsaydım diyorum. Şimdi daha iyi anlıyorum. İnsanlar infertilite ile savaşan kadınlarla nasıl konuşması gerektiğini bilmiyorlar. Artık hep beraber el ele verip o insanlara bizimle nasıl konuşmaları gerektiğini öğretmemiz gerekiyor. Çünkü bizim canımız acıyor.

Hepimiz yaşamışızdır bir çok kez aynı durumu. Anne olma isteği içinize geldiği gün, ebeveynlik isteği ile doktorlara gidip bir çok kontrol yaptırıyoruz. Bizde bilemiyoruz ki bizim için meşakkatli bir dönem geçeceğini. Etrafımızdaki sevdiklerimizle istem dışı paylaşabiliyoruz. Biz kadınlar paylaşarak sevincimizi yaşıyoruz. Bizde bilemiyoruz bunun bizim için, bizim hanemiz için bir kaç aylık değil bir kaç yıllık ve hatta daha fazla süre alacağını, bizi yıpratacağını, binlerce lira masraf olacağını, bazen tonlarca iğne yiyip acısından saatlerce kıvranırken Allah a “ Rabbim evladım için her acıyı çekerim” diye günlerce yalvaracağımızı bizlerde ilk denemeye başladığımızda bilemiyoruz. Ve sonra aylar geçip gidiyor. Etrafımızdaki insanların şu sözlerini duymaya başlıyoruz.



“Sen bence çok stres yapıyorsun ondan olmuyor.”

“Allah doğru zamanı biliyor.”

“Hayırlısıyla olur”

“Sen bi rahat bırak olacak”



İşte o zaman başlıyorsun stres yapmaya. İçine şu düşünce geliveriyor; benim stresim yüzünden ben anne olamıyorum ve bugüne kadar yaşamadığınız o stresi, o söylemler ile yaşamaya başlıyorsunuz. İşin daha acayip yanı aslında tıbbi olarak açıklaması yapılabilecek bir durum söz konusu olabilir belkide o yüzden çocuğumuz olmuyorken biz etrafımızdaki insanların stres yaptığımızı söyledikleri için gebe kalamadığımızı düşünüyoruz. Daha sonra bir doktora gidiyoruz kimi pko, kimi sperm infertilitesi, kimi rahim sorunları yüzünden, kimi sebepsiz gebe kalamadığını öğreniyor. O andan sonrası ise bir klişe... doktor doktor gezmeye başlıyorsunuz ama etrafınızdaki herkes doktor oluveriyor. Sıcak suya oturlar, havuç suyu içler, keçi boynuzu bullar, yakı yapıştırlar, soğan suları vb daha ne tavsiyeler tavsiyeler. İnsanlar doktor oluyorlar. Herkes, gel arkadaşım çözümü bende demeye başlıyor ve zaman geçip gidiyor. Bazen sonuç tüp bebekle bitiyor. 12 gün boyunca iğneler, anestezi ile yumurta toplamalar, rahim dinlendirme dönemi (ki bu dönem anne olmak için çırpınan ben ve benim gibi insanların en çok umutları olan dönemdir) ve sonra transfer işlemleri. Kiminin sonu mutlu bitiyor kiminin hüsranla sonuçlanıyor. Kiminin ilk kiminin son embriyosu, kiminin ise tek embriyosu. Kimi 23 kimi 43 yaşında. Yalnızca ben değil biz bunu yaşayan sayısız kadından bir kaçıyız aslında.

Ben size hüsrandan sonrasını anlatmaya geldim aslında. Dünyada çok daha büyük acılar olduğunun da farkındayım. Ve hatta insanlar “Sen okumuş bütün dünyayı görmüş bir insansın farkında değil misin” dediler defalarca. Ah be arkadaşım bunun dünyayı görmekle okumakla alakası yok bir kadının bu acıyı yaşama hakkı yok mu diyesim geliyor içimden ama anlamayacak biliyorum. Ama lütfen artık birilerinin bu durumu kötünün kötüsüyle karşılaştırmasından yada komşusunun akrabasının başarı hikayelerini anlatmasından vazgeçmesini diliyorum.

“Allah evlat acısı göstermesin daha kötüleri var”

“Allah doğru zamanı biliyor.”

“Hayırlısı olsun”

“Komşumun ablası 14 kez tüp bebek yaptı olmadı, 15 yıl sonra bi anda gebe kaldı. Üzülme seninde olur”

“Boşver eşinle ye iç gez eğlen seviş hayatın tadını çıkar”

“ Bi arkadaşım falanca bi doktora, yada falanca bi aktara gitmiş sonra ikiz gebe kaldı”

“ İşte bu işler stres yapınca olmuyor.”

“ benimde bi arkadaşım senin gibiydi beraber gebe kalmaya karar verdik o da yıllarca uğraştı ben ilk ayımda gebe kalıvermişim. Bi anlık bir şey bu sakın üzme kendini”

Ve benzeri konuşmalar devam ediyor. Ama sen zamanla kendini aptal yerine konmuş, şekerle kandırılmış çocuk gibi hissetmeye başlıyorsun. Bunları etrafındaki insanlara söyleyen arkadaslarıma sesleniyorum. “Bizde bu söylediğiniz her şeyi biliyoruz.” O yüzden bu söylediklerinizi defalarca tekrar ederek bizim acımızı paylaşmıyor aksine acımızı arttırıyorsunuz. İçimizdeki ses sus lütfen diyor yıllardır aynı şeyleri duymaya zaten çok alıştık çünkü hep aynı şeyleri anlatıyorsunuz diyor.

Bazen sadece şunu söylemek yeterli inanın!

“Acını anlıyorum arkadaşım, bende olsam aynı şeyleri hissederdim. Ağlayınca rahatlayacaksan ağla, anlat. Ben senin yanındayım. Seni dinler ve sana sarılırım dilediğin kadar.”

Bu kadarı benim için kafi olurdu ama bunu söyleyen bazen bir arkadaşınız olur ve bazen hiç olmaz. Zamanla bazılarımız insan görmek bile istemeyiz.



Şimdi geldi en en yakın arkadaşlarımızla ilgili olan kısma. Bu kısım beni o kadar yıprattı ki, bugünlerde acımı eşime bile anlatamıyor ve duşlarda, gittiğim uzak ülkelerde otel odalarında ağlamaya başlar oldum.

En yakın arkadaşlarımdan biri 8 haftalık hamileliğini benden saklamasıyla başladı her şey. Aynaya baktığımda kendimi çok acınası hissettim. Saatlerce kendime gelemedim. Kalbim parçalandı. Belki de arkadaşımın aldığı en yanlış karardı. Herkes gebeliğini kutlarken o benden kaçtı. “ söyleyemedim üzülürsün diye” dedi. Ben sadece herkes gibi normal yaşamak onların sevincini mutluluğu paylaşmak isterdim. Bu benim kanatlarımdan birini kırdı attı sanki. Yerlerde hissettim kendimi. Bir süre sonra daha da acısını yaşadım. Her günümüzü beraber geçirdiğimiz, kaybettiğim bebeğimi transfer ettikleri gün elimi tutan yakın arkadaşım, 5 gün kadar önce karşımda ağlayarak çocuk istediğini ama ne yapsa etse bana söylediğini söyledi. Tabi ki buda herkese anlatılmış ama kulaklarda fısır fısır söylenerek benden saklanmış bir şeydi. Diğer kanadım da kırıldı. Bana söylediği günden hemen sonraki gün kaset testte iki koca kırmızı çizgi vardı. Kahkahalarla boynuna sarıldım, hemen bunu kutlamalıyız dedim. Kutlamadan sonra artık ellerim titremeye ve kalbimde koca bi yumruk beni sıkmaya başladı. Hanemize girecek o güzel bebeğin mutluluğunu derinden yaşamak isterdim. Evet Doğuma kadar ve hatta ölene kadar bu arkadaşımın yanında duracağım ama bunu benden saklarken herkesle paylaşmış olduğu o günün tarifsiz acısını, hissettiğim ve içine düştüğüm o zavallı durumu unutamayacağım. Anne olsam bile bunlar benim aklımdan çıkamıyor olacak. Empati kurmaya çalışıyorum ama ne garip bu insanlar benimle empati kuramadığı için onlara kızmak istemiyorum. Çünkü bak bende onlarla empati kuramıyorum. Ben böyle yapmayacağım çünkü bunu biliyorum.

Bunları uzun zamandır içimde tutuyorum. Siz değerli arkadaşlarımla paylaştığım için bugün daha huzurlu uyuyacağım.

Kimseyi kırmak istemiyorum. Daha acısının, daha zorunun olduğunu bende biliyorum. Allah’a “neden benim de yok” diye bi kere bile isyan etmedim. Etmem. İsyanım insanlara. İsyanım bu durumun beni toplumdan dışlamasına.

Çok mutlu oldun. Güzellikleri paylaşarak yaşayın. İyi geceler.
Allah yar ve yardimcin olsun demeye geldim soylecek bisey yok bu laflarin ustune😢😥
 
Bu kadar alingan olmak sizi yormuyor mu?
İroni yapmiyorum, ciddiyetle soruyorum, o bunu dedi, şu bunu dedi, bunlari irdeleyecek vakti ve enerjiyi neden baska seylere harcamiyorsunuz?
Ha bu arada sizin kadar alingan insanlar cevrelerini de asiri yoruyorlar, hamileyim desen, hamileligini gozume soktu diye aglar, soylemesen benden sakladi diye aglar, insan ne yapacagini şaşırıyor...

Not: evliliginin 7. yilinda anne olabilmis bir dost.
 
İnsanlar üzüyor beni. En çokta en yakınlarımdan çekmeye başladım son zamanlarda. Anne olmak isteyen bir kadının feryadını, sessiz çığlıklarımı artık paylaşmadan uyku girmeyecek gözüme. Canım acıyor her gün daha da artıyor azalması gerekirken. Ben anne olma isteğini etraftaki arkadaşları ile paylaşmış bir kadınım. Keşke yapmamış olsaydım diyorum. Keşke keşke ne tüp bebek yaparken nede eşimle bu düşünceyi kafaya koyduğumuz ilk gün sevdiklerimle paylaşmamış olsaydım diyorum. Şimdi daha iyi anlıyorum. İnsanlar infertilite ile savaşan kadınlarla nasıl konuşması gerektiğini bilmiyorlar. Artık hep beraber el ele verip o insanlara bizimle nasıl konuşmaları gerektiğini öğretmemiz gerekiyor. Çünkü bizim canımız acıyor.

Hepimiz yaşamışızdır bir çok kez aynı durumu. Anne olma isteği içinize geldiği gün, ebeveynlik isteği ile doktorlara gidip bir çok kontrol yaptırıyoruz. Bizde bilemiyoruz ki bizim için meşakkatli bir dönem geçeceğini. Etrafımızdaki sevdiklerimizle istem dışı paylaşabiliyoruz. Biz kadınlar paylaşarak sevincimizi yaşıyoruz. Bizde bilemiyoruz bunun bizim için, bizim hanemiz için bir kaç aylık değil bir kaç yıllık ve hatta daha fazla süre alacağını, bizi yıpratacağını, binlerce lira masraf olacağını, bazen tonlarca iğne yiyip acısından saatlerce kıvranırken Allah a “ Rabbim evladım için her acıyı çekerim” diye günlerce yalvaracağımızı bizlerde ilk denemeye başladığımızda bilemiyoruz. Ve sonra aylar geçip gidiyor. Etrafımızdaki insanların şu sözlerini duymaya başlıyoruz.



“Sen bence çok stres yapıyorsun ondan olmuyor.”

“Allah doğru zamanı biliyor.”

“Hayırlısıyla olur”

“Sen bi rahat bırak olacak”



İşte o zaman başlıyorsun stres yapmaya. İçine şu düşünce geliveriyor; benim stresim yüzünden ben anne olamıyorum ve bugüne kadar yaşamadığınız o stresi, o söylemler ile yaşamaya başlıyorsunuz. İşin daha acayip yanı aslında tıbbi olarak açıklaması yapılabilecek bir durum söz konusu olabilir belkide o yüzden çocuğumuz olmuyorken biz etrafımızdaki insanların stres yaptığımızı söyledikleri için gebe kalamadığımızı düşünüyoruz. Daha sonra bir doktora gidiyoruz kimi pko, kimi sperm infertilitesi, kimi rahim sorunları yüzünden, kimi sebepsiz gebe kalamadığını öğreniyor. O andan sonrası ise bir klişe... doktor doktor gezmeye başlıyorsunuz ama etrafınızdaki herkes doktor oluveriyor. Sıcak suya oturlar, havuç suyu içler, keçi boynuzu bullar, yakı yapıştırlar, soğan suları vb daha ne tavsiyeler tavsiyeler. İnsanlar doktor oluyorlar. Herkes, gel arkadaşım çözümü bende demeye başlıyor ve zaman geçip gidiyor. Bazen sonuç tüp bebekle bitiyor. 12 gün boyunca iğneler, anestezi ile yumurta toplamalar, rahim dinlendirme dönemi (ki bu dönem anne olmak için çırpınan ben ve benim gibi insanların en çok umutları olan dönemdir) ve sonra transfer işlemleri. Kiminin sonu mutlu bitiyor kiminin hüsranla sonuçlanıyor. Kiminin ilk kiminin son embriyosu, kiminin ise tek embriyosu. Kimi 23 kimi 43 yaşında. Yalnızca ben değil biz bunu yaşayan sayısız kadından bir kaçıyız aslında.

Ben size hüsrandan sonrasını anlatmaya geldim aslında. Dünyada çok daha büyük acılar olduğunun da farkındayım. Ve hatta insanlar “Sen okumuş bütün dünyayı görmüş bir insansın farkında değil misin” dediler defalarca. Ah be arkadaşım bunun dünyayı görmekle okumakla alakası yok bir kadının bu acıyı yaşama hakkı yok mu diyesim geliyor içimden ama anlamayacak biliyorum. Ama lütfen artık birilerinin bu durumu kötünün kötüsüyle karşılaştırmasından yada komşusunun akrabasının başarı hikayelerini anlatmasından vazgeçmesini diliyorum.

“Allah evlat acısı göstermesin daha kötüleri var”

“Allah doğru zamanı biliyor.”

“Hayırlısı olsun”

“Komşumun ablası 14 kez tüp bebek yaptı olmadı, 15 yıl sonra bi anda gebe kaldı. Üzülme seninde olur”

“Boşver eşinle ye iç gez eğlen seviş hayatın tadını çıkar”

“ Bi arkadaşım falanca bi doktora, yada falanca bi aktara gitmiş sonra ikiz gebe kaldı”

“ İşte bu işler stres yapınca olmuyor.”

“ benimde bi arkadaşım senin gibiydi beraber gebe kalmaya karar verdik o da yıllarca uğraştı ben ilk ayımda gebe kalıvermişim. Bi anlık bir şey bu sakın üzme kendini”

Ve benzeri konuşmalar devam ediyor. Ama sen zamanla kendini aptal yerine konmuş, şekerle kandırılmış çocuk gibi hissetmeye başlıyorsun. Bunları etrafındaki insanlara söyleyen arkadaslarıma sesleniyorum. “Bizde bu söylediğiniz her şeyi biliyoruz.” O yüzden bu söylediklerinizi defalarca tekrar ederek bizim acımızı paylaşmıyor aksine acımızı arttırıyorsunuz. İçimizdeki ses sus lütfen diyor yıllardır aynı şeyleri duymaya zaten çok alıştık çünkü hep aynı şeyleri anlatıyorsunuz diyor.

Bazen sadece şunu söylemek yeterli inanın!

“Acını anlıyorum arkadaşım, bende olsam aynı şeyleri hissederdim. Ağlayınca rahatlayacaksan ağla, anlat. Ben senin yanındayım. Seni dinler ve sana sarılırım dilediğin kadar.”

Bu kadarı benim için kafi olurdu ama bunu söyleyen bazen bir arkadaşınız olur ve bazen hiç olmaz. Zamanla bazılarımız insan görmek bile istemeyiz.



Şimdi geldi en en yakın arkadaşlarımızla ilgili olan kısma. Bu kısım beni o kadar yıprattı ki, bugünlerde acımı eşime bile anlatamıyor ve duşlarda, gittiğim uzak ülkelerde otel odalarında ağlamaya başlar oldum.

En yakın arkadaşlarımdan biri 8 haftalık hamileliğini benden saklamasıyla başladı her şey. Aynaya baktığımda kendimi çok acınası hissettim. Saatlerce kendime gelemedim. Kalbim parçalandı. Belki de arkadaşımın aldığı en yanlış karardı. Herkes gebeliğini kutlarken o benden kaçtı. “ söyleyemedim üzülürsün diye” dedi. Ben sadece herkes gibi normal yaşamak onların sevincini mutluluğu paylaşmak isterdim. Bu benim kanatlarımdan birini kırdı attı sanki. Yerlerde hissettim kendimi. Bir süre sonra daha da acısını yaşadım. Her günümüzü beraber geçirdiğimiz, kaybettiğim bebeğimi transfer ettikleri gün elimi tutan yakın arkadaşım, 5 gün kadar önce karşımda ağlayarak çocuk istediğini ama ne yapsa etse bana söylediğini söyledi. Tabi ki buda herkese anlatılmış ama kulaklarda fısır fısır söylenerek benden saklanmış bir şeydi. Diğer kanadım da kırıldı. Bana söylediği günden hemen sonraki gün kaset testte iki koca kırmızı çizgi vardı. Kahkahalarla boynuna sarıldım, hemen bunu kutlamalıyız dedim. Kutlamadan sonra artık ellerim titremeye ve kalbimde koca bi yumruk beni sıkmaya başladı. Hanemize girecek o güzel bebeğin mutluluğunu derinden yaşamak isterdim. Evet Doğuma kadar ve hatta ölene kadar bu arkadaşımın yanında duracağım ama bunu benden saklarken herkesle paylaşmış olduğu o günün tarifsiz acısını, hissettiğim ve içine düştüğüm o zavallı durumu unutamayacağım. Anne olsam bile bunlar benim aklımdan çıkamıyor olacak. Empati kurmaya çalışıyorum ama ne garip bu insanlar benimle empati kuramadığı için onlara kızmak istemiyorum. Çünkü bak bende onlarla empati kuramıyorum. Ben böyle yapmayacağım çünkü bunu biliyorum.

Bunları uzun zamandır içimde tutuyorum. Siz değerli arkadaşlarımla paylaştığım için bugün daha huzurlu uyuyacağım.

Kimseyi kırmak istemiyorum. Daha acısının, daha zorunun olduğunu bende biliyorum. Allah’a “neden benim de yok” diye bi kere bile isyan etmedim. Etmem. İsyanım insanlara. İsyanım bu durumun beni toplumdan dışlamasına.

Çok mutlu olun. Güzellikleri paylaşarak yaşayın. İyi geceler.
Hislerime tercüman oldunuz resmen en büyük hatamız ailemizde dahil birileri ile bu hassas konuyu paylaşmak :KK43:
 
“Allah evlat acısı göstermesin daha kötüleri var”

“Allah doğru zamanı biliyor.”

“Hayırlısı olsun”

“Komşumun ablası 14 kez tüp bebek yaptı olmadı, 15 yıl sonra bi anda gebe kaldı. Üzülme seninde olur”

“Boşver eşinle ye iç gez eğlen seviş hayatın tadını çıkar”

“ Bi arkadaşım falanca bi doktora, yada falanca bi aktara gitmiş sonra ikiz gebe kaldı”
Acaba siz fazla mı hassassınız
Benimde üç yıl olmadı ve cewrem hep bu tarz cümleler kurdu ama inanın canımı acıtmadı
Moralimi bozmadı
Tam tersi ümitsizlige kapıldıgım anda bu cümleler aklıma geliyordu
 
Allah,hayırlısıyla,gönlünüzün muradını versin inşallah.
Kucağınızı doldursun tez zamanda.
Bu akşam sizin için de dua edeceğim.
 
Okudum canım benim olmadı benimde 2.5sene uğraştım tam tüp bebek dedim ikinci aşılama hamile kaldım erken doğum yaptım bebeğim iki gün yaşadı çok zor oldu çok üç ay geçti hala içim yanıyor
 
Buraya bazı insanlar oyle seyler yazacak ki yorum yapmak için yorum yapmış olacaklar ama sen bunları sakın takma... herkes bir olamaz biri takar biri takmaz birinin ilk gece de olur kiminin seneler sonra... boşver sen kalbini ferah tut... Allah gönlündekini nasip etmiş zaten sana
 
5 senem bitecek evleneli bir kac ay sonra başladı millet sormaya;
Cocuk yapmiyor musunuz?
Hadi ne bekliyorsun?
Çalışmayacaksan bekleme bak!
Vs. Vs....
Okey tamam anlıyorum iyi niyetten soruluyor(!) Ama defalarca düşünmüyorum daha 1 senem dolmadi eşimle yaşamak istiyorum desemde dinlemedi kimse sorular hiç kesilmedi maalesef!!!
Aradan vakit geçti eşimle düşünmeye başladık bebeğimiz olsun diye ama kimseye belli etmedik, bebek olunca nasılsa herkes duyacaktı sürpriz sekilde.
2.senemizde öğrendik ki esimde problem varmış, bir streste bununla yaşadık...
Sorular, sıkıştırmalar hala bitmiyor ama!
Bir doktora gidin!
Doktora gittiniz mi?
Belki birsorun vardır!?
Vs. Vs. Vs...
Allahim delirmemek çıldırmamak gercekten icten değildi.
Ablam dert ortagim biliyordu herseyi ama insanlara laf anlatmak mümkün degildi.
Bir gün bir yakinlarimi bi cemiyette uyarmış, lütfen Kardeşime birsey sormayin cok üzülüyor o da istiyor ama olmuyor lutfen sadece dua edin diye.
Sanki hiç-bir uyarida bulunmamış gibi ertesi gün iclerinden biri koşarak gelip binbir soru sordu!
Kalp kırmak istemedim yine birsey diyemedim normal cevap verdim dua et sadece dedim.
Ama o acimasizca sorular hic bitmedi.
Buradan kayinvalideme binlerce kez teşekkür ederim 1 kere bile sormadi ve acmadi bebek konusunu.
Millet sorup üzüldüğümü gördükçe; üzülme kızım kimseyi umursama diye hep destek oldu Allah razı olsun, duasini hicbir zaman eksik etmedi.
Doktorlarin normal yolla zor gebe kalırsın, aşılama bile tutmaz direk tüp bebek deneyin demesiyle,
Tüp bebek yaptık kimselere demedik bunalmış yorulmuştum cok çünkü, kimseye tahammülüm yoktu.
Tutmadi kimyasal oldu zaten...
Aradan 2 ay gecti sorunumuza ragmen Rabbim ol emrini verdi oluverdi hamile kaldım cok şükür.
Nihayet herkes sustu binlerce kez şükürler olsun ki.

Ama o 5senede neler çektik eşimle bir Allah bir biz biliriz.
Ne dualar edip, bitkisel yollar denemedik.
Biliyordukbu bizim icin bir sınavdı.
Sabırla dua ile bekledik, yeri geldi ağladık yer geldi umut bitti dedik tam vazgecerken tekrar tutunduk umudumuza....

Insanlara ne yaparsaniz yapın o çeneleri kapanmaz ve anlamazlar sizi ve anlayacaklarini da zannetmiyorum maalesef benciller çünkü.
Ablamin dediği bir söz var bu tarz insanlar icin;
"Elalemin .... kime ne?
Olduğu zaman duyulacak zaten nedir bu anlamsız özel hayata merak?"

Ahh icimde daha neler varda yazamıyorum işte toparlanmiyor o cumleler maalesef....

Rabbim dileyen, isteyen herkese tez vakitte sağlıkla hayırla evlat nasip etsin inşallah.
Çünkü bunlari ancak yaşayanlar bilir nasıl bir sıkıntı, nasıl bir stres ...
 
Merhaba
Genellikle bu içeriğe sahip olan konulara yazmıyorum. Çünkü ziyadesiyle hassas olduğunuz için, sözlerimin kırılmanıza sebep olacağını düşünüyorum ve okuyup çıkıyorum. Birazdan yazacaklarımı umarım hadsizlik olarak yorumlamazsınız.

Son yazdığınız kısma değineyim önce. Arkadaşım hamileliğini benden gizledi demişsiniz. Öncelikle bu art niyetli bir davranış değil, bunu kabullenelim. Sonrasında da önceki paragrafta belirttiğiniz ve rahatsız olduğunuz "başka dertler de var" tesellisinden bir örnek sunayım. Evet başka dertler de var ve aslında insanlar o dertler karşısında da aynı tepkileri veriyorlar. Ancak çocuk sahibi olamayan kadınlarımız bu durumu sadece kendi dertlerine karşı sergilenen bir tutum olduğunu sanıyorlar. Örneğe geçeyim.

Yengem, aynı zamanda arkadaşım kanser tedavisi görürken dayımı kanserden kaybettim. Bunu ona söylemedim. Çünkü içinde bulunduğu durumdan dolayı bu haberi kaldıramazdı. O dönem gizledik. Sonrasında bir şekilde öğrendi ve "kanserim diye bunu benden neden gizlediniz" diye tepki verdi. Yine aynı dönemde kanser tedavisi gören bir yakınım kanseri yenmeyi başardı. O dönem yengem ağır durumdaydı. Bu haberi de ona veremedik. Çünkü iyileşemeyeceğini biliyordu ve bu haberi ona vermek umuda değil mutsuzluğa sebep olurdu. Biri olumlu biri olumsuz iki haberi de ondan gizledik. Onun iyiliği için.

Öteki paragraflarda insanların teselli cümlelerinin ne kadar incitici olduğundan bahsetmişsiniz. Yine kanserden devam edeceğim. Ben yengeme öleceğini hepimiz bildiğimiz halde "moral çok önemli, bozma moralini" dedim sürekli. Hatta her kanser hastasına bu cümle söylenir. Umudu olmayana da, iyileşme ihtimali olana da. Tıpkı size söylenen "kafayı rahat bırakmak önemli" minvalinde cümleler gibi fiziksel hastalığı olan kişilere de benzer cümleler söyleniyor.

Bir başka örnek. Borç batağında olan bir arkadaşıma, maddi durumu oldukça iyi olan bir diğer arkadaşım maldivlerde tatil yapacağını söyleyemedi. Gerekçe olarak da "kız o kadar sıkıntı yaşarken dalga geçer gibi bunu mu söyleyeyim" dedi. Art niyet var mı? Yok.

Üst paragraftaki iki arkadaşım dertleşirken, zengin olan diğerine "sıkma canını elbet geçer bu günler" gibi cümleler kullanıyor. Ve o arkadaş da tıpkı sizin gibi hassas olduğu bu konuda olumlu cümleleri bile yanlış anlıyor. Çünkü diğer arkadaşın parası var. Çocuk tedavisi gören kişiler de Anne olanların hemen hemen her cümlesine alınganlık sergiliyor.

Evet ben sizi anlayamam. Bu konuda bir sıkıntı yaşamadım. Ancak gerek sanal platformda gerek gerçek dünyada bu sıkıntıyı yaşayan herkesin ortak bir tutumu olduğuna şahit oldum. Hemen hemen hepsi inanılmaz bir hassasiyet ve alınganlık sergilemekte. Yukarıdaki örneklerde de belirttiğim gibi aslında insanlar bütün dertler karşısında benzer cümle ve tavrı takınıyor. Sizin durumunuza özel bir davranış değil bu.

İnsanların tamamına hassas konularda nasıl davranmaları ve konuşmaları gerektiğini Öğretemeyiz. Çünkü bu hassas konular çok fazla. Hastalık, ölüm, bebek tedavisi, maddi zorluklar vs. Teselli vermek ya da destek olmak çok kolay bir eylem değil zaten. Hele ki karşındaki kişi gerçekten üzgün ve mutsuz ise. Bu durumda binlerce kişiyi Değiştirmek yerine ki bu imkansız. Kendimizi değiştireceğiz. İnsanlardan etkilenmemeye öğreneceğiz.

Hoşunuza gitmese de benzer bir cümle kullanacağım ben de. Hepimizin bir imtihanı var evet. Hepimizin zaafları, yumuşak karnı var. Ve hepimiz tam da bu noktalardan vuruluyoruz zaman zaman. Ancak insanları değil kendimizi iyileştirmeye uğraşıyoruz. Sevgiler.
 
Ben sizi hassas bulmadım. İnsanın yası ilerledikce - bende 25ten sonra- değişimler farkettim mesela daha duygusalım.Sizi anlıyorum diyemiyorum yasamadığım bir durum oldugu için. Ama çabalıyorum. İnsanların ne evliliğini ne cocuğunı sorar, irdelerim. Bundan sonra cok daha dikkatli olacagım. Kaldı ki insanlar cocuk sahibi de olmak istemeyebilir. Neden biz millet olarak az ve öz konusamıyoruz hiç bilmiyorum =(
 
valla benimde hayattaki en buyuk pismanliklarimdan biri tedaviye baslayacak oldugumuzu soylemem di
her olmadiginda her bos gecen gunde soylenen sozleri hala unutmadim keske banada hayirlisi olur elbet olmazsada caniniz sagolsun ne olacak denseydi inanin icim sogurdu
ben bu yollardan gecerek tedavi ile hamile kalmis bir insanim simdi tedavi olan biriyle konussam hayirlisiyla olur insallah diyorum yazinizi okurken acaba bendemi uzuyorum diye dusundum ama ben daha agirlarini duyunca soylenecek en usturuplu soz buymus gibi geliyor banada
 
Zor bir süreç Allah yardımcınız olsun ama "Hayırlısıyla olsun" ya da "Allah doğru zamanı biliyor" bu cümlelerde kırılacak bir şey göremedim. Genel olarak sizin çevrenizdeki insanlar nazikmiş bence bu süreçte olup da çok daha acımasız yorumlara maruz kalanlar var malesef.
 
Merhaba
Genellikle bu içeriğe sahip olan konulara yazmıyorum. Çünkü ziyadesiyle hassas olduğunuz için, sözlerimin kırılmanıza sebep olacağını düşünüyorum ve okuyup çıkıyorum. Birazdan yazacaklarımı umarım hadsizlik olarak yorumlamazsınız.

Son yazdığınız kısma değineyim önce. Arkadaşım hamileliğini benden gizledi demişsiniz. Öncelikle bu art niyetli bir davranış değil, bunu kabullenelim. Sonrasında da önceki paragrafta belirttiğiniz ve rahatsız olduğunuz "başka dertler de var" tesellisinden bir örnek sunayım. Evet başka dertler de var ve aslında insanlar o dertler karşısında da aynı tepkileri veriyorlar. Ancak çocuk sahibi olamayan kadınlarımız bu durumu sadece kendi dertlerine karşı sergilenen bir tutum olduğunu sanıyorlar. Örneğe geçeyim.

Yengem, aynı zamanda arkadaşım kanser tedavisi görürken dayımı kanserden kaybettim. Bunu ona söylemedim. Çünkü içinde bulunduğu durumdan dolayı bu haberi kaldıramazdı. O dönem gizledik. Sonrasında bir şekilde öğrendi ve "kanserim diye bunu benden neden gizlediniz" diye tepki verdi. Yine aynı dönemde kanser tedavisi gören bir yakınım kanseri yenmeyi başardı. O dönem yengem ağır durumdaydı. Bu haberi de ona veremedik. Çünkü iyileşemeyeceğini biliyordu ve bu haberi ona vermek umuda değil mutsuzluğa sebep olurdu. Biri olumlu biri olumsuz iki haberi de ondan gizledik. Onun iyiliği için.

Öteki paragraflarda insanların teselli cümlelerinin ne kadar incitici olduğundan bahsetmişsiniz. Yine kanserden devam edeceğim. Ben yengeme öleceğini hepimiz bildiğimiz halde "moral çok önemli, bozma moralini" dedim sürekli. Hatta her kanser hastasına bu cümle söylenir. Umudu olmayana da, iyileşme ihtimali olana da. Tıpkı size söylenen "kafayı rahat bırakmak önemli" minvalinde cümleler gibi fiziksel hastalığı olan kişilere de benzer cümleler söyleniyor.

Bir başka örnek. Borç batağında olan bir arkadaşıma, maddi durumu oldukça iyi olan bir diğer arkadaşım maldivlerde tatil yapacağını söyleyemedi. Gerekçe olarak da "kız o kadar sıkıntı yaşarken dalga geçer gibi bunu mu söyleyeyim" dedi. Art niyet var mı? Yok.

Üst paragraftaki iki arkadaşım dertleşirken, zengin olan diğerine "sıkma canını elbet geçer bu günler" gibi cümleler kullanıyor. Ve o arkadaş da tıpkı sizin gibi hassas olduğu bu konuda olumlu cümleleri bile yanlış anlıyor. Çünkü diğer arkadaşın parası var. Çocuk tedavisi gören kişiler de Anne olanların hemen hemen her cümlesine alınganlık sergiliyor.

Evet ben sizi anlayamam. Bu konuda bir sıkıntı yaşamadım. Ancak gerek sanal platformda gerek gerçek dünyada bu sıkıntıyı yaşayan herkesin ortak bir tutumu olduğuna şahit oldum. Hemen hemen hepsi inanılmaz bir hassasiyet ve alınganlık sergilemekte. Yukarıdaki örneklerde de belirttiğim gibi aslında insanlar bütün dertler karşısında benzer cümle ve tavrı takınıyor. Sizin durumunuza özel bir davranış değil bu.

İnsanların tamamına hassas konularda nasıl davranmaları ve konuşmaları gerektiğini Öğretemeyiz. Çünkü bu hassas konular çok fazla. Hastalık, ölüm, bebek tedavisi, maddi zorluklar vs. Teselli vermek ya da destek olmak çok kolay bir eylem değil zaten. Hele ki karşındaki kişi gerçekten üzgün ve mutsuz ise. Bu durumda binlerce kişiyi Değiştirmek yerine ki bu imkansız. Kendimizi değiştireceğiz. İnsanlardan etkilenmemeye öğreneceğiz.

Hoşunuza gitmese de benzer bir cümle kullanacağım ben de. Hepimizin bir imtihanı var evet. Hepimizin zaafları, yumuşak karnı var. Ve hepimiz tam da bu noktalardan vuruluyoruz zaman zaman. Ancak insanları değil kendimizi iyileştirmeye uğraşıyoruz. Sevgiler.
+++10000000
 
evlat sahibi olamama ağır bir imtihan, ama evladin sağlığı ile imtihan çok daha ağır..daha ağır imtihanlarda var hayat ta..

Hayırlısını isteyin diyenlere kizmayin, çok doğru diyorlar.hayirsiz evlat örneği çok..(inancinizi bilmiyorum ama hayırlısını istemek ile ilgili bir ayet benim yol göstericim olmuştur her zaman zor zamanlarimda.buraya yazamam tabi.)

Ben ne yapıyorum.iki arkadaşım var tedavi gören..en başından beri gebeliğimi söyledim, o da yanımda oldular, bebek konularıni konuşuyoruz rahatça..doğru olan da bu bence
 
Bana kötü niyetli söylenen cümleler gibi gelmedi. Herkes iyi niyetle yaklaşıyor. Kendiniz diyorsunuz Allah'a isyan etmedim neden benim yok diye. İnsanların söylediğini sözler sizin bu teslimiyetinizle inanın aynı yola çıkıyor.
Arkadaşınızın mutluluğunu paylasamadiginiz için uzulmussunuz bunu anlayabiliyorum çok doğal fakat o insanın yerine kendinizi koymaya çalışın bı. Yakın arkadaşına nispet yapar gibi algilanmaktan sizin canınızı yakmaktan korkmuş demek ki. Yaşadığınız sürecin getirdiği bir kırılganlık belki de bu haliniz.. umarım her şey gönlünüzce olur. Allah yardımcınız olsun.
 
Bisey denmemis yahu siz buluttan nem kapmissiniz. Tup bebekle bebek sahibi oldum kimseye soylemedik gittik yaptirdik ama o surecte calistigim kurum karinca yuvasi gibi oldugundan herkes herseye burnunu sokardi gizli sakli da olsa herkes hastaneye gittigimi biliyordu. Sigara molasinda bile laf arasinda anlatirlardi birinin cocugu olmamis olmamamis olmus falan hepsi bana moral icin yersen. Arkadaslarim gebeliklerini gizledi uzmek istemedik dediler falan normal yani. Odak noktasini degistirin sizin bir amaciniz var kim ne demis bunla vakit kaybetmeyin
 
Söylenenlerde yanlış bir şey göremedim ben; teselli vermeye çalışıyor, pes etmemeniz için olumlu düşünmeye sevk ediyorlar kendi dilleri döndükçe. Herkesten kafanızdaki tek tip destek olma biçimini bekleyemezsiniz/bulamazsınız, bu kadar alıngan olmayın.
 
Sen bence çok stres yapıyorsun ondan olmuyor.”

“Allah doğru zamanı biliyor.”

“Hayırlısıyla olur”

“Sen bi rahat bırak olacak”

Şuraya kadar okudum. Ne var bu cümlelerde? Ota çöpe aliniyorsunuz kimse sizinle konuşmayı öğrenmek zorunda değil bu şekilde. Anlatmasaydiniz, böyle triplere girecek olanlar da anlatmasın yani.

Şu arkadaşlar da ne yapsa yaranamiyor zaten. Haber verse " nispet yapar gibi söyledi benim olmuyor biliyordu içim yaniyor"
Haber vermese " neden haber vermedi içim yaniyor" Çocuk tedavisi görenlere ve en çokta çocuk tedavisi görenlerin yakınında olanlara sabır diliyorum.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
X