- 3 Ekim 2010
- 11.496
- 3.798
- 448
ben her zaman popüler kültüre karşı bir duruş sergilemeye çalışıyorum.
çok okunanlar'ı okumam, pop müzik girdiğim mağazalarda dışında nerdeyse hiç dinlemem -soner karadayı mı neyse, o hariç, onun müziği beni çok mutlu ediyor-, evimde tv yoktur, kot pantolonum da yok -ama almak istiyorum gerçi
- vs vs...
hasılı dediğin gibi kesinlikle popüler kültüre göre değil kendi ruh dünyamıza dönüp, ona göre seçimler yapmalıyız.
country bana geçmişi hatırlattığı ve bulunduğu alanı beyazdan ötürü genişlettiği için önemli, hatta keşke toplumsal baskı olmasa da evlerimizde eski eşyalar da kullanabilsek dekore edip.
countryi moda olduğu için veya her yerde gördüğü için veya ingilizlere, fransızlara -hangi kültürden doğduğunu tam bilmiyorum- özendiği için tercih edenler varsa ilerde çok fena bodoslayabilirler, tabii ki fikirleri ve zevkleri değişirse.
sıkılma olayını ise tam olarak popüler kültüre değil de kadınların tatminsizliklerine ve fazla blog, komşu ziyaretlerine bağlayabilirim
bir de arkadaşlara dıy-kendin yap projelerini araştırmalarını, her şeyi hazır almamalarını, evdeki var olanlarla yeni bir şey oluşturmanın zevkini alışverişten çok daha fazla olduğunu bildirmek isterim.
![]()
Bunu bende düşünmüştüm, ama dediğim gibi;
Oldum olası ingiliz ve fransız evlerinin hastasıyım, aşkı memnu matmazelin odasını görüp gösterene kadar sadece kendim biliyordum, o sayede tüm çevrem öğrenmiş oldu bendeki bu hastalığı.

Ama ufukta evlilik yokken en büyük hayalim önce pastacılık kursuna gidip sonra mutfak açmak, mis kokan kurabiyeler, pastalar yapmaktı. Dizayn da ferforje sandalyeler, şirin aksesuarlar, çiçekli masa örtüleri vs. vs.
Ama baba mesleğimi icra ettirdiğimden o hayallerim suya düştü, neyseki evlenmek nasip olursa inşallah evimde uygularım. Dediğine katılıyorum, bu tarz kişi de sadece popülariteyse ki, her sene bir şeyler değişiyor, hep bir şeyler moda oluyor, o zaman kişinin senin tabirinle bodoslaması çok muhtemel..
Son düzenleme: