Merhabalar. Bende uzun zamandır forumda yazıları okuyorum, ancak yazıp kendimi anlatmak çok zor gelmişti ilk başta.
24.06.2024 tarihinde ani bir şekilde dekolman plesanta nedeniyle kızımı kaybetmiştim. 35+4 günlüktük. Kanamam vs olmadığı için hiç anlamadık. Kanama içeride birikmiş ve bu daha da riskliymiş aslında.
Kurban bayramından hemen önce kontrole gitmiştik. Doktorum bayramdan sonra da görmek istiyorum demişti ancak bayramda inanılmaz şekilde ayaklarım şişti. Hamileliğim boyunca ben hep hastaydım. İlk 4 ay burnumdan hiç nefes alamadan geçmişti. Sonra enfeksiyon sorunu yaşadım. (Düzce’de yaşıyorum ve doktorumu bulana kadar tam 4 doktor değiştirdim) ben ne kadar hasta olursam olayım kızım da hiçbir sorun yoktu. Doktorum sürekli iyi gidiyor diyordu. Bayramda ayaklarım şişince, doktoruma yazmıştım ve normalde Salı günü olan muayenemi pazartesiye çekmişti. Yani kızımı kaybettiğim sabaha. Evde fenalaşır gibi oldum ancak benim gebelik şekerim oldukça düşüktü. Baş dönmesi, bayılacak gibi bir his normalde de şekerim düştüğünde oluyordu. Neyse biz hastaneye gittiğimizde beni önce nstye aldılar. Sabah bebeğim gayet hareketliydi, uykumdan uyandırmıştı beni. Kötü bir şey olacağı aklımın ucundan bile geçmemişti. Nstde kalp atışı göremediler, doktorumun odasına gittik hemen. Doktor kapıda bekliyordu zaten beni. Ultrason cihazını karnıma koydu,( gözlerindeki o korku ifadesini hiç unutamayacağım) ne zamandır bu haldesin dedi. Ben iyiydim, bebeğim hareket ediyordu sabah dedim. (Normalde de 2 saat aralıklarla hareket eden bir bebekti) acil bir şekilde sezeryana alıyoruz seni, bebeği hayata döndürme şansımız var dedi doktor. O ameliyathaneye eşimle nasıl indik inanın hatırlamıyorum. İçimden sürekli tekrar ettiğim şey, Allahım yavrumu bana bağışla ne olurdu. Doğumhanede çok ağladım, orada tüm hazırlıkları yaptılar. Ameliyathaneye geçerken içimden bir his buradan yalnız çıkacaksın dedi bana. Yani daha doğuma girmeden kızımı kaybettiğimi hissettim. Karnım sertti, hiçbir hareket yoktu. Doğuma girerken kabullenmiştim kaderimi. Önce epidural verdiler, dayanamam yalvarırım bayıltın dedim. O an panikle tansiyonum da yükselince bayılttılar beni. Çıkarken sadece bebeğim diye sayıkladım. Sakinleştirici de verdikleri için ben ne yaşadığımı kavrayamadım. Eve geldik elim boş, kucağım boş, karnım boş. Odasının kapısı kilitli. Ama rabbim öyle bir güç verdi ki, isyan etmek yerine sen verdin sen aldın Allahım dedim. eşim, ailem, arkadaşlarım öyle çok destek oldu ki herkes. Sadece yalnız kaldığımda ağlayacak gücü buldum kendimde. Ağlayamamak daha çok hırpaladı beni. Bir arkadaşımla aynı anda hamile kalmıştık. Haberi en son ona verdik tabi. İnanır mısınız o haliyle pervane oldu ve etrafımda. İlk patlamamı yataktan yalnız başıma desteksiz kalktığımda yaşadım. Benim yaralarım iyileşiyor ben şimdi neye tutunacağım diye çok çok ağlamıştım. Kabus gibi günlerdi gerçekten. Hala daha yaşıyorum o kabusu. Aradan çok geçmedi o arkadaşım doğum yaptı. Bebeğini bir an olsun kıskanmadı benden, annelik iç güdüsüyle elini bile uzatmadı hiç. Onu her öptüğümde kızımı da öptüm ben sanki. Bana hep sen güçlüsün dediler. Ancak güçlü olmaktan ziyade toparlanabilmek için elimden geleni yaptım ben. Ben bebeğimi kaybettim diye diğerleri de kaybedecek değildi ya. Hatta sağlıkla kavuşan insanları görünce usul usul ağlasam da çok sevindim aslında. Çok acı ki, hayatta oluyor oluşum eşime de bana da bir teselli oldu. 2 saat daha gecikseydik beni de kaybedeceklerini söylemiş doktor. Kızımı kaybedeli 7 ayı geçti. Geçti geçmesine ama birde bana sorun. Etraftan acı hikayeler duymak bana hiç iyi gelmedi. Ancak burada benimle aynı acıyı yaşayıp, ikinci kez anne olan sağlıkla bebeğini kucağına alan Melek anneleri bana umut oldu. Benim de hikayem böyle. Henüz gebelik düşünmüyorum, Mart ayında yeniden Nazal polip ameliyatı olacağım. Yani sağlıklı bir gebelik geçirebilmek için tüm tedbirleri almaya çalışıyorum diyelim. Sonrasında başka bir doktora gidip süreci planlamayı düşünüyorum. Çünkü kızımı kaybettiğim o hastaneye, o ameliyathaneye girecek gücü kendimde bulamıyorum. Kızım için birde mezar yaptırdık. Üstünü kelebeklerle, pembe çiçeklerle süsledik babasıyla. Ve söz verdik, kızımızın üstünden pembe çiçekleri hiç eksik olmayacak diye..