Bu gece bir acı var içimde, sevdiğimi kaybetmişim gibi bir hüzün. Geleceğe dair umutlarımı bir kez daha kaybettim ve bunun hüznünü taşıyorum. Bu ülkeye insanlarına ve geleceğine dair umudumdan bir parça daha kopup gitti. Ve anladım ki bizden, geleceğimizden hiç umut yok.
Çocuklarımıza bırakacağımız tarihimiz, toprağa gömülmeye çalışılmakta ve hiç birimiz bunun farkında olmadan, gözlerimizi televizyona dikmiş, aklımızı saçmalıklarla doldurmuş, farkına bile varmıyoruz, tarihimizin bile değiştirilmek istendiğinin.
Bu akşam çok değerli bir diziyi bitirdiler. Hem de yapılabilecek en büyük saygısızlıkla. Çok değerli sanatçıların emeklerini hiçe sayarak, Bu diziyi izleyen milyonlarca insanın itirazlarını hiç dikkate almadan, sözde reyting kavgasını bahane ederek bitirdiler DELİ SARAYLI’YI.
Ama Deli Saraylı’nın bitmesi reyting kavgasına kurban gitmesi sadece paravan. Deli Saray’lı Türk insanının tarihini öğrenebilecekleri korkusuna kurban gitti. Bu ülkeyi bölmeye çalışan, Atatürk’ü sevmeyen kesimin kurbanı oldu. Bu kadar Atatürk’ü sevmeyen insan varken. “Bu ülkeyi Atatürk ve Silah Arkadaşları kurdu, bu Ülkede onların sayesinde hala böylece özgürce yaşıyoruz.” mesajının verildiği bir yapımın, erkenden boğazının kesilmesi çok sürpriz olmadı.
Televizyon; hepimizin bildiği gibi, insanları yönlendirmenin, insanları bilgilendirmenin veya kafasını karıştırmanın en etkin yolu. Hiç düşündünüz mü son yıllarda neden tecavüzler bu kadar arttı? Neden insanlar birbirlerini bu kadar rahat öldürüyorlar? Neden insanların çoğunda hep bir zenginlik ve lüks özentisi var? Neden bir kadın hiç utanmadan kardeşinin kocasına göz koyabiliyor? Neden insanlar da hep bir silah özentisi var? Neden herkes “Ben eğer silah taşıyorsam ve biraz mafya ya yakın olursam güçlü olurum” diye düşünüyor?
Bunları hiç düşüneniz var mı? Bütün bunlar hep dizilerle girmedi mi hayatımıza?
Akşamları dizilerle hayatımıza giren olayların, gündüz kuşağı programlarında gerçeklerini izlemiyor muyuz?
Peki, Türk insanı olarak bunun farkında mıyız?
Maalesef değiliz
Eğer birazcık farkında olabilseydik, durup düşünür.
Ben ne yapıyorum diye sormaz mıydık kendimize. Ekran da Deli Saray’lı gibi tarihimizi anlatan, silah arkadaşlarının birbirlerine bağlılıklarını, Vatan sevgisini ve bu Vatanın nasıl kurtarıldığını anlatan,ve eğer kendimize, Vatanımıza ve Ata’mızın adına sahip çıkmazsak bir gün yeniden işgal altına girebileceğimizi ve bu kez şansımız olmadığı mesajını veren. Bunu bizim kafamıza sokmak isteyen, çocuklarımıza tarihlerini öğreten bir dizi yerine. İnsanlara bir insana nasıl tecavüz edilir diye öğreten bir diziyi ya da, eğer mafyaysan ve elinde silahınla önüne geleni öldürürsen güçlü olursun mesajı veren bir diziyi tercih etmezdik. Kafamızın bunlarla karıştırılmasına izin vermezdik. Türkçe’yi mahfeden ve Atasözlerimizle dalga geçen dizileri izleyerek ve çocuklarımıza izleterek, onların Türkçelerinin bozulmasına izin vermezdik.
Ama maalesef verdik…
Sayın Perran Kutman (Perizat Annem), Sayın Çetin Tekindor (Hüsrev Komutanım), Sevgili Melis Birkan (Hüma), Sevgili Kenan Ece (Emir Zahir) Sevgili Özge Özpirinçci (Dilruba) ve Sevgili Öner Erkan (Ayyar). Sevimli Valimiz Edward, Aşçımız Rüstem Usta, Hizmetkârımız Kirraz, Arabacımız Mazhar ve Bahçıvanımız Ahraz ve her ne kadar kızsak da Cezzar Paşa ve karısı Olga Ve en önemlisi Çok değerli Senarist, yazar Gani MÜJDE.
Sizler hayatımıza, en azından kendi adıma konuşmam gerekirse benim hayatıma öyle güzellikler getirdiniz ki. On bir hafta boyunca da olsa, ben, kendi tarihimi asla unutmayacak olan gerçek bir Atatürk çocuğu olarak, umutlandım, belki çocuklarımızda bir nebze olsa tarihlerini sizler sayesinde severek öğrenecekler diye.
Emin olun, sizi bütün sevenlerin kalbinde, Deli Saraylı Perizat Sultan ve ailesi olarak yaşayacaksınız. Bütün Atatürk çocukları çok üzgün olsalar da sizden ayrıldıkları için hepimiz size minnettarız. Bizi Perizat Anne ve ailesiyle tanıştırdıkları için.
Alıntı
Deli Saraylı | Facebook