Çoğu bölgede yapılaşmaya izin bile verilmemesi gerekiyor mesela. Ya da en fazla 2-3 katlı binaya izin ver değil mi? Ama hayır, illa ki doldur denizleri, üstüne de dik 15-20 katlı siteleri... Kendi hayatımdan örnek vereyim; 17 Ağustos'ta yıkılan evimiz tam fay hattının üstündeymiş. Arazimiz ortadan ikiye bölündü, bir tarafı 1,5 metre çöktü ve evimiz 5 katlıydı. Çevrede daha yüksek katlı yapılar da vardı. Bu fay hattı orada sonradan belirmedi ki, yüzyıllık bir oluşum. Hadi benim ailem, etraftaki insanlar o kadar bilinçli değildi, cahildi, fay hattı nedir akıllarına gelmiyordu, peki o bölgede bu kadar yüksek katlı yapıya izin verenlerin akılları neredeydi? İnsan fay hattının üzerine yapılaşma izni verir mi? Bizim ülkenin kemikleşmiş sorunu bu zaten; liyakat. Hayati önem taşıyan işleri bile yeterliliği olan insanlara değil, kimden daha fazla çıkarları olacaksa ona yaptırıyorlar. Sonuç bu. Beni de vatanımdan soğuttular.
Neyse... Aynı saçmalık İstanbul'da da var. Kıyı bölgeleri üzerinden felaket tellalığı yapıyorlar, hem de 20 yıldır. O 20 yılda kaç kere çözüm üretilir de uygulamaya geçilirdi. Ama yapmazlar tabi. Yüksek ihtimalle depreme karşı alınacak önlemlerin, depremle uğrayacağımız hasardan daha pahalıya mal olacağını hesaplamışlardır, o yüzden ölmemizi bekliyorlardır.
Şimdi bizim başımızdaki paragöz kodamanlar böyle tamam da, insanımız da kendi canına kendi değer vermiyor ki. Az önce twitter'da denk geldim, Kızılay bilmem kaç bin dolara, boğaz manzaralı köşk kiralamış diye. Sebep? Birileri lüks içinde sefa sürsün diye mi veriyoruz onca vergiyi? İnsanlar bunları sorgulamıyorlar ya. Evine ekmek götürecek parayı zor denkleştiren insanlar, bu açgözlü, kendilerini halktan üstün gören kalleş sürüsüne biat ediyorlar. Deliriyorum.