- 16 Ağustos 2010
- 293.105
- 603.056
- 43
Yıllar boyunca dilimizin farklı bölgelerinin farklı tatlar algıladığını sanıyorduk. Ama bunun pek doğru olmadığı anlaşıldı.
Okulda tat alma duyusuyla ilgili ders görürken bir diyagram üzerinde dilin ayrıldığı bölgeleri ve nerede hangi tadın alındığını gösteren bir resim kullanılırdı. Dilin arka kısmında acımsı tatlar, önde tatlı, ön kenarlarda tuzlu ve arka kenarlarda ekşi tatların hissedildiği yazardı.
O zamanlar bu ayrımın doğru olduğunu sanıyorduk, ama olayın bu kadar basit olmadığını görüyoruz.
BBC Türkçe'de yer alan habere göre; bu tezi 1901'de ileri sürenlerden biri, Alman bilim insanı David Pauli Hanig'di. Yaptığı deneylerde, tat alma duyusunun dilin farklı bölgelerine göre değiştiğini görmüştü.
Dil ucunun ve kenarlarının en hassas bölgeler olduğunu bulmuş, ama bunun tatlarla ilgili olduğuna dair bir şey söylememişti. Ama bu bilgiyi diyagram haline getirdiğinde farklı bölgelerin farklı tatlarla ilgili olduğu izlenimi ortaya çıkmıştı.
Florida Üniversitesi'nden tat uzmanı Steven Munger, bu diyagramı Edwin Boring adlı psikoloğun bu şekilde yorumladığına inanıyor.
Boring, algı ve duyular konusunda bir kitap yazmış, burada dilin farklı bölgelerinde hangi tatların alındığını gösteren bir diyagram da kullanmıştı.
Bugün dilin farklı bölgelerinin tatlı, ekşi, acı ve tuzlu tatları algılayabildiğini biliyoruz. Tat duyargaları başka yerlerde de vardır, damakta, boğazda, vs.
Bu duyargalar dört ana tadı alabildiği gibi, en son keşfedilen umami tadını da algılayabiliyor. Bu tatların hepsi aynı şekilde algılanmıyor. Önceleri, tat duyargalarının içindeki reseptör hücrelerin her tür tadı alabileceği sanılıyordu. Ancak California Üniversitesi'nden Charles Zuker bu fikri çürüttü.
Zuker ve ekibi tatlı, ekşi, acı ve umami tatların hangi reseptör hücreler tarafından algılandığını saptamış, sadece tuzlu tadı algılayan reseptör hücresi tespit edilememişti. 2010'da bu reseptör de belirlendi.
Her insanda yaklaşık 8000 tat duyargası vardır. Bunların her birinde çeşitli reseptör hücreleri bir aradadır ve böylece her biri beş tadı da algılayabilir.
Tatla ilgili mesajlar iki kranyal sinir yoluyla beyne iletilir. Bunlardan biri dilin arkasında, diğeri ise önündedir. Dilin farklı bölgelerinin farklı tatlar aldığı iddiasını çürüten bir başka veri ise dil önündeki sinirin uyuşturulması halinde bile insanların dil ucuyla algıladığı sanılan tatlı tadını bile hissetmesidir.
Peki beyin kranyal sinirlerin ilettiği mesajları nasıl yorumluyor? 2015'te Columbia Üniversitesi'nden bir ekip, farelerde her tat için uzman beyin hücrelerinin olduğunu gördü. Yani her tat için beynimizde uzman bir aygıta sahip olduğumuz söylenebilir. Ama dilin farklı bölgelerinde yoğunlaşmış tat duyargalarından ziyade, beyinde her biri belli bir tada ayarlanmış olan uzman reseptör hücreler söz konusudur.
Kısacası, dilin farklı bölgeleri her tadı algılayabilir. Bazı bölgeler belli tatlara karşı biraz daha duyarlı olsa da bu farklılıklar çok da önemli boyutta değildir.
Kaynak: habertürk
Okulda tat alma duyusuyla ilgili ders görürken bir diyagram üzerinde dilin ayrıldığı bölgeleri ve nerede hangi tadın alındığını gösteren bir resim kullanılırdı. Dilin arka kısmında acımsı tatlar, önde tatlı, ön kenarlarda tuzlu ve arka kenarlarda ekşi tatların hissedildiği yazardı.
O zamanlar bu ayrımın doğru olduğunu sanıyorduk, ama olayın bu kadar basit olmadığını görüyoruz.
BBC Türkçe'de yer alan habere göre; bu tezi 1901'de ileri sürenlerden biri, Alman bilim insanı David Pauli Hanig'di. Yaptığı deneylerde, tat alma duyusunun dilin farklı bölgelerine göre değiştiğini görmüştü.
Dil ucunun ve kenarlarının en hassas bölgeler olduğunu bulmuş, ama bunun tatlarla ilgili olduğuna dair bir şey söylememişti. Ama bu bilgiyi diyagram haline getirdiğinde farklı bölgelerin farklı tatlarla ilgili olduğu izlenimi ortaya çıkmıştı.
Florida Üniversitesi'nden tat uzmanı Steven Munger, bu diyagramı Edwin Boring adlı psikoloğun bu şekilde yorumladığına inanıyor.
Boring, algı ve duyular konusunda bir kitap yazmış, burada dilin farklı bölgelerinde hangi tatların alındığını gösteren bir diyagram da kullanmıştı.
Bugün dilin farklı bölgelerinin tatlı, ekşi, acı ve tuzlu tatları algılayabildiğini biliyoruz. Tat duyargaları başka yerlerde de vardır, damakta, boğazda, vs.
Bu duyargalar dört ana tadı alabildiği gibi, en son keşfedilen umami tadını da algılayabiliyor. Bu tatların hepsi aynı şekilde algılanmıyor. Önceleri, tat duyargalarının içindeki reseptör hücrelerin her tür tadı alabileceği sanılıyordu. Ancak California Üniversitesi'nden Charles Zuker bu fikri çürüttü.
Zuker ve ekibi tatlı, ekşi, acı ve umami tatların hangi reseptör hücreler tarafından algılandığını saptamış, sadece tuzlu tadı algılayan reseptör hücresi tespit edilememişti. 2010'da bu reseptör de belirlendi.
Her insanda yaklaşık 8000 tat duyargası vardır. Bunların her birinde çeşitli reseptör hücreleri bir aradadır ve böylece her biri beş tadı da algılayabilir.
Tatla ilgili mesajlar iki kranyal sinir yoluyla beyne iletilir. Bunlardan biri dilin arkasında, diğeri ise önündedir. Dilin farklı bölgelerinin farklı tatlar aldığı iddiasını çürüten bir başka veri ise dil önündeki sinirin uyuşturulması halinde bile insanların dil ucuyla algıladığı sanılan tatlı tadını bile hissetmesidir.
Peki beyin kranyal sinirlerin ilettiği mesajları nasıl yorumluyor? 2015'te Columbia Üniversitesi'nden bir ekip, farelerde her tat için uzman beyin hücrelerinin olduğunu gördü. Yani her tat için beynimizde uzman bir aygıta sahip olduğumuz söylenebilir. Ama dilin farklı bölgelerinde yoğunlaşmış tat duyargalarından ziyade, beyinde her biri belli bir tada ayarlanmış olan uzman reseptör hücreler söz konusudur.
Kısacası, dilin farklı bölgeleri her tadı algılayabilir. Bazı bölgeler belli tatlara karşı biraz daha duyarlı olsa da bu farklılıklar çok da önemli boyutta değildir.
Kaynak: habertürk