DEDİKODU YAPMIYORUM! 40 GÜN!

Farkında mısınız kızlar dinimiz çok güzel yaa bir kere her şey düşünülmüş. Düşünsenize giybet yasak. Biri Allah rızası için giybet yapmiyorsa ve biz o kişinin bu özelliğini biliyorsak ona sonuna kadar güvenip o benim arkamdan asla konusmaz, lafımi da başkasına taşımaz diyebiliriz. Ama düşünün giybet yapan birine asla guvenmeyiz bu konuda ve sevgimiz korelir o şahsa karşı . Dinimiz muazzam yaa
Kişi dilinin altında gizlidir. Sır saklayan murada erer.

Bu arada çok şükür giybetten bayagi siyrildim o kadar huzurluyum ki. Sanki insanlar beni daha çok sevip saygı göstermeye başladılar. Iste dinimiz bu kadar guzel
Eğer kalbde darlık ve üzüntü, vücutta bitkinlik ve halsizlik, rızıkta eksiklik ve bereketsizlik olursa, bunun boş ve yersiz konuşmalardan meydana geldiği bilinmelidir!
 
Bülbül şahine der ki:
İkimiz de kuş olduğumuz halde, sen padişahın sarayındasın, ben ise bahçenin dikenliğindeyim. Sen kuşları avlayıp yersin, padişahın yanında değer kazanır muradına erersin. Kuşların sultanı olursun. Ben ise günü güne eklerim, her gece sabaha kadar gülün açılmasını beklerim. Ben uyumadan o açmaz, uyanınca açılmış görürüm. Açıldığını göremem, muradıma eremem. Diken arasında muratsız ağlarım, yüreğimi dağlarım.

Şahin şöyle cevap verir:
Ben bin murat alırım ama birini söylemem. Sen bir murat almadan bin söylersin. Susan murat alır, öten muratsız kalır.
 
islam-da-giybet-dedikodu-c67470-h900.jpg
 
Dün Müftülüğü aradım dedim ki " ben artık giybet yapmamaya çalışıyorum,önceki yaptiklarimdan pişmanım ama o insanlara gidip ben sizin arkanızdan konuştum hakkınızı helal edin demeye çekiniyorum dedim. O da hesap gününde Allah in karşısına kul hakkıyla gelmeye daha mı az utaniyorsun dedi. Neyse sonra ben dedim ki " eğer bu dünyada helallesemezsek hesap gününde neler olacak" dedim. Hoca da " hesap gününde Allah soz konusu iki kulu karşı karşıya getirecek sonra hakkı geçen kul hakkını alincaya kadar o kulun ya sevaplarini alacak yahut da günahlarını yukleyecek dedi. Bu korkunç bir şey. Düşünsenize bu dünyadaki hayırlı amelleriniz sevaplarini gidecek dimdizlak kalacak ortada.

Ne yapacağım diye kara kara düşünüyorum şimdi. O kadar çok giybet ettim ki o_O:KK17::cry:
 
Dün Müftülüğü aradım dedim ki " ben artık giybet yapmamaya çalışıyorum,önceki yaptiklarimdan pişmanım ama o insanlara gidip ben sizin arkanızdan konuştum hakkınızı helal edin demeye çekiniyorum dedim. O da hesap gününde Allah in karşısına kul hakkıyla gelmeye daha mı az utaniyorsun dedi. Neyse sonra ben dedim ki " eğer bu dünyada helallesemezsek hesap gününde neler olacak" dedim. Hoca da " hesap gününde Allah soz konusu iki kulu karşı karşıya getirecek sonra hakkı geçen kul hakkını alincaya kadar o kulun ya sevaplarini alacak yahut da günahlarını yukleyecek dedi. Bu korkunç bir şey. Düşünsenize bu dünyadaki hayırlı amelleriniz sevaplarini gidecek dimdizlak kalacak ortada.

Ne yapacağım diye kara kara düşünüyorum şimdi. O kadar çok giybet ettim ki o_O:KK17::cry:
ne güzel demiş müftü..
tövbe edip Rabbimizin sevdiği bir kul olmak için haramlardan kaçacağız başka çaresi yolu yok...
helallik istemek gerçekten zor..en iyisi hiçç dedikodu yapmamak,ben de dedikodusunu yaptığım insanlarla iletişimi kopardım,şimdi nasıl bulurum da helallik isterim,bir de işin bu yönü var...
 
* Hazreti Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Gıybetin ne olduğunu biliyor musunuz?" "Allah ve Resûlü daha iyi bilir!" dediler. Bunun üzerine: "Birinizin, kardeşini hoşlanmayacağı şeyle anmasıdır!" açıklamasını yaptı. Orada bulunan bir adam: "Ya benim söylediğim anda varsa, (Bu da mı gıybettir?)" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Eğer söylediğin onda varsa gıybetini yapmış oldun. Eğer söylediğin onda yoksa bir de bühtanda (iftirada) bulundun demektir."
 
Gıybetin zararı
Sual:
Gıybetten kurtulmak mümkün müdür?
CEVAPEvet, gıybeti ve zararını bilen gıybetten kaçıp kurtulur. Mesela yılanı ve zararını bilen, yılanla oynar mı? Yılanı koynuna alıp yatar mı? Gıybetten kurtulmak için:
1- Gıybetin zararını düşünmeli! Gıybet sebebiyle, sevaplarının gideceğini, hatta gıybet ettiği kimsenin günahlarını da yükleneceğini bilmelidir! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kıyamette, sevap defteri açılan bir kimse, "Dünyada iken, şu ibadetleri yapmıştım, burada yazılı değil" der. "Onlar, silinip gıybet ettiklerinin defterlerine yazıldı" denir.) [İsfehani]

2-
Gıybet, dünyada da alında bir kara lekedir! Kendine dedikoducu dedirtmemelidir. Çünkü Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Gıybet edeni dinleyen de günahta ortaktır.) [Taberani]

3-
Bir kimse, başka birine kırgınsa, onu kötülemeye çalışır, gıybetini eder. Başkasına kızıp da kendini Cehenneme atmanın ahmaklık olduğunu bilen, gıybet etmez. Gıybet etmekle, ona zarar vermiş olmuyor, kendini felakete atıyor. Üstelik sevmediği kişinin günahlarını alıp, yerine kendi sevaplarını veriyor.

4-
Bazen topluluktakileri memnun etmek, onları güldürmek için gıybet edilir. İnsanları memnun etmek için, Allahü teâlânın gazabına maruz kalmayı istemek ne kadar yanlıştır.

5-
Gıybet eden, övülmeyi, herkesin kendisinden bahsetmesini ister. Bu bakımdan kendini övmek için dolaylı yolları seçer. Mesela, (Falanca çok geçimsizdir) der. Bu, (Ben geçim ehliyim) demektir. Cömert olduğunu bildirmek için, (Falanca çok cimridir) der. Eğer böyle gıybet edeni dinleyen, akıllı biri ise, kendini bu şekilde övene hiç değer vermez, onun değersiz olduğunu anlar. Bunları dinleyen akıllı değil de, cahil, ahmak biri ise, gıybet ettiği için ona değer verse, ne çıkar? Kazancı ne olur?

6-
Başkalarını gıybet edip kusur araştıran kimse, kendi kusurlarını göremez. Halbuki kendi kusurları ile meşgul olan başkalarının kusurlarını göremez. Başkalarının kusurları ile uğraşan birinin, kendi kusurunu görmeyen zavallı bir ahmak olduğu anlaşılır.

7-
Kıskanç olan, mal sahiplerini kötüler. (Malı çok ama yemesini bilmez, cimrinin biridir) der. Yahut mevki sahibi için, (Müdür oldu diye kendini bir şey zannediyor) der. Böyle söylemekle, gıybet edilenin ne malı azalır, ne de makamı elden gider. Buna rağmen kıskançlık ateşi, söyleyeni yakıp kavurur. Üstelik, gıybet günahına girdiği için sevaplarını sevmediği kimseye vermeye mahkum olur.
 
Eğer biz aciz bir kul olarak Rabb'imin kullarına hakkımızı ne olursa olsun helal edip Rabb'imizin rahmetini dilersek, umarım ve dilerim ki Rabbim de bize o gıybetini yaptığımız kullarından helallik istediğimiz zaman onların kalbine inşaAllah halimlik kılar ve inşaAllah haklarını bize helal ederler..

Bizim de gıybetimizi yapanlara, bizimle alay edenlere, bizi kınayanlara, bizi üzenlere, bize iftira atanlara,.. Yalnızca Rabbimizin rızasına ermek, ondan rahmetini ummak için o kişilere hakkımıza helal etmeliyiz ki biz de o helalliği isterken o yüzü kendimizde bulabilelim..


Allah affetsin bizi.. Allah'ın yardmını, rahmetini, affını dilerim..
 
Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Kim bana iki bacağı arası ile iki dudağı arasını garanti ederse, ben de ona cenneti garanti ederim."
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Buhârî.
 
Gıybetten uzak
nokta.gif



Kur'an'ın ağır ve acı tabirleri vardır. Bunlardan biri de gıybetle ilgili olanıdır. Birisini çekiştirme, yerme, kötüleme anl----- gelen gıybet Kur'an'da bir ayette, ölü kardeşinin etini yemek olarak tasvir edilmektedir.
Ne acı… Ne çirkin… Ama sıkça da yapmaktan geri durmuyoruz.
Dilimiz durmadan gıybete kayar. Dilimiz bize kötülük yapar durur. O zehirle pişmiş aşı yemeyi sever. Dilin belasıdır, afetidir gıybet.
Kalbimizin en büyük hastalıklarındandır gıybet.
Bir de gıybet ettiğimiz kişilerle ilgili konuşmak zorunda kalmasak. Herkes doğru ve iyi olsa…
Her şey güzel ve iyi olsa… Her şey hoş olsa…
Ondan bir kurtulabilsek, dilimize bir sahip olabilsek… O zaman ulaşırız kalp zenginliğine…
O zaman ulaşırız kardeşliğin güzelliğine… O zaman ulaşırız yaratılanı sevmenin faziletine.
Bir kişinin ardından konuşmaktan, onun gıybetini yapmaktansa gidip yüzüne karşı söylemeliyiz.
Bir gün sahabelerle otururlarken Peygamber Efendimiz (sas) onlara:
- Gıybetin ne olduğunu biliyor musunuz, diye sordu.
Sahabe efendilerimiz:
- Allah ve Resûlü daha iyi bilir, dediler.
Bunun üzerine Efendimiz (sas):
- Birinizin, kardeşini hoşlanmayacağı şeyle anmasıdır, açıklamasını yaptı. Orada bulunan bir sahabe:
- Ya benim söylediğim onda varsa, bu da mı gıybettir, diye sordu.
Peygamber Efendimiz (sas):
- Eğer söylediğin onda varsa gıybetini yapmış oldun. Eğer söylediğin onda yoksa bir de iftira ettin demektir, buyurdular.
Bir başkasıyla ilgili sözlerimiz o kişinin hoşuna gidecek güzel bir söz olsa bile yüzüne karşı söylemek gerektiğinin dersini veriyor Peygamber Efendimiz (s.a.s.).
Sahabelerden birisi, Resûlullah(s.a.s.)'ın yanında oturmakta iken bir başka kişi gelerek, önlerinden geçip gitti. Peygamber Efendimiz(s.a.s.)'in yanında oturan sahabe:
- Yâ Resûlallah, ben bu adamı seviyorum, dedi.
Resûlullah (sas):
- O, bunu biliyor mu, diye sordu. Sahabe:
- Hayır, dedi.
Resûlullah (sas):
- Öyle ise, haberdar et, buyurdu.
Bunun üzerine O sahabe hemen yerinden kalkıp sözünü ettiği şahsa yetişince, ona:
- Seni Allah için seviyorum, dedi.
- Beni kendisi için sevdiğin Allah, seni de sevsin, diye mukabelede bulundu, diğer sahabe. Kalbimize en çok zarar veren afetlerden biri olan gıybetten uzak durmayı kendimize prensip edinelim. Gıybetin başladığı yerden kalkıp gitmek ve giderken de konuşanları uyarmak alışkanlıklarımızdan biri olsun.

MUSTAFA OĞUZ

Ailem Dergisi
Sayı:230
 
Bir âyet-i kerime meali de şöyledir:
(Fitne, katillikten daha kötüdür.) [Bekara 191]

Âyet-i kerimede fitnenin adam öldürmekten daha büyük günah olduğu bildiriliyor. Fitne nasıl olur da katillikten daha kötü denmediği gibi, gıybet nasıl olur da zinadan daha kötüdür denmez. Adam öldürmek bir suç ise, fitne bir çok suçlara sebep olabilir. Fitnenin, birçok anlamı vardır. Daha çok küfür, bozgunculuk, bölücülük, bela, imtihan gibi anlamlara gelir. Fitne, bir çok müslüman kanı dökülmesine veya bir müslüman ülkenin küffârın eline geçmesine sebep olabilir.

Bir kimse, nefsine, şeytana ve kötü arkadaşa uyup zina etmişse, sonra pişman olup bir daha yapmamışsa, Allahü teâlâ onun tevbesini kabul eder. Ama gıybet, söz taşımak, bir çok fitnelere sebep olabilir. Gıybete kolayca girildiği, zararının sınırı olmadığı için bu şiddetli bir ikazdır.
 
Ben de başladım dedikodu orucuna o zaman:p
bugün 1. günüm :KK37:
inşallah daim olur... sağol arkadaşım nasiplendirdiğin için:)
 
Gıybet edeni tanımamak
Sual: Bir arkadaşın aleyhinde birine bir şey anlatıyorum. Anlattığım arkadaş, gıybetini yaptığım kişiyi hiç tanımıyor. Sadece ben tanıyorum. Gıybet günahı yalnız bana mı olur?
CEVAP
Gıybet edileni tanımadığı için arkadaşınıza günah olmadığı gibi, size de günah olmaz. Gıybet edileni o da tanısaydı, ikinize de günah olurdu.
 
Vesvese ve Gıybet
Allah hepimize güzel bir özellik nakşetmiş. Kimimiz bu özelliği iyi yönde, kimimiz de kötü yönde kullanmışız...

İyi yönde kullanmak sayesinde bugün birçok icat da meydana gelmiş. Bu icatları hepimiz kullanmıyor muyuz? Kullanıyoruz ve kullanmaya da devam edeceğiz...

Çoğu insanın depresyona girmesinin sebebi, kendisinin farkında olmayışı değil midir? Aslında şükredecek o kadar çok özelliğimiz var ki…

Meselâ beş duyu organımız çok şükür bizimle beraber, ayaklarımız yürüyebiliyor, ellerimiz tutabiliyor ve aklımız çalışıyor. O zaman depresyon bizler için bir nefis düşkünlüğü olmuyor mu?

Kimsenin hiçbir sorunu yok mu? Filmlerdeki gibi insanın yolda durması ve etrafından hızlıca diğer insanların geçişi, ömrümüzün her an azaldığının göstergesi aslında.

Depresyon sebebi olan en büyük etken vesveselerimiz. İçimizden ne çok konuşuruz. Bazen su-i zanda da bulunuruz. Bir kişi hakkında içimizden kötü düşünceler geçiririz.

“Biliyor musun vesvesen neye benzer? Musîbete benzer. Ehemmiyet verdikçe şişer. Ehemmiyet vermezsen söner.” 1

Üstad ne kadar güzel açıklamış. Şiştikçe seni de şişirir, sen şiştikçe kin büyütür, kin kıskançlığa, kıskançlık da hasede dönüşür. Bu haset ise insanı depresyona götürür.

“Şu vesvese öyle bir şeydir ki, cehil onu dâvet eder, ilim onu tardeder. Tanımazsan gelir, tanısan gider.” 2

Haset eden insan birisine dedikodu yapmak için içini dökerken, aslında sevaplarını da teslim eder. Nefis kabarır ve o kişinin efendisi olur iken, şeytan da bu kişinin ağzına görünmez bir bal sürer. İşte bunun için dedikodu insanları bu kadar cezp eder. “Bilirsin ki, en ziyade insanı tahrik eden meraktır.” 3

Karşıdaki kişi de dedikoduyu merak içinde dinler. O sonra başkasına anlatır, o başkasına… Derken bir dedikodu zinciri meydana gelir. Dedikodusu yapılan kişi ise, onların yüzüne gülerek bakarken arkasından konuşulduğunun haberi bile yoktur.

Bir kere dedikodumun yapıldığını duymuştum ve çok üzülmüştüm. O insanlara karşı büyük bir boşluk duymuş ve üzülmüştüm. Ayrıca duâ da etmiştim. Bu başka birisine göre düşmanlık ve kavga sebebiydi.

O günden sonra daha dikkatli oldum. Birisi aleyhinde bir şey anlatılırken dinlemedim. Çünkü o gelince yine yüzüne gülünüyordu.

Sonra anladım ki; “Kısa bir ömürde, az bir lezzet için; ebedî, daimî hayatını ve saadet-i ebediyetsini berbat etmek, ehl-i aklın kârı değil.” 4

Öğrendim ki; “Gıybet, ehl-i adavet ve haset ve inadın en çok istimal ettikleri alçak bir silâhtır.” 5

O halde her zaman Allah bizleri bu kötü günahlardan muhafaza eylesin inşaallah…
***alıntıdır***
 
şeytan zaafiyetlerimizi biliyor,oradan giriyor bize...ben normalde cok insanlar görüsmem,bundan çok hakkında konusabileceğim insan yoktur,yalnız bir arkadaşım var ki sürekli beni arar,sürekli ona almam için bir şeyler ister..bu kişi benim imtihanım oldu,farkettim ki onun hakkında hep kötü niyetli düşüündüğüm için dedikodusunu yapmak için büyük istek duyuyorum..şimdi kendimi zorluyorum,iyi niyetli düşünmeye çalışıyorum,uzun zamandır doğru dürüst dedikodu yapmıyordum,haftasonu mesaj atıp yine bir şey istedi,bir anda patladım ve farkında olmadan ağzımdan cıkan laflar oldu...böyle yaparak ancak kendime kötülük yaptım
tövbe edip yola devam
her şeye herkese karşı iyi niyetli olabilmek temennisiyle...
 
X