Dostluklar-Arkadaşlıklar

wildrose harika bi şiirdi içim urperdi bu şiiri cok yakın gordugum kardesim gibi sevdigim ondan daha cok belkide eşimin kardesine yolladım cok tesekkurler

bu arada ben senin dostunum burdaki herkez senin dostun
 
suslu bi harikaydı ya sagol paylastıgın için tuylerim diken diken oldu okurken
 
Ülkenin birinde iki gerçek dost yaşarmış.
Birinin malı, ötekinin malı gibiymiş.
Anlaşılan o ülkede dostluk, bambaşkaymış...

Bir gece ülkede herkes dalmış derin uykulara.
Orada güneş battı mı, fırsat bu fırsat der,
uykunun tadını çıkarırmış millet.

Gece yarısı bizim dostlardan biri, fırlamış yatağından,
koşmuş doğru dostunun evine.
Uyandırmış hizmetçileri tatlı uykularından...

Dostu, yukarıdan duymuş sesini. Hemen kaptığı gibi
kılıcını, kesesini, koşmuş dostunun yanına...

"Hayrola!" demiş, merak içinde, soluk soluğa...
"Sen, kolay kolay uyandırmazsın kimseyi,
uykuyu da seversin üstelik.
Kumarda kaybettiysen; al şu keseyi.
Evini bastılarsa; işte buradayız ben ve kılıcım.
Haydi gidip haklarından gelelim.
Yalnız yatamaz mı oldun yoksa???
Benim güzel cariyeyi al git öyleyse..."

"Yok a canım." demiş dostu... "Ne o, ne de bu.
Rüyamda biraz düsünceli gördüm seni...
Sakın başı dertte olmasın deyip koştum.
Kusura bakma dostum!"


Gerçek bir dostu olmak ne güzel bir şey!
Derdini açmanı beklemez bile...
Kendi bulup söylemek ister, belki sen çekinirsin diye.
Sevdiği insanın üstüne titrer,
bir düşten, bir hiçten nem kapar
 
GERCEK DOSTLUK
.
"Mevlana ve bir öğrencisi, dostluğun ve arkadaşlığın konu edildiği bir
söyleşiden çıkmışlar, yolda birlikte yürüyorlardı. Biraz ileride yolun
kenarında, iki köpeğin koyun koyuna sokulmuş, birlikte uyumakta olduklarını
gördüler. Öğrencisi, biraz önceki söyleşinin de etkisi altında
kalarak, bu görüntü karşısında çok duygulandı ve bu duygusunu Mevlana ile
paylaşmak istedi:

"Efendim şu manzaraya bakın" dedi. "Ne denli yüce bir ders alınacak dostluk
örneği, değil mi?"

Mevlana, öğrencisinin bu heyecanı karşısında hafifçe gülümsedi ve kişisel
çıkarların nice dostlukları yakıp kül ettiğini anımsattıktan sonra ona,
unutamayacağı bir ders verdi:

"Evlat, sen onların arasına bir kemik atıver de, bak o zaman gör
dostluklarını" dedi.

"Bir dostluk, kişisel çıkar karşısında unutulmayacak denli sağlamsa, ancak o
durumda bir değer ifade eder ve ancak o zaman onun adına 'GERCEK DOSTLUK'
denilir…
 
gerçekten güzel bir paylaşım eline saglık bizimle paylaştığız için teşekkürler
 
Gerçek dostun sayısı biri geçmez.Geçer diyenlerdenseniz çok şanslı ya da yalancısınız maalesef ki.Umarım şanslılardansınızdır.:içelim:
 
esint ne güzel birçok dostunun olması demek sen şanslılardansın umarım hep öyle olursun canım.
 
insanın çok arkadaşı olabilir..ama dost bildiklerin çok çok azdır...ve özdür..
 
GÜNAYDIN DERİN
KÖŞEN HAYIRLI OLSUN
BEN ŞANSLILARDANIM SANIRIM, GERÇEK DOSTUM DİYEBİLECEĞİM 2 KİŞİ VAR HAYATIMDA, DARISI HERKEZİN BAŞINA
 
umarım bende o şanslılardan olurum birgün
 
Halkını kurtarmaya gelmiş süvarilerin sonları asla ne bir cenk meydanında ne de saray salonlarında sefa içinde bitmez. Hep (sansür)ce olur onların ölümü...
Ya bir ihanetin ardında,
ya da bir sehpanın ucunda.

Belki durup bir an yanı başından geçip gittikleri herhangi bir insanın gözbebeklerinin içindeki parıltıya bakabilseler, yüzündeki çizgilere işlenmiş acılara, dertlere bakabilseler...
Zamanı olmayanlar...
Zamansızlar...

Bir insanın çizgilerinden yüreğine giden yolu bulmak emek ister, ama böyle bir yol vardır da aynı zamanda... Zaaflarınla örülü, heyecanlarınla, tutkularınla, sevgilerinle bezelidir dört bir yanı....
Yaşam, insanın yüreğinde saklı bir umut değil mi?.. İşte o umuda at sürenler de bu ülke trajedisinin birer ürünüydüler. Yadırgamıyorum hiç, belki başka coğrafyaların düzlüklerinde at koştursalardı, o kadar trajik olmazdı sonları. Ama sonuçta insanın coğrafyasını da seçme şansı yok ki...

‘Ayrılıkları, ayrıntılar acıtır’. Soğuktan donmak üzeresin ve ateşe atıp da ısınabileceğin bir tek anıların kalmış geriye... İşte tüm kasveti ve albenisiyle çökerken üzerine yaşam, donarak ölmenin adıdır dostluk.

Bir gün, bir duvarın dibinde yapayalnız ağladığında, sırrını gözlerinin içine saklayabileceğin, acını gömebileceğin biri varsa...
Tanıdık, bildik bir coğrafyada saklı...
İleride bir gün belki çıkartabilme umuduyla...

Bazen acılarına da ihtiyacı olur insanın. İnsanın kendinden bir parçasını gömmesi ne demek bilir misiniz?..
O gözlere her baktığınızda, onu her andığınızda, gurbette yüreğini karalar bağlamış birinin ülkesine duyduğu özlemle, sevgiyle dolar yüreğiniz...
Bunun içindir o gözlerin karşısına her çıkışınızın çıkarsız, sorgusuz, sualsiz olması...

Peki ya bir gün dostluk terk ederse bizi, yaralı kalmaz mı kuşun kanadı o zaman?

Yaralı kuşlar uçabilir mi uzaklara ?
 
1 - Ekmek gibidir, hergün ararsın...
2 - İlaç gibidir, lazım olunca ararsın...
3 - Mikrop gibidir, o seni bulur...
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…