Şuan 2024’ün son günü, son saatlerindeyiz…
Bir sene boyunca her gün bambaşka bir hayata uyandık, hiçbiri birbirinin aynısı olmayan 365 gün geçirdik. Her gün yüzlerce farklı insanın yanından geçtik, sevdiğimiz onlarca insana “günaydın, iyi akşamlar, merhaba” dedik. Uyuduk, uyandık, kahvaltılar yaptık. Mutluluklar, sevinçler, üzüntüler ve hastalıklar yaşadık; sonra şifalar bulduk. İyileşince hastalığı, hastalanınca iyilik halini unuttuk. İşimiz az olunca işsizlikten, işler çoğalınca iş fazlalığından yakındık. Huzursuzluk olunca huzur ve dinginlik diledik; dinginliği yakalayınca monotonluk dedik sıkıldık. Az yedik yüzümüz çöktü dedik, biraz fazla kaçırınca çok kilo aldığımız için hayıflandık. Uykusuz kalınca ona kızdık, az uyuyunca hiç uyuyamadığımıza söylendik…
Şimdi yılın son gününde, bunca şikayet ve stresimizin arasından sıyrılıp, son saatlerimizde olan olmayan her şeye; iyisi/kötüsü, doğrusu/yanlışın sorgulanmadan sadece “şükür” edelim mi?
Hayattayız. Hala varız. Etimizle kanımızla nefes alan, hayalleri hedefleri; korkuları ve mutlulukları olan harika insanlarız.. Şükürler olsun
